Bölüm 164: Zavallılar

avatar
2345 23

Lord Of Mysteries - Bölüm 164: Zavallılar


Çevirmen: Dnightshade

 

Gece Kuşları gözlerini kapının altından sızan taze kana dikmişti.

 

Tam o anda, evin içinden hafif bir öksürük sesi geldi. Yaşlı Neil boğuk bir sesle şöyle dedi, "Dunn, neden geldiniz?"

 

Dunn'ın bakışları derinleşti. Yumuşak sesiyle sakince cevap verdi, "Hasta olduğunu duydum, ziyarete gelmek istedik."

 

Evin içinde kısa süreli bir sessizlik oldu. Birkaç saniye sonra Neil öfke ve dehşet içinde kükredi, "Hayır! Yalan söylüyorsun!"

 

Henüz kimse cevap veremeden, aniden güçsüzleşen bir tonda devam etti.

 

"Evet, durumumun pek iyi olmadığını biliyorum."

 

Yaşlı Neil... Klein gözlerini kapattı, kapının altından sızan kanlı sıvı bitmek bilmiyordu.

 

Yaşlı Neil yeniden sesini yükseltti, "Bunca zamandır, kimseyi incitmedim, kimseyi incitmeyi aklımdan bile geçirmedim! Asla, Gece Kuşları'nın sırlarına asla ihanet etmedim, bir tanesine bile! En fazla, en fazla yaptığım ekstra telafiler talep etmekti. Şeytani bir şey yapmadım!"

 

"Klein!" Aniden sesi eski Neil gibi çıkmıştı. "Sana Gizemli Gözlemcilerin ilkelerinden bahsettim, 'istediğini yap ancak zarar verme.' Bu söze hala sadığım. İnsanlara zarar verecek şeyler yapmaktansa sabırlı olmayı, dişimi sıkmayı tercih ederim..."

 

 

 

 

 

Biraz durakladıktan sonra korku dolu bir sesle devam etti, "Dunn, Royale, Klein, geri dönün. Gidin. Yarına kadar bekleyin, yarın normale dönmüş olacağım. Yemin ederim, Tanrıça'nın adına yemin ederim ki kimseye zarar vermeyeceğim. Gerçekten!"

 

Dunn gözlerini kapattı ve son derece nazik bir tonda sordu, "Ne yapmayı planlıyorsun? Bunca zamandır ne yapmaya çalışıyordun?"

 

"Ben mi?" Yaşlı Neil afallamıştı, ancak hemen sonra umut dolu bir sesle cevap verdi, "Celeste'i yeniden diriltmeye çalışıyorum. Dunn, bir yol buldum, doğru yoldayım!

 

Bunu duymuş olmalısın. O zamanlar, onun hastalığını tedavi etmek için ritüalistik büyü yapacaktım ancak bir hatamdan ötürü başarısız oldum. Onu kurtarmayı başaramadım. Artık bunun sebebinin, o zamanlar henüz mistisizmde ustalaşmamış olmam olduğunu biliyorum. Ancak şu anda, şu anda her şeyi tamamlayacak bilgi birikimim ve deneyimim var! Gizemli Gözlemcilerin ilkelerinden ve Daly'nin deneyiminden ilham almamış olmam ne acı. En iyi fırsatı kaçırdım. Yüksek Dizi bir Beyonder olsam bütün bunlar çok kolay olurdu." Yaşlı Neil'ın sesi ağlıyor gibi gelmeye başlamıştı, "Hayır, bir kez daha vazgeçemem... Dunn, geri dönün. Lütfen gidin. Yalvarıyorum."

 

Klein dişlerini sıkmıştı, çaresiz hissediyordu, o sırada Kaptan duygu dolu bir tonda cevap verdi, "Celeste'i nasıl diriltmeyi planlıyorsun?"

 

Yaşlı Neil bir anda heyecanlanmıştı.

 

"Ona ölümsüz bir beden yaratmak için 'Simyacı Yaşamı' tekniğini kullanacağım. Dunn, sen bilmiyor olabilirsin, ancak Toprak Ana Kilisesi'nin Dizi 4 Beyonderlerı bunda ustalaşmış. Alim yolunun Dizi 4'ü bile yapabiliyor bunu. Evet, Tanrı'nın yardımıyla başaracağım.

 

Sonra, ruh dünyasından Celeste'in ruhunu çağıracak ve onun ruhuyla bedeni bir araya getirmesi için tanrıya yalvaracağım.

 

Harika bir fikir değil mi?"

 

Dunn zoraki bir şekilde gülümsedi, "Evet, harika bir fikir. Neil, içeri girmemize izin ver. Belki sana yardım edebiliriz."

 

"... Dunn, hala peşimi bırakmayacak mısın?" Yalvarmaya devam etti, "Geri dönün işte, gidin. Yarın normale döneceğim, gerçekten. Dunn, yemin ederim bir daha kahve çekirdeklerini çalmayacağım. Klein, Royale, yemin ederim hak etmediğim telafileri almama yardım etmenizi istemeyeceğim! Gerçekten!"

 

Dunn başını eğip birkaç saniye sonra yeniden kaldırdı. "Yaşlı Neil, bizi yanlış anlıyorsun. Biz seni ziyarete geldik. Sen bizim ekip arkadaşımızsın. Hastasın, iyi değilsin. Seni ziyaret etmek istedik. Kapıyı aç. Seniz görmemize izin ver ki iyi olduğundan emin olalım. Eğer gerçekten iyiysen hemen gideceğiz. Biliyorsun, son zamanlarda çok iş var. Hem acil durumlarla ilgileniyoruz, hem de akıl hastanesini gözetim altında tutuyoruz."

 

Yaşlı Neil bir an tereddüt ettikten sonra cevap verdi, "Gerçekten durumum ciddi değil. Yarına iyileşmiş olacağım."

 

Kapının altından sızan sıvı merdivenlerden akarak taş yola ve bahçeye ulaşmıştı.

 

"Yaşlı Neil, birbirimizi on beş yıldır tanıyoruz değil mi? Birlikte sayısız görevde çalıştık. Senin için gerçekten endişeleniyorum. Seni kendi gözlerimle görmeden rahat etmeyeceğim," dedi Dunn nazikçe.

 

"... Peki," Neil sonunda teslim oldu. "Gerçekten bir şeyim yok ama..."

 

Kapı gıcırdayarak yavaşça açıldı. Klein hemen gözlerini sildi.

 

Lobideki halı kırmızı ve yapış yapıştı, üzeri kan ve saçla kaplıydı.

 

Başını yavaşça kaldırdığında, oturma odasının zemini, tavanı, piyano ve diğer tüm mobilyalarında aynı sıvıyla kaplı olduğunu gördü.

 

Yaşlı Neil'ın başı, kalın bir sıvıyla tavana tutturulmuş, aşağı doğru sallanıyordu. Alnında ve yanaklarında birer çift göz vardı. Bu kirpiksiz gözler buz gibi, acımasız bakışlar atıyordu.

 

Piyano anahtarları kendi başlarına hareket ediyor, bir melodi çalıyordu.

 

"Dunn, bak. Gerçekten iyiyim," dedi Yaşlı Neil gülümseyerek. "Royale, Klein, siz de öyle düşünüyorsunuz değil mi?"

 

Neil ağzını açtığı anda, Klein aynı kalın, kıllı ve kanlı sıvının ağzının içinde de olduğunu gördü.

 

Dunn hiçbir şey olmamış gibi, sakin bir şekilde konuşmaya devam ediyordu.

 

"Yaşlı Neil, Simyacı Yaşamı ve diriltme ritüelini nereden öğrendin?"

 

Neil heyecanla cevap verdi, "Bir yerlerden duydum. İlk kısmı denedim ve doğruluğundan emin oldum! Tanrının bir lütfu bu! Kulaklarıma fısıldayıp duruyordu. Sürekli kulaklarıma fısıldıyordu, O, O..."

 

Yaşlı Neil durakladı. On saniye sonra korku dolu bir tonda devam etti, "O Gizli Bilge..."

 

Gizli Bilge mi? Bu, Musa Münzevi Düzeni'nin inandığı antropomorfik tanrı değil mi? Diriltilen, kötülüğü ve yolsuzluğu getiren tanrı... Musa Münzevi Düzeni, Gizemli Gözlemci yolunun tamamına sahip... Klein'ın kafası çok karışmıştı.

 

Yaşlı Neil, bu ismi söyler söylemez uyanmış gibiydi. Boş boş etrafına bakıyor, çevresini gözlemliyordu.

 

Korkunç sessizlik eşliğinde, yüzündeki altı göz Dunn'a baktı, acı acı gülümseyerek şöyle dedi, "Demek... demek çoktan canavara dönüşmüşüm..."

 

Dunn ve diğerlerinin cevap vermesini beklemeden korkuyla gülümsedi.

 

"Gitmeme izin verin. Dağların derinliklerine gider, bir daha asla ortaya çıkmam. Kimseye zarar vermem. Yalnızca ritüelimi yapmaya çalışırım, gerçekten. Lütfen, gitmeme izin verin. Yalvarıyorum."

 

O anda Klein, gözlerinin önünde hayali bir sahne parçalanıyormuş gibi hissetti.

 

Yaşlı Neil'ın yüzündeki dört buz gibi bakış, karanlık bir parıltıyla Dunn'a odaklanmıştı. Neil'ın aniden dehşet içinde haykırmaya başladı.

 

"Beni rüyaya çekiyorsun!

 

Hayır, bu işe yaramaz! Gözlerim her şeyi görüyor!"

 

Tavanı, zemini ve duvarları kaplayan yapışkan kan kıvranmaya başladı, sanki dev bir canavar, Klein ve diğerlerini yutmak için ağzını açıyordu. Yaşlı Neil'ın başı, üst üste binen ardışık görüntüler gibi bulanık bir hal aldı.

 

Klein tabancasına uzanmak yerine, iç cebindeki Uyku Tılsımı'nı çıkardı.

 

Aniden her şey sakinleşmişti. Yapışkan kanlı sıvı da kıvranmayı bırakmış, sakin bir göl gibi durağanlaşmıştı.

 

Yaşlı Neil'ın yüzünden artık hiçbir şey okunmuyordu, ne nefret, ne arzu, ne de başka bir şey... Sessizdi, huzurlu görünüyordu.

 

Dunn, kimseye fark ettirmeden Mühürlü Eser 3-0611'i çıkarıp kan gölüne doğru fırlatmıştı.

 

Neil'ın yüzündeki kirpiksiz gözler yavaşça kapandı, onlar da tüm arzularını yitirmiş gibi görünüyorlardı.

 

Huzurlu Saç Telleri ile temas kuran her canlı, tüm motivasyonunu kaybeder ve ölene dek bir bitki gibi sessizce dururdu.

 

Dunn, Klein ve Royale, aynı anda silahlarını çekip Yaşlı Neil'ın başına nişan aldılar.

 

O anda Neil'ın yüzünde korku dolu bir ifade belirdi. Mücadele ediyordu, güçlü yaşam arzusu, Mühürlü Eser 3-0611'in etkilerine karşı savaşıyordu.

 

Yüzündeki uğursuz gözler kaybolmuştu. Gözlerinin ve ağzının kenarındaki kırışıklıklar iyice belirginleşmişti, beyaz saçları, kızıl gözleri hala eski Neil'ı yansıtıyordu, Klein'ın onunla ilk tanıştığı zamanki halini...

 

"Dunn, seni kurtardığım zamanı hatırlıyor musun...

 

Royale, aile fertlerinin hayatını kurtarmana yardım etmiştim, hatırlıyor musun...

 

Klein, sana her gün mistisizm anlatırdım... Nasıl telafi alacağımızdan bahsederdik hatırlıyor musun? Sana el öğütmesi kahve yapardım... Manda Altındaki Cezalandırıcılar ekibinden kontrolü kaybeden saldırgana karşı savaşmıştık, hatırlıyor musun?"

 

...

 

 

 

 

 

Hayali yakarışlar Klein'ın kulaklarında yankılanıyordu, tabancayı tutan elleri tir tir titriyordu. Tetiği çekmekte zorlanıyordu.

 

Bang! Bang!

 

İki gümüş iblis avlama mermisi Yaşlı Neil'ın başına saplandı.

 

Klein, aşina olduğu o yüzdeki çaresiz ifadeyi izliyordu. Neil'ın kafatasının delindiğini, içindeki kırmızı beyaz parçacıkların etrafa sıçradığını gördü.

 

Evin her yerini sarmış olan yapışkan kan yavaşça geri çekilmeye, Neil'ın yere düşen çatlak kafatasına doğru toplanmaya başlamıştı. Dunn ve Royale sessizce silahlarını indirdiler.

 

Klein da tek kelime etmeden olan biteni izliyordu, Yaşlı Neil'ın 'cesedi' hızla çürümeye başlamıştı. Kan ve etin ortasında, kıpkırmızı ve kristal berraklığında, inanılmaz derecede acı içinde görünen bir çift göz olduğunu gördü.

 

Az önce olan her şey bir rüyaymış gibi geliyordu, Klein bütün bu olaylar dizisinin bu şekilde bittiğine inanamıyordu.

 

Afallamış bir şekilde etrafına bakarken, Dunn'ın iki adım atıp Neil'ın kafatasının yanına çömeldiğini gördü.

 

Dunn, Neil'ın 'cesedine' bakarak ağır ağır şu sözleri mırıldandı, "Bizler birer muhafızız, ancak aynı zamanda da, daima tehditlere ve deliliğe karşı savaşan bir avuç zavallıyız."

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr