Bölüm 160: Fırsatı Yakalamak

avatar
2275 20

Lord Of Mysteries - Bölüm 160: Fırsatı Yakalamak


Çevirmen: Dnightshade

 

Salı sabahı.

 

Mistisizm müfredatını tamamlamış olan Klein, 'Antik ve Modern İsimler Karşılaştırması'nı ya da 'Gece Kuşları Dava İncelemeleri'ni okumak için sessiz bir köşe aramak yerine, Leonard, Kenley ve Royale ile kart oynamak için mola odasında kaldı.

 

Bay Azik'ten yalnızca, Mühürlü Eser 3-0782'yi çıkarmam için fırsat yaratmasını istedim... Ancak bu fırsatı kullanabilmek benim doğaçlama becerilerime bağlı... Aklı kartlarda değil de bu meselede olan Klein, haliyle berbat oynuyordu. Bir saatte beş soli kaybetmişti. Kaybettiği paranın en azından bir kısmını geri almak için oyuna odaklanmaya çalıştı.

 

Dün öğleden sonra, Yanan Güneş Tılsımları için birkaç malzeme almış, bu nedenle zulasındaki para yeniden bir poundun altına düşmüştü. Ayrıca, her gün kırmızı bacalı evi aramak için araç kiralıyor ve iki soli ödüyordu.

 

Herkes Kenley'nin desteyi karıştırmasını beklerken, Klein önündeki bozuk parayı alıp havaya attı.

 

O anda, Royale'in oldukça delici bakışlarını üzerinde hissetti.

 

Ne? İlk başta bu bakışa anlam veremeyen Klein, düşmek üzere olan bozukluğa baktı.

 

... Kehanet yöntemiyle hile yapacağımdan mı korkuyor? Yalnızca kendi aramızda kart oynuyoruz, bu kadar ciddiye almamıza gerek var mı? Klein bozukluğu avucunda tutarken kuru kuru güldü.

 

Henüz o bir şey söyleyemeden Dunn Smith kapıyı tıklayıp içeri girdi. Etrafına bakıp şöyle dedi, "Morse Kasabası'nda bir olay var. Leonard, sen ilgilenirsin."

 

 

 

 

 

Morse Kasabası? Klein meraklanmış gibi yaparak sordu, "Kaptan, ne tür bir olay?"

 

Dunn ona döndü, "Son zamanlarda, bölgede birkaç paranormal olay meydana gelmiş. İnsanlar mezarlıktan geçerken hıçkırıklar duyuyormuş, anında belirip kaybolan figürler görenler de var. Başka bir olayda, bir dul gece yarısı lavaboyu kullanmak için kalktığında, merhum eşiyle burun buruna gelmiş. Korkudan neredeyse bayılacakmış. Bir de, yalnız yaşayan yaşlı bir adam... Sürekli evde yankılanan ayak sesleri duymaya başlamış. Ancak mum ya da gaz lambası yaktığı anda sesler kesiliyormuş. Kasabanın yerlileri Tanrıça'nın inananları, bu nedenle bölge rahibi durumu bize bildirdi."

 

Kimse zarar görmemiş, neredeyse şaka yapıyormuş gibi... Kesinlikle Bay Azik olmalı... Klein, daha önce defalarca provasını yaptığı yüz ifadesini takındı, kullanacağı ses tonunu bile önceden belirlemişti. "Kaptan, bu paranormal olayların böyle aniden başlaması normal değil, işin içinde bir sır olabilir. Bu durumda, kehanet önemli bir ipucu verebilir. Leonard'la birlikte gidebilirim."

 

Bunu duyan Leonard anında yeşil gözlerini Klein'a dikti. Klein'ın mimiklerinde ipuçları bulmaya çalıştığı aşikardı.

 

Dunn ilk önce başını sallayarak onaylasa da bir şey söylemedi, tereddüt ediyordu.

 

Kaptan'ın bu tavrını gören Klein hemen ekledi, "Bu şeyleri arındırmak için ritüalistik büyü kullanmamız gerekebilir."

 

"Mantıklı." Dunn kısa bir süre düşündükten sonra devam etti, "O halde sen de Leonard ile git."

 

Kimse cevap vermeden yeniden devam etti, "Hmm, öğleden sonraki dövüş eğitimine yetişemeyeceksin. Gawain'e haber vermesi için birini gönderirim."

 

Oh, ilk adım tamamlandı... Klein rahatlamıştı. Elindeki bozukluğu cebine attı.

 

O anda duraklayıp Dunn'a döndü. Ciddi bir ifadeyle, "Kaptan, sanırım en kötüsüne hazırlıklı olsak iyi olur. Paranormal olayların arkasında güçlü bir hayalet varsa, ikimiz için de tehlikeli olabilir. Ayrıca, Morse Kasabası'na gitmek 2, ah, 3 saat sürüyor değil mi? Destek için telgraf göndersek bile çok vakit kaybedeceğiz..."

 

"Ee?" Dunn soran gözlerle Klein'a baktı.

 

"Başka bir ekip arkadaşımızın yardımı iyi olur diye düşündüm." Klein bir süre duraklayıp düşünüyormuş gibi yaptı, "Ve, kurallara göre, üç ya da daha fazla Gece Kuşu'nun üstlendiği görevlerde, 3. Sınıf bir Mühürlü Eser'e başvurabiliyoruz değil mi... Evet, 3-0782 bu iş için çok uygun."

 

Bunu duyan Leonard gülmeye başladı, "Tam senin tarzın. Dikkatli, temkinli, riskten kaçınan."

 

Benim bir korkak olduğumu ima etmeye çalışır gibi bir halin var... Ben, Ebedi Yanan Güneş'e doğrudan bakmış bir insanım! Klein, Leonard'ı duymamış gibi yaparak Dunn Smith'e döndü.

 

"Kaptan, ne düşünüyorsun?"

 

"Gerçekten de ekstra dikkatli olmalıyız. Son zamanlarda çok fazla tesadüf oluyor..." Dunn düşünceli bir şekilde başını sallarken diğer iki ekip arkadaşına baktı. "Kenley, sen de Leonard ve Klein ile Morse Kasabası'na git. Ah, acele edin, hemen bir başvuru hazırlayın. Bana imzalattıktan sonra Chanis Kapısı'na gidip Mühürlü Eser 3-0782'yi alın."

 

"Tamamdır," Kenley elindeki kartları masaya bıraktı.

 

Tamamdır! Klein endişeli ve ciddi görünmeye çalışırken, aslında içinde sevinç çığlıkları atıyordu.

 

O sırada, Seeka Tron akıl hastanesinde Hood Eugen'i izliyordu, Frye ise Chanis Kapısı'nda görevdeydi.

 

Klein mola odasından çıkarken siyah smokin ceketini giydi. Şapkasını ve bastonunu da alıp, bodruma giden merdivenlerin başında Leonard ile birlikte Kenley'i beklemeye başladı.

 

Merdivenlerden aşağıda kimse yoktu, ortam oldukça sessizdi. Leonard aniden ona yan bir bakış attı, "Gerçek dışı hayallerinden vazgeçsen iyi olur bence."

 

"Ha... Ne?" Klein arkadaşının ne demek istediğini anlamamıştı.

 

Leonard birkaç adım atıp merdivenlerin kenarında durdu. Karanlığa doğru bakıyordu.

 

"Bir görev sırasında bile, sırrımı keşfetmen ve eşsizliğimi anlaman imkansız olacak."

 

... Dostum, kendini neden bu kadar abartıyorsun? Bu göreve seni gözlemlemek için başvurduğumu mu sanıyorsun gerçekten? Aklımın ucundan bile geçmedi böyle bir şey! Klein güldü.

 

"Benim eşsizliğimin, senin sırrını açığa çıkarmama yardımcı olamayacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

 

Leonard'ın yüz ifadesi değişmişti, ancak hemen sonra gülümseyerek toparladı, "Yardımcı olacak diyorsun yani, öyle mi? O halde bekleyelim de görelim."

 

Daha fazla bilgi ve nesne topladığımda, gri sisin üstündeki dünyaya gidip kehanet yapmana yardımcı olacağım! Bir şey değil! Diye geçirdi içinden Klein alaycı bir şekilde.

 

Kısa süre içinde Kenley, elinde Mutasyon Geçirmiş Kutsal Güneş Amblemi ile merdivenlerde belirdi.

 

Klein o eşsiz sıcaklığı ve saflığı hissettiğinde, çaktırmadan rahat bir oh çekti. Planının ilk ve en zor adımını sonunda tamamladığını biliyordu.

 

Böylece, üç ekip arkadaşı Blackthorn Güvenlik Şirketi'nden çıkıp Zouteland Sokağı'na doğru yürümeye başladı. Gece Kuşları'na ait olan araca doğru gidiyorlardı.

 

"Arındırıcı etki atları rahatsız edecek mi?" Diye sordu Kenley endişeli bir şekilde. "Aracı, Güneş'in kölesi olan bir atın çekmesini istemem doğrusu..."

 

Kenley, Klein'dan daha uzun süredir Gece Kuşları ekibindeydi, ancak deneyimli olduğu pek de söylenemezdi.

 

"Hayır, Mühürlü Eser 3-0782 yalnızca yüksek zeka düzeyine sahip canlı varlıkları arındırabilir," diye cevap verdi Klein kısık sesle.

 

Öyle olmasa, böcek ısırıklarına maruz kalmazdım... diye de ekledi içinden.

 

"Ah, anladım... Haha, bilgileri yeterince dikkatli okumamışım." Kenley içten bir kahkaha attı.

 

Klein henüz araç kullanma becerisinde ustalaşmadığından, üç saat boyunca yolcu kısmında seyahat etti. Leonard ve Kenley sırayla aracın kontrolünü devralırken o da elinde Mühürlü Eser 3-0782 ile camdan dışarıyı izliyordu.

 

Öğle yemeği vaktinde Morse Kasabası'na vardılar.

 

"Ne kadar güzel..." Kenley araçtan inip etrafa, sınırsız altın sarısı buğday tarlalarının çevrelediği kasabaya baktı.

 

Volkanik takımyıldızını temsil eden tarihler sona ermek üzereydi, yakında Bereketli Hasat takımyıldızı herkesin hayatına hükmetmeye başlayacaktı.

 

Sürücü koltuğundaki Leonard, etrafına bakarken ağzını açtı, şiir okumaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

 

Ancak sonunda, yalnızca şöyle dedi, "Ne kadar güzel."

 

Klein gülümsemesini bastırmaya çalışırken bastonunu alıp araçtan indi.

 

Orta yaşlı, rahip giysili bir adam ekibe yaklaştı. Göğsünde kızıl ay işareti yaparak selam verdi, "Tanrıça'ya şükürler olsun. Aziz Selena Katedrali'nden bize yardım için gelen dostlar sizler olmalısınız?"

 

"Evet, Rahip Siur. Tanrıça sizi korusun." Leonard araçtan inip gülümsedi, "Son zamanlarda meydana gelen paranormal olayları çözmek için buradayız."

 

"Evet. Evet." Bu sırada pek çok kasabalı yavaş yavaş ekibin çevresini sarmaya başlamıştı.

 

Morse Kasabası büyük bir yer değildi. Ne yöne gidilirse gidilsin, on dakika içinde ovalara ulaşmak mümkündü. Buranın sakinleri birbirlerini tanıyorlardı, bu nedenle olaylar hızla yayılmıştı.

 

 

 

 

 

Pek çok kasabalı, Evernight Tanrıçası kilisesi'nin sorunu çözmek için birilerini göndermesini bekliyordu. Bu nedenle, rahibin üç yabancıyla konuştuğunu gördüklerinde hızla merak ve endişe ile onların etrafına toplanmışlardı. Kimileri, konuşulanları daha iyi duyabilmek için parmak uçlarına yükselip daha da yaklaşmaya çalışıyordu.

 

Leonard güldü, "Endişelenmeyin rahip. Bizler profesyoneliz. Bakın, Kutsal Su, gümüş hançerler, Karanlık Kutsal Amblemler ve sarımsak getirdik."

 

Sihirbazlık yapıyormuş gibi bir tavırla, iç cebindeki nesneleri çıkarıp gösterdi.

 

Sarımsak mı? Ruhları kokuyla mı kaçıracaksın? Klein, Leonard'ın performansını gülünç ancak eğlenceli bulmuştu.

 

Siur'un ise kafası karışmıştı, hatta Aziz Selena Katedrali'nin bir avuç soytarı gönderdiğinden bile şüphelenmeye başlamıştı.

 

Ancak çevrelerini saran yerliler hoşnut bir şekilde gülümsüyorlardı, sonunda emin ellerde olduklarını hissetmiş gibiydiler.

 

Leonard Rahip Siur'a yaklaşıp kısık sesle açıkladı, "Bu tür şeylere inanıyorlar..."

 

Rahibin cevap vermesini beklemeden ekledi, "Hadi önce kilisede öğlen yemeği yiyelim. Sonra da bu olayların icabına bakarız."

 

Evet, öğle yemeği çok önemli... Paranormal olayların icabına baktığımızda, sırayla Mühürlü Eser 3-0782'nin başını beklememiz gerekecek, böylece ben de Yanan Güneş Tılsımları yapma fırsatı bulacağım... Umarım hiçbir sorun çıkmaz... Yanan Güneş Tılsımları'ndan en iyi sonucu almak için onları gündüz vakti yapmam gerekiyor... Klein heyecanını gizlemeye çalışarak diğerleriyle birlikte kiliseye doğru yürümeye başladı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr