Bölüm 149: Açık İpucu

avatar
2171 20

Lord Of Mysteries - Bölüm 149: Açık İpucu


Çevirmen: Dnightshade

 

Klein, Dunn Smith'in ciddi yüzüne bakıp aniden gülümsedi.

 

"Kaptan, dün bir şeyin farkına vardım."

 

"Neymiş o?" Dunn'ın ses tonu da yüz ifadesi kadar ciddiydi. Arkasına yaslanıp, bağladığı kollarını çözdü.

 

Klein çoktan kafasında bir senaryo hazırlamıştı.

 

"Önceki deneyimlerimi gözden geçirirken, Dizi iksirlerinin isimlerinin, onlar üzerinde kontrol kazanmamıza yardımcı olacak bir dizi ilkeyi kapsadığını fark ettim, negatif etkilerden kaçınmamıza olanak tanıyacak ilkeler. Bu ilkelere bağlı kalırsak, ilgili işin ehli olmuş gibi görünüyoruz.

 

Benzer şekilde, bu ilkeler gizli. Doğrudan görebileceğimiz ilkeler değiller. Tek yapabileceğimiz, adım adım bazı sonuçlara varmak ve edindiğimiz geri dönüşleri inceleyerek bir fikir oluşturmak.

 

Bu nedenle, Kehanet Kulübü'nde gerçek bir Kahin olup Kahin ilkelerini belirlediğimde, beni rahatsız eden görsel ve işitsel öğeler kayboldu.

 

Benim anladığım bu."

 

Anlatacaklarını bitirdiğinde, bir anda bir rahatlama gelmişti. Söylemesi gereken her şeyi söylemişti, doğrudan 'rol yapma' teriminden bahsetmek dışında tabii.

 

Ah, umarım kilise tarafından sorgulandığında benim çoktan bu tarz fikirler geliştirdiğimi söylemez. Bu benim üzerime çok fazla şüphe çeker... Kahin yolu ile Antigonus ailesi arasındaki ilişki meselesi var bir de. Bu eninde sonunda sıkıntı çıkarabilir. Ancak Kaptan da oldukça deneyimli, çok da zeki biri. 'Rol yapma yöntemini' anladığında kilisenin bununla ilgili bilgi sakladığını muhakkak anlayacaktır. Ne söylemesi, ne söylememesi gerektiğini bilecektir... Klein karmaşık duygular içindeydi.

 

Ancak kararını hızlıca vermiş, bir plan bile yapmıştı.

 

Eğer Kaptan 'rol yapma yöntemini' anlamaz ya da kilisenin bu meselenin üstünü örttüğünü fark etmezse, özel başvurumu yapmadan ona her şeyi doğrudan anlatacağım.

 

Evet, önce onu yoklayıp neler bildiğini öğrenmeye çalışacağım...

 

Klein'ın açıklamalarını sessizce dinleyen Dunn'ın bakışları giderek derinleşiyordu.

 

Yaklaşık yirmi saniye kadar sessiz kaldıktan sonra şakaklarını ovuşturup piposundan bir fırt aldı.

 

Hala konuşmuyor, sessizce dumanı çekip üflemeye devam ediyordu.

 

Beyaz duman havayı doldururken Dunn gözlerini kapattı, tütünün kokusunun keyfini çıkarıyor gibi görünüyordu.

 

Bir süre sonra gözlerini açıp gülümseyerek Klein'a baktı.

 

"Üzgünüm, senin içmediğini unutmuşum."

 

"Sigara içmek sağlığınız için iyi değil," dedi Klein tüm ciddiyetiyle.

 

Dunn bir süre düşündü.

 

"Ben de bir şeyi anladım sanırım."

 

Hayır Kaptan, senin bir şey anladığın yok! Ayrıca sık sık rüyalarıma dalıp durma! Klein yalnızca dostça gülümseyerek cevap verdi.

 

"Belki de özel başvurunu yapmana çok az bir zaman kalmıştır..." dedi Dunn yarı şakacı bir tonda.

 

Yarın yapsam olur mu? Diye sordu Klein içinden. Bu sırada cep saatini çıkarıp zamanı kontrol etti.

 

"Kaptan, Yaşlı Neil'ın yanına gitmem gerekiyor. Bugünün mistisizm dersine az kaldı."

 

"Tamamdır." Dunn, elinde piposuyla Klein'ın ofisinden çıkışını izledi.

 

Neşesi yerine gelen Klein ise ofisin kapısını kapatır kapatmaz bodruma giden merdivenlere yöneldi. Katip ofisinin önünden geçerken, yabancı olduğu bir kadın ve bir erkek gördü.

 

Yeni katipler... İki gün sonra, kesinlikle bu hafta içinde, başvurumu Kaptan'a ileteceğim!

 

Sonra da bir dizi incelemeden geçip bir Palyaço olacağım!

 

...

 

Klein sessiz yeraltı geçidinde ilerleyip cephaneliğe doğru döndü.

 

"Sana ne oldu?" Yaşlı Neil'ı gördüğünde şok olmuştu.

 

Neil oldukça cansız görünüyordu, rengi solmuştu. Durmaksızın esnerken cevap verdi, "Kabız olmuşum. Dün gece ritüalistik büyü ile düzeltmeye çalıştım. O yüzden... tüm gece pek uyuyamadım. Defalarca lavaboya gitmek zorunda kaldım, sonunda neredeyse klozette uyuyakalıyordum."

 

Eh, en azından kabızlık sorunu çözülmüş... Klein ciddi bir şey olmadığını görünce rahatlamıştı, hatta kahkaha atmak istiyordu.

 

Ancak kendisine engel oldu. "Artık daha iyi hissediyor musun?"

 

Bu sırada da çaktırmadan Ruh Görüsünü aktif hale getirdi. Yaşlı Neil'ın sağlık durumunu gözlemlemek istiyordu.

 

Sindirim sisteminin sarısı biraz kararmış, böbrek renginde de hafif bir değişim var, ancak çok ciddi bir şey söz konusu değil, Klein rahat bir oh çekti.

 

"Şimdi iyiyim. Frye'den ishal ilacı aldım." Yaşlı Neil bir kez daha esnedi. "Bugün kendi kendine çalışacaksın. Zaten yalnızca iki ya da üç günlük içerik kaldı."

 

"Tamamdır," dedi Klein kibarca. "Ben burada çalışırken cephaneliğe de göz kulak olurum. Sen gidip mola odasında dinlen istersen?"

 

Gözleri parlayan Yaşlı Neil hemen duruşunu dikleştirdi, "Evlat, Frye'den sonra en nazik Gece Kuşu sensin!

 

Cephaneliği sana devrediyorum!"

 

Neil, dizlerinin üstüne koyduğu yastığı alıp doğrudan mola odasına yönelerek şaşkın Klein'ı yalnız bıraktı.

 

...

 

Blackthorn Güvenlik Şirketi bu sabah ekstra bir görev almıştı. Görev, bir anlaşma için zengin bir tüccara limana kadar eşlik etmelerini gerektiriyordu. Leonard ve Kenley bu görevi üstlenmiş, tereyağından kıl çeker gibi ekstra ödeme hakkı kazanarak Klein'ı imrendirmişlerdi.

 

Klein ise mistisizm çalışmalarını sürdürmüş, atış talimini yapmış ve bir şeyler canını sıkıyormuş gibi görünen dövüş eğitmeni Gawain'in işkencelerine maruz kalmıştı.

 

Hoff, hoff... Dövüş idmanı bittiğinde nefes almak için mücadele ediyordu. Duş alacak ve üstünü değiştirecek enerjiyi bulması bile zaman almıştı.

 

Bütün bunlar bittikten sonra da Gawain'in evinden ayrıldı. İki soli karşılığında bir araç kiralayıp kalan on kırmızı bacalı evi araştırmaya başladı.

 

Listesindeki son eve geldiğinde yüz ifadesi iyice kötüleşmişti.

 

Kehanetimde gördüğüm kırmızı bacalı ev, listedeki son zamanlarda kiracısı değişen evler arasında değil... İşte şimdi işim daha da zorlaştı. 1600 evin tamamını ne kadar sürece araştırabileceğim acaba... Ah... Böyle bir şey için yardım da isteyemem. Sonuçta, hedefi ancak ben tanıyabilirim...

 

Kendine gel, vazgeçme. Boş vaktim olduğunda araştırmaya devam edeceğim. Üç ay içince, hayır, iki ay içinde bitirmeye çalışacağım! Kim bilir, belki de hedefi yarın bulurum!

 

Ve, döndüğümde materyali düzenleyecek ve bölgelerin uzaklığına göre bir rota planlayacağım!

 

Klein hemen umutsuzluğu bir kenara bırakıp kendisini motive etti.

 

Kararını vermiş olmanın rahatlığıyla, sürücüye Daffodil Sokağı'na gitmesini söyleyecekti. Ancak aniden, Bay Azik'in yaşadığı yerin çok yakınında olduğunu fark etti.

 

Tatile gitmeden önce, bu hafta içinde döneceğini söylemişti, ancak tam tarih vermemişti. Hazır yolumun üstündeyken ona bir not bırakabilirim. Ayrıca, bu aracı bir saatliğine kiraladım ve vakit dolmak üzere. Bay Azik'e uğrayıp sonra da toplu taşıt ile eve geçerim... diye düşündü Klein.

 

Dört dakika sonra arabadan inip Bay Azik'in evine varmıştı.

 

Buradaki evler, Daffodil Sokağı'ndakilerden çok daha kaliteliydi, ancak Howes Sokağı'ndaki evler kadar da iyi değildi. Evin önünde çimlik bir alan, arkasında ise ufak bir bahçe vardı.

 

Ding! Ding! Ding!

 

Klein kapının dışındaki halatı çektiğinde evin zili çaldı.

 

Birkaç saniye sonra ayak sesleri gelmeye başlamış, sonra da kapı açılmıştı.

 

Bronz tenli Azik, Klein'ın karşısında duruyordu. Üzerinde beyaz, sade bir gömlek, kahverengi bir yelek ve aynı renkten bir pantolon vardı.

 

"Klein? Ben de sana yazacaktım," diyerek keyifle onu karşıladı Bay Azik. "Eve dün gece geldim."

 

Klein'ın bakışları, Azik'in sağ kulağının altındaki bendeydi.

 

"Bay Azik, geçmişinize dair bir ipucu buldum."

 

"Gerçekten mi?" Azik bir anda heyecanlanmıştı. Gözlerindeki hüzün kaybolmuş gibiydi.

 

"İçeride konuşalım." Dedi Klein çevresine bakarak.

 

Azik de hemen başıyla onayladı. Klein'ın geçmesi için kapıdan çekildi.

 

Birlikte birinci kattaki oturma odasına yöneldiler. Yumuşak kanepelere yerleştiler.

 

"Ne gibi ipuçları buldun?" diye sordu Azik sabırsızca.

 

Bay Azik'le bugün karşılaşmayı beklemeyen Klein kelimelerini toparlamaya çalıştı.

 

"Yakın zamanda bir görev üstlendim, Lamud Kasabası'ndaki bir hayalet ile ilgili bir görev."

 

"Lamud..." Azik kaşlarını çattı.

 

Klein onun tüm hareketlerini dikkatle gözlemliyordu.

 

"Bu meseleyi hallederken bir şey keşfettik ve bu nedenle kasabada bir araştırma yaptık...

 

Kasabanın bir sakini, bana ilk Baron Lamud'un portresini satmaya çalıştı. Portreyi görmek istediğimi söyledim, adam portreyi getirdiğinde de, çizimdeki kişinin yüz hatlarının size çok benzediğini fark ettim, farklı olan tek şey saçlarınızdı. Hatta kulağının altında, sizinkiyle aynı boyutta bir beni bile vardı.

 

Portrenin sahibi, portrenin yaklaşık kırk yıllık olduğunu ancak portredeki kişinin kesinlikle terk edilmiş kaleden biri olduğunu söyledi. Bana satmaya çalıştığı, kaledeki kazılardan çıkarılan antik bir portrenin replikasıymış.

 

Bizim gibi, eşsiz yetenekleri olan insanların birinin yalan söyleyip söylemediğini az çok anladığımızı biliyorsunuz zaten. Adam yalan söylemiyordu."

 

Azik öne doğru eğilmiş dikkatle Klein'ı dinliyordu. Kollarını birleştirip bir süre sessiz kaldı.

 

Beş dakika sonra nefes verdi.

 

"Bu anlattıkların bana hiçbir şey çağrıştırmadı. Belki de o terk edilmiş kaleyi ziyaret etmeliyim. Beni oraya götürebilir misin?"

 

"Benim için onurdur," dedi Klein. "Ancak önce eve gitmeliyim. Kardeşlerimin endişelenmesini istemem."

 

"Elbette." Azik ayağa kalktı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr