Bölüm 125: Cüretkar Fikir

avatar
2806 20

Lord Of Mysteries - Bölüm 125: Cüretkar Fikir


Çevirmen: Dnightshade

 

Diğer Dizi 9 Beyonderla, böyle tuhaf bir aşinalık hissiyle karşı karşıya kaldıklarında hatırlamak için hafızalarını zorlayabilir, ya da bu hissi göz ardı edip unutabilirdi. Ancak Kahinler farklıydı. Klein hemen ritüeli sonlandırıp maneviyat duvarını dağıttı. Bir kağıt alıp şu ifadeyi yazdı, "Aşinalık hissinin kaynağı."

 

Sonrasında yatağın kenarına oturup sessizce ifadeyi tekrarladı.

 

İfadeyi yedi kez tekrarladıktan sonra göz bebekleri karardı. Transın yardımıyla uykuya daldı ve kendisini maneviyatıyla sarmaya başladı.

 

Puslu, çapraşık dünyaya girdiğinde bir araç gördü. Araçta, üzerinde uzun gri bir elbise olan genç bir kadın vardı.

 

Yumuşacık, siyah saçları olan bu kadının yüzü yuvarlaktı. Nazik ve hoş bir hali vardı, ancak bedeni tuhaf bir şekilde titriyordu.

 

Görüntü titredi ve Klein bir kez daha bu genç, sevimli kadını gördü, ancak bu kez kadın yeraltı pazarındaydı. Çömelmiş bir şekilde biriyle konuşuyordu.

 

Rüya hızla sona ererken Klein uyandı, aynada gördüğü yüzün kendisine neden bu kadar tanıdık geldiğini sonunda anlamıştı.

 

Bu kişiyle daha önce karşılaşmıştı!

 

İlk kez Daffodil Sokağı'nda, Demir Haç Caddesi'ne yakın olan kısımda görmüştü onu. Kaptan ve diğerleri o gece Azmettirici Tris'i kovalıyordu... Burada bir bağlantı olmalı. Klein birkaç saniye düşündükten sonra yeniden ritüel için hazırladnı. Tanrıça'dan, hafızasındaki düşmanın portresini çizmesini istedi.

 

Dunn ve diğerleri Klein'ın işine engel olmamak için sessizce onu bekliyorlardı. Klein çizimini bitirdiğinde yanına geldiler.

 

"Onunla daha önce karşılaştın mı?" Diye sordu Dunn.

 

Klein hafifçe başını salladı, "Evet. Sizin Azmettirici'nin peşine düştüğünüz gece, Daffodil Sokağı'ndaki bir toplu taşıma durağında gördüm onu. Demir Haç Sokağı'na yakın olan kısımda."

 

"O halde, bu kadının az önceki düşman olması büyük olasılık. Azmettirici'nin ortağı olması da." Dunn düşünceli bir şekilde başını salladı.

 

Bu sırada Leonard araya girdi, "Bu portre size de çok tanıdık gelmiyor mu? Azmettirici Tris'e çok benziyor!"

 

Klein donup kaldı, hemen portreye dönüp dikkatle incelemeye başladı.

 

"Evet, gerçekten de çok benziyorlar. Yuvarlak yüz, dar gözler, zarif bir tavır..." Portreye baktıkça Leonard'ın söyledikleri daha da mantıklı geliyordu. Aralarındaki en büyük fark, Azmettirici Tris'in sıradan yüz hatları varken genç kadının oldukça hoş görünmesiydi.

 

Klein başını kaldırıp Leonard'a baktı, Leonard kaşlarını kaldırmış, ona bir sinyal veriyordu.

 

Ne demek istiyor? Klein'ın kafası karışmıştı.

 

Dunn Smith bir tahminde bulundu, "Azmettirici'nin kardeşidir belki. Abisi gibi o da Teosofi Düzeni'ne ya da Şeytaniçe Mezhebi'ne katılmış olabilir."

 

Leonard, Klein'ın sinyalleri anlamada ne kadar kötü olduğunu fark edince iç çekti. Ciddi bir tonda şöyle dedi, "Cüretkar bir fikrim var."

 

"Ne fikri?" Diye sordu Dunn.

 

Leonard kısaca açıkladı, "Bence bu kişi, Azmettirici Tris'in ta kendisi!"

 

"Ne?" Frye şok olmuştu.

 

Dunn kaşlarını kaldırdı, "Demek istediğin, Azmettirici Tris'in aslında kadın olduğu, ya da kadın kılığına girmiş bir adam olduğu mu? Mümkün değil, rüyamda gördüğümden onun gerçekten kadın olduğunu biliyorum."

 

Klein pek çok yaratıcı ve gülünç olay örgüsü görmüştü. Portreye bir kez daha baktığında kafasında bir fikir belirdi.

 

"Azmettirici Tris, kadın olmuş olabilir mi?"

 

Bu pek çok şeyi açıklardı. Örneğin, Tris'e giden izler neden aniden kesilmişti? Kehanet yardımıyla bile neden herhangi bir iz bulamamışlardı? Belki de bunun sebebi, hedeflerinde temel bir değişim gerçekleşmiş olmasıydı! Şu anda cevapsız kalan tek soru, Tris'in bu kadar kısa bir sürede nasıl kadına dönüştüğüydü. Ve bunu çok basit bir şekilde gerçekleştirmiş gibi görünüyordu... Hatta dönüşümden sonra oldukça hoş görünmeye başlamıştı. Yani, dürüst olmak gerekirse, kadın oldukça çekici... diye düşündü Klein.

 

Leonard rahatlamış bir şekilde başını salladı, "Evet, benim teorim bu. Bu, Azmettirici Tris'in bir anda ortadan kaybolmasını açıklar. Ayrıca, Şeytaniçe Mezhebi'nin üst kademelerinde bulunan herkesin kadın oluşuyla da uyumlu bir gelişme."

 

Dunn ve Frye'nin dili tutulmuştu.

 

Pek çok canavar ve şaşırtıcı şey görmüş olmalarına rağmen, böyle bir dönüşümle ilk kez karşılaşıyorlardı!

 

"Şeytaniçe Mezhebi'nin üst kademelerinde, eskiden erkek olan pek çok kadın olduğunu mu söylemek istiyorsun?" Diye sordu Dunn. Sonra da cevap beklemeden devam etti, "Bu mümkün... Belki de bu onların, yoo, iksirlerinin eşsiz bir özelliğidir."

 

Bu sözleri duyan Klein ürperdi. Şeytaniçe Mezhebi'nin iksirinin bir tuzak olduğunu hissetmişti!

 

"Umarım buna benzer bir iksir Kahin yolunda da yoktur... Hayır, kesinlikle olamaz. Bu, Şeytaniçe yolu. İksirin ismi bile kulağa tuhaf geliyor. Ancak hala Kahin'in Dizi 1 iksirinin adını bilmiyorum..." Diye düşündü Klein içinden.

 

"Bir iksir böyle bir şey başarabilir mi?" Diye sordu Frye inanamayarak.

 

Leonard gülerek ellerini havaya kaldırdı.

 

"Düşük ve orta dizi iksirleri bile inanılmaz değişimler meydana getirebiliyor. Sonuçta bunların hepsi Yaratıcı'dan geliyor."

 

Dunn dönüp Klein'a baktı. "Hedefin ileride nerede ortaya çıkacağını öğrenebilir misin?"

 

"Tabii." Klein giysi yığınının yanına gidip bir elbise aldı. Elbiseyi halının üstüne yerleştirdi.

 

Bastonunu elbisenin üzerinde tutarak hedefin görünümünü ve bilgilerini aklına getirdi. İçinden şu sözleri söylüyordu,

 

"Tris'in... hayır, Trissy'nin yeri.

 

Trissy'nin yeri."

 

...

 

İfadeyi yedi kez tekrarladıktan sonra Klein'ın göz bebekleri kahverengiden siyaha döndü. Çevresinde rüzgarlar esmeye başlamıştı.

 

Sol elindeki bastonu bırakarak bastonun havada asılı kalmasına izin verdi.

 

Baston sallanmasına rağmen düşmemişti. Olduğu şekilde duruyordu.

 

"Müdahale var..." dedi Klein derin bir ses tonuyla.

 

Müdahale olması, varsayımların doğru olduğu anlamına geliyordu!

 

Az önce kaçan kadın muhtemelen Azmettirici Tris, hayır, Trissy'di!

 

Bunu gören Dunn hafifçe başını salladı.

 

"Son çağdan beri var olan Şeytaniçe Mezhebi'nin adına yaraşır..."

 

Tris artık Trissy olduğundan, Dunn onun artık Teosofi Düzeni'nin değil, Şeytaniçe Mezhebi'nin bir parçası olduğu çıkarımını yapmıştı.

 

Bakışlarını odada gezdirdikten sonra iç çekti, "Farklı yöntemler kullanarak onu arayabiliriz, mesela bu giysilerin nereden geldiğine ve bu evin kime ait olduğuna bakabiliriz. Polisten, tren istasyonlarına ve rıhtımlara devriyeler atamalarını da isteyebiliriz."

 

Bu şekilde ipuçları elde edilebilir, ancak Trissy'nin kesinlikle Tingen'den ayrılmak için yeterli vakti var. Evet... Eve döndüğümde gri sisin üstündeki dünyada yeniden deneyeceğim. Klein, Trissy gibi anlık bir kaprisle bir katliam gerçekleştirmek isteyen insanlara karşı temkinliydi. Onu bulmayı ve olduğu yerde infaz etmeyi çok istiyordu.

 

"Leonard, polis merkezine gidip burada işleri toparlayacak bir ekip topla. Klein, sen artık gidip dinlenebilirsin..." Dunn şakaklarını ovuştururken birkaç saniye durakladı. Daha sonra Klein'ı test etmek için şu şekilde devam etti. "Sen olsan bu akşamki görevi nasıl idare ederdin? Farz et ki Leonard, Frye ve ben takımının tek üyeleriyiz."

 

Klein kaşlarını çatıp on saniye kadar düşündü.

 

"Önce, ritüelin yakında etki gösterip göstermeyeceğinden emin olmak için falı kullanırdım. Olumsuz bir cevap alırsam gözlemlemeye devam eder, binaya yaklaşmazdım. Sonra polis merkezinden, bölgeye ekipler yerleştirmelerini ve Trissy'nin saklandığı yer dümdüz olana kadar tüm binayı bombardımana tutmaları için en az beş top getirmelerini isterdim.

 

Ya binanın içinde patlamalar sebebiyle ölür, ya da ateş altındayken kaçmaya yeltenirdi. Böylece kolayca açığa çıkmış olurdu. Bu noktaya kadar, hepinizi farklı noktalara konuşlandırırdım..."

 

Anlatmaya devam ettikçe daha da heyecanlanıyordu. Fikrinin basit ve etkili, barbarca ve kesin olduğunu düşünüyordu. Ona göre bu plan oldukça güvenli ve uygundu!

 

Dunn, Leonard ve Frye afallamıştı. Uzunca bir süre hiçbiri cevap vermedi.

 

"Kaptan, bu iyi bir fikir değil mi?" Kimsenin tepki vermediğini gören Klein'ın kalbi heyecanla çarpıyordu.

 

Dunn birkaç saniye daha sessiz kaldıktan sonra şöyle dedi, "Hayır, güzel bir fikir. Ancak her şeyden önce, sunağın zorla yok edilmesinin daha feci bir sonuç yaratmayacağından emin olmamız gerekir… Ah.  Uzun zamandır Gece Kuşu olduğumuzdan, her durumda kendimize, Beyonder güçlerimize ve silahlarımıza başvurmaya alışığız. Normal insanların doğaüstü hadiselerle temasa geçmesine müsaade etmeyiz."

 

Pekala, ben ateş gücü bombardımanına hep hayrandım... diye yanıt verdi Klein içinden.

 

...

 

Klein ve Leonard, beş yüz metre kadar yürüdükten sonra toplu taşıt durağına ulaştılar.

 

Bir süre bekledikten sonra Demir Haç Caddesi'ne döndüler. Biri polis merkezine, diğeri de Daffodil Sokağı'na yöneldi.

 

Klein evinin önüne geldiğinde üstünü başını düzeltip her şeyin yerli yerinde emin oldu, sonra da anahtarını bulup kapıyı açtı.

 

Melissa ve Benson oturma odasındaydı, biri ödevlerini yapıyor, diğeri de kitap okuyordu.

 

Benson bütün gün işte olduğundan yorgun olmalı; ancak buna rağmen eve geldiğinde çalışmalarına devam ediyor. Ne kararlı bir adam... Ben bunu asla yapamam, şu an düşünebildiğim tek şey uzanmak... Klein erkek kardeşine bakıp gülümsedi ve elini kaldırarak sessizce ona selam verdi.

 

Benson da ona gülümsedi, "O dolgun maaşın nelere bedel olduğunu şimdi anlıyorum."

 

"Bu dünyada her şeyin bir bedeli var. Karşılığında bir şey alabilmek için muhakkak bir şeyler vermeliyiz," dedi Klein bastonunu kapının yanındaki askılığa bırakırken.

 

"Bunu İmparator Roselle söylemiş olmalı, değil mi?" Diye sordu Melissa kalemini bırakıp başını kaldırarak.

 

Tingen Teknik Okulu, üniversitelerden ve devlet okullarından farklıydı. Yaz tatili yalnızca iki haftaydı, Temmuz'un sonuna doğru başlayıp Ağustos'un başlarında bitiyordu. Yazın en sıcak günleri biter bitmez dersler devam ediyordu.

 

"Öyle mi? Hatırlamıyorum..." diye cevap verdi Klein.

 

Şapkasını çıkardıktan sonra üst kata çıkmak için merdivenlere yöneldi. En kısa sürede Trissy'nin yerini öğrenmesi gerekiyordu.

 

O sırada aniden karnının guruldadığını duydu. İnanılmaz derecede acıkmıştı.

 

Ah, doğru ya, akşam yemeği yemedim. Ancak kardeşlerime bıraktığım notta güvenlik şirketinin yemek işini halledeceğini, bana yemek ayırmamalarını söylemiştim... Cidden Kaptan, yine unuttun... Klein bir süre düşündükten sonra karnı tokmuş gibi davranmaya karar verdi.

 

O anda Melissa dönüp ona baktı. Mutfağı işaret etti, "Senin için ufak bir parça kuzu ve bir kase sebze çorbası ayırdık. Birkaç dilim ekmek de kaldı."

 

Bunu söyledikten sonra başını yeniden kitaplarına çevirip kendi kendine mırıldandı, "İş yerindeki yemeklerin pek de iyi olmayacağını, insanın iştahını kaçıran türden olabileceğini düşündüm..."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr