Bölüm 6: Beyonder

avatar
6123 36

Lord Of Mysteries - Bölüm 6: Beyonder


Çevirmen: Dnightshade

 

Yalnızca aynı Loen dilini konuşmakla kalmıyor, aynı zamanda aynı acımasız ve gergin havayı da taşıyorlardı.

 

Neredeyim? Burada ne yapacağım? Ben de bilmek isterim... Kendini sakinleştiren Zhou Mingrui sessizce iki soruyu tekrarlıyordu.

 

Onun üzerinde en derin etki bırakan, ne kelimeler tarafından oluşturulan cümleler ne de bunların arkasındaki anlamlar değildi; çiftin şaşkınlığı, uyanıklığı, paniği ve saygısıydı!

 

Bazı şaşırtıcı nedenlerden dolayı gri sisle çevrili iki kişi gizemli bir şekilde bu dünyaya sürüklenmişti. Fail olarak Zhou Mingrui zaten anormal bir şekilde şaşkın ve ürkek hissediyordu, buraya tamamen kendi çabaları dışında sürüklenen diğer iki kişiyi siz düşünün!

 

Onlar için bu tür olaylar ve karşılaşmalar, hayal güçlerinin ötesinde olmalıydı, değil mi?

 

Zhou Mingrui'nin aklına iki seçenek geliyordu: Birincisi gerçek kimliğini gizlemek ve yeterli güveni kazanmak için kimliğini gizleyerek mağdur rolü yapmaktı. O zaman bekle-gör yaklaşımı uygulayarak gerektiğinde koşullarından yararlanabilirdi. Diğer seçenek ise bu ikili karşısındaki gizemli kimliğini sürdürmekti. Böylece onlardan sonraki gelişimini etkileyecek değerli bilgiler edinebilirdi.

 

Durum üzerinde düşünüp taşınacak vakti olmadığından aklına ilk gelen fikre tutundu. Hemen ikinci planı yürürlüğe sokmaya karar verdi.

 

Kendisi için en büyük faydayı sağlamak adına, diğerlerinin psikolojik durumundan yararlanmak!

 

Zhou Mingrui, sisin içinde birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra kıkırdadı. Kısık ancak ağır bir tonda sakince, ziyaretçilerin nazik selamlamalarına karşılık veriyormuş gibi konuştu, ''Bir girişim.''

 

Bir girişim...bir girişim? Audrey Hall, grimsi beyaz sisin içindeki gizemli adama baktı, her ne oluyor ise bunun absürt, komik, korkunç ve tuhaf olduğunu düşünüyordu.

 

Yalnızca dakikalar önce yatak odasındaki şifonyerin yanındaydı. Yalnızca arkasını dönerek bu gri sisle dolu yere 'gelmişti'!

 

Akıl alır gibi değil!

 

Audrey bir nefes aldı ve kusursuz, nazik gülümsemesi göründü. Biraz tedirgin bir şekilde, ''Efendim, girişim bitti mi? Dönüşümüze izin verir misiniz?''

 

Alger Wilson da benzer şekilde Zhou Mingrui'yu soruşturmayı niyetliyordu ancak zengin deneyimleri onu etkileyici gösteriyordu. Bu dürtüyü bastırarak, sessiz seyirci rolünü üstlendi.

 

Zhou Mingrui soruyu soran kişiye baktı. Sisin içinden, soruyu soran kişinin silüetini kabaca görebiliyordu. Bu, pürüzsüz ve sarı saçları olan uzun boylu bir kızdı ancak yüzü net bir şekilde görünmüyordu.

 

Kızın sorusuna yanıt vermek için acele etmeyen Zhou, dönüp adama baktı. Adamın dağınık, koyu mavi saçları vardı, ortalama endamı şişman sayılmazdı.

 

Zhou Mingrui aniden bir şeyi fark etti. Güçlendiğinde ya da sisli dünyayı daha iyi anladığında, belki de sisin içinde daha iyi görebilir, kızı ve adamı ayırt edebilirdi.

 

Bu durumda onlar ziyaretçiler ve ben de ustayım!

 

Sonra aniden daha önce ihmal ettiği ayrıntıları fark etti.

 

Melodik sesi olan kız da, olgun ve çekingen adam da büyük ölçüde tinsel görünüyordu. Soluk ve kızıl bir renkle lekelenmişlerdi, gri sisin arkasındaki iki kızıl 'yıldız'ın yansıtılan bir görüntüsünü andırıyorlardı.

 

Bu yansıma, kızıl ile kendisi arasındaki bağlantıya dayanıyordu ancak kendisinin gerçekçi bir şekilde kavrayabileceği maddi olmayan bir bağlantıya.

 

Bağlantı kesildiğinde yansıma da kaybolacaktı ve bu çift de...  Zhou Mingrui hafifçe başını salladı ve gülümseyerek sarışına baktı. ''Elbette, resmi bir istekte bulunursanız şu anda dönebilirsiniz.''

 

Ses tonundan, bu adamın herhangi bir kötü niyeti olmadığını çıkaran Audrey rahat bir oh çekti. Böyle mucizevi şeyler yapabilen bir beyefendinin, verdiği sözü kesinlikle tutacağına inanıyordu.

 

Yatışmıştı, şaşırtıcı bir biçimde dönüşünü talep etmek için acele etmiyordu. İnanılmaz derecede parlak olan yeşil gözlerini devirdi.

 

Endişeli, beklenti dolu ve cazibeli bir şekilde yanıt verdi, ''Bu inanılmaz bir deneyim... Evet, hep böyle bir şeyin olmasını umuyordum. Yani gizemleri ve doğaüstü mucizeleri severim. Hayır, demek istediğim... Efendim, bir Beyonder olmak için ne yapabilirim?''

 

Konuşurken daha da heyecanlanmıştı, o kadar ki dili dolaşıyordu. Büyükleri tarafından anlatılan heyecan verici fantezileri dinlemesinin bir sonucu olarak içinde filizlenen rüyaların, gerçekleşme olasılığı olduğunu görmüştü.

 

Ancak yalnızca birkaç kelime ile önceki korkularını çoktan unutmuştu.

 

Güzel soru! Zhou Mingrui içinden ben de cevabını bilmek isterim diye geçirdi.

 

Akıl sır ermez imajını korumak için soruya bir cevap düşünmeye başladı.

 

Aynı zamanda ayakta dururken konuşmanın oldukça uygunsuz olduğunu hissetti. Sessizce ziyaretçilerini gözlemlerken, bir sarayın içinde uzun bir masanın başında ve üzeri antik desenlerle dolu uzun, siyah, gizemli bir sandalyede oturuyor olması gerekmez miydi?

 

Zhou Mingrui bunu düşündüğü anda gri sis yoğunlaşmaya başladı ve hem Audrey hem de Alger şok oldular.

 

Bir anda çevrelerinde çok sayıda uzun taş sütunlar oluşmaya başlamıştı. Üzerlerinde, onları saran geniş bir kubbe vardı.

 

Tüm bu yapı, tıpkı devler için olan efsanevi bir saray gibi muhteşem, görkemli ve yüce görünüyordu.

 

Kubbenin tam altında, gri sisin toplandığı yerde, iki tarafına da simetrik bir düzende yerleştirilmiş uzun sandalyeler olan uzun ve bronz bir masa belirdi. Her bir sandalyenin arkası göz kamaştırıcı bir kızıl ışıltı yayıyordu, gerçeklikten farklı olan, garip takım yıldızlarının ana hatlarını belirliyordu.

 

Audrey ve Alger, Onur Koltuğunun iki yanına karşılıklı oturdular.

 

Kız iki yanına da baktıktan sonra, ''Ne kadar büyüleyici...'' dedi.

 

Gerçekten de büyüleyici... Zhou Mingrui sağ elini uzattı ve soğukkanlı ifadesini bozmadan bronz masanın kenarını okşadı.

 

Alger çevresini inceledi ve birkaç saniyelik sessizlikten sonra aniden ağzını açıp Zhou Mingrui'nin yerine Audrey'nin sorusuna cevap verdi.

 

''Sen bir Loen misin?''

 

''Bir Beyonder olmak istiyorsan ya Evernight Tanrıçası'nın, ya Fırtınalar Efendisi'nin ya da Buhar ve Makine Tanrısı'nın Kilisesi'ne katıl.''

 

''Çoğumuz hayatımız boyunca bir Beyonder'la karşılaşmayacağız. Bu kiliselerin, hatta en büyük kiliselerin bazı din adamlarının aynı şeyden şüphelenmesine neden oldu. Durum böyleyken, ben eminim ki hala mahkemelerimizde, heyetlerimizde ve yürütme ajanslarımızda Beyonderlar var. Hala karanlıkta büyüyen tehlikelere karşı savaşıyorlar, yalnızca Demir Çağ'ın öncesine ve ilk dönemlerine kıyasla artık sayıları daha az.''

 

Zhou Mingrui dikkatle dinliyor ancak Alger'in söylediklerine çok az kulak asıyormuş gibi görünmek için elinden geleni yapıyordu, tıpkı küçük çocukların hikayeleri dinlediği gibi.

 

Klein'ın parça parça tarih bilgisi sayesinde Zhou Mingrui, Demir Çağ'ın, 1349 yıl önce başlayan beşinci dönem olan mevcut döneme atıfta bulunduğunu biliyordu.

 

Audrey iç çekmeden önce sessizce Alger'i dinledi.

 

''Bayım, az önce söylediklerinizin hepsini biliyorum; hatta bundan daha fazlasını da biliyorum, Gece Kuşları'nı, zorunlu infazcıları ve Makine Grup Zihni'ni, ancak özgürlüğümü kaybetmek istemiyorum.''

 

Alger sessizce güldükten sonra cevap verdi, ''Fedakarlık yapmadan bir Beyonder olamazsın. Kiliselere katılmayı ve onların verdiği görevleri kabul etmeyi düşünmüyorsan, tek yapabileceğin kraliyet ailelerini ve bin yıldan uzun bir geçmişe sahip olan birkaç soyluyu aramak olur. Bu da olmazsa gizli şeytani organizasyonları aramak için şansınla baş başa olursun.''

 

Audrey yanaklarını şişirip telaşla etrafına baktı. 'Gizemli adam'ın ve Alger'in onun mimiklerini fark etmediğini görünce üsteledi, ''Başka çözüm yok mu?''

 

Alger sessizdi. Yarım dakika kadar sonra dönüp sessizce onları izleyen gizemli adama baktı.

 

Zhou Mingrui'nin herhangi bir yorum yapmayacağını fark edince yeniden Audrey'e döndü ve temkinli bir şekilde, ''İki dizi Sekans 9 İksiri formülüm var.''

 

Sekans 9 mu? Zhou Mingrui'nin ilgisini çekmişti.

 

''Gerçekten mi? Hangi iki dizi?'' Belli ki Audrey Sekans 9 İksir formülünün ne anlama geldiğini biliyordu.

 

Alger hafifçe geriye eğildi ve sakince cevap verdi, ''Bildiğin gibi insanların, gerçek Beyonderlar olabilmek için tek şansları iksirlerdir, iksirlerin isimleri ise 'Kutsala Hakaret Taşı'ndan gelir. Sürekli Jotun 1, Elf dili, antik ve modern Hermes ve antik Feysac diline çevrildiklerinden, o çağın zamanına uyacak şekilde değişiklikler geçirmişlerdi. Öz, isimlerinde değildi, iksirlerin 'çekirdek özellikleri'ni gösterip göstermediklerindeydi.

 

''Denizci adında bir Sekans 9 İksir'im var. Yeteneklerini mükemmel bir dengeye oturtmanı sağlıyor. Fırtınalı bir havada bir teknede olsan bile, karadaymış gibi özgürce dolaşabilirsin. Aynı zamanda muazzam bir güç kazanırsın ve cildinin altında hayali pullar meydana gelir. Bunlar senin bir balık gibi yüzebilmeni sağlar, böylece kolay yakalanmazsın. Tıpkı deniz hayvanları gibi suyun altında kıvrak bir şekilde hareket edebilirsin. Herhangi bir ekipmanın olmadan bile en az on dakika boyunca suyun altında zorlanmadan kalabilirsin.''

 

''Kulağa harika geliyor.. Fırtınalar Efendisi'nden 'Denizlerin Bekçileri'?''

 

''Geçmişte ona bu ismi koymuşlardı.'' Alger devam etti. ''İkinci Sekans 9 İksiri'nin adı 'İzleyici', ancak geçmişteki isminden emin değilim. Bu iksir dizisi, son derece keskin bir zihne ve güçlü gözlemsel yeteneklere sahip olmanı sağlar. Operalardan ve oyunlardan, 'izleyici'nin ne anlama geldiğini bildiğine inanıyorum. Tıpkı seyirci gibi, izleyiciler de seküler dünyadaki 'aktörleri' yargılar, duyguları, davranışları ve mantraları aracılığıyla onların gerçek düşüncelerini anlarlar.''

 

Bu noktada Alger şunu vurguladı, ''Unutmamalısın, abartılı bir ziyafette ya da kalabalık bir sokakta olabilirsin ancak izleyiciler, daima izleyici olacaklardır.''

 

Audrey'nin gözleri parlamıştı, uzun bir süre sonra, ''Neden? Pekala, bu bir ek soru. Bence ben bu hisse aşık oldum... 'izleyici' olmaya. Bu iksirin formülünü nasıl alabilirim? Onu bana vermek için benden ne istersiniz?

 

Alger çoktan hazırlıklıymış gibi baktı, ''Hayalet Balinaları'nın kanı, en az 100 mililitre.''

 

Audrey heyecanla başını salladı ancak sonra endişeli bir şelilde ekledi, ''Peki elde edebilirsem... Yani eğer elde edebilirsem size nasıl ulaştıracağım? Hayalet Balina kanı karşılığında iksirin formülünü bana vereceğini ve iksirin gerçekliğini nasıl garanti edebilİrsiniz?''

 

Alger sakindi, ''Sana bir adres vereceğim. İksiri sana postalayacağım ya da doğrudan buradan söyleyeceğim, tabii Hayalet Balina kanını aldıktan sonra.''

 

''Vaatlere gelince, bence gizemli beyefendinin tanıklığı altında ikimiz de içimizi ferah tutabiliriz.''

 

Bunu söylerken bakışlarını Onur Koltuğu'nda oturan Zhou Mingrui'ye çevirdi.

 

''Beyefendi, bizi buraya getirmeniz gösteriyor ki bizim hayal gücümüzün ötesinde, muazzam bir güce sahipsiniz. Siz bize tanıklık ederken, ikimiz de verdiğimiz sözlerden dönmeye cüret edemeyiz.''

 

''Bu doğru!'' Audrey'nin gözleri heyecanla parladı.

 

Ona göre inanılmaz yetenekleri olan gizemli beyefendi kesinlikle 'yetkili' bir tanıktı.

 

Ben ya da karşımdaki adam, hiçbirimiz onu kandırmaya cüret edemeyiz!

 

Audrey hafifçe ona doğru dönüp ciddiyetle Zhou Mingrui'ye baktı.

 

''Efendim, lütfen takasımızın şahidi olun.''

 

O anda bir soruyu sormayı unuttuğunu ve çok kaba davrandığını fark etti. Hemen sordu, ''Beyefendi, size nasıl hitap etmeliyiz?''

 

Alger hafifçe başını salladı, ve ciddi bir tonda o da aynı soruyu sordu, "Efendim, size nasıl hitap etmeliyiz?"

 

Zhou Mingrui afallamıştı. Parmaklarını nazikçe bronz masaya bastırdı. Önceki kehanetin anıları aniden zihninde parladı.

 

Geriye yaslandı, sağ elini çekti ve on parmağını birleştirerek çenesinin altına yerleştirdi. İkisine doğru hafifçe gülümsedi.

 

''Bana...''

 

Bunu söyledikten sonra bir an durdu. Sonra şefkatle ve sakin bir şekilde ''Aptal diyebilirsiniz.''

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr