Bölüm:803 Yüz Bin Akademik Kredi?

Çeviri ve Düzenleme: Gin

"On Yapraklı Çiçeği artık satmıyor musun?" Karşı tarafın sözlerini duyan Zhang Xuan'in yüzü kızardı.

Eğer bu herif olmasaydı, Wei Changfeng ölmeyecekti!

Ve olan her şeye rağmen, hala On Yapraklı Çiçeğini satmayı kabul etmiyor muydu?

Sahiden de! Bir usta hoca utanmazca davrandığında, Sis Bulut Bayırındaki aziz canavardan bile daha korkunç olabilirdi!

"Bu doğru!" Müdür Yardımcısı You sabırsız bir şekilde elini salladı. "Olgunlaşmamış bitkileri satmak gibi bir alışkanlığım yoktur. Git!"

Wei Ruyan'ın hayatının söz konusu olduğunu bilen Zhang Xuan içinde köpüren öfkeyi zorla bastırarak karşılık verdi, "Bir başka deyişle, On Yapraklı Çiçeği bana satmak istememenin nedeni henüz olgunlaşmaması. Bu durumda olgunlaşırsa bana satacak mısın?"

"Bu doğru!" Müdür Yardımcısı You başıyla onayladı. "Bir şifalı bitkinin medikal özellikleri yalnızca olgunlaştığında açığa çıkar, bu nedenle bir doktor olarak olgunlaşmamış bir bitkiyi bir başkasına nasıl satarım? Seninle isteyerek uğraşmıyorum. Bir usta hoca olarak, bunun arkasındaki mantığı sen de anlamalısın!"

"Anlıyorum. Bana olgunlaşmamış bir bitki satmayacağın konusunda ısrar ediyorsan, onu şu anda olgunlaştırabilirim!"

Karşı tarafa soğuk bir bakış atan Zhang Xuan şifalı ot bahçesindeki On Yapraklı Çiçeğe doğru yürüyerek üzerine birkaç damla Toprak Damarı Ruh Özü damlattı ve sonrasında Semavi Yolun zhenqisi aktardı.

Toprak Damarı Ruh Özü On Yapraklı Çiçeğin büyüme hızını arttırabilse bile, olgunlaşması bir gün sürerdi. Zhang Xuan işin içine Semavi Yolun zhenqisini de ekleyerek olgunlaşma hızını daha da arttırabilmişti.

Sahiden de. Semavi Yolun zhenqisi ve Toprak Damarı Ruh Özü On Yapraklı Çiçeğin içine işlediğinde, aziz bitki görülebilir bir hızla büyümeye başladı. On dakika içinde bitkinin üzerindeki on yaprakta on güzel çiçek açtı ve canlandıran bir koku etrafa yayıldı.

"Bu..." Sun Yuan'ın gözleri şok içinde açıldı.

On Yapraklı Çiçek bir aziz bitki olduğundan, normalde açmadan önce onlarca yıl boyunca bakılmalıydı. Ancak karşı taraf bunu on dakika içinde başarmıştı... Bunu nasıl yapabilmişti?

"Müdür Yardımcısı You, On Yapraklı Çiçeğin olgunlaştığına göre, artık satabilirsin, değil mi?" Zhang Xuan ayağa kalkarak sordu.

O anda, Müdür Yardımcısı You'nun yüzü tamamen kıpkırmızı olmuştu.

Karşı tarafa On Yapraklı Çiçeğini bir Sis Bulut Çiçeğiyle takas edeceğini söylediğinde, karşı taraf bir Sis Bulut Çiçeği getirmeyi başarmıştı. Sis Bulut Çiçeğinin canlı olması gerektiğini söyleyince, karşı taraf onu canlandırmıştı. On Yapraklı Çiçek henüz olgunlaşmadan satamayacağını söylediğinde, karşı taraf çiçeği hemen olgunlaştırmıştı... Karşı taraf gerçekte yüzüne tokadı basmak için mi buradaydı?

Karşı tarafın ciddi yüz ifadesini gören Zhang Xuan soğukkanlı bir şekilde sordu, "Ne oldu? On Yapraklı Çiçek olgunlaşınca, Müdür Yardımcısı You beni reddetmek için başka bir bahane mi düşünüyor?"

"Hıh! Bu On Yapraklı Çiçeği büyük emek vererek yetiştirdim. Eğer satmamak konusunda ısrar edersem, onu benden çalacak mısın?" Müdür Yardımcısı You'nun kaşları yukarı kalktı.

"Bir müdür yardımcısının malını çalmaya nasıl cesaret ederim?" Zhang Xuan kafasını salladı. Gözlerinde keskin bir parıltıyla, Müdür Yardımcısı You Xu'ya dikkatle bakarak konuştu, "Son bir kez soruyorum. On Yapraklı Çiçeği bana satmayacağına emin misin?"

"Bu doğru! On Yapraklı Çiçeğimi senin gibi itaatsiz ve saygısız birine satmaktansa bahçede çürümeye bırakırım daha iyi!" Müdür Yardımcısı You dudak büktü.

"Pekala!"

Zhang Xuan kararlı bir şekilde arkasını dönerek konuttan ayrıldı.

"Öylece gitti mi?"

Müdür Yardımcısı You karşı tarafın bu konu nedeniyle bir kargaşa çıkaracağını düşünmüştü, ancak o tek bir kelime bile etmeden çıkıp gitmişti. Tüm yaşananlara şahit olan Sun Yuan konuşmadan edemedi, "Hocam, bu yalnızca bir On Yapraklı Çiçek. Onun için bu kadar ileri gittiğine göre, neden ona satmıyorsunuz? İşleri bu kadar garip hale getirmeye hiç gerek yoktu..."

"Küstah! Bana akıl vermeye mi çalışıyorsun?" Müdür Yardımcısı You hoşnutsuz bir şekilde kaşlarını çattı.

"Buna cüret edemem!" Sun Yuan yumruklarını kavuşturdu. "O herifin akademide pek çok sıkıntı çıkarttığını duydum. Tek korkum... eğer onu kızdırırsak bizi de belaya bulaştırması!"

"Ne şaka ama! Ben, You Xu, Aziz aleminde bir üstat ve Doktorluk Okulunun Müdür Yardımcısı, ondan korkmalı mıyım? Yaşadığım onca şeyden sonra, sıradan bir öğrenciden korkacağımı mı sanıyorsun?" Müdür Yardımcısı You soğuk bir tavırla dudak büktü.

"Ama..." Sun Yuan hala endişeliydi.

O herif Köşk Efendisi Mo, Okul Müdürü Mo, Okul Müdürü Zhao ve Okul Müdürü Ran'ı etkileyebildiğine göre özel bir şeylere sahip olmalıydı. Eğer hocası onu gücendirecek olursa, bunun anlamı üç okul müdürünü ve Usta Hoca Köşkünün liderini de karşısına almış olmaz mıydı?

Müdür Yardımcısı You soğuk bir tavırla homurdandı. "Ama yok. Eğer gerçekten endişeleniyorsan, neden onu takip etmiyorsun? Eğer Okul Müdürü Mo ve diğerlerinin yanında adımı lekeleyip, kötü söylentiler yayacak olursa, onu hemen yakala. Yüksek rütbeli bir usta hocaya suç attığı için ağır bir ceza almasını sağlarım!"

"Bu..." Sun Yuan biraz tereddüt etti.

"Neyi bekliyorsun? Düşük rütbeli bir usta hocanın yüksek rütbeli bir usta hocanın davranışları üzerine bilmeden yorum yapması büyük bir suçtur. O düşük rütbeli bir usta hoca olduğuna göre, buna uygun şekilde davranmalı! Eğer başkalarının yanında beni karalamaya çalışırsa, eceline susuyor demektir!" Müdür Yardımcısı You sabırsız bir şekilde elini salladı.

"Evet, Hocam!" Hocası çoktan böyle söylediğine göre, Sun Yuan'ın yapabileceği başka bir şey yoktu. Başıyla onaylayan Sun Yuan konuttan çıktı.

Düşük rütbeli bir usta hocanın elinde sağlam kanıtlar olmadan yüksek rütbeli usta hocalar hakkında dedikodu yapması gerçekten de bir suçtu. Bu Usta Hoca Köşkünü yürütmek için konulmuş bir kuraldı. Zhang Xuan yalnızca 4 yıldızlı bir usta hocayken, hocasının 6 yıldızın zirvesinde bir usta hoca olduğu düşünülürse, Zhang Xuan hocasının adına leke sürmeye kalkışırsa onu götürmeye hakkı olurdu.

Konuttan ayrıldıktan sonra, Sun Yuan etrafa bakınıp, Usta Zhang'in siluetini az ileride buldu. Gizlice karşı tarafı takip etmeye başladı.

Hocasının bu meseleyi halletme şeklini onaylamasa da, onun emirlerine karşı gelmeye cesaret edemezdi.

Önce Okul Müdürü Mo'ya mı gidecek yoksa Okul Müdürü Zhao'ya mı? Sun Yuan, Zhang Xuan'i az geriden takip ederken düşündü.

Son birkaç günde Zhang Xuan hakkında epey söylenti duymuştu. Okul Müdürü Zhao, Okul Müdürü Mo ve Okul Müdürü Wei ona ayrıcalıklı davranmışlardı. Eğer Zhang Xuan hocasının icabına bakmak istiyorsa, büyük olasılıkla kendisini desteklemesi için onlardan birine gidecekti.

Ancak, o üçünün saygın konumları ve okuldan olmadıkları düşünülürse, en fazla yapabilecekleri bu çatışmada aracı olmaktı. Akademideki düzeni sağlamak için, büyük olasılıkla hocasına hiçbir şey yapmazlardı.

Bence Okul Müdürü Zhao'ya gitme ihtimali daha yüksek. Ne de olsa Demircilik Okulu akademideki ikinci en büyük okul, bu nedenle Okul Müdürü Zhao hocama baskı uygulamak için daha iyi bir konumda... Sun Yuan akıl yürüttü.

Ancak onu şaşırtacak şekilde, genç adamın doğruca Doktorlar Kulesinin girişine yürüdüğünü gördü.

Hmm? Neden Doktorlar Kulesine gidiyor? Sun Yuan şaşkın şekilde gözlerini kırpıştırdı.

Karşısındaki genç adamın okul müdürlerine şikayette bulunmak ve kendine destek sağlamak için diğer okullara koşması gerekmiyor muydu? Neden bunun yerine Doktorlar Kulesine yönelmişti?

Onu takip edip, bir bakmalıyım! Sun Yuan aceleyle onu takip etti.

Doktorlar Kulesine girip çıkan büyük bir kalabalık vardı. Zhang Xuan içeri girdikten kısa süre sonra insan denizinde kayboldu. Sun Yuan çevreyi bir süre tarasa da başarılı olamadı. Başka seçeneği kalmadığından doğruca ön danışmaya yöneldi.

Resepsiyon görevlisi genç bir kızdı. Sun Yuan'i gördüğü anda yumruklarını kavuşturarak eğildi. "Usta Sun..."

Bu o gün Zhang Xuan'i Müdür Yardımcısı You'nun konutuna yönlendiren kızdı.

"Merhaba. Zhang Xuan'i buralarda gördün mü?" Sun Yuan sordu.

"Zhang Xuan?" Resepsiyonist soru karşısında biraz şaşırmıştı.

"O gün Müdür Yardımcısı You'nun yanına getirdiğin genç adam!" Sun Yuan kaşlarını çattı.

"O-o... Zhang Xuan mi?" Resepsiyonist yaşadığı çokla ağzını kapadı ve sanki idolünü görmüş gibi, gözleri heyecanla parıldadı.

Son birkaç günde, muhtemelen akademide 'Zhang Xuan' adını duymayan tek bir kişi bile kalmamıştı.

Karşı tarafın yüzündeki heyecanlı ifadeyi gören Sun Yuan ne diyeceğini şaşırmıştı. Gürültülü bir şekilde öksürerek karşı tarafın dikkatini çektikten sonra sordu, "Öhöm! Pekala, onu gördün mü?"

Burada neler oluyor?

Bir kıdemli olarak bir çaylağa hayranlık duyman normal mi?

Bunu yapsan bile, en azından herkesin içinde belli etmemelisin!

"Gördüm. Açmaz Duvarına meydan okuyarak biraz Akademik Kredi kazanmak için benden bir başvuru formu aldı!" Resepsiyonist karşılık verdi.

"Açmaz Duvarında biraz Akademik Kredi mi kazanmak niyetinde?" Sun Yuan iç çekerek kafasını sallamadan önce bir anlığına donup kaldı.

Açmaz Duvarı aynı zamanda Tedavi Edilemez Hastalıklar Duvarı olarak bilinirdi ve her Doktor Loncasında bulunurdu.

Genellikle, belirli bir şubedeki mevcut hekimlerin tedavi edemediği zor hastalıklar, daha sonraki nesilleri sorunun üzerine düşünmeye ve kendi yetenekleriyle çözmeye teşvik etmek için duvarda listelenirdi. Ancak, bu hastalıkların 'tedavi edilemez' olarak bilinmelerinin bir nedeni vardı.

Meydan okuyanların başarı oranları son derece düşüktü ve tarihte yalnızca bir avuç doktor Açmaz Duvarındaki hastalıkların yalnızca birini çözebilmişti.

Burası bir bakıma Demircilik Okulunun Rekorlar Geçidine benziyordu. Her yıl meydan okuyan pek çok insan olabilirdi, ancak kaçı var olan rekorları kırabiliyordu?

"Bu doğru!" Resepsiyonist karşılık verdi.

Onun Okul Müdürü Zhao'yu bulmak için doğruca Demircilik Okuluna gireceğini düşünmüştüm. Kim bunun yerine Açmaz Duvarına meydan okuyacağını düşünebilirdi... Bu herif neyin peşinde?

Tam Sun Yuan şüpheyle boğuştuğu sırada, tüm Doktorlar Kulesinin zeminini bile sarsacak gürültüde bir uğultu duyuldu.

"Neler oluyor?"

Doktorluk Okulunun merkezi olarak, Doktorlar Kulesi en dayanıklı malzemelerle inşa edilmişti. Büyük bir şey yaşanmadığı sürece bu kadar sağlam bir bina sarsılmazdı.

"Acele edin, gidip bir bakalım. Açmaz Duvarı çöktü!"

"Açmaz Duvarı mı çöktü? Ancak o yalnızca Doktor Loncası karargahına bağlı bir iletişim aracı değil mi? Nasıl çöktü?"

"Birinin Açmaz Duvarına meydan okuduğunu duydum, ve on dakika içinde, üzerinde yazılı tüm hastalıkları çözmüş. Sorunları çözme hızı nedeniyle, Açmaz Duvarı ona ayak uyduramayıp, sonunda çökmüş..."

"Ayak uyduramayıp mı?"

"Aynen öyle! Uzun mesafeye bilgi aktarımı son derece enerji tüketen bir işlemdir. Açmaz Duvarı bizim tarafımızda yazılan bilgiyi işleyip, karargaha iletmek için yüksek seviye ruh taşları kullanır. Ancak, meydan okuyanın duvarda yazılan birkaç yüz hastalığı on dakika içinde çözdüğünü duydum... Açmaz Duvarında yazılı hastalıkların her biri karmaşıktır ve kapsamlı bir tedavi yöntemi gerektirir. Sonuç olarak, Açmaz Duvarının işlemesi gereken bilgi miktarı sınırını aşan bir yüke neden olmuş ve böylece çökmesine neden olmuş..."

…

Tam Sun Yuan durum karşısında şaşırırken, ön taraftan gelen konuşmaları duydu ve kalabalık kargaşayı izlemek için bir anda Açmaz Duvarına doğru koşmaya başladı.

Sorunları Açmaz Duvarının dayanamayıp, çökeceği kadar hızlı mı çözmüş? Sun Yuan duyduklarına inanamazken gözleri kocaman açıldı.

Böyle bir şey mümkün müydü?

Daha önce Açmaz Duvarındaki sorunları çözmeyi denemişti, ancak her biri inanılmaz derecede zordu. Hocası bile burada olsa, birkaç gün boyunca düşünmeden tek bir soruyu bile çözmekte zorlanırdı. Tüm sorunları on dakika içinde çözebilecek biri nasıl var olabilirdi?

Yoksa o kişi... Zhang Xuan olabilir miydi?

Bir anda, Sun Yuan resepsiyonistin sözlerini hatırladı ve bakışlarını bilinçsiz bir şekilde ona çevirince, karşı tarafı kocaman açılmış gözlerle buldu.

"Bugün Açmaz Duvarına meydan okuyan başka biri oldu mu?" Sun Yuan aceleyle sordu.

"Hayır. Tek kişi oydu..." Resepsiyonist sanki yaşananlara inanamıyormuş gibi, gözlerinde dalgın bir bakışla karşılık verdi.

"Gerçekten o muydu?" Sun Yuan'in kalbi endişeyle soğurken, kendi kendine mırıldandı. Kendisini daha fazla tutamayarak talimat verdi, "Beni bir göz atmak için oraya götür!"

Ardından, ikili doğruca Açmaz Duvarına doğru koştular ve karşılaştıkları manzara devasa odanın paramparça olduğu ve içinden hala dumanlar yükseldiğiydi.

Yüzü tozla kaplı orta yaşlı bir adam yıkıntıların arasından tırmandı.

Sun Yuan aceleyle yanına koşarak sordu, "Usta Hu, neler oldu?"

Usta Hu da Müdür Yardımcısı You Xu'nun öğrencilerinden biri ve onun astıydı. Açmaz Duvarından o sorumluydu.

"Zhang Xuan. Buraya gelip, Açmaz Duvarındaki tüm soruları çözdü... Çok fazla Akademik Kredi topladığı için sistem sınırını aştı ve tüm odanın çökmesine neden oldu!" Usta Hu titreyen dudaklarla açıkladı.

"Çok fazla Akademik Kredi mi topladı?" Sun Yuan şaşırmıştı.

"Aynen öyle. Açmaz Duvarının durumunu biliyor olmalısın. Öğrencilerin meydan okumalarını teşvik etmek için, belirli sürede ne kadar çok soru çözülürse o kadar çok Akademik Kredi verecek şekilde ayarlanmıştı. Eğer biri iki saat içinde bir soru çözerse, bir Akademik Kredi kazanır. Eğer iki soru çözerse, ikinci soru için iki Akademik Kredi kazanır ve toplamda üç Akademik Kredi kazanmış olur. Bu sistemle devam edersek, biri üç soru çözerse altı Akademik Kredi kazanır ve böylece devam eder..." Usta Hu açıkladı.

Sun Yuan başıyla onayladı.

Açmaz Duvarında gerçekten de böyle bir kural vardı.

Biri sorunları ne kadar hızlı çözerse o kadar çok Akademik Kredi kazanırdı. Bu sistem öğrencilerin analitik yeteneklerine meydan okumak için tasarlanmıştı. Ne de olsa bir doktorun hastalarla çevrili olması olası bir durumdu ve bu nedenle doktorların daha çok hastaya bakabilmesi için en kısa sürede bir tedavi yöntemi formüle edebilmeleri şarttı.

"O Zhang Xuan beş dakika içinde beş yüzden fazla sorunu çözmeyi başardı... Sonuç olarak kazandığı Akademik Kredi miktarı tüm Doktorluk Okulunun sahip olduğu miktarı fazlasıyla aştı. Üstüne, sistem de aşırı yüklendi ve mevcut durum ortaya çıktı..." Usta Hu açıkladı.

"Tüm Doktorluk Okulunun sahip olduğundan daha fazla mı Akademik Kredi kazandı?" Bu sözleri duyan Sun Yuan görüşünün karardığını hissetti ve neredeyse oracıkta bayılacaktı.

"Yani onun... 100,000'den fazla Akademik Kredi kazandığını mı söylüyorsun?"