Library of Heaven's Path - Bölüm:649 Kalp Atışı

---

Bölüm:649 Kalp Atışı

 

 

 

Çeviri ve Düzenleme: Gin

 

 

 

 

İlkel bitki ve hayvanların kokusu sinmiş uzun, kıvrılan sıra dağlar. Çoktan kışın ortası olmasına rağmen, bölgedeki ruhsal enerji baharın canlılığıyla doluydu.

 

Şöyle bir baktıktan sonra Zhang Xuan başını övgüyle salladı.

 

"Yeşil Dağ gerçekten de eğitim için kutsanmış bir yer sayılır!"

 

Sayısız krallık arasından 2.sınıf bir imparatorluğa yükselirken güçlü bir Usta Hoca Köşkü önemli olsa da, yetenekli üstatları cezbetmek ve iyi bir coğrafi konum da önemliydi.

 

Gerek Yeşil Dağ gerekse Ejderha Pullu Nehir, birinin gelişimini destekleyen rahatlatıcı bir ortam ve nazik bir ruhsal enerjiye sahiplerdi.

 

"Önce geri dönmeliyim.”

 

Düşüşünden aldığı yaraları iyileştirmek için kısa bir süre dinlendikten sonra, Zhang Xuan başkente dönmeye hazırlanırken, az ötedeki yapraklar hışırdadı.

 

'Shh shhh.'

 

Hemen ardından devasa bir Zırhlı Kaplan Ayı görüş alanına girdi. Dikkatle belirli bir yöne doğru ilerliyordu.

 

"Hmm?"

 

Zhang Xuan şaşırdı.

 

Zırhlı Kaplan Ayı inanılmaz vahşi Yüce Ölümlü 5-dan bir ruh canavarıydı. Ormanın Diktatörü olarak bilinirdi ve Yüce Ölümlü 6-dan temel kademe bir üstat bile onu yenmekte zorlanırdı.

 

Bu canavar, yolunda hiçbir şey duramayacağından, genellikle açık bir şekilde avlanırdı. Şimdi neden bir kurt türüymüş gibi dikkatle hareket ediyordu?

 

Daha önemlisi, Zhang Xuan karşı tarafı görebildiğine göre, bu gelişimiyle doğal olarak canavar da onu fark etmiş olmalıydı. Ancak, onu tamamen görmezden gelip, kendi yoluna gitmeyi tercih etmişti. Bu onu biraz şüphelendirmişti.

 

'Bakalım bu canavar neyin peşindeymiş...'

 

Zhang Xuan meraklanmıştı. Bir ağaç dalının üzerine sıçrayıp, Zırhlı Kaplan Ayıyı takip etti.

 

Kısa süre sonra, kocaman canavar yavaşça ilerlerken eğilip, dikkatle çevresini kolaçan etmeye başladı.

 

Hu hu!

 

Zhang Xuan az ileride devasa bir Yüce Aslan Ruh Canavarı olduğunu görebiliyordu.

 

Aynı Zırhlı Kaplan Ayı gibi, Yüce Aslan Ruh Canavarı da Yüce Ölümlü 5-dan bir ruh canavarıydı. Güç olarak denk oldukları ve aynı şeyleri avladıkları düşünülürse, genellikle düşmanca bir ilişkileri olurdu.

 

'Görünüşe göre baş düşmanı ortaya çıktı. Belki de bu ikisi birbirlerine saldırmayı düşünüyorlardır.'

 

Zhang Xuan kıkırdadı.

 

Hala neler olduğunu merak ediyordu, ancak iki düşmanın birbiriyle karşılaştıkları ve bir saldırı fırsatı bulmak için sinsice dolandıkları ortaya çıkmıştı.

 

'Dövüşlerini dikkatle takip etmeliyim. Belki de kendi savaş tekniklerime ekleyecek yeni bir şeyler öğrenebilirim!' Zhang Xuan düşündü.

 

 

Herkes hocası tarafından götürüldüğünü bildiğine göre, geri dönmek için acelesi yoktu.

 

Böyle acımasız bir dövüş ufuklarını genişletebilirdi ve kaçırmak yazık olurdu.

 

Hatta pek çok üstün teknik ruh canavarlarının birbiriyle dövüşmesini izlerken yaratılmıştı.

 

Bir ağaç dalına oturan Zhang Xuan, Zırhlı Kaplan Ayı ve Yüce Aslan Ruh Canavarının yavaşça birbirlerine yaklaşmalarını izledi. Kısa süre sonra, çalıların etrafından dolaşıp, birbirlerini gördüler.

 

Puf!

 

Zhang Xuan bir anda müthiş bir dövüşün başlayacağını düşünmüştü, ancak beklentisinin aksine, ikili sanki bir anlaşmaya varmış gibi başlarını sallayıp, yan yana ilerlemeye başladılar.

 

'Bu...'

 

Zhang Xuan şaşırarak gözlerini kırpıştırdı.

 

Bu iki düşman ne zaman dost olmuşlardı?

 

Dahası, görünüşe göre birlikte çalışıyorlardı.

 

Meraklanan Zhang Xuan onları takibe koyuldu. Biraz ötede, yukarıdan rüzgarın şiddetli uğultusu duyuldu. Devasa bir kanatlı ruh canavarı havadan aşağıya daldı.

 

'Yüce Ölümlü 5-dan kanatlı ruh canavarı... Kartal Ejder Canavarı?'

 

Zhang Xuan'in gözleri yaşadığı şokla kocaman açıldı.

 

Bu canavar da son derece ünlüydü. Çelik pençeleri Ruh orta seviye silahları bile parçalayabilirdi ve ona görkemli Göklerin Fatihi unvanı verilmişti.

 

Kendi İblis Penç Canavarından üç tanesi bile tek bir Kartal Ejder Canavarına rakip olamazdı!

 

Bu iki ruh canavarı onunla karşılaşmak için mi ittifak kurmuşlardı?

 

Ancak bu mümkün olamazdı. Karadaki ve havadaki ruh canavarları genellikle birbirlerine bulaşmazlardı. Ayrıca, karşı taraf uçabilirken, ikili ona nasıl saldıracaktı ki?

 

Bu aynı bir aslanın kargalar ve serçeler yerine genellikle tavşan avlamasına benziyordu.

 

Tamamen farklı dünyalardan olduklarına göre, birbirleriyle dövüşmelerinin bir anlamı yoktu!

 

Huala!

 

Zhang Xuan şaşkınlığını attığı sırada, Kartal Ejder Canavarı çoktan diğer ruh canavarlarının yanına inmişti. Aynı önceki gibi, sanki bir anlaşmaya varmışcasına kafasını ikiliye doğru salladı ve üçü birlikte ilerlemeye devam ettiler.

 

'Kartal Ejder Canavarı da mı... onlarla birlikte hareket ediyor?'

 

Zhang Xuan'in yaşadığı şok giderek derinleşiyordu.

 

Ormandaki iki baş düşmanın birlikte hareket etmesi bile yeterince şaşırtıcıydı. Şimdi Göklerin Fatihi bile onlara katıldığına göre, bu canavarlar neyin peşindeydiler?

 

Farklılıklarını bir yana bırakıp ittifak olmalarına ne sebep olmuş olabilirdi?

 

Ssssss!

 

Yürümeye devam eden grup farklı canavarlarla karşılaşmaya devam etti; devasa bir piton, vahşi bir maymun, hızlı bir serçe... Kısa süre içinde otuzdan fazla ruh canavarı bir araya toplanmıştı.

 

Hepsinin gelişimi en az Yüce Ölümlü 5-dan'dı ve ruh canavarları olarak doğal avantajları düşünüldüğünde, Zhang Xuan tekini yenmekte bile zorlanırdı. Ancak, şu anda buncası bir araya toplanmıştı. Zhang Xuan kadar cesur biri bile korkuyla ürpermeden duramamıştı.

 

'Beni fark ederlerse kaçmam zor olur!'

 

Zhang Xuan kazara bir ses çıkarıp dikkatlerini çekmekten korkarak dikkatle hareket etti. Avuçları soğuk terlerle ıslanmıştı.

 

Eğer çevresini sarmayı başarırlarsa, yakalanma ihtimali çok yüksekti.

 

Uçan, kazan, koşan, sürünen... Gerçek anlamda her türden ruh canavarı toplanmıştı. Her biri sıradan bir Yüce Ölümlü 5-dan'ın zirvesindeki üstadın karşı koymakta zorlanacağı bir güce sahipti. Birlikte hareket ederlerse, 7-dan bir üstat bile pençelerinden kaçamazdı.

 

'Bunca ruh canavarını bir araya getiren şey nedir? Bir düşmanla mı savaşacaklar?'

 

Meselenin taşıdığı tehlikeye rağmen, Zhang Xuan merakına engel olamamıştı.

 

Bunca farklı türde ruh canavarı toplanmıştı ve büyük bir kısmı birbirlerinin baş düşmanlarıydı. Ancak şu anda hepsi birlikte hareket ediyorlardı. Ne olmuş olabilirdi?

 

'Yoksa... bir çeşit hazine bulmuş olabilirler mi?'

 

Zhang Xuan'in zihninde bir fikir belirdi ve heyecanlanmaya başladı.

 

Gerçek hazinelerin sayısız ruh canavarını toplayabileceği, hatta bir canavar akını tetikleyebileceği söylenirdi. Yoksa bu canavarlar müthiş bir hazine için toplanmış olabilirler miydi?

 

'Bu olamaz. Eğer bir hazine olsaydı, büyük olasılıkla çoktan dövüşmeye başlamış olurlardı...'

 

Ancak, Zhang Xuan kısa süre sonra bu düşünceden vazgeçti.

 

Hazineyi kendisi almak istemeyen tek kişi bile olamazdı. Eğer durum gerçekten böyle olsaydı, hepsinin birlikte hareket etmesi imkansızdı - ortalık çoktan kan gölüne dönerdi.

 

'Ne olursa olsun, izlemeye devam etmeliyim. Cevap yakında ortaya çıkacaktır!'

 

Buraya kadar geldiğine göre, meselenin özünü öğrenmeliydi. Bu nedenle, grubu gizlice takip etmeye devam etti.

 

Hualala!

 

Grubun erkesinden ilerlerken, ilerideki ağaçlardan bir hışırtı duyuldu ve bir grup siluet ortaya çıktı.

 

'Bu...'

 

Siluetleri gören Zhang Xuan'in gözleri şok içinde açıldı.

 

Daha önce toplananların hepsi ruh canavarlarıydı, ancak bu gruptakilerin hepsi insandı!

 

Yedi - sekiz kişiydiler ve aynı ruh canavarları gibi, hepsi Yüce Ölümlü 5-dan'a ulaşmışlardı. Gruptan hafif ama ayırt edilebilir bir kan kokusu yayılıyordu.

 

'Onlar... canavar avcıları!'

 

Zhang Xuan'in aklında bir isim belirdi ve birden heyecanlandı.

 

Bir ruh canavarının derisi, kanı ve iç çekirdeği üstatlar için son derece değerli hazinelerdi.

 

Hatta, bu tür ürünler için özel bir pazar bile vardı.

 

Piyasanın ne kadar kazançlı olduğu düşünülürse, doğal olarak ruh canavarlarını avlayıp, işe yarar kısımlarını elde etmekte uzmanlaşan bir grup insan da vardı ve böylece eşsiz bir meslek ortaya çıkmıştı... canavar avcıları!

 

Ancak, aynı herbolojistler gibi, canavar avcılığı da Usta Hoca Köşkü tarafından onaylanan bir meslek değildi.

 

Bunun nedeni mesleğin acımasız oluşu değil, bütün bir mirasa sahip olmamasıydı.

 

Çoğu insan bu yaşam tarzını zorunluluktan seçerdi ve bu nedenle kurallar koyup miraslarını koruyacak hiçbir lonca ya da organizasyonları yoktu. Dahası, bu meslekteki ölüm oranı aşırı yüksekti. Avcılar genellikle kendileri de av olurlardı ve bu nedenle miraslarını aktarabilmeleri zordu

 

Bu nedenle 'özgün' bir meslek olduğunu söylemek zordu.

 

Ancak yine de, tüm kıtada sayıları epeyce fazlaydı ve kitaplarda da kayıtları bulunurdu. Yalnızca... bu canavar avcısı grubu, ruh canavarlarıyla bir araya gelmişti!

 

Canavar avcıları yalnızca ruh canavarlarına doğru yürüyüp, başlarını salladıktan sonra, birlikte ilerlemeye başlamışlardı.

 

Canavar avcıları ve ruh canavarları baş düşmanlardı, ancak şu anda yan yana yürüyorlardı... Burada neler dönüyor böyle?

 

Ruh canavarları ve canavar avcıları arasında büyük bir savaşa dönmesi gereken manzara eski yoldaşlar arasındaki dostane bir buluşmaya dönüvermişti. Bu hayret verici ve akıl almazdı!

 

Grup yavaşça kalabalıklaşırken, fark edilmek istemeyen Zhang Xuan'in tek yapabileceği sık yapraklar arasında Kızıl Toz Göğe Yükselen Adımlarla uçmaktı.

 

Biraz daha ilerledikten sonra, bir şelalenin altına ulaştılar. Su üç bin chi'lik bir yükseklikten dökülüp, kulakları sağır eden bir kükremeye neden oluyordu.

 

Şelalenin dibinden yükselen su zerrecikleri bölgedeki yeşilliği canlandırıp, büyütmüştü.

 

Zhang Xuan şaşkındı.

 

'Çoktan kışın ortasındayız... bu bitkiler nasıl bu kadar yemyeşil olabiliyor?'

 

Yeşil Dağdaki bitkiler bölgedeki zengin ruhsal enerji nedeniyle hiç solmasalar da, bitkilerin yeşil rengi kışın ortasında yine de kararmalıydı.

 

Ancak bu bölgedeki bitkiler sanki baharın başıymış gibi parlak bir yeşil renkteydiler. Bu manzara şaşırtıcıydı.

 

Bu şelaleyle ilgili özel bir şey olabilir miydi?

 

Hualala!

 

Şelalenin altında büyük bir göl vardı. Beyaz, tüylü bir ruh canavarı şu anda içinde serbestçe yüzüyordu.

 

Canavarın vücudu yaklaşık bir karpuz kadardı ve parlak gözleri onu daha da sevimli gösteriyordu.

 

'Bu bir Kar Tilkisi! Dahası, görünüşe göre yeni doğmuş!'

 

Zhang Xuan bu ruh canavarını anında tanımıştı.

 

Kar Tilkisi son derece nadir bir ruh canavarıydı. Neredeyse hiçbir saldırı yeteneği yoktu, ancak iç çekirdeği son derece değerliydi. Söylentiye göre hem üstatların hem de ruh canavarlarının gelişimlerini hiç koşulsuz bir büyük alem yükseltebilecek özel bir enerji taşırdı!

 

Bu yalnızca temel kademeden orta kademeye, ya da orta kademeden ileri kademeye bir artış değil, bir büyük alemdi... Bir başka deyişle, Berraklaştırma aleminde bir üstadı doğruca Ahenkli Ruh alemine taşıyabilirdi!

 

Bu dünyada en çok aranan hazinelerden biriydi!

 

'Ancak... tek bir Kar Tilkisi tüm bu grubun birlikte çalışmasını gerektirir miydi?'

 

Kar Tilkisi değerli olabilirdi, ancak saldırı gücünün yetersizliği düşünülürse, Zırhlı Kaplan Ayı, Yüce Aslan Ruh Canavarı ya da buradaki diğer ruh canavarlarından herhangi biri onu kolayca parçalayabilirdi. O halde neden böyle büyük bir grup olarak gelmişlerdi?

 

Dahası, bunun yeni doğmuş bir Kar Tilkisi olduğu düşünülürse, grubun bu kadar dikkatle ilerlemesine gerek olmamalıydı?

 

'Hayır, görünüşe göre asıl icabına bakmak istedikleri...'

 

Şaşıran Zhang Xuan yakından bakınca ruh canavarları ve canavar avcılarının belirli bir yöne baktıklarını gördü. Bakışlarını izleyince şaşırmıştı.

 

Gölün kenarında beyaz cübbeli bir kadın vardı. Sanki huzurlu bir resim gibi, çiçeklerin ve çimlerin arasında sessizce dikiliyordu.

 

O kadar sakindi ki, Zhang Xuan'inki kadar güçlü bir ruh bile onun varlığını hissetmemişti!

 

Zhang Xuan bakışlarını çevirince, beyaz cübbeli kadın da yüzünü çevirdi. Güzel hatları bu huzurlu ortamla iç içe geçmiş gibiydi. Yalnızca anlık bir bakışla, Zhang Xuan'in kalbi tekledi.

 

Bu dünyaya geldiğinden beri, Zhang Xuan'in dengeli ruh hali ilk kez darmaduman olmuştu.