Library of Heaven's Path - Bölüm:387 Güvenilmez Salon Efendisi

---

Bölüm:387 Güvenilmez Salon Efendisi

 

Çeviri ve Düzenleme: Gin

 

 

 

 

Zehir Salonu tüm normal üstatların korktuğu bir yerdi.

 

Zehir pek çok farklı formda kullanılabilirdi ve bu yüzden ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, zehre karşı kendilerini savunmaları zordu.

 

Başlangıçta, Liao Xun Lin Klanından çıktığında, kimse ona dikkat etmemişti. Ancak, bağırışı duydukları anda, kalabalık birden fark etmişti ki... o Kızıl Lotus Dağları şubesinin yeni atanan Salon Efendisiydi!

 

Bu mesele pek duyulmasa da, geliş bilgi ağına sahip bazı klanlar haberleri almayı başarmışlardı.

 

Salon Efendisi olarak, karşı tarafın 2 yıldızın zirvesinde bir zehir ustası olduğu kesindi. Bırakın Zongshi alemi bir üstadı, bir Zhizun üstat bile onun zehrine karşı dikkatli davranmalıydı!

 

Lin Klanının böyle biriyle iş yaptığı kimin aklına gelirdi.

 

Kalpleri anında soğudu.

 

Lonca Lideri Liu güçlü olabilirdi, ancak... zehir korkunç bir araçtı. En ufak bir temas bir üstadı çaresiz bırakabilirdi.

 

"Büyük olasılıkla Lonca Lideri Liu'nun sonu geldi..."

 

"Aynen öyle. Söylentilere göre, Salon Efendisi Liao Zhizun alemi temel kademedeki bir üstadı öldürmeyi başarmış. Lonca Lideri Liu'nun yalnızca Zongshi aleminin zirvesinde olduğuna bakılırsa, onun zehrine nasıl karşı koyabilir?"

 

"Lin Klanının Zehir Salonuyla bağlantısı olduğunu kim düşünebilirdi. Bunu nasıl yaparlar..."

 

...

 

Liao Xun ve diğerlerinin kimliklerini öğrenen kalabalık Lin Klanına öfkelense de, hiç bir şey yapamıyordu.

 

Karşı tarafın zehrine karşı sayıca üstün olmaları hiçbir anlam ifade etmiyordu.

 

"Usta Zhang'i kurtarmalıyım! Eğer Zehir Salonu gerçekten harekete geçerse, karargaha haber gönderip tüm Kızıl Lotus Dağlarını dümdüz etmelerini isteyeceğim!"

 

Köşk Efendisi Jiang'ın gözlerinden soğuk bir ışık geçti.

 

Usta Hocalar eğitimde eşitliğe önem verirlerdi. Zehir Salonu korkulan bir varlık olsa da, değersiz değildi. Bu nedenle, fazla ileriye gitmedikleri sürece, Usta Hoca Köşkü onu yok etmeye kalkışmazdı.

 

Ancak, eğer Salon Efendisi Liao Xun deha Usta Zhang'e el uzatmaya kalkarsa, çirkinleşeceği için kendisini suçlayamazdı.

 

Karargahın tüm yuvasını yok etmek için bir ordu göndermesini sağlayacaktı!

 

...

 

"Kılıç Nabzı, kılıç çi'si ve Semavi Yolun Kılıç Sanatı mı?"

 

Kalabalığın öfkesinin aksine, Zhao Ya'nın yüzü soldu ve vücudu titremeye başladı.

 

Muallim Liu Semavi Yolun Kılıç Sanatını özel olarak kullanmasa da, Zhao Ya ona benzerlikler olduğunu yakalamıştı.

 

Bu kesinlikle büyük hocasının ona öğrettiği hamleydi!

 

Bu adam büyük hocasının ona öğrettiği kılıç sanatını nasıl bilebilirdi?

 

"Yoksa..."

 

 

Aklına ansızın bir fikir geldi ve hemen Wang Ying'e döndü.

 

İkilinin gözleri buluştuğu anda, karşı taraf başıyla onayladı.

 

"Gerçekten mi?"

 

Zhao Ya'nın yüzü daha da soldu.

 

Karşı tarafın neden onun kılıcını ödünç aldığını ve Mu Xueqing'le düellosunu öğrendiğinde yüzünün aldığı garip ifadenin nedenini ancak şimdi anlamıştı...

 

Muallim Liu'nun gerçekte... Muallim Zhang olduğu ortaya çıkmıştı!

 

'Hocam, dikkatli olun!'

 

Bunu fark ettiği anda yumruklarını sıktı.

 

Hocasının gücüne mutlak güven duyuyordu, ancak karşı taraf bir zehir ustasıydı. Hocası... ona gerçekten de karşı koyabilir miydi?

 

Endişeyle, bakışlarını ona doğru çevirdi.

 

...

 

"Adın Liu Cheng, değil mi? Senin bir deha olduğunu kabul etmem gerek!"

 

Öne çıkan Liao Xun, Zhang Xuan'e soğukkanlı bir bakış attı. "Ancak, ne yazık ki... benim karşıma çıktın!"

 

Kafasını pişman bir tavırla salladı.

 

Karşı taraf gerçekten de yetenekliydi, ancak... bunun ne anlamı vardı?

 

Lin Klanına düşman olmamalıydı!

 

Zehir Salonu yalnızca Lin Klanı Tianwu Krallığına hükmetmeye başlarsa saklanmak zorunda kalmayacaktı. Liao Xun hiç kimsenin planlarına engel olmasına izin veremezdi...

 

Bileğinin bir hareketiyle, elinde bir şişe toz belirdi. Ardından, vücudundaki zhenqiyi harekete geçirerek tozu her an karşı tarafa fırlatmaya hazırlandı.

 

Puf!

 

Liao Xun'un harekete geçmek üzere olduğunu gören Zhang Xuan geri çekildi.

 

Acımasız kılıç çi'si durduğu anda, Lin Ruotian kendini toparlayıp, aceleyle Liao Xun'a doğru koştu ve arkasına saklandı.

 

"Zehrinle onu öldür..."

 

Heyecanlı ve vahşi bir şekilde kükredi.

 

Salon Efendisi Liao'yu buraya davet ettiği için şanslıydı. Aksi halde, Lin Klanı yok olmasa bile, prestiji yerle bir olacaktı!

 

"Endişelenme, bana bırak..."

 

Elindeki toz şişesini çeviren Salon Efendisi Liao her an saldırmaya hazırdı.

 

"Hocam..."

 

Lu Chong telaşla öne atıldı, ancak Zhang Xuan'e ulaşamadan önce, karşı taraf elini sallayarak Yüce Bitki Kralına döndü ve gülümsedi, "Yüce Bitki Kralı, Gu Anlaşmasından kurtulduktan sonra, gerçekten de cesaretlenmişsin! Ne cüretle sorun çıkartmak için Liao Xun'u getirirsin?"

 

"Gu Anlaşması mı?"

 

Olayları izleyen Yüce Bitki Kralının gözleri kısıldı ve neredeyse yere kapaklanacaktı.

 

Liao Xun 'Doktor Bai'nin gerçek kimliğini bilmese de, o biliyordu... Usta Hoca Köşkü'nün deha usta hocası, Zhang Xuan!

 

Daha önce onun Gu Anlaşması sorununu çözen o olmuştu!

 

Çok az kişi bu meseleden haberdardı. Karşı taraf bu konuda bu kadar emin konuşabildiğine göre, yoksa...

 

Usta Zhang'in kılık değiştirme yeteneklerine bizzat şahit olduğunu unutmamak gerekirdi!

 

Yoksa Muallim Liu da onun girdiği kılıklardan biri olabilir miydi?

 

Şimdi anlaşılıyordu... Tianwu Krallığında Şifa Sanatında iki büyük ustanın aynı anda ortaya çıkmasının fazla büyük bir tesadüf olduğunu düşünmüştü...

 

Demek gerçekte ikisi aynı kişiydi!

 

"Yüce Bitki Kralını tanıman bir şeyi değiştirmez..."

 

Liao Xun karşı tarafın sözlerini umursamamıştı. Öfkeyle haykırarak, elindeki zehir karşı tarafa doğru fırlatmaya hazırlandı.

 

"Salon Efendisi, durum..."

 

Telaşlanan Yüce Bitki Kralı hemen Liao Xun'u durdurmak için ileri atıldı.

 

"Sorun nedir?"

 

Liao Xun şaşırmıştı.

 

Yüce Bitki Kralı her zaman sakin bir adam olmuştu. Neden birdenbire bu şekilde davranmaya başlamıştı?

 

"Salon Efendisi, ona saldırmamalısınız... O-o..." Yüce Bitki Kralının yüzü kasıldı ve ağlamanın eşiğinde gibi görünüyordu. Aceleyle telepatik bir mesaj yollayarak durumu açıkladı, "O... kıdemli büyük amca!"

 

"Kıdemli büyük amca mı?"

 

Salon Efendisi Liao'nun dizleri birden çözülüverdi ve olduğu yerde diz çöktü.

 

Kıdemli büyük amca... Bu Elçi Gu Mu'nun bile büyük saygı gösterdiği üstün bir figürdü.

 

Salon Efendisi olmayı başarmasının bir nedeni de bu kıdemli büyük amcanın yardımıydı. Ve... karşısındaki adam o muydu?

 

Neredeyse ağız dolusu kan kusacaktı.

 

"Emin misin?"

 

Titreyen bir vücutla, aceleyle telepatik olarak sordu.

 

Eğer karşı taraf gerçekten o adamsa ve zehir kullanarak onu öldürmeye çalıştıysa... Elçi Gu Mu bunu öğrendiğinde canlı canlı derisini yüzecekti!

 

"Buna hiç şüphe yok..."

 

Kafasını hızla sallayan Yüce Bitki Kralı tam açıklamaya devam edecekken karşısındaki genç adamın sesi bir kez daha duyuldu, "Salon Efendisi Liao, Gu Mu nerede? Henüz Lav Canavarını tamamen evcilleştirmedi mi?"

 

Tonk!

 

Az önce hala şüpheleri olsa da, bu sözleri duyduğunda Liao Xun hemen yere kapanıp yalvararak af dilemeyi düşündü.

 

Yalnızca üç kişi Lav Canavarından haberdardı; Gu Mu, o ve kıdemli büyük amca.

 

Gu Mu'nun Xuanyuan Krallığına döndüğü ve kimseye bundan bahsetmediği düşünülürse, karşısındaki adam kıdemli büyük amca olmalıydı. Buna hiç şüphe yoktu!

 

"Salon Efendisi Liao, bu herifin saçmalıklarını dinleme. Acele et ve onu öldür..."

 

Salon Efendisi Liao'nun tereddüt ettiğini gören Lin Ruotian telaşla onu acele ettirdi. Ancak, sözlerini bitiremeden önce bir yeşim şişenin kendisine doğru fırladığını gördü.

 

 Bom!

 

Şişe ona ulaşmadan önce havada patladı ve zehir tozu vücudunun her yerine dağıldı.

 

Zehir vücuduna değdiği anda Lin Ruotian'ın tüm vücudunu yoğun bir kaşıntı sardı. Ancak anda meridyenlerinin parçalandığını hissediyordu. Yoğun acı öfkeyle patlamasına neden oldu.

 

"Salon Efendisi Liao, sen..."

 

Öfkeyle haykırdı.

 

Neyin peşindesin sen?

 

Sana Liu Cheng'i öldürmeni söyledim, ne demeye zehri bana atıyorsun?

 

Çat!

 

Şaşkınlığını atamadan önce yüzünde yakıcı bir acı hissetti. Biri onu tokatlamıştı.

 

Vücudu sarsılarak yere düştü. Ağız dolusu kan kustu ve kırmızı sıvının içinde birkaç beyaz diş görünüyordu.

 

"Pislik, seni geberteceğim..."

 

Tam kimin ona el uzatmaya cüret edebileceğini düşünürken, Salon Efendisi Liao'nun öfkeden kıpkırmızı olmuş gözlerle ona doğru atıldığını gördü.

 

Peng peng peng peng!

 

Salon Efendisi Liao gerçekten çıldırmış gibiydi.

 

Eğer bugün kıdemli büyük amcaya saldırmış olsaydı, Salon Efendisi mevkiisini kaybetmek bir yana, trajik bir şekilde ölebilirdi bile...

 

Tüm suç bu pisliğindi. Bu herifi hemen öldürmezse öfkesi asla dinmeyecekti...

 

"Ne?"

 

"Bu... Neler oluyor?"

 

Az önce onu durdurma planları yapan kalabalık, öfkeden çılgına dönmüş Salon Efendisi Liao'yu görünce donup kalmıştı.

 

Bu özellikle Köşk Efendisi Jiang ve Müdür Xie için geçerliydi.

 

Salon Efendisi Liao yardım etmesi için Klan Şefi Lin tarafından davet edilmemiş miydi?

 

Küstahça Lonca Lideri Liu'yu öldüreceğin ilan etmemiş miydi?

 

Neden... bir sonraki an sözünden dönüp, Lin Ruotian'ı dövmeye başlamıştı?

 

"..."

 

En arkada saklanan Klan Şefi Ji bu manzarayı görünce neredeyse kalp krizinden ölecekti.

 

Biri bana neler döndüğünü anlatabilir mi?

 

Neden daha az önce kendinden emin şekilde Lin Ruotian'a garanti veren Salon Efendisi Liao birden böylesi çıldırmıştı?

 

Bu Lin Ruotian, Yarı Zhizun bir üstat! Bu şekilde dayak yemesi...

 

Lanet olsun! Az önce öne çıkmadığım için şanslıyım. Aksi halde muhtemelen daha beter bir hale düşerdim...

 

Lin Ruotian'ın gücü normalde Liao Xun'un üstündeydi, ancak hazırlıksız yakalanıp zehirlendikten sonra, karşı tarafa rakip olabilmesi mümkün müydü? Yediği dayak karşısında tamamen çaresizdi ve şiş yüzüyle resmen insanlıktan çıkmıştı.

 

"Yeter!"

 

Lin Ruotian'ın yediği dayakla ölmek üzere olduğunu gören Zhang Xuan elini hızla savurdu.

 

"Emredersiniz!"

 

Liao Xun durarak, Zhang Xuan'in karşısında yaltaklanan bir şekilde sırıttı. "Bu... Kıdemli büyük amca, lütfen kudretinizi tanıyamayacak kadar kör olduğum için beni bağışlayın..."

 

"Bunca saçmalamaya ne gerek var? Gidip bir kenarda bekle!"

 

Kaşlarını çatan Zhang Xuan onu azarladı.

 

Zehir Salonunun üyeleri ne demeye Kızıl Lotus Dağlarında huzur içinde yaşamak yerine buraya gelmişlerdi ki?

 

Güçlenmek uğruna canlarından olacaklardı!

 

"Emredersiniz!"

 

Karşı tarafın meseleyi uzatmadığını gören Liao Xun rahat bir nefes verip, tek kelime etmeye cüret edemeden hemen bir kenara çekildi.

 

"Salon Efendisi Liao hocamızdan azar yedikten sonra itaatkar bir öğrenci gibi bir kenara mı çekildi?"

 

Mu Xueqing ve diğerleri gözlerini kırptılar ve çıldırmış gibi saçlarını çekiştirdiler.

 

Muallim Liu'nun Lin Klanına karşı kesin olarak kaybedeceğini düşünmüşler ve bunun için klanlarının kıdemlilerine onu desteklemeleri için yalvarmışlardı.

Ancak...

 

Getirdikleri bu destekçiler bir şey yapamadan önce Muallim Liu tüm klana diz çöktürmüştü...

 

Yarı Zhizun Lin Ruotian bile ona rakip olamamıştı!

 

Muallim Liu'nun güçlü olmasını anlayabilirlerdi, ancak bu adam Zehir Salonunun lideriydi ve hepsine korku salan bir figürdü. Neden hocalarının karşısında itaatkar bir tavşana dönüşüvermişti?

 

Hocalarının her dediğini ikiletmeden yapması...

 

Ve ne demeye Lin Ruotian'ı dövmüştü?

 

Kalabalığın yüzlerinde şüpheli bakışlar vardı.

 

"Lanet olsun, lanet olsun..."

 

Herkes durumu anlamaya çalışırken, bir kükreme duyuldu. O tarafa dönünce Lin Ruotian'ın güçlükle ayağa kalktığını ve gözlerinde vahşi bir ışık parladığını gördüler. "Liu Cheng, beni sen zorladın. Büyük bir kayıp olacağı için bunu kullanmak istememiştim... ancak beni rahat bırakmayı düşünmediğine göre, buradaki herkesi öldüreceğim!"

 

Öfkeyle kükrerken, iki elinden zhenqi dalgaları fırladı.

 

Çın!

 

Bir sis ansızın etrafı sardı ve bir düzen aktifleşti.

 

"Bu... Daha önce eş prensesin bıraktığı 3. seviye Ölüm Düzeni mi? Bu kez...

 

"... gerçekten de sonumuz geldi..."

 

Mo Tianxue'nin vücudu sarsıldı!