Bölüm:171 Büyük Efendi Dönüyor

avatar
5914 24

Library of Heaven's Path - Bölüm:171 Büyük Efendi Dönüyor


Bölüm:171 Büyük Efendi Dönüyor

 

Çeviri ve Düzenleme: Gin

 

 

Huala!

 

Gördüklerine bir türlü inanamıyorlardı ve yüzlerinde çılgın bir ifade belirmişti. O anda ihtiyar bir adam büyük adımlarla kalabalığa yaklaştı.

 

Onu görenler saygı dolu bakışlarla aceleyle adama yol açtılar.

 

"Bu... İyiliğin Dokuzuncu Seması, Büyük Hoca Zhang değil mi?" Şaşkınlığını güçlükle bastıran Zhang Liao ağız dolusu tükürüğünü yuttu.

 

"Büyük Hoca Zhang'in çoktan doksanlarında olduğu söyleniyor. Otuz yıl önce bile Tongxuan aleminin zirvesindeymiş... Tabi ki yalnızca yaşı ya da gücü yüzünden saygı görmüyor. Daha çok... Zamanında Hongtian Akademisinin yıldız hocalarından biriydi ve sayısız üstadı bizzat eğitti. Aslında, buradaki üstatların neredeyse yarısı onun derslerine katılmıştır... Ancak o neden burada ki?"

 

Zhang Mo'nun ağzı o kadar açılmıştı ki içine bir yumurta tıkılabilirdi.

 

Büyük Hoca Zhang yirmi yıl önce malikanesinde inzivaya çekilmişti ve o zamandan beri hiç dışarı çıkmamıştı. Dahası, İmparator Shen Zhui bile onunla karşılaşacak olsa ona 'hocam' diye hitap ederdi... Böyle bir figürün burada ne işi vardı?

 

Yoksa Du Qiao'nun malikanesi onun eline geçmişti de, tüm bu üstatlar onu ziyarete mi gelmişti?

 

Dur bir dakika...

 

Bu düşünce akıllarına geldiği anda ikili tahminlerinde yanıldıklarını anladı. Bunun nedeni... Büyük Hoca Zhang'in de malikanenin girişinde saygıyla durup, daha ileri gitmemesiydi.

 

"Büyük Hoca Zhang bile kapının dışında mı bekliyor?"

 

Zhang Liao ve Zhang Mo birbirleriyle bakışırken dudakları titremeye başlamıştı.

 

Büyük Hoca Zhang uzun yıllar önce emekli olsa da, Tianxuan Krallığında ona saygısızlık etmeye cesaret edebilecek kimse yoktu. İmparator bile sarayda öne çıkıp onu bizzat karşılardı. Ancak böyle bir figür sabırla kilitli kapıların dışında bekliyordu...

 

"Kardeşim, hala... bu malikaneyi soyacak mıyız?"

 

İkili arasındaki uzun bir sessizlik anının ardından, Zhang Liao dönüp büyük kardeşine baktı.

 

"Soymak mı? Kafanı soy sen... İçeri girebilmeyi bir yana bırak, bunu başarsak bile, kapıda nöbet tutan bunca üstat varken... daha hiçbir şeye elimizi süremeden geberene kadar dayak yemiş oluruz..."

 

Zhang Mo korkuyla ürperdi. Yalnızca düşüncesi bile onu ağlamanın eşiğine getirmişti.

 

Kahretsin, böyle bir malikaneyi nasıl soyabiliriz?

 

Yalnızca Tongxuan alemindeki üstatların hizmetkarları bile bizi kıyma yapmaya yeter...

 

Bu malikanenin meselesi ne böyle?

 

Neden bu kadar çok üstat ziyarete gelmiş?

 

"Kim olursa olsun... Böyle inanılmaz bir çekim gücüne sahip olduğuna göre... Kraliyet ailesi bunu umursamıyor mu?"

 

Bu fikir Zhang Liao'nun aklına ansızın gelivermişti ve konuşmadan duramamıştı.

 

 

Zhang Mo da bu konuda şaşkındı.

 

Bir ülkenin hükümdarı nasıl oluyor da birinin kendisinden daha büyük bir prestije sahip olmasına izin verebiliyordu?

 

Adamın kimliği ne olursa olsun, tek seferde bunca üstadı toplayabilmesi kraliyet ailesi için büyük bir tehditti. Burada toplanan her figürün bir diğerinden daha inanılmaz olması bir yana, en korkutucu olanı... hepsinin, malikanenin efendisinin onları kendi istediği zaman çağırmasına razı olmasıydı. Karşı tarafı rahatsız etmekten çekinerek kapıyı çalmaya bile cesaret edemiyorlardı. Bir kişinin böyle bir prestije sahip olması, varlığıyla bile İmparator Shen Zhui'yi rahatsız etmeliydi...

 

Hualala!

 

Tam o anda sahneye altın bir araba girdi.

 

"Bu İmparator Shen Zhui... Sonunda geldi. Görünüşe göre izlenesi bir şov başlayacak..."

 

Arabayı ve içinden çıkan figürü gören Zhang Liao ve Zhang Mo ürperdiler.

 

İyi insan lafının üstüne gelirmiş. İmparator Shen Zhui bizzat gelmişti; karşı tarafın yarattığı baskıdan dolayı harekete geçmiş olmalıydı.

 

Şu anda toplanan pek çok üstat olsa da, yine de tüm krallığa karşı koyacak güçten uzaktaydılar.

 

Ayrıca söylentiler Tianxuan Krallığının Kraliyet Kıdemlisinin Yarı Zongshi seviyesine ulaştığı yönündeydi ve çevre krallıklar bu yüzden saldırgan davranamıyorlardı. Burada toplanan tüm adamlar inanılmaz figürler olsalar da, bu seviyede bir üstada karşı koyacak güçte değildiler.

 

"Majesteleri, gelmişsiniz!"

 

"Saygılar, majesteleri!"

 

"Majesteleri, görünüşe göre bugün erkencisiniz. Sizin için yer tuttum. Böyle gelin..."

 

...

 

İki kardeş büyük bir dövüşün başlayacağını düşünürken, malikanenin girişindeki üstatların imparatoru gülücüklerle karşıladıklarını gördüler.

 

Kısa süre sonra İmparator Shen Zhui kalabalığın içinde duracak bir yer buldu ve diğerleriyle birlikte saygı dolu bir ifadeyle beklemeye başladı.

 

"Ne?"

 

İki hırsız neredeyse aynı anda tökezlediler.

 

Biri bana neler döndüğünü anlatabilir mi?

 

Tianxuan Krallığının imparatoru bile sıraya girip sessizce bekliyor mu?

 

Birileri bana bu lanet malikanede... kimin yaşadığını söyleyebilir mi?

 

Huala!

 

Şaşkınlıklarını atlatamadan önce, yolun karşı tarafında bir başka araba durdu ve arabadan üç ihtiyar indi. Benzer giysiler giyiyorlardı ve göğüslerine parlak bir yıldız işlenmişti.

 

"Bu... bir usta hoca üniforması mı? 1- yıldızlı usta hoca? Üçü de 1 yıldızlı usta hoca mı?

 

Zhang Mo üç ihtiyarın giysilerini tanımıştı ve yumruklarını sıktı.

 

"Şimdi anladım! Bu üç usta hoca bir ders veriyor olmalı ve bu üstatlar da dinlemek için toplanmışlar..."

 

Zhang Liao birden aydınlanmıştı.

 

Mesele bu olmalı! Yalnızca usta hocalar böyle inanılmaz bir çekim gücüne sahip olabilir. Tek bir kelime söylemeden, pek çok üstat ve hatta İmparator Shen Zhui bile bizzat dersi dinlemeye koşmuş.

 

"Usta Liu'ya saygılarımızı sunarız!"

 

"Usta Zhuang, son görüşmemizin üzerinden çok zaman geçti. Hala her zamanki gibi asil ve haşmetli görünüyorsunuz."

 

"Usta Zheng, sizi son görüşüm yedi yıl önceydi. Tianxuan şehrine geleceğinizi kim düşünürdü..."

 

...

 

Üç usta hoca ortaya çıktığı anda bir kargaşa kopmuştu. Daha önce kibirli duranlar bile onlara yol açıyordu.

 

"Usta hocalar, benim önümde durmaktan çekinmeyin..."

 

İki kardeş başlangıçta üç usta hocanın kapıları açarak kalabalığı içeri davet edeceğini düşünmüştü. Ancak gerçek bir kez daha beklediklerini boşa çıkartmıştı. İmparator Shen Zhui yerini verdikten sonra, üç usta hoca kapıların hemen önündeydi ve kalabalığın geri kalanı gibi sessizce beklemeye koyulmuşlardı.

 

 

 

"Lanet olsun..."

 

Zhang Liao ve Zhang Mo bayılacak gibi hissettiler.

 

Tongxuan alemi üstatlar, büyük saygı duyulan bir büyük hoca, ülkenin imparatoru ve hatta usta hocalar; hepsi malikanenin önüne dizilmiş, sabırla kapıların açılmasını bekliyordu...

 

Bu malikanede kim yaşıyor olabilirdi?

 

İkisinin malikaneyi nasıl soyacaklarını planlamaları ne kadar da gülünçtü...

 

Pu!

 

Harekete geçmedikleri için şanslılardı. Aksi halde şimdiye ölmüş olurlardı.

 

Grrç!

 

Hala yaşadıkları şokla ve olası felaketten kurtulmuş olmanın etkisiyle titreyen ikili, kapalı kapıların yavaşça aralandığını ve tombul bir figürün dışarı çıktığını gördü.

 

"O... Tianyu Ticaret Şirketinde emlak ofisi işleten Sun Qiang değil mi?"

 

Zhang Liao adamı tanımıştı.

 

Yıllardır Tianxuan Şehrinde sayısız hırsızlığa bulaştıktan sonra, pek çok farklı tabakadan insanla tanışmıştı.

 

Karşılarındaki bu tombul adam toplumun en alt tabakasından biri sayılırdı.

 

Ama, bu malikanede mi yaşıyordu? Bunca üstadı ve güçlü figürü bekleten kişi o muydu?

 

"Kahya Sun, Usta Yang döndü mü öğrenebilir miyim?"

 

Büyük Hoca Zhang öne çıkıp ellerini kavuşturarak kibarca sordu.

 

"Gerçekten üzgünüm ancak Büyük efendi henüz geri dönmedi. Lütfen şimdilik geri dönün. Büyük efendi geri döndüğü anda size haber verecek birini göndereceğim..."

 

Malikanenin önünde toplanan üstatları gören Sun Qiang konuşmadan önce ağzı seğirdi.

 

Haber yayıldıkça giderek daha fazla insan toplanmaya başlıyordu. Başlangıçta içten içe şaşırsa da, şu anda hisleri uyuşmuştu.

 

Tabi ki Sun Qiang'ı daha çok endişelendiren şey... büyük efendinin ortadan kaybolmasıydı...

 

Sanki buharlaşıp uçmuştu. Ne kadar arasa da, onu bulamamıştı...

 

Eğer onu kısa sürede bulamazsa, toplanan bu kalabalığın kontrolden çıkmasından endişeleniyordu.

 

Böyle olursa öfkelerini çıkaracakları ilk kişi kendisi olurdu...

 

Bunca üstadın karşısında, eğer sağlam bir zihne sahip olmasaydı çoktan çökmüş olurdu.

 

"Pff, henüz dönmedi mi? Ancak sorun değil, burada onu beklemeye devam ederim..."

 

Usta Yang'ın henüz dönmediğini öğrenen kalabalık hayal kırıklığına uğramıştı.

 

"Bence hepiniz şimdilik evinize dönseniz iyi olur..." Bir şeyler olmasından korkan Sun Qiang onları ikna etmeye çalıştı. Ardından, gözleri bir figüre takılıp kocaman açıldı. Sıcak göz yaşları yüzünü ıslatırken adama doğru koştu. "Büyük efendi..."

 

...

 

"Bu... Neler oluyor?"

 

Malikanesinin kapısına ulaşan Zhang Xuan kapının önündeki devasa kuyruğu görüp şok olmuştu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44243 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr