Bölüm 82: Vesayetinizden Ayrılmak İstiyorum (2)

avatar
6837 26

Library of Heaven's Path - Bölüm 82: Vesayetinizden Ayrılmak İstiyorum (2)


 

Çevirmen: W2G

 

Böyle bir yüz ifadesine bürünen sadece Lu Xun değildi, Kıdemli Hong Hao’da beklenmedik şekilde gerçekleşen bu olayı anlamakta zorlanırken, etrafındaki dünya dönüyormuş gibi hissetti.

 

Zhang Xuan bütün akademideki en kötü hoca değil miydi?

 

Biraz önce, Zhang Xuan’ın sınıfındaki öğrencileri kabul etme konusundaki niyetini belli ettiği müddetçe, koşarak onun sınıfına geleceklerini konuşmuşlardı. Ancak rüyalarında bile, o daha harekete geçemeden, öğrencilerinden birinin gelip, büyük beklentilerle karşı tarafın sınıfına geçmek isteyeceğini hayal edemezdi!

 

[Bu hoca seni kabul etmiş olabilir fakat, neden onun derslerini dinlemek istiyorsun?

 

Şaka gibi, benimle dalga geçmediğine eminsin değil mi?

 

Bu senin gelecekte hiçbir pozisyonu hedeflemediğin anlamına geliyor!

 

Doğrudan benim öğrencim olmak yerine, gidip başkasının derslerine katılmayı seçiyorsun.]

 

Lu Xun yüzünden sertçe tokatlanmış gibi hissetti ve cildi koyulaştı.

 

“Lu Laoshi’nin isteğimi kırmayacağını umut ediyorum!” Wang Yan zaman kaybetmeden yalvardı.

 

"Sen..."

 

Uzun bir süre boyunca, karşısındakinin yüzündeki ciddi ifadenin değişmediğini gören Lu Xun, onun bu konuda ciddi olduğunu anladı. Daha sonra, korkunç bir yüz ifadesiyle, “Zhang Xuan laoshi’nin zamanında bir öğrencisinin yetiştirmesini çılgına çevirdiğini biliyor musun? Yoksa bilmene rağmen, yine de onun derslerini mi dinlemek istiyorsun?”

 

“Bu olaydan haberdarım, fakat yine de arzum bu yönde!” Wang Yan başını salladı, yüzündeki kararlılık keskindi.

 

Biraz önce, büyükbabasını bile dehşet içinde bırakan Zhang laoshi'nin inanılmaz yeteneklerine şahit olmuştu. Bu noktadan itibaren, kalbi çoktan Zhang Xuan’la birlikteydi.

 

Karşısındakinin ne kadar kararlı olduğunu gören Lu Xun'un cildi daha da karardı. Eliyle kenardaki birkaç öğrenciye bakmalarını işaret etti ve “Zhao Yanfeng’i buraya getirin!” dedi.

 

"Lu laoshi!"

 

Kısa bir süre sonra, Zhao Yanfeng yanlarına geldi.

 

"Wang Yan, Zhang Xuan laoshi'nin derslerini dinlemek için benim sınıfımdan ayrılmak istediği söylüyor. Ona, bu hocanın altında eğitim görmenin nasıl olduğunu ve vermiş olduğu kararın ne kadar aptalca olduğunu anlat!”

 

Lu Xun kollarını savurdu.

 

Zhao Yanfeng konuşmadan, başını iki elinin arasından hiç ayırmayacak şekilde, Lu Xun’un önünde diz çöktü.

 

“Sorun ne? Geçmişte sık sık bana bu olaydan bahsederdin?” Lu Xun kaşlarını çattı.

 

Zhao Yanfeng, yetiştirmesi Zhang Xuan tarafından çılgına çevrilen öğrenci olarak, konu hakkında en fazla yorum yapabilecek kişiydi. Geçmişte, onun tarafından durduruluncaya kadar sıkça Zhang laoshi hakkında kötü konuşurdu. Şimdi konuşmasına izin vermesine rağmen, sanki zihnini kurcalayan bir şey varmış gibi, olanları anlatmaya isteksizdi.

 

"Lu laoshi! Aslında, Wang Yan gibi, ben de Zhang laoshi'nin derslerini dinlemek istiyorum!”

 

Sonunda vereceği kararı kafasında netleştiren Zhao Yanfeng, açıkladı.

 

“Sen de mi gitmek istiyorsun?”

 

Yüzü kaskatı kesilen Lu Xun, neredeyse kontrolünü kaybederek yere düşüyordu.

 

[Yetiştirmen onun yüzünden çılgına dönmedi mi? Bundan dolayı ona kızgın değil miydin?

 

Durmadan onun hakkında kötü konuşmuyor muydun?

 

Neler oldu da benim vesayetimden ayrılıp, onun derslerine katılmaya karar verdin?]

 

Lu Xun delirmenin bir tık uzağındaymış gibi hissetti.

 

"Zhang laoshi benim velinimetim. Geçen sefer veda bile etmeden onu terk ettiğim için kendimi çok suçlu hissediyorum! Lu laoshi’nin bu dileğimi yerine getireceğini umut ediyorum!” Zhao Yanfeng saygıyla konuştu.

 

[Velinimet mi? Başlarım şimdi velinimetine! Yetiştirmeni çılgına çevirerek mi velinimetin oldu?

 

Veda bile etmeden ayrılmak mı? O zamanlar ondan kurtulmaya çalıştığın açıkça görülüyordu, tamam mı?

 

Suçlu mu hissediyorsun? Her gün Zhang Xuan laoshi’nin arkasından atıp, tutarken hiç suçluluk duyuyormuşsun gibi görünmüyordu?]

 

Lu Xun kendinden geçiyormuş gibi hissetti.

 

“Tamam, tamam. İkiniz de kararınızı verdiğinize göre, sizi vesayetimden çıkartacağım!”

 

İki tane yeşimtaşı tokeni getirdikten sonra, parmağını ısırdı ve ikisinin üzerine de bir damla kan akıttı.

 

Akademinin yıldız hocası olarak, Lu Xun gururlu bir kişilikti. Bu iki öğrenci çoktan kararlarını vermiş olduklarına göre, onları durdurmak sadece ona içerlemelerine neden olurdu. Hal böyleyken, basitçe gitmelerine izin vermek daha mantıklı bir seçenekti.

 

“Teşekkürler, hocam!”

 

Yeşimtaşı tokenlerini alıp, Lu Xun laoshi'nin vesayetinden ayrıldıklarını onayladıktan sonra, Wang Yan ve Zhao Yanfeng'in gözleri aynı anda parlamaya başladı.

 

“İkiniz de benim öğrencim değilsiniz artık, şimdi ayrılabilirsiniz!”

 

Patlamanın eşiğinde olan öfkesini biraz olsun bastırmayı başaran Lu Xun, eliyle onlara gitmelerini işaret etti.

 

“Evet!” İkisi yürüyerek dışarı çıktı.

 

“Lanet olsun, lanet olsun!”

 

Onların ayrıldığını gören Lu Xun, kükredi.

 

O kimdi?

 

Hongtian Akademisin bir numaralı yıldız hocası. Sayısız öğrenci onun sınıfına girebilmek için birbiriyle yarışır ve o da bunların arasından iyi bir tercihte bulunmak için dikkatlice düşünmek zorunda kalırdı. Akademide hiçkimsenin onun öğrencilerini el altından avlayabileceğini düşünmüyordu, fakat…

 

Sadece bir tane de değil, tek seferde iki öğrencisi birden elinden alınmıştı!

 

Dahası…

 

Öğrencilerini elinden alan kişi Wang Chao veya Shen Bi Ru olsaydı, bu meselenin peşini bırakabilirdi. Fakat, söz konusu şahıs Öğretmen Yeterlilik Sınavından sıfır alan, akademinin en dibindeki hocaydı!

 

Güçlü aşağılanmışlık hissi, onun çılgına dönmesine neden olmuştu.

 

Biraz önce Kıdemli Hong Hao'dan gelen Zhang Xuan’ın öğrencilerini gizlice ayartma fikrini kabul etmiş, fakat o daha harekete geçemeden öğrencileri elinden alınan kişi kendisi olmuştu.

 

Yakışık almayan bir durum olmasa ve isminin lekeleneceğini bilmese, çoktan bu  Zhang Xuan’ı pataklamak için harekete geçmiş olurdu!

 

"Zhu Hong!"

 

İçindeki hiddete teslim olmayı reddeden Lu Xun, öfkesinin hafiften yatıştığını hissetti. Arkasını döndü ve öğrencilerinden birini çağırdı.

 

"Lu laoshi!"

 

On altı, on yedi yaşlarında bir genç yanına geldi.

 

Zhu Hong bu yılki giriş sınavlarından dördüncü olan öğrenciydi. Bu dönemde kabul ettiği öğrenciler arasında en yetenekli olanlardan biriydi. Sadece on yedi yaşında olmasına rağmen, çoktan Juxi alemi zirvesine ulaşmıştı ve bir sonraki aleme yükselmesi an meselesiydi.

 

“Benim adıma Zhang Xuan laoshi’ye bir savaş mektubu teslim etmeni istiyorum!” Lu Xun dişlerini sıktı.

 

“Savaş mektubu mu?” Lu Xun’un vermiş olduğu kararı duyan Kıdemli Hong şaşırdı. Bir müddet sonra, neyi amaçladığını anlar gibi oldu ve sordu, “Birinci Sınıflar Turnuvasında, onunla savaşmayı mı…”

 

“Kesinlikle! Öğrencilerimi çalmaya cüret etmek, ben, Lu Xun hayatım boyunca böyle bir aşağılanmaya maruz kalmadım!” Lu Xun laoshi elini salladı. Daha sonra, yumruğunu sıkıca sıkarak, konuşmasına devam etti, “Bana karşı bir harekette bulunmaya cesaret ettiğine göre, öfkeme karşı ne yapacağını da düşünmüş olmalı!”

 

Sonrasında, masasından bir kağıt aldı ve üzerine yazmaya başladı.

 

“Bunu Zhang Xuan’a ver ve on beş gün sonra gerçekleşecek olan Birinci Sınıflar Turnuvasındaki Öğretmen Değerlendirmesinde ona meydan okuduğumu söyle. Bu meydan okumama cesaret edip, edemeyeceğini sor. Cesaret edemediğini söylerse, bir daha benim arkamdan böyle acınası eylemlerde bulunmamasını söyle!”

 

Lu Xun görkemli bir şekilde kollarını savurdu.

 

Her yıl, birinci sınıfların kabulünden on beş gün sonra bir Birinci Sınıflar Turnuvası düzenlenirdi.

 

Bu turnuva, öğrencilere yeteneklerini ve ne kadar geliştiklerini gösterme olanağı sağlardı. Bir nevi, öğrencilerin akranlarıyla aralarındaki farkları göstermeleri adına kurulmuş bir sahneydi.

 

Öğretmen Değerlendirmesine gelecek olursak, bu öğretmenler arasında yapılan bir savaştı.

 

Öğretmen Değerlendirmesi boyunca, rekabet eden iki hoca öğrencilerinden birkaçını seçer ve öğretiminin ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermek amacıyla, onların yetiştirme alemleri, savaş yetenekleri ve teorik bilgilerini temel alarak kendi aralarında yarışırdı.

 

Bu yarışma aracılığıyla, hocaların yeterliliği değerlendirilip, aralarındaki fark belirlenirdi.

 

Dışarıdan bakan birisinin gözünden, Lu Xun laoshi’nin Zhang Xuan’a meydan okuması,tek taraflı bir katliamdan başka bir şey değildi.

 

"Evet!"

 

Hocasına duyduğu saygı her halinden belli olan Zhu Hong, gözlerini kırptı.

 

Öğretmen Değerlendirmesinin sonuçları, ayrı ayrı her öğretmenin sahip olduğu onuru ve itibarı etkilerdi. Bu nedenle, bu tip meydan okumalar genellikle diğerlerinden gizli olarak dile getirilirdi. Lu laoshi muhtemelen başka bir hocaya doğrudan bir savaş mektubu gönderecek kadar kendine güvenen ve kibirli olan tek hocaydı.

 

İdolünden bekleneceği gibi, o çok rahat ve kendinden emindi!

 

Ne zaman sinirlense, hoşnutsuzluğunu dile getirirken, duygularını saklamaya ihtiyaç bile duymuyordu. Bu yüzden onun rol modeliydi!

 

“Git!” Lu Xun eliyle ona ilerlemesini işaret etti.

 

Zhu Hong başıyla onaydı, arkasını döndü ve ayrıldı.

 

“Gerçekten bir Öğretmen Müsabakası yapmayı mı amaçlıyorsun?” Kıdemli Hong Hao yanına gelip, sordu.

 

“Sadece o kadar değil, aynı zamanda onunla bir iddiaya girmek istiyorum. Kaybederse, vesayeti altındaki bütün öğrencileri bana vermek zorunda kalacak!” Lu Xun’un gözlerinde bir kıvılcım belirdi.

 

Öğretmen olduğundan bu yana, rahat ve sıkıntısız bir hayatı olmuştu. Tam üst düzey nitelikleri yardımıyla, usta bir hocanın dikkatini çekip, yardımcı usta hoca mevkisine yükselmeyi amaçlarken, böyle bir mevzuyla karşı karşıya kalmıştı.

 

Böyle bir amacı olmasaydı, yüksek bir yetiştirme alemine sahip olmayan ve daha önce çılgına dönmüş Zhao Yanfeng’i kabul etmesi için hiçbir neden yoktu. Ne de olsa o bir hocaydı, hayırsever değil!

 

Gerçekten iyi bir insan olsaydı, aralarında bir seçim yapmadan sınıfına katılmak isteyen her öğrenciyi kabul ederdi!

 

Bunların hepsi şöhret içindi! Sadece yardımcı bir usta hoca olabilmesi için gerekli olan itibarı elde etmeye çalışıyordu!

 

Diğerleri öğrencilerinin, Öğretmen Yeterlilik Sınavında sıfır alan hocanın dersini dinlemek için vesayetinden ayrıldığını öğrenirse, itibarı yerin dibine girmez miydi?

 

Bu yüzden, ne olursa olsun, onun böyle bir aşağılanmaya maruz kalmasını sağlayan kişiye gerekli karşılığı vermeliydi!

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr