Bölüm 33: Cömert Rolü Yapmak

avatar
7096 35

Library of Heaven's Path - Bölüm 33: Cömert Rolü Yapmak


 

Çevirmen: W2G

 

“Shang gongzi(bey demek, genelde genç erkeklere hitap edilirken kullanılıyor), buradasınız. İçeri gelin!"

 

İki adam ve bir canavar tavernaya girmeden önce, gülümseyen orta yaşlı bir adam onları yüzünde bir gülümsemeyle karşıladı.

 

Hongtian Köşkünün yöneticisi, Wu Chou!

 

“Bize sessiz bir yer ayır. Cao Xiong laoshiyle birlikte güzelce içmek istiyoruz!” dedi Shang Bin.

 

“Buradan!”

 

Wu Chou, hızlıca onları koltuklarına götürdü.

 

“Shang shaoye, ne zaman buraya gelsem, bu Wu Chou bana üstten bakar ve sanki ben yokmuşum gibi davranırdı. Bu sefer, neden o…” Cao Xiong kendini soru sormaktan alıkoyamadı.

 

Hongtian Köşkü sadece bir taverna olabilirdi, fakat onu destekleyen güçler küçümsenecek bir seviyede değildi. Aksi takdirde, Hongtian Akademisinin sınırları içerisinde işlerini bu ölçüde idare ettirmeleri imkansız olurdu!

 

Geçmişte buraya yemek yemeye geldiğinde, yönetici Wu onu her zaman görmezden gelmişti. Ancak bu sefer, eğilerek karşılamış ve son derece saygılı bir tutum takınmıştı. Davranışlarındaki tutarsızlık onu, bunun gerçek olup olmadığı konusunda şüpheye düşürdü.

 

“Akademide bir zamanlar Kıdemli Hong Hao diye birisinin olduğunu duymuş olmalısın!” dedi Shang Bin.

 

Cao Xiong başını sallayarak onayladı.

 

Hongtian Akademisi, Hongtian tarafından kurulmuş ve ölümünden sonra da torunları mirasını devam ettirmişlerdi. Bu nedenle, soyadı ‘Hong’ olan kişiler akademide daha saygın bir konumda bulunmaktaydı.

 

Daha önce Kıdemli Hong Hao'yu duymuştu. Oldukça güçlü bir şahıştı ve zamanında müdür koltuğu için rekabet vermişti. Ancak, sonrasında bazı bilinmeyen nedenlerden dolayı bir anda kıdemli pozisyonundan istifa edip kayıplara karışmıştı.

 

“Hong Hao kıdemlilikten ayrıldıktan sonra, bir taverna çalıştırdı. Büyüm babam onun en iyi dostuydu, o yüzden ne zaman buraya gelsem, yönetici Wu beni saygıyla karşılar!” Shang Bin neşeli bir şekilde açıkladı.

 

“Demek, nedeni buydu!” Cao Xiong başını salladı.

 

[Hongtian Köşkünün bu derecede büyümesine şaşmamak lazım, kurucusu eski kıdemlilerden Hong Hao’ymuş.

 

Böyle büyük bir tavernanın yöneticisi tarafından karşılanmak, kesinlikle muhteşem bir şey.]

 

“Un?”

 

Tam daha önce hiç deneyimlemediği bir servisin keyfini çıkartırken, Cao Xiong bir anda donakaldı ve yüzü kararmaya başladı.

 

“Ne oldu?” Shang Bin şaşkınlık içinde ona baktı.

 

“Şu Zhang Xuan değil mi? O nasıl burada yemek yiyecek niteliğe sahip olabilir?” Cao Xiong eliyle pencerenin yanındaki bir masayı işaret etti.

 

“Zhang Xuan mı?” Shang Bin de o tarafa doğru baktı. Genç adamı görmesinin üzerine, birlikte yemek yediği kişiyi de fark etti. Kaşları yukarı doğru kalktı ve içi öfkeyle dolup taştı. “Neden o bu işe yaramazla birlikte? Defalarca onu davet etmeme rağmen, her seferinde beni reddetti. Başka biriyle yemeğe çıktığını görmek! Lanet olsun! Lanet olsun!”

 

Bir kıdemlinin torunu, akademinin üst düzey bir öğretmeni ve bir Savaşçı 5-dan Dingli alemi ustası olarak, Shen Bi Ru’yu çokça kez yemeğe davet etmiş fakat hiçbirinde evet cevabı alamamıştı. Akademinin işe yaramaz lakaplı hocasıyla birlikte yemek yiyeceği aklının ucundan bile geçmezdi.

 

Neredeyse olduğu yerde sinirinden bayılacaktı.

 

Masasına vurarak ayağa kalktı. Aceleyle onu sorgulamaya gidecekti fakat, aniden Shen Bi Ru’nun mizacı aklına geldi ve koltuğuna geri oturdu.

 

Shen Bi Ru, onu rahatsız edenlerden inanılmaz derecede tiksinirdi. Eğer onu sorgulamak için acele etseydi ve onun bu hareketi, Shen Bi Ru’yu kışkırtıp ona kızmasıyla sonuçlansaydı, bu ilişkide onun için hiçbir umut kalmazdı.

 

“Shang shaoye, sinirlenmeyin. Shen laoshinin önünde, Zhang Xuan’ın gerçek yüzünü ortaya çıkartacak bir fikrim var! Ayrıca bu fikir sizin görkemli havanızı da gözler önüne serecek!” Cao Xiong mevcut durumu analiz etmesini bilen, sosyal bir uzmandı. Aklına bir fikir geldi ve Shang Bin'i ikna etmeye çalışırken gülümsedi.

 

"Ne fikri?"

 

“Bu Zhang Xuan kesinlikle bir yemek ısmarlayarak,Shen laoshi’nin gözüne girmeye çalışıyor! Ancak düşük seviyeli bir hoca olarak, ne kadar parası olabilir? Zhang Xuan’ı onun önünde utandırmak için gidip hesabın onun ödeyemeyeceği bir mebla olduğunu vurgulayacağım! Sonrasında, siz çıkacaksınız ve Shen laoshi’yi bu tuhaf durumdan kurtaracaksınız… Kesinlikle Shen laoshi‘nin size bakışı değişecek, hatta belki kucağınıza doğru koşarken aranızda bir aşk bile filizlenebilir…” Cao Xiong planını açıkladı.

 

“Güzel, dediğin gibi yapalım o zaman!” Memnuniyet içinde başını sallarken, Shang Bin’in gözleri parladı.

 

Bu planla sadece rakibini yaralamakla kalmayıp, aynı zamanda Shen Bi Ru’nun kalbindeki yerini de yükseltmiş oluyordu. Bu gerçekten de harika bir fikirdi.

 

[Görünüşe göre Cao Xiong eğitim vermenin yanında, insanlarla nasıl uğraşılması gerektiğini de biliyor. Gelecekte kendini düzgünce yetiştireceğe benziyor…]

 

………………………………

 

Zhang Xuan, üzerine kurulan komplodan habersizdi. Masadaki yiyecekleri yerken, memnuniyet içerisinde başını salladı.

 

Buradaki pişirme teknikleri, Dünya'dakiler kadar geliştirilmemiş olsa da bu dünya ruhsal enerji bakımından zengindi ve buna ilaveten yemeklerdeki malzemeler taze ve lezzetliydi. Bu da, tam anlamıyla farklı bir yemek yeme deneyimine olanak sağlıyordu.

 

Çok geçmeden, masadaki yemekler bitmişti ve bunların büyük çoğunluğu Zhang Xuan tarafından silip süpürülmüştü. Shen Bi Ru sadece çok az bir kısmına dokunmuştu.

 

Bu adamın onu varlığını bile göz ardı ederek, nasıl yemek yemeye kitlendiğini gören Shen Bi Ru öfke içinde dudaklarını büzdü.

 

Önceden, Zhang Xuan’ın dikkatini çekmek için rol yaptığını düşünmüştü. Ancak şimdi onu hiçbir zaman önemsemediğini fark edebiliyordu…

 

Dahi ya da yıldız bir hoca olup olduğuna bakılmaksızın, akademideki herkes kasıtlı olarak ona kendini beğendirmeye çalışıp hediyeler sunarlardı. Ancak akademin en alt sıradaki öğretmeni olan bu adamın, ona sanki hiçkimseymiş gibi davranması, dişlerini sıkmasına neden oluyordu. Adabı muaşeretten nasibini almamış olsaydı, çoktan iki bacağıyla onu yere sererdi.

 

Bunun hakkında ne kadar düşünürse, o kadar sinirleniyordu. Onun yemek yiyişini izlemeye devam ederse sinirinden öleceğini biliyordu. Arkasını döndü ve garsona seslendi, “Hesap!”

 

“Toplam 1280 altın(para)tutuyor!”

 

Bir garson yanlarına geldi.

 

“1280 mi?” Shen Bi Ru donakaldı. "Neden bu kadar pahalı?"

 

Onun gibi yüksek seviye bir hoca bile ayda sadece 1000 altın kazanıyordu. Bir aylık parayı tek bir yemekte bitirmek için mi kazanmıştı?

 

Nasıl bu kadar pahalı olabilirdi?

 

Yemekleri sipariş ederken, dikkatlice hesaplamıştı ve hesabın 100’ün üstüne bile çıkmaması gerekiyordu. Nasıl bir anda 1000’in üzerine çıkmıştı?

 

“Üzgünüm, ama bu şişe şarap tek başına 1200 altın tutuyor!” Garson açıkladı.

 

Öncesinde onlar yemek yerken, bir garson gelip şarap isteyip istemediklerini sormuştu. Shen Bi Ru biraz şarabın kötü olmayacağını düşünüp, onaylar bir şekilde başını sallamıştı. Bir şarabın bu kadar pahalı olacağını nasıl aklına gelebilirdi!

 

“Biz gönderdiğiniz şarabın fiyatından habersizdik…”

 

O anda, Shen Bi Ru’nun yüzü son derece solgun duruyordu.

 

Ne kadar enayi yerine koyulursa koyulsun, sahip olduğu belliydi.

 

“Eğer gerçekten bilmiyorsanız, daha önce geldiğimde bunun hakkında daha fazla soru sormalıydınız. Sorgulamadığınız için bu şarabın fiyatını bildiğinizi düşündük ve bir şey söyleme gereği duymadık!” Garson ona doğru soğukça baktı.

 

“Hmph!” Garsonun tavrını gören Shen Bi Ru, yaygara çıkarmanın bir manası olmadığını anladı. Aksine bu olayı uzatması, itibarı için kötü olabilirdi. Bu nedenle, cüzdanını çıkardı ve hesabı ödemeye hazırlandı. Ardından, yüzü bir anda beyaza döndü ve mağrur bir şekilde baktı, “Şu anda yeterli param yok. Neden bunu borç olarak yazmıyorsun, gereken paraya sahip olunca size ödeyeceğim…”

 

Bugün, sadece İnceleme Köşkünde birkaç kitap okumak amacıyla dışarı çıkmıştı. Bu yüzden yanına fazla para almamıştı. Daha sonra, Zhang Xuan ile tanışıp bazı konularda onun görüşünü aldıktan sonra, aşırı derecede şoka girdiği için para mevzusunu tamamen unutmuştu, ancak şimdi aklına geliyordu. Yanında sadece yüz altın civarı para vardı, gerekli olan bin altından çok uzaktaydı.

 

Birisini yemek ısmarlamaya davet ettikten sonra hesabı ödemek için yeterli paraya sahip olmamak…

 

Yüzünde kızgın bir acı hissetti ve keşke yer delinse de içine girsem diye diledi.

 

“Ödeyemeyeceğiniz yemekleri sipariş etmeyin! Şipariş ettiğinize göre, ödeme yapın. Burada beleşe yemek yemeyi hayal bile etmeyin!” Garson burnundan soluyarak cevap verdi.

"Sen…"

 

Shen Bi Ru’nun küçük yüzü öfke içinde kızardı.

 

"Ne oldu?"

 

O anda, sert bir ses duyuldu. Yanında Cao Xiong ve Gök Parçalayan Aslan olan Shang Bin gururlu bir şekilde yürüyerek geldi.

 

Beyazlar içindeydi, ellerini arkasında birleştirmiş ve başı yukarı doğru bakıyordu. Bu duruşu bir kendini beğenmişlik havası yayıyordu. Normal zamanlardaki havası ve dış görünüşüne, arkasında duran vahşi Gök Parçalayan Aslan da eklenince zarif ve havalı bir beyefendi gibi duruyordu. Fakat bunların yanında mevcut hali pek iç açıcı değildi, kızarık olan yüzü şişkindi ve gözlerinde de siyah bereler vardı. Uzaktan bakıldığında tarif edilemeyecek kadar gülünç görünüyordu.

 

Ancak o bu durumdan habersiz gibi duruyor, aksine oldukça gururlu bir şekilde hareket ediyordu. Gözlerinde keskin bir bakış ve bağımsız bir havayla ileri doğru yürüdü ve gözleri Shen Bi Ru’nun vücuduna denk geldi. Şaşırmış rolü yaparak, “Shen laoshi, ne tesadüf! Siz de mi buradaydınız?” dedi.

 

Garsona bakmak için döndü ve “Ne oldu burada? Burada kargaşa çıkarmak, uygun olmayan bir davranış!” dedi.

 

“Ah, bu Shang shaoye!” Garson korku içinde zıpladı. Biraz önceki saldırgan tavrını bir kenara bırakıp, dikkatli bir tavır takındı ve açıkladı, “Şöyle oldu, yemek yediler fakat hesabı ödeyecek paraları yok…”

 

“Hesabı ödeyecek paraları mı yok?”

 

Shang Bin hayal kırıklığına uğramış bir yüz ifadesiyle başını salladı. Zhang Xuan’a baktı ve “Zhang laoshi, sana bu konuda ders vermek istemiyorum ama paran yoksa, cömert rolü yapıp burada birine yemek ısmarlamaya çalışma. Bak, sonunda kendini utandırdığınla kaldın! Akademinin en kötü hocası olarak, sen bu tip şeylere alışık olabilirsin ama Shen laoshi’yi de peşinde sürüklemek, biraz ileri gittiğini düşünmüyor musun!”

 

“…”

 

Önündeki adamın kibirli bakışlarını gören Zhang Xuan, Shen Bi Ru’ya dönmeden önce bir anlığına duraksadı, “Sigh(iç çekme), sanırım sana diyor. Yeterli paran yoksa cömert rolü yapma. Bak, sonunda kendini utandırdığınla kaldın…”(Ç.N: Burda lafı tekrar ederek her ikisiyle de dalga geçiyor)

 

“Sen…”

 

Shang Bin’in söylediklerini duyduktan sonra Shen Bi Ru çileden çıkmıştı. Bir de üstüne Zhang Xuan’ın aynı lafları tekrar etmesiyle, içinde biriken öfkeyle patlamanın eşiğine geldi. Başını kaldırdı ve onun gözüne girmek için etkileyici bir izlenim bırakmaya çalışan Shang Bin’e dik dik baktı. Pırlanta gibi dişlerini sıktı ve bağırdı, “Shang Bin, bir kez daha kimin cömert rolü kestiğini söyler misin?”



Ç.N.: İstemeyenlerin de olduğunu görünce çince tabirleri serinin bundan sonraki kısımlarında da orjinal haliyle(Çince) kullanma kararı aldım. Biliyorum bazılarınız türkçe olmasını istiyo ama böyle daha hoş duruyor bence. Zaten hepi topu 5,6 tane tabir var, çok takılmayın böyle şeylere :D

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr