LMS 9.5 : Karanlık Mağarada

avatar
8925 24

Legendary Moonlight Sculptor - LMS 9.5 : Karanlık Mağarada


Çevirmen: Kerem

Düzenleyen: Kurogane



LMS 9.5 : Karanlık Mağarada



Küçük paslı mağaranın içinde Weed’in ateşi giderek yükseliyordu.

 

Soğuk algınlığı onu çoktan kötü bir şekilde etkilemişti.

 

*Yoruldun!!*

 

-Fiziksel yetenek % 62 azaldı.

-Savaş becerilerini kullanamazsın.

-Sağlık ve Dayanıklılığın azalması nedeniyle hareket edemezsiniz.

-Baş dönmesi yaşayabilirsiniz.

-Düzgün tedavi edilmezse ölebilirsin.



Kuzey Bölgesi Merkez Kıta'dan çok daha soğuktu.Dört gün boyunca aralıksız kar yağmış ve güçlü rüzgarlar bölgeyi kasıp kavurmuştu.Ölüm Vadisi şuan bulunduğu yerden daha da soğuktu.Aralıksız olarak savaşmak ve bu soğukta hareket etmek dayanıklılığını büyük oranda tüketmesiyle sonuçlanmış ve sonunda bu durumun içerisine düşmüştü.

 

Bu görevin zor olmasının sebebi tek başına güçlü canavarlar ile savaşmak değildi.Aynı zamanda kötü hava koşulları da büyük bir zorluk olarak karşılarında duruyordu.Sağlıklı biri için bile oldukça zor olan bu görev soğuk algınlığının etkisi ile kötü bir duruma düşmüş Weed için işleri olduğundan çok daha kötü bir hale sokmuştu.

 

Hastalık ilerledikçe durumu kötüye gitmişti ve artık hareket dahi edemiyordu.

 

Alnı ve sırtı çoktan terden sırılsıklam olmuştu ve titremesinden dolayı bedenini doğru düzgün hareket ettiremiyordu.İpleri kesilmiş bir kuklayla oldukça benzer bir durum içerisindeydi.

 

‘Demek yine öleceğim.’

 

Weed, ağlamak istiyordu.

 

Ölümcül canavarlar ile savaşarak ölmek gibi değilde burada sadece basit bir soğuk algınlığından dolayı ölecek olmak onu gerçekten ağlama noktasına getirmişti.

 

Normalde Alveron'un kutsal büyüsü ile sağlığını iyileştirebilirdi.Eğer sağlığını normal hale getirebilirse , bu durumdan kurtulma şansı daha yüksek olurdu.

 

Ancak şuan anda bu imkansızdı.

 

‘Öksürük. Öksürük.’

 

Alveron da bir köşede oturmuş öksürüyordu.

 

Tıpkı Weed gibi korkunç bir şekilde hastalanmıştı ve oda neredeyse ölümün eşiğindeydi.

 

‘Papa adayı olan sana bile acımıyorlar öyle mi ?’

 

‘Şimdi gerçekten öleceğim.’

 

Düşen dayanıklılığı ve sağlığı yüzünden parmağını bile kaldıramıyordu.

 

Kar ve buz her yanlarını kuşatmış onlara nefes alacak bir alan bile bırakmamıştı.

 

Ölüm vadisinin yakınlarında buldukları bu mağarada soğuktan korunmak istemişlerdi ama soğuğa karşı mağaranın çok fazla yararlı olduğu söylenemezdi.

 

Böyle bir yerde böylesine hastalandığınız zaman maalesef ölmekten başka çıkar bir yol yoktu.

 

Hastalanan ve donan vücudunu oyundan çıksa dahi kurtarmasının bir yolu yoktu.

 

Bu durumda ölümden kaçınmak mümkün değildi.

 

‘Dikkatsizdim.’

 

Ruhu pişmanlıkla dolu olsa dahi bunu telafi edebilecek bir yönteme sahip değildi.

 

Morata köyünde çorba pişirdiği sırada hastalıklara faydalı olabilecek tüm şifalı otlarını tüketmişti.

 

‘İşte şimdi gerçekten elimden hiç bir şey gelmiyor.’

 

Weed sessizce gözlerini kapadı.

 

Kayalık zemin bir buz gibi soğuktu ve soğuk hava her yerden içeri hücum ediyordu.Bu şartlar altında iyileşmesinin hiç bir yolu yoktu.

 

Elleri ve ayakları zaten uyuşmuştu. Ölümün sessiz nefesi fazla uzakta olamazdı.

 

‘Neden hasta oldum ki … gerçekten çok acınası..’

 

Gözleri kapalıyken, geçmişine doğru bir bakış attı.

 

Küçüklüğünden beri para için her işi yapmıştı.Semt pazarında çalışan büyükannesine yardım etmiş,arkadaşları ile oynaması gereken yaşlarında bile sürekli olarak çalışmak zorunda kalmıştı.

 

Çalışması yasadışı olduğu için daima en kötü ücretlerle en ağır koşullarda çalışmak zorunda kalmıştı.

 

Yine de uyumaksızın yaz boyu biraz para kazanabilmişti.

 

Ancak daha önce hiç yapmadığı bir işi vardı ve kendisini çok fazla zorladığı için vücudu daha fazla buna katlanamamış ve hastalanmıştı.

 

"Sen zayıf düşüyorsun! Çalışmak istemediğin için mi oynuyorsun? "

 

"Eğer böyle çalışacaksan şimdiden vazgeç!"

 

Ona üç haftalık parasını ödemeyen patron bu şekilde kendisine bağırmıştı.

 

Ateşi yükseldiğinde ve terden bütün vücudunu sırılsıklam, iki büklüm bir hale geldiğinde ve gözlerinin etrafında şekilli koyu halkalar oluştuğunda bile, patron asla Hyun'un hasta olduğunu itiraf etmek istemiyordu.

 

Geri döndüğünde dahi çok fazla yemek yiyemedi, bu nedenle dayanıklılığı çok iyi değildi ve bundan dolayı sürekli azarlanmıştı.

 

Kendisinden büyük ya da küçük olursa olsun, başka çalışanlar da, yanlış bir şey yaptığı zaman sürekli olarak onu azarladılar.

 

“Yararsız biri”

 

“Neden onun gibi beyinsiz birini kullanmak zorundayız ki ?”

 

“Hiç var olmasan daha yararlı olurdun. Sadece sorunlara neden oluyorsun.”

 

“Seni çöplük ! Senin yüzünden şimdi daha fazla çalışmak zorundayız.”



Burada çalışmak yerine git bir şeyler çal diyerek onu hırsızlığa teşvik etmişler ama buna rağmen pes etmedi.

 

//DN:Adam kelimesinin vücut bulmuş halidir Weed

 

İş hayatı boyunca bu ve benzeri pek çok can sıkıcı hakarete maruz kaldı.

 

O gün kalkmak ve mümkünse çalışmak istiyordu, ama bedeni hareket etmedi.

 

Fakat kimse onun için endişeli değildi ve yanında ona bir hastaneye gitmesini söyleyecek tek bir kişi bile olmamıştı.

 

O’da, kıvrılıp kimsenin olmadığı bir köşede saatlerce ağladı. Bu gerçekten çok ama çok acı vericiydi.

 

O günden sonra, hastalanmaktan nefret etti.

 

‘Lanet olsun.’

 

Weed gözlerinin ıslandığını hissetti.Göz yaşları soğuğun etkisiyle yüzünde donuyordu.

 

‘Göz yaşlarıma izin verdim lanet olsun ne kadar da zayıfım. Asla ağlamayacağım.’

 

Dişlerini sıktı ve acıya  katlandı. Bu sefer acısı o kadar uzun süremezdi.

 

Vücudu zayıftı ve sağlığı hala azalıyordu.

 

Dayanıklılığının canavarca miktarı sayesinde şu ana kadar hayatta kalmıştı, ama yakında ölecekti.

 

Ölüm bir son değildir.

 

Ölümle birlikte Özel bir beceri o an aktive olacaktı.

 

Blood Necromancer Undead Olarak

 

Canlanma.

 

Seviye ve becerileri bir ölümsüz olarak tekrar canlanacak. Kara büyü ve ölümün gücünü yöneten ölümsüz bir asker olarak tekrardan diriltecekti.

 

Ölürse hiç olmazsa hastalığından kurtulacaktı.

 

‘Sadece seviye kasıp ,yeteneklerimi tekrar kazanmak için biraz uğraşmam gerekecek’

 

Gözleri kapalı bir şekilde ölümü bekliyordu.

 

İlk defa avlanmıyor veya oymacılık yeteneğini geliştirmeden öylece uzanmış yatıyordu.

 

Sağlık ve Dayanıklılığın gelişmesi için savaşırken ya da dinlenirken hep heykel yapıyordu. Weed hızlı bir şekilde gelişmesinin sebebi, bu kadar yoğun çaba harcıyor olmasından kaynaklanıyordu.

 

Ama ne kadar zaman geçerse geçsin ölmemişti.

 

'Neler oluyor?'

 

Weed gözlerini hafifçe araladı.

 

Vücudunun her yeri ağrıyordu ve gözlerini açması baş dönmesine neden olmuştu ancak durumunu kontrol etmek istiyordu.

 

Ve şimdi sebebini görebiliyordu!

 

Seoyoon!

 

Bir an kaybolmuştu ve şimdi bir dağ kadar odunla buraya gelmişti.

 

'Bu kadarı da olmaz ......'

 

Burada, ateş için kullanılabilecek fazla odun yoktu.

 

Yakacak odun almak için, kar fırtınalarından geçmek zorunda kalacaktı ve ormana ulaşması gerekecekti.

 

Seoyoon odunları bir araya getirip ateş yaktı.

 

Çevredeki hava daha sıcak olduğu için Weed derisine sızan biraz sıcaklık hissediyordu.

 

Seoyoon küçük bir demir kutu çıkardı.

 

Açık ateşin üstünde pişirmek için onu sık sık kullandığından dolayı kömür gibi olmuştu.

 

Genel bir dükkanda 4 bakıra satılıyordu ancak bir kalenin yakınında bir tilki avlarken düşürmüştü. Yeni başlayanların bile kullanmadığı bir şeydi.

 

Seoyoon, Weed'e demir kutusunu çıkardığı için utanmış gibi baktı.

 

Weed gözlerini tekrar kapattı.

 

Vücudunun sıcaklığı arttıkça baş dönmesi kötüleşti.

 

‘Susadım.’

 

Weed ciddi anlamda acı ve susuzluk çekiyordu. Susuzluk, alevlerin ani yanan ısısından kaynaklanıyordu.

 

Ama yakında bir şey dudağına dokundu.

 

'Bu da nedir?'

 

Tanımadığı bir koku burnuna sindi.

 

Weed ağzını açtı.

 

Sonra bir şey ağzına azar azar damladı.

 

Bir tür lapa ağzına dökülüyordu.

 

Sahip olduğu pişirme becerisini kullanarak, Seoyoon bir püre yapmıştı ve Weed'i besliyordu.

 

Sorun, pürenin son derece tuzlu ve baharatlı olmasıydı!

 

Weed kafasının içinde çığlık atıyordu ama ağzında bir ses bile çıkmadı.

 

Onu yapılabilecek en kötü püre ile besliyordu ve hatta tadına bile bakmamıştı !

 

Ayrıca, püresi balık gibi kokuyordu.

 

Weed, ne yaptığını tahmin edebiliyordu.

 

‘Gümüş Balığı koymuş olmalı.’

 

Seoyoon, acil durumlarda kullandığı pirincin içine balığı lapa halinde koymuştu.

 

Balık püre şeklinde yapıldığında ve kokusu düzgün bir şekilde giderilmediğinden inanılmaz derecede ağır bir kokusu vardı.

 

Pirinç de tam pişmiş değildi ve korkunç bir tadı vardı.

 

Seoyoon zorla Weed'e böylesi berbat bir lapa yediriyordu!

 

“Urgh!’’

 

Weed ağzını kapattığında bile, Seoyoon ağzını zorla açtı ve lapa sıvısını ağzından içeriye doğru döktü.

 

Konuşacak gücü olsaydı, onu durduracaktı.

 

Ancak Weed'in sönmekte olan gücü, ölmeden hemen önce bitmişti zaten

bu yüzden tek bir kelimeyi dahi ağzından dışarı çıkartamadı.

 

Biraz yemek yedikten sonra açlığı yavaş yavaş kayboluyordu.

 

Yemek kendisi için tam bir işkence olarak geçmişti ama açlığını ve susuzluğunu bir nebze olsun tatmin edebilmişti.

 

Ama Seoyoon sadece onu beslemeyi bırakmadı.

 

O zaman Weed, fark etti.

 

‘Sen bir canavarsın!’

 

Her an, onu itaatkarca dinlemek ve hoşnutluk yapmak bir hareket olmalıydı.

 

‘Bir fırsat arıyordu! Bana karşı direnme gücüm yokken böyle işkence yapmayı planlıyor olmalı.’ diye düşündü Weed.

 

Pişman olsa da yapabileceği bir şey yoktu.

 

Bu savunmasız durumun da Seoyoon'un zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

 

Dolu Dolu bir kaşık bir daha ve bir daha lapayı ağzına dolduruyordu.

 

Büyük tehlike hiç bir acıma olmadan Weed’e doğru yaklaşıyordu.

 

‘Sadece ölmeliyim.Ölmek istiyorum ve sonra bu işkence son bulacak.’

 

Weed o an ölmeyi diledi.Hastalıktan nefret etti ve kendine lanetler yağdırdı.Ölümsüz olarak canlansaydı becerileri ve yetenekleri düşerdi belki ancak böylesi bir zulme maruz kalmak zorunda kalmazdı.

 

Yine de bunu istese bile yapamıyordu.

 

‘Lütfen birisi beni öldürsün.. .’

 

//DN: Gülmekten karnım ağrıdı. Bi an hayal ettim de yazık çocuğa kızda yardım ettiğini zannediyor.

 

Weed’in yanakları püre yüzünden kocaman bir şekilde şişmişti.

 

Seoyoon ağzına yüz elli kaşık dolusu lapa doldurmuştu bu neredeyse dört tepeleme kaseye eşitti.

Onu sadece tatmin olana kadar değil neredeyse aşırı beslenmekten ölme noktasına kadar beslemişti.Weed kendisini akvaryumdaki aptal bir balık gibi hissediyordu.Durdurmak için elinden hiç bir şey gelmiyordu.

 

Yeterince yedikten sonra kimse daha fazla yemek istemezdi ama o sanırım bunu anlamıyordu.Weed bunun nasıl dayanılmaz bir kabus olduğunu anlatmakta zorlanacağına emindi.

 

Adım.Adım.Adım.

 

Seoyoon’nun yavaşça Alveron’a doğru yaklaştığı duydu.

 

Sıcaktan dolayı başının döndüğünü hissetti, ama sesleri çok net bir şekilde  duyabiliyordu.

 

İşkenceci şeytanın sesi çok uzaktan gelmiyordu.

 

Weed içinden dua ediyordu.

‘Tanrım çok fazla acı verici olmasın. Amen’

 

Böyle bir duruma rağmen başkalarının talihsizliği Weed'in mutluluğuydı.

 

Gözlerini biraz açarak, Seayoon'nun Alveron'a püre yedirdiğini gördü.

 

Alveron’u dikkatle besledi.

 

Weed bir an titredi.

 

‘Gerçekten de o insan kılığına girmiş bir şeytan.’

 

//DN: Weed’de yardım etmek yaramıyor. Nankör herif kız elleriyle besliyor hala beğenmiyor :D

 

Tek bir damla bile dökmeden onu besleme çabasının sonucunda orada bulunan zalimliği rahatlıkla hissedebiliyordu.

 

Besleme şeklini hatırladığında Weed zehirlenmenin nasıl etkileyebileceğini hatırladı.

 

Ancak Alveron’u beslemek sanıldığı kadar uzun sürmedi.

 

Weed’i beslerken lapayı üfleyerek soğutuyordu ancak Alveron’u beslerken bu nezaketi ona göstermedi.

 

Üstelik fazla bir şey kalmamıştı.Weed’e toplam yemeğin üçte ikisini yedirdiğinden dolayı Alveron için fazla bir şey kalmamıştı.

 

‘Ana hedef ben olmalıyım bana daha fazla işkence etmek istiyor.’

 

Her ne kadar karnını doyurmuş olsa da hala hiç gücü yoktu.Ateşi ve baş dönmesi giderek kötüleşiyordu.

 

Gripten çok daha kötüydü.Şuan hareket etme kabiliyetini bile yitirmişti.

 

Eğer canavarlarla dolu bir yerde bu hale düşseydi hemen ölürdü ancak mağaraya girdikten sonra bu duruma düştüğünden hala hayatta kalabilmişti.

 

Biraz yemek onu sağlığını düzeltmişti ama inatçı hastalığın gücünü kanıtlamak istermiş gibi bir tutumu vardı.

 

Durumu kötüleştiği için gözlerini kapadı daha fazla dayanamıyordu.

 

‘Hastalanmaktan daha kötü bir şey olamaz.’

 

Gözlerini kapatıp dinlenirken bir anda uykuya daldı.

 

Öleceği düşüncesi kendisini rahatlatıyordu.

 

Zaten elinden bir şey gelmediği için rahatladı ve uyudu.

 

İsterse Royal Road içerisinde de uyuyabilirdi.

 

Kuşları ve cıvıl cıvıl manzarası olan pek çok yerde uyuyan çok kişi vardı.

 

Sanal gerçekliğin pek çok kullanışlı yönü olsa da uyuma deneyimi Weed için bir ilkti.

 

Her zaman yapması gereken şeyler olduğundan uykuyu zaman kaybı olarak görmüştü ama işte bu yüzden oldukça tatlı bir rüya hayal etti.

 

Hiç kimsenin uyanmak istemeyeceği bir rüya!

 

Birisi hasta Weed ile ilgileniyordu.

 

Su elde etmek için donmuş olan karı eritiyor ve ıslak bezi  Weed’in anlına yerleştiriyordu.

 

Weed zaman zaman ateşli bir şekilde uyandığında  birinin kendisiyle ilgilendiğini görüyordu.

 

Sağlığı neredeyse bitmiş olmasına rağmen hala ölmemişti.Onunla ilgilen biri olduğunda onu annesi gibi hisseti.

 

Bu kişi hem en güzel hem de en zalim kadındı.

 

Seoyoon oturmuş uzaktan  Weed’i izliyordu.

 

*****

 

Yuri Balon’nun isteğini duyunca mutlu hissetti.

 

“İşte bu gerçek bir görev”

 

Karşındaki ile gerçek bir iletişim kurduktan sonra sonunda bir görev almayı başarmıştı.

 

Ödül beklediği kadar iyi olmasa da bu onun ilk görevi olduğundan dolayı kendisini heyecanlandırmıştı..

 

“O kitabı senin için geri getireceğim merak etme”

 

*Bir görevi kabul ettin.*

 

Kitapla birlikte nehre doğru yürüdü.

 

Değişik aydınlatmaların ışığı parlak bir şekilde her tarafı aydınlatıyordu.

Yollar değişik resimler ve heykellerle süslenmişti.

 

Uzakta bir Ozan'ın şarkı söylediği duyulabiliyordu.

 

Rodhium’da ki muhteşem gecede her sanatçı kendi yeteneklerini sergilemekten geri durmuyordu.

 

Rodhium nehri'nin merkezi oldukça temizdi.

 

Pek çok kişi özellikleri sevgililer geceleri dışarıda gezmekten büyük zevk alıyordu.

 

‘Yaşlı’

 

Nehir karşısında pek çok yaşlı insan muhabbet edebilecekleri akranlarını bulmaktan beklenmedik şekilde becerikli bir tavır takınmışlardı.

 

‘Balon yalnız kalmaktan hoşlanan biri olduğunu söylemişti.’

 

Yurin etrafta pek çok yaşlı bulunmasına rağmen hala yalnız dolaşan pek çok kişi vardı.

 

Hepsinin kitabının sahibi olması imkansızdı.

 

İçlerinden yalnızca birisi aradığı kişi olabilirdi.

 

Eğer yanlış kişiye verirse görevde başarısız olurdu.

 

Dikkatle bakınca Yurin bir kişinin diğerlerinden farklı göründüğünü fark etti.Kafasını çevirmeden gölün akışına odaklanmıştı.

 

‘Doğru kişi gibi görünüyor.’

 

Yaşlı adama doğru yürüdü.

 

“Merhaba Balon’u tanıyor musun ?”

 

Adam ona bakmadan yanıt verdi.

 

“Balon ? Böyle birisini tanımıyorum.”

 

Bazı nedenlerden dolayı adamın sesi gerilmiş hissettiriyordu.

 

‘Bu doğru kişi değil mi ?’

 

Ancak Yurin ısrarcıydı çünkü adam diğerlerinin aksine kendisini baskılayan garip atmosfere sahipti.

 

“Burası Balon'un restoranlarının birkaç dakikalık mesafesinde onu  tanımadığınızdan emin misiniz?”

 

“Oh O’nu mu kast ettin.Biliyorum o bir Şef.”

 

“Bu kitabı geri götürebilir miyim diye bana sordu ?”

 

“Hmm benim kitabım. Ona ödünç vermiştim ve şimdi bana geri döndü.”

 

Yurin kitabı iki eliyle kavradı ve zarif bir şekilde adama uzattı.

 

“Kitabımı geri getirdiğin için teşekkür ederim.Umarım Balon iyidir.”

 

*Ttiring!*

 

Şef Balon'un isteğini yerine getirdiniz.

Yaşlı adam  kitabını geri aldı.

Ödül almak için lütfen Balon ile görüşün.

 

Görev Ödülü: Ödülleri almak için Balon'un restoranına geri dönün.



Basit bir istek olduğundan, hiçbir tecrübe veya şöhret kazanmamıştı. Ödül, restoranda ücretsiz bir yemekti.

 

Görev bittikten sonra Yurin yaşlıların yanına oturdu.

 

"Kimsesiz gibi görünüyorsun."

 

Issız yaşlı adam nehirde yalnız başına oturuyordu.

 

Yaşlı Adam'ın nehire neden boş yere baktığını merak ediyordu.

 

Bu yüzden dikkatli bir şekilde bir soru yöneltti.

 

"Neye bakıyorsun?"

 

"Genç hanım, birisi bununla ilgilendiğinden beri çok uzun zaman geçti. Geçmişte insanlar hikayeme inanmıyorlardı, ama kitabımı getirdin, Bu yüzden sana anlatacağım. Orada ne görüyorum Muhtemelen bir tuval. "

 

"Tuval?"

 

Irmağaa baktı, ancak suyun üzerinde bir tuval bulamadı.

 

“Tuval nerede ?”

 

"Su tuvali, uzun zamandır resim çizmek için bir fikrim var.Kendi kendime sordum, neden sadece bir kağıt üzerine çizmeliyiz ki ? Resimler, toprak ve taşlar gibi herhangi bir yerde çizilebilir. Doğa'yı tuval olarak kullanmak istiyorum, dünyayla uyum içinde, yani bir ressamın temel becerisi."

 

Yurin, yaşlı adamın mesleğini merak ediyordu.

 

Yaşlı adam ciddi bir ifadeyle sordu.

 

"Genç Hanım, sen bunun imkansız olduğunu düşünüyor musun?"

 

Yurin başını sıkıca salladı.

 

"Yok hayır. Bu doğru değil. Herhangi bir yeri boyamanın mümkün olduğunu düşünüyorum. "

 

"Düşündüğüm gibi, öyle mi? Tabloların gerçek doğası ve uyumu doğayı yeni ifade edebilecek bir kural. Hayatımı sadece resimlere yapışarak yaşadım. Belgenin belirlenen kenar boşluklarına çizmeye çalışırken harcadığım zaman. Genç bayan, bir iyilik için sana sorabilir miyim?"

 

"Tabi devam et."

 

"Efsane bir ressam, ressamlarımız arasından birisiydi. Akan bir nehiri boyamış olan ünlü bir ressam. Onu bulabilir misin ? "

 

"Sanırım bunu yapabilirim"

 

Yurin'in kendine güveni yoktu.

 

Bu günlük etkinlikler için yararlı olabilir, ancak aramaya nereden başlayacağını bilmiyordu.

 

"Hayır, zor olmamalı, yaşlanıyorum ve seyahat etmek benim için eskisinden çok daha zor, lütfen Rodhium’da ki söylentileri araştır. Fazla param yok, ancak verebileceğim az bir miktarda param var. ."

 

*Ttiring!*



Yaşlı Ressam bahsettiği söylentiler

 

Ressamın saçma olduğunu söyleniyordu..

Irmak üstüne efsanevi bir resim boyamak için.

Söylentinin gerçekliğini araştırın.

Zorluk: E

Ödül: 3 Gümüş

Görev Kısıtlamaları:

Balon'un eşyasını getirenler ve eski ressamın hikayesini dinleyen insanlara veriliri.

 

Bir zincir görev!

 

Yurin ödülü görmezden gelemedi.

 

'3 Gümüş kazanmak için 15 saat bulaşık yıkaması gerekiyordu.'

 

Daha üst seviyelere ulaştıktan sonra, bir canavar öldürerek 3 gümüş kazanabilir ama başlarda bu iyi bir miktardı bununla pek çok eşya alabilirdi.Örneğin Küçük bir şapka ve ateş topu büyü kitabı

 

"Eminim onu bulacağım."

 

*Görevi Kabul Ettin.*

 

Yaşlı adam kafasını salladı.

 

"Teşekkür ederim. Gerçeği öğrenmeliyim. Eğer söylentiler doğruysa, burada zamanımı boşuna harcamayacağım. "

 

Yaşlı adamın yanından uzaklaştıktan sonra, Yurin doğrudan ressamlar loncasına yöneldi. En azından orada bulunması gereken bazı bilgiler olmalı diye düşünüyordu.

 

'Ressamlar Loncasının Rehber hocası bir şeyler biliyor olmalı,değil mi? '

 

Bir kaç iş bulmuş olması sayesinde ressamlar loncasını bulmak zor değildi. Fakat öğretmenler onunla konuşmazlardı.

 

"Üzgünüm ama yapmam gerekmiyorsa isimsiz biriyle konuşmasam çok daha iyi."

 

Yurin, umutsuzca Ressam loncasının farklı üyeleriyle konuşmaya çalıştı. Bununla birlikte, görüşebildiği tek kişi gözetim görevlisiydi.

 

Gözetim görevlisi, Yurin'in isteklerini dinledi ve uzun süren değerlendirmelerden sonra, dikkatli bir şekilde konuştu.

 

"Çok uzun zamandır duymadığım bazı söylentiler var. Uzun zaman önceydi ve açıkcası bunu iyi hatırlamıyorum. Bütün gerçeği araştırmak istiyorsanız, Büyükanne Bellopaix'i bulmanız gerekecektir. Ünlü bir ressam olduğu için sizi bu konuda bilgilendirebilmeli." dedi.

 

"Büyükanne Bellopaix nerede yaşıyor?"

 

"Kiam aile konağında oraya gidersen onunla tanışabilirsin." dedi.

 

"Teşekkür ederim."

 

Yurin Kiam ailesinin köşkünü aradı. Saygın binalar hepsi de Rhodium'un arka bölgelerin de toplanmıştı.

 

Yurin konağa giremedi.Bunun sebebi yeterli şöhrete sahip olmaması ve herhangi birini tanımıyor oluşuydu.

 

Bununla birlikte, Yurin kımıldamadı ve aklında ne olduğunu söyledi.

 

"Geldim, çünkü Büyükanne Bellopaix'le bir resim hakkında konuşmak zorundayım."

 

"Bir resim mi dedin? Büyükanne Bellopaix her zaman ressamlara karşı büyük bir sevgi duyan bir kişi olmuştur. Girebilirsin bahçede olmalı. "

 

Kapı görevlisi, Yurin'i geçmesine izin verdi. Resimden bahsettiği için başka hiçbir talimata gereksinim duymadı.

 

Büyükanne Bellopaix bahçedeki çiçeklerle ilgileniyordu. Yurin yaklaştı.

 

"Merhaba Nehrin üzerine boyanmış olan resim hakkındaki söylentiler ile alakalı bir bilginiz var mı ? "

 

"Nehir üstündeki resim? Hulhul, sırf söylentilerini duydukları için beni bulmaya gelen insanlar var. Ben gençken, muhteşem formu kişisel olarak görmeye gittim. "

 

"Öyleyse resim efsanesinin arkasındaki gerçek ..."

 

"Elbette dedikodular doğrudur, kendi gözlerimle gördüm, sahte olamaz, resmin fırça vuruşları o kadar şaşırtıcı ki ömür boyu unutmazsınız.O günden sonra resim toplama hobisine başladım.”

 

“O tarz resmi artık göremiyorum, ancak tabloların uyum ve kompozisyonu mükemmeldi. Hulhul, Rodhium çevresindeki tablolar aynı izlenimi vermez. Belki de bu tür eserler bir daha asla görülmeyecek. "

 

Yurin merak etti.

 

"Eğer bir resimse, onu çıkarabilir ve istediğiniz zaman bakabilirsiniz. Ancak, kısa ömürlü bir sanat eseri olduğu için, belki de övmek için fazla yetersizdi." dedi.

 

"Hâlâ genç bayan, zamanın gücü muazzam. Bir insanın mutlu anıları yoksa, geçmiş ve gelecekteki umutları kasvetli görünür. Resim için yaşadığım uzun bir süre benim için anlamlıydı ve sonsuza dek hafızamın içine gömüldü" dedi.

 

*Ttring!*

 

*Eski ressamın görevi tamamlandı.*

 

Nehirde üzerine boyanmış resim hakkındaki söylentilerin doğru olduğu kanıtlandı. Resim şu anda mevcut değil, ancak halen en iyi resimlerden biri olarak övülüyor.

 

Görev Ödülü: Lütfen yaşlı ressamdan resim al.

 

Seviye atladın.

 

Görev başarıyla tamamlandı.

 

Görevin verdiği deneyim sayesinde, seviyen yükseldi.

 

"Vay canına, zincir görevin ikinci aşaması tamamlandı."

 

O anda, Yurin tüm gerginliğini serbest bıraktı. Büyükanne Bellopaix, görevini tamamladığını bildiği anda, dalgın bir yüzle konuştu.

 

"Bu kadar güzel bir manzarayı tekrar görmek zor olacaktır. Resim yapan çok fazla insanın olması nedeniyle biraz zor ancak onlar yalnızca kağıt üzerine resim yapabilir. Genç bayan ölmeden önce  bir kez daha o manzarayı görebileceğimi düşünüyor musun? "

 

- Gizli Sınıf 'Aqualight Painter' olabilirsin.

 

Kabul ederseniz, sahip olmadığınız özel sınıfla ilgili beceriler kullanabileceksiniz.

 

Bu mesleği seçmek ister misiniz?

 

Yurin, kendisinin bir ressam olduğunu hayal bile edemezdi. Ancak büyükanne Bellopaix'in yalvaran gözlerindeki gözyaşlarını görünce bilinçsizce başını salladı.

 

"O resmi bir kez daha yapacağım."

 

Yurin aniden ışığa daldı.

 

Mesleğin ‘Aqualight Painter' olarak değiştirildi.

 

//ÇN:Türkçe olarak ne diyeceğime henüz karar veremedim.

//DN: Işık saçan Su Ressamı mı desek arkadaşlar yorumlar da belirtin sizce ne diyelim?

 

- Yeni yetenek: Boyama

 

Boyama: Bir şey çizebilirsin.

Oluşturduğunuz resim düzeyine göre şöhretinizi yükseltebilirsiniz.

 

- Yeni Beceri: Renklendirme.

 

Renklendirme: Gerektiğinde boyama renklerini kullanabilirsiniz.

Farklı renkleri ne kadar çok kullanırsanız, beceri düzeyi o oranda yükselir.

Otlardan ve çiçeklerden boyalar elde edebilirsiniz.

 

- Yeni Beceri: Karalama

 

Karalama: Düşmanların yüzlerini veya vücutlarını karalarsanız, düşmanlar zayıflatabilir veya korkutabilirsiniz.

 

Gece, bu etki iki katına çıkar.

Ancak, daha zayıf canavarları sürekli karalarsanız, o kadar etkili olmayacaktır.

 

//ÇN:Karalama olarak çevirdim burada sanırım bir rakibin orasına burasına bir şeyler çizmeyi kast ediyor açıkcası pek anlayamadım.

 

Yeni Beceri: Hızlı El Hareketleri

 

Hızlı El Hareketleri: Hızlı el hareketleri kullanarak hareketli nesneler çizebilme.

Mana, el hareket hızını artırmak için kullanılabilir ve bu, yetenek savaşta kullanılabilir.

 

- Yeni Beceri: Sanatsal Duyular

 

Sanatsal Duyular: Temel sanatın değerini belirlemek için kullanılabilir.

 

- Yeni Beceri: İllüstrasyon Kimliği.

 

Resim tanımlama: Sadece Aqualight Painters tarafından edinilebilir.

 

//DN: Yurin’nin gizli sınıfının ismi hakkında yorumlarınızı bekliyorum Sizce gizli sınıfın ismini ne yapalım:)

 

//DN: Ayrıca arkadaşlar bildiğiniz üzere serimize çok bölüm gelemiyor bir tane çevirmen olduğu için ve çevirmen arkadaşımın boş vakti olmadığı için bölüm gelemiyor ingilizcesi iyi olan ve bu seride çevirmen olmak isteyen arkadaşlarım yorumda belirtirlerse çok iyi olur.Serimize daha fazla bölüm gelir;)

 

&& Weed’e şimdi ne olacak? İyileşebilecek mi? Yurin bu gizli sınıfta ne kadar ilerleyecek? Weed’le Yurin bir yerde karşılaşacak mı?

&& Merak ediyorsanız Takipte kalın;)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46067 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr