Lms 27.9.2 : Hayat Bahşedilmiş Heykel Irkı İle Bir Görüşme

avatar
1189 2

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 27.9.2 : Hayat Bahşedilmiş Heykel Irkı İle Bir Görüşme


Çevirmen : Clumsy-nim



Weed, Ugoth’ta avlanırken etrafını dikkatlice gözlemlemişti.

 

Gür yeşilliklerle dolu bir alandı ve yakınlardaki bir mağarada Goblinlerin yaşadığı söyleniyordu.  

 

“Başlayayım öyleyse.”

 

Diyen Bellot, enstrümanını tıngırdatarak şarkı söylemeye başladı.

 

Kapkaranlık bir dağ yolunda yürüyorum~

Dökülen yapraklara basıyor, hışırdatıyorum

Ve yolumu kaybetmiş yürüdüğüm bu yolculuk

Bir yerlere götürecektir muhakkak ama

Beni neler bekliyor bilemiyorum

Kulağımda kurt sesleri ile

Şarkımı söylerken titriyorum~

 

Gece vakti, Bellot’un sesi dört bir yanda çınlıyordu.

 

Bir Ozan olarak enstrüman çalmakta hatırı sayılır bir yeteneğe sahip olan genç kızı asıl parlatan, güzel ve berrak sesiydi.

 

Ama ara ara bazı canlılar şöyle bir göz atıp kaçışsalar da ne Goblinlerden de çalılıkların arasındaki küçük yaratıklardan eser vardı.

 

Bellot, kendi kendine,

 

‘Bu çok utanç verici.’

 

Diye düşünüyordu. Tabii ki yanlarında Hayat Bahşedilmiş Heykeller olsa da bir erkekle baş başayken şarkı söyleme düşüncesi ortamı epey tuhaflaştırıyordu.

 

Gerginliğinden ve utancından yerin dibine girecek gibiydi!

 

“Her şeye rağmen ortaya çıkmıyorlar. Ben yine de şarkı söylemeye devam edeyim.”

 

Diyerek şarkısının devamını getiren Bellot, bir şeylerin bu ezgiyi duyup açığa çıkmasını umuyordu.

 

Goblinlerin mağarasına yaklaştıkları için diğer canavarlar pek dışarı çıkmıyor, bu da ortamın bir hayli ıssız olmasına yol açıyordu.

 

Sarı Oğlan ve Wyvernler de öylece yığılıp uyuyakalmıştı.

 

En nihayetinde Weed devreye girdi.

 

“Şarkıda bir sıkıntı var herhalde.”

 

“Öyle mi?”

 

Genç kızın gerçek hayattaki mesleği şarkıcılık olmasa da Kraliyet Yolunda bir Ozan olmaktan gurur duyuyordu.

 

“Tonlamamda ve enstrüman çalışımda bir sıkıntı olduğunu sanmıyorum aslında?”

 

Weed kafasını salladı.

 

“Onu kastetmemiştim. Dur şu şarkıdaki satırları anımsayıp bir de ben söyleyeyim.”

 

“….. O iş bende.”

 

Weed şarkı söyleme konusunda beterin de beteriydi.

 

Bellot da bunu çok iyi biliyordu ama yine de ona ayak uydurmaya karar verdi ve şarkılarından birkaçını söylemeye kalkıştığında bile hiçbir tepki vermedi.

 

Weed de kızın söylediği şarkının sözlerini değiştirdi.

 

Sözler şöyle bir söyleyeyim diyemeyeceği kadar utanç vericiyken Bellot’un bunu yapmaya içi hiç elvermiyordu!

 

Ama Wyvernlerle Sarı Oğlanın hoşuna gidecekmiş gibi duruyordu.

 

“Peki, söyleyeyim öyleyse.”

 

Kapkaranlık dağ yoluna gömülü bir mücevher~

Dökülen yapraklar ayaklarımın altında gevrer

Bol bol yemek pişirdim en güzelinden

Ama ne gelen var ne giden

Bir şarkı ki kimseler dinlemez

Bir şarkı ki hiç işitilmemeli

Sakın ola kimseler dinlemeye gelmemeli~

 

Weed, Bellot’un bu güzel şarkısını dinlerken, ‘Bu Goblinleri açığa çıkartacaktır...’ diye düşünüyordu.

 

Kızın şarkı söyleme becerisi bir hayli fazlaydı.

 

Tek bir tonlama hatasına ya da dikkatsizce tizleşen bir notaya bile yer olmayan şarkının ferahlatıcı bir tınısı vardı.

 

Bunu Bellot’un berrak sesinden dinlemek çok hoştu. Yetkinliği yeterli düzeyde olduğu sürece o küçük yaratıkları bulma ihtimalleri yüksekti.

 

‘Acaba sözlerde bir sıkıntı mı var?’

 

Derken Weed, bir şeylerin kımıldadığını gördü.

 

Bellot’un şarkısının sözlerindeki değişimle birlikte Hayat Bahşedilmiş Heykellerin tepkileri de değişmişti.

 

“Möööööööööööööööö!”

 

Sarı Oğlan, uykulu gözlerle arka ayaklarını kullanarak toprağı eşeliyordu.  

 

Pabababa!

 

Orada sahiden de bir mücevher olup olmadığını bulmaya çalışıyordu.

 

Tabii ki Wyvernler için de aynı şey geçerliydi, hatta Eunsae ve Altın Kuştan bile açgözlü cıvıltılar yükseliyordu.

 

*Hışır* *hışır*

 

İşte o sırada çalılıklar hafifçe sallandı.

 

Ve Weed, çalılıkların arasından gözlerini kısıp bakan, kozalaktan da ufak canlıları görmeyi başardı.

 

*Ttring!*

 

------------------------------------------------------------------

İmparator Geihar Von Arpen tarafından canlandırılan bir Hayat Bahşedilmiş Heykel ırkı olan Ellyonları buldunuz.

Ellyon, peri sınıfına dahil bir ırktır.

Ömürleri bir hayli uzun olduğu için yaşlılıktan ölen bir Ellyon bulmak çok zordur.

Vücutları bir hayli küçük olan bu canlılar, müzikten ve heykellerden hoşlanırlar.

Genellikle şafak vakti toplanan çiy ve tahıllarla beslenirler.

Barışçıl yaratıklardır ve savaşmakla ilgilenmezler. Onları diğerlerinden ayıran bir bölgeleri bile yoktur.

Bu mekanı sever ve doğaya ciddi zararlar vermezler.

– Bu keşif neticesinde maksimum Sağlık 1000 arttı.

Mana 500 arttı.

Tüm istatistikler 2 arttı.

– Keşfettiğiniz bu yeni ırkı bir Kral veya Lorda rapor edebilirsiniz.

Şehir ve ülkeler Ellyonların varlığını öğrendiği takdirde Bilginiz ve Doğaya Yakınlığınız artacaktır.

Ugoth’un Koruyucuları görevi tamamlandı.

İnanması zor olsa da Goblinlerin dürüst davrandığı anlaşıldı.

– Oymacılık Yeteneği yetkinliği gelişti.

– Goblinler arasında saygınlık kazandınız.

Onlarla konuşursanız sizlere bildiklerini aktaracaklardır.

– Şans 7 arttı.

– Ugoth’un Koruyucularının görevinin tamamlanışıyla artık Oymacılık Üstatlığı Görevinizin bir sonraki aşamasına geçebileceksiniz.

------------------------------------------------------------------

 

***

 

Bard Ray, Kraton Kalesinin savunması için 400 savunma birliğine ödeme yapmak zorunda kalmıştı.

 

Kale tahkimatından da faydalanabilecek olsalar da karşı taraf için çarpışan birliklerin sayısı onlarınkinin on katıydı.

 

Askerler eğitiliyor, fırlatılan mızrak ve kılıçlar gibi yeni teçhizatlar ortaya çıkıyordu!

 

Tüm düşmanların hücuma geçmesine yalnızca 20 gün kalmıştı.

 

Bu süre zarfında askerler eğitiliyor ve vatandaşlar ya askere alınıyor ya da tadilatlarda çalışmaya zorlanıyordu.

 

Tabii ki savaş malzemelerindeki eksiklik nedeniyle üretim kapasitelerini arttırmak pek mümkün olmuyordu.

 

“Hata yaptım, özür dilerim.”

 

Talimlerden Bard Ray sorumlu olsa da askerler ayak uydurmakta zorlanıyordu.

 

“Eğer dinlemezseniz…”

 

Diyen Bard Ray, kılıcını çekip savurdu.

 

Ve hatayı yapan asker, gri bir ışığa dönüşerek ortadan kayboldu.

 

“… ölürsünüz. Bunu aklınızda tutun.”

 

– Kraton Kalesi askerlerinin sayısı 399’a düştü.

– Lord korkusu tüm askerlere yayıldı.

– Kötü şöhret arttı.

– Liderlik etkisi geçici olarak gelişme gösterecek.

 

“Evet!”

 

BardRay Kara Şövalye görevinin 11. aşamasına ulaşmıştı bile.

 

Görevlerin zorluğu arttıkça Hermes Loncasından aldığı destek de artıyordu.

 

Sıradaki görevler için alınan tedbiri askerlere kuşanmaları için ödeme yerine geçen büyülü yüzükler, hançerler, deri zırhlar vb. düşük seviye kısıtlamalı temel öğeler temin ediliyordu.

 

Bard Ray’in Kara Şövalye görevleri çoğunlukla hayatta kalmak için körü körüne savaşmayı gerektirse de birlikleri yönetebilmek yaygın bir beceriydi.

 

Haven Kralı statüsünü bile üstlenen Bard Ray, karizması ve liderliğiyle kıskanmanın bile mümkün olmadığı bir seviyeye ulaşmış durumdaydı.

 

Yine de tüm bunlar bu askerleri anında elit birliklere dönüştürmek için yeterli değildi.

 

Yaklaşan savaşa hazırlanırken planlarla birlikte pek çok şey değişiyordu.

 

“Vatandaşların ok ve yay üretimine odaklanmasını sağlayın. Ve bir de duvar onarımının gece tamamlanması için daha fazla kişiyi yönlendirin.”

 

“Vatandaşların şikayetleri artacaktır.”

 

“Bu iş onların iyiliği için.”

 

Vatandaşların bitkinliği ve sitemleri günbegün artsa da Bard Ray bir şekilde isyanları bastırmayı başarıyordu.

 

Kallamore Krallığı topraklarını yönetirken edindiği bilgiler burada işe yarıyordu.

 

İstismar edilen, ara veremeyen vatandaşlar can çekişiyordu.

 

Gerekli eğitimi almayan askerler de onarım çalışmaları için tehlikeli surlara gönderiliyordu.

 

20 gün sona erdiğindeyse düşman çoktan savaş hazırlıklarını bitirmişti.

 

------------------------------------------------------------------

Kraton Kalesi Askerleri: 620 kişi

Disiplin: Krallarına besledikleri korkuyla savaşabilirler.

Moral: Düşük

------------------------------------------------------------------

 

Düşmanlar kaleye doğru ilerlerken askerler güçlü bir direnç gösteriyordu.

 

Taşlar fırlatılıyor, oklar atılıyor, surlara tırmanan askerlerle çarpışılıyordu.  

 

Bard Ray’in görev anları, tüm kanallarda canlı olarak yayınlanıyordu.

 

“Bir kez daha canavarmışçasına herkesi katlediyor resmen!”

 

Şu anda daha önce savaş alanında hakimiyet sağlarken sergilediği savaş becerilerinden de yoğun, ezici bir güç sergiliyordu.

 

“Savaşmaya pek elverişli olmayan askerler bile bayağı iyi mücadele ediyorlar.”

 

Bard Ray’e doğru atılan askerler, kendilerini feda etmek uğruna olsa bile onu yerinde tutmaya çabalıyorlardı.

 

Yaralanmak istemeyerek bir adım geri dursalar da tüm bu mücadelelere son vermenin tek yolu Lordu öldürmekti ve bu uğurda ya öldürülecek ya da hayatta kalacak kadar şanslı çıkacaklardı.

 

En nihayetinde Bard Ray bu savaşı da sağ salim tamamlayarak muhtemelen yeni efsanelerin yazılacağı Kraton Kalesini elinde tutmayı başardı. Bir statü penceresi açılırken Yıldırım Mızrağı ve Yıldırım Zırhı Setine kavuştu.

 

Kara Şövalyelik Görevi de bir sonraki aşamaya ilerledi.

 

Elbette görevi kabul ettiği an, yayına yansıtılmadı.

 

“Şövalyenin zulmünün barış için kaçınılmaz olduğu söylenemez. Treipeak Kalesindeki Melbourne Madenleri yakınlarında Kara Şövalye kılıcına layık bir canavar bulunuyor. Kılıca sahipseniz, Yıkım olarak bilinen kılıç ustalığını öğrenebilirsiniz. Bu canavarı uyandırmak için Earth Shaker’daki mücevheri bulmalısınız.”

 

Bard Ray soğuk bir kahkaha patlattı.

 

“Melbourne… Kara Aslan Loncası bölgesinde.”

 

***

 

“Ah.”

 

Bellot, iki elini de kuvvetle sıkmaktaydı.

 

Peri Ellyon, yeşil kıyafetler giyiyor ve tatlı mı tatlı, tapılası bir şapka takıyordu.

 

“Çok hoş ya.”

 

Bu tatlılık karşısında ne yapacağını bilemeyen Bellot ise gözlerini kırpıştırıyordu.

 

Ayrıca Weed’in Ellyon keşfine katıldığı için o da benzer ödüller kazanmıştı.

 

Ellyonlarla ilgili bir şarkı seslendiren ilk Ozan olacaktı. Ve bu şarkı aracılığıyla daha da büyük bir hayran kitlesi kazanmasına imkan tanıyacak sağlam bir şöhret edinecekti.

 

Jigolathları ziyaret ettikleri o en büyük maceradan bu yana pek ilerleme kaydettiği söylenemezdi.

 

O sırada Weed, eğilerek bedenini Ellyon’unkine yaklaştırdı.

 

İlk etapta tek bir Ellyon olduğunu düşünse de çalıların arasında 30’dan fazlası vardı.

 

“Merhaba.”

 

Diyerek Ellyonları selamladı.

 

İmparator Geihar Von Arpen’in devrinde, Oymacılığın Altın Çağında Hayat Bahşedilmiş pek çok heykel vardı.

 

Onlardan bir ırkı keşfetmiş olan Weed de heyecanlanmadan edemiyordu.

 

– Bir insan.

– Bizi gördü.

– Tekrar saklansak mı ki?

– Pek iyi bir izlenim uyandırmıyor. Kötü bir insan bence.

 

Goblinlerin raporlarına göre kaçışmaması gereken Ellyonlar, Weed’i görünce kaçmaya niyetlenmiş gibiydi.

 

Ama içlerinden biri şöyle dedi:

 

– Şunlara baksanıza. Onlar da bizim gibiler.

– Çocukların elinden çıkma sanat eserlerine benziyorlar.

 

Böylece Ellyonlar açığa çıkıp neşeyle hoplayıp zıplayarak Sarı Oğlana binmeye, yüzlerini Wyvernlere sürmeye başladılar.

 

“Möööööööööööööööööö. Kokuyorlar.”

 

Sarı Oğlan ve Wyvernler gıdıklanıyor, silkeleniyordu.

 

Eunsae ise önce küçük perilere şöyle bir bakıp ciddi bir havaya büründü, sonra da gülümseyip uçarak dallara doğru yükseldi.

 

Derken Weed, parmağıyla Ellyonlardan birini kaldırarak,

 

“Ellyon Bilgi Penceresi!”

 

------------------------------------------------------------------

– Hayat Bahşedilmiş bir heykeli gözlemlediniz.

Bazı ayrıntılı bilgileri kontrol etmeniz mümkün değil.

İsim: Ronnie Ellyon

Irk: Peri

Tercih: Doğa

Seviye: 51

Meslek: Çiy İçecekleri Lideri

Unvan: Sinsice Dolanan Serseri

Şöhret: 2

İmparator Geihar tarafından yaratılmış bir canlı.

Çiftçilikte iyi olan bu canlılar, mineral kazma konusunda da becerikliler.

Müzik ve sanattan hoşlanırlar.

Bir iki mücadele becerileri olsa da kem gözlere görünmezler.

+Bilinmiyor

+Bilinmiyor

------------------------------------------------------------------

 

Weed, Ellyon’u yakından inceledi.

 

Ne kadar yakınlaştırırsa masum bir çocukla benzerliği o kadar artıyordu.

 

Küçük bir kız çocuğu gibi giydirilmiş bir peri kızıydı.

 

– Bırak beni.

 

Weed, Ellyon’u yere indirdi.

 

O anda tüm Ellyonlar toplaştı ve Weed, 100 küçük yaratık tarafından çembere alındı.

 

Ama Hayat Bahşedilmiş Heykellerin yaptığı gizemli şey, Weed ve Bellot’u kaçırmadı.

 

– Size bizim hakkımızda bir şeyler öğreteceğiz.

 

Diyen sesleri işitildi.

 

Ve Weed’in gözlerinin ardında bir görüntü belirdi.

 

***

 

Versailles Kıtasını tek çatı altında birleştiren İmparator Geihar’ın ölümü sonrasında Arpen İmparatorluğu medeniyeti hızla çöküşe geçmişti.

 

Çocukları ve Şövalyeleri arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle o koca İmparatorluk parçalanmış ve Hayat Bahşedilmiş Heykeller kaçmak zorunda kalmıştı.

 

“Yaşayacak yeni topraklar arayalım..…..”

 

“Gün gelecek, bu Kıtada yeniden sanat ve kültür filizlenecek.”

 

“Huzurunuz eksik olmasın.”

 

İmparatorluğu yıkımıyla baş başa bırakan heykeller, kıtada varlıklarını gizleyip nice tehlikelere göğüs germişlerdi.

 

Cücelerin yeraltı şehrinden de derin dünyalara inmiş, engin göklere yükselip dualar etmişlerdi.

 

Henüz İnsanlar tarafından keşfedilmemiş denizlere, büyük adalara, dağlara, ormanlara ve hatta bataklıklara dağılmışlardı.

 

İmparator Arpen’in yarattığı Hayat Bahşedilmiş Heykeller, birbirlerine sımsıkı bağlıyken tamamen darmadağın hale gelmişlerdi.

 

Ellyonlar, maden çıkarımının ve tarımın yanı sıra İmparatorluktaki göller ve su birikintilerinden sorumluydular.

 

Hiçbir mücadeleye girmeden bir şeylere adapte olma becerisine sahiptiler.

 

Böylece o taşlı, topraklı dağlara uyum sağlayıp canavarlardan kaçınarak bugüne dek hayatta kalmayı başarmışlardı.

 

***

 

– Nicedir İmparator Arpen’in halefi olacak Oymacının bizi bulmasını bekliyorduk.

 

Weed, onların bu dostça söylemine rağmen pek de üzülmemişti.

 

Bu konuşma şekli onda yalnızca gözlerine kum kaçmış hissi uyandırmıştı.

 

‘Oymacılık Üstatlığı Görevi. Ratzeburg’u keşfedişim bir Oymacı olarak saygınlığımda ve yarattığım heykellerde olumlu bir etki yarattı ve bu haber tüm ırkların kulağına ulaştı. Zamanında Heykele Hayat Bahşetmeyi seçmemle Hayat Bahşedilmiş Heykel Irkıyla tanışmam farz oldu.’

 

– Biz Elflere kıyasla daha uzun bir ömür sürebiliyoruz. Fakat bir hayli güçten düştük. Eski halimize dönebilmemiz için Melbourne Safirinin gücüne ihtiyacımız var.

 

Bunu işiten Weed’in tüm bedenine bir ürperti geldi.

 

“Bir saniye, yoksa……..”

 

– Bizim için bu Safiri bulup onunla bir heykel yapabilir misin?

 

*Ttring!*

 

------------------------------------------------------------------

Ellyonların Safir İsteği

Tullen Krallığının Haineph Dağlarında insan elinden çıkma, Treipeak isimli bir kale bulunuyor.

Bu kale, Melbourne Madenlerini canavarlar ve diğer krallıklardan koruyor.

Bu madenlere kızgın ruhlar musallat olsalar da heykel yapımında kullanılabilecek en iyi safirleri çıkartabileceğiniz yer olma özelliğini de taşıyorlar.

Zorluk: Oymacılık Üstatlığı Görevi

Ödül: Ellyonların Sadakati

Görev Kısıtlamaları: En Az İleri Düzey 8. Seviye Oymacılık

Madencilik Yeteneği

Bir Şaheser Safir Heykel

------------------------------------------------------------------

 

Melbourne Madenleri, kıtanın en büyük demir ve safir deposu olmasıyla ünlüydü.

 

Bu madenlere sahip olan kişi, astronomik bir zenginlik ve güce de sahip olurdu.

 

Loncalar arasındaki sonu gelmez savaşların yaşandığı yer olan ünlü Oden Hisarı da oradaydı.

 

Ve an itibarıyla bu bölge, Kara Aslan Loncasının elindeydi.

 

– Yeterince uzun bir hayat sürdük ve Arpen İmparatorluğunun kültür ve sanatına özlem duyuyoruz. Bizler için bu heykeli yapmakta karar kılarsan sözlerine inancımız olacak. Ve taze meyve verecek olursan ruhlar seninle savaşmayacaktır.

 

Weed başıyla onay verdi.

 

“Öyleyse bu heykel konusunda hiç endişe etmeyin, yalnızca bekleyip görün.”

 

– Görevi kabul ettiniz.

 

– Teşekkür ederiz.

 

“Yok canım. Sizin için elimden ne gelirse artık…”

 

Çabalarının karşılığını on katıyla alabilecekken bu Oymacılık Üstatlığı Görevinde Ellyonlar için elinden gelenin en iyisini yapacaktı.

 

#Haydaaa! Bard Ray ve bizimkinin bu üstatlık görevlerinde kafa kafaya gittiği yetmezmiş gibi şimdi de burun buruna gelme ihtimalleri doğdu. Her ikisinin de sıradaki görevi Melbourne Madenleri civarında. Bakalım bu ‘tesadüf’ bize neler yaşatacak, hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44356 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr