LMS 11.10: İlk Üyelik Eğitimi

avatar
4417 15

Legendary Moonlight Sculptor - LMS 11.10: İlk Üyelik Eğitimi


Çeviri: AFMbey-nim

Düzenleme: Gandalf

 

Psikiyatrist, Dr. Cha Eunhee, hastalarını tedavi etmekteydi. Evlenme çağındaki bir kadınla seans gerçekleştiriyordu.

 

“Doktor, evlenme konusunda emin değilim. Erkek arkadaşım iyi biri ama çok fakir.”

 

“Çalışmıyor mu?”

 

“Kendisi ofis çalışanı. Ama ev kredisi olduğu için geriye para kalmıyor. Ve aslında.. kısa süre içinde internetten biriyle tanıştım, benden daha yaşlı ve ondan aslında çok hoşlanmadım, ama profesyonel bir mesleği olan biri. Bu durum gururumu okşuyor.”

 

“Yani erkek arkadaşından ayrıldın ve profesyonel olanı mı seçtin?”

 

“Bilmiyorum. Gerçekten karar veremiyorum. Bu durumun beni ne kadar da âdi biri olduğumu göstermesinden nefret ediyorum. Bu sorun yüzünden geceleri uyuyamıyorum ve başıma ağrılar saplanıyor.” // Sana az bile bacım..

 

Yaygın depresyon belirtisi.

 

Cha Eunhee kadını suçlamadı.

 

‘Realitede, bu durum eninde sonunda herkesin evinde yaşanacak’

 

Cha Eunhee akıl hastalığı doktoruydu, yani acıyı dindirme.

 

Ve yardım etmeye adanmıştı.

 

“Hanımefendi.”

 

“Evet?”

 

Doktor raporlara bakarak;

 

“Otuz yaşındasınız.”

 

“Evet.”

 

“Ortalama insan ömrü doksan , ki bu demek oluyor ki ömrünüzün üçte biri geçip gitti.”

 

“Evet öyle tabii.”

 

“On yıl sonra kırk yaşında olacaksınız, ve yirmi yıl sonra elli.”

 

“…..”

 

“Hayat bir yengeç gibidir, göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider, ve gözünüzü tekrar açtığınızda ne kadar çok vakit geçtiğini farkedersiniz. Ömrünüzde, sizin sevecek adamı seçmek için tek şansınız olur, veya istediğiniz evi ve arabayı elde edersiniz; bu sizin nihai kararınıza bağlıdır.” //Yengeç ne alaka yav. Neyse.

 

Doktor nazikçe konuşup hastayla olan seansı bitirdi.

 

“Vhevv, bu hastayla birlikte sabahki randevular neredeyse bitti değil mi?”

 

Dinlemekte olan hemşireler çok etkilenmişlerdi.

 

“İnanılmaz, doktor hanım!”

 

Hayat hakkında konuşmak basittir. Ancak, hastaların psikolojik durumunu, birkaç sıradan kelimeyle değiştirmek zordur.

 

Cha Eunhee ağız bükerek;

 

“Bu hayran olunacak bir şey değil. Esasında, bundan bir önceki hasta ile aynı sorun hakkında konuştuk.”

 

“Peki onun durumu?”

 

“Bir roman yazarı.”

 

“Öyle mi? Roman yazarlarının problemleri olur mu ki?”

 

“Tabii ki, onlar da insan, yaşlı bekar birisiydi, ve öldürülmesine ramak kaldığı zaman kafayı sıyırmış.”

 

“…..”

 

 Cha Eunhee’nin(ork Seechwi) ekipman parçaları bulması zordu ve insanların zırhları ve ekipman parçaları onun bedeni için uyumsuzdu. Orkların demirci olarak beceriklilikleri düşük olduğundan dolayı iyi malzemeler üretemiyorlardı, dolayısıyla piyasada iyi malzeme çok yoktu. Ama zamanla, ork nüfusu muazzam derecede arttığı için bu problem çözülebilirdi.

 

‘Öğlenleyin Royal Road’a bağlanmalıyım!’

 

Son zamanlarda, Cha Eunhee Royal Road’u düşündükçe içi kıpır kıpır oluyor, yerinde duramıyordu.

 

Sağlıklı ve güvenilebilir biri. Geomchi2!

 

Ork Seechwi olduğu zamanlarda, etrafında olan en tanıdık kişi Geomchi2’ydi.

 

İkisi henüz çok fazla diyalog kurmamıştı, ama Cha Eunhee, Geomchi2’nin temkinli davranışlarından ve sözlerinden dolayı, ona karşı ilgi ve yakınlık hissedebilirdi. Bazen, Geomchi2’nin utanç verici hareketleri Cha Eunhee’nin ilgisini çekiyordu.

 

Bazı zamanlarda, onu korumak için sarfettiği samimi, içten gayretleri Cha Eunhee’yi etkilemişti.

 

DN: “Ahan geliyor yeni bir aşk kesin”

 

“Huumm.”

 

Nazik bir gülüş Cha Eunhee’nin dudaklarından süzüldü.

 

Geomchi2 ile sohbet ettiği çoğu zamanlarda, düşük aşçılık yeteneği yüzünden, balıklar yanmış olsa da tadı güzel geliyordu.

 

Yine de, Cha Eunhee dikkatli davranıyordu.

 

--------------

 

“Seoyoon’un tekrar konuşması gerek.”

 

Seoyoon’un tedavisinde ilerleme katedilmişti.

 

Cha Eunhee, aradaki buzu kırabilmek için, gerçek dünyadan koparak, uzun zamandır Royal Road içerisindeydi.

 

Seoyoon uzun zamandır konuşmamıştı ve tek kelime etmeyen birine dönmüştü.

 

“Sorun değil, nasıl konuşulacağını unutmuş olabilme ihtimali var, ama eski haline dönecektir, düzelecektir.”

 

Bazı şeyleri acele ederek zorla düzeltmeye çalışmaya gerek yoktu.

 

Cha Eunhee konuşması için Seoyoon’u acele ettirmedi.

 

Eğer onu baskı ve zor kullanarak konuşturmaya çalışırlarsa, muhtemelen daha da içine kapanacaktır. On yıldan fazla bir süredir, sabırla Seoyoon’un doğal bir şekilde kendi gibi hissetmesini bekliyorlardı. Ve Cha Eunhee, Seoyoon’un bu şekilde davranmasına tanıklık etmişti.

 

“Bu arada, Seoyoon’un seansları nasıl gidiyor?”

 

Cha Eunhee biraz endişeliydi.

 

Seoyoon ayrıca okula da gidiyordu.

 

Eğer kişi gençliğinden itibaren hastanede yaşarsa, ileride topluma uyum sağlayamazdı. Seoyoon da, orta okulda özel öğretmenden ders almıştı, daha sonra liseye de resmi bir okulda devam etti. 

 

Tabii ki, o okul, özel öğrencileri eğitmeye adanmış bir yerdi.

 

Ve geçen sene, Seoyoon üniversiteden kabul almıştı.

 

Şartlar onun her gün okula gitmesine izin vermiyordu, ve bazen sadece okulun etrafında geziniyordu. Ama Bu yıl ilk kez derse girmişti.

 

“Umarım sorun yaşamaz. Bir arıza yaşamasını istemem. Okulda ne olup bittiğini bilmiyorum. Ne konuştuklarını nasıl anlayacak?”

 

Cha Eunhee bir sürü yanlış senaryo düşünüyordu, ki çoğu da yaşanma ihtimali düşük senaryolardı.

 

***

 

Lee Hyun(weed) pahalı eğitim ücretini zaten ödemişti, bu yüzden dersleri kaçırmak istemiyordu. Ama çok az kişi bunun farkındaydı.

 

Diğer öğrenciler okul dışı aktivitelere, sosyal etkinliklere katılıyorken, Lee Hyun sadece derslere katılıyordu.

 

“Dersi tekrar almamak için ortalama harf notu C olması gerek.”

 

Eğer aldığınız akademik dersin notu ortalamanın altında olursa, mezun olamazdınız. Lee Hyun kaldığı dersi tekrar alabilmek için pahalı eğitim ücretini tekrar ödemek istemiyordu. Bu yüzden okula devamsızlık yapmıyordu.

 

  Neyse ki,  üniversitede derslere düzgün katılım sağlamak C notunu garanti etmeye yetiyordu.

 

Lee Hyun genelde ön sırada oturur, profesörün söylediklerini not alırdı.

 

“Prof. Jeong Dongmin hakkında söylenenleri duydun mu?”

 

“Evet, dersleri oldukça iyiymiş.”

 

“Sonraki dönem dersini almalısın.”

 

Öğrencilerin tenefüste yaptığı konuşmaları Lee Hyun duyuyordu.

 

Öğrencilerin yarısı ders hakkında konuşuyordu, diğer yarısı da gruplara ayrılmış ve Royal Road hakkında konuşuyordu.

 

“Hadi bugün öğlen avlanmaya gidelim!”

 

“Ekipmanlarımı tamir etmeliyim.”

 

“Aydınlatma eşyası olan Sebon setine karşı savunm…”

 

“Nasıl oldu da Cha o kadar para buldu?”

 

“Bir aydır biriktiriyor. Bugün bir Sebon seti almaya çalışacağım. Çok heyecanlıyım.”

 

“Vhevv. Ben ne zaman seti giyeceğim, çok kıskandım.”

 

Lee Hyun ürkütücü bir gülümseme yaptı.

 

‘Bu öğrenci grubu da!’

 

Sebon setinin satın alma ücreti 420.000 Won nakitti.( 2.500tl.)

 

200 ila 250 leveller arasında olanlar için mükemmel bir setti.

 

‘Bir düşünelim bakalım, liseden daha yeni çıkmışlar yani öğrencilerin büyük bir kısmı hâlâ düşük levellerde.’

 

Kendi gibi karanlık oyuncularla karşılaştırıldığında, bu öğrenciler tamamen masum gibi  görünüyorlardı.

 

Lee Hyun sevinçle gülümsedi.

 

Ama daha sonra öğrencilerin fısıldamalarını duydu.

 

“Şu okula geri dönen Oppa* yine bize gülüyor.” // Japoncada, kendinden birkaç yaş büyük erkekler için kullanılan bir tabir.

 

“Bu çok fesatça bir gülüş.”

 

Lee Hyun’un nâmı/ünü tüm bölüm öğrencileri tarafından tescillenmişti.

 

Lee Hyun ders bitince eşyalarını toplayıp eve giderdi. Hiçbir okul aktivitesine katılmıyordu, ve kimseyle de iyi geçinemiyordu, dahası onu ‘şarlatan’ diye etiketlemişlerdi.

 

‘Başka ne seçeneğim var ki!’

 

Lee Hyun ayrıca, tenefüslerde ders kitaplarıyla meşgul oluyordu. Ama etrafındaki öğrencilerden gelen tepkiler hayal ettiğinden de ötedeydi.

 

“Şuna bak, ders çalışıyormuş gibi yapıyor.” //Lan bi rahat bırakın adamı.

 

“Eğer cidden çalışkan olsaydı, tenefüsteyken ne esnerdi ne de uyumazdı.”

 

Lee Hyun yapılan suçlamalara sitem etmemek daha iyi olur diye düşündü. Ona karşı çoktan önyargı besledikleri için, sitem etmenin yarardan çok zararı olurdu.

 

Ve aslında, öğrencilerin yaptığı o yanlış yorumlardan bazıları uygundu.

 

Lee Hyun için ortalamanın 2.0 olması yeterliydi.

 

‘Ortalama altında kalıp uyarı yemek istemiyorum. Ayrıca bir tane bile F almamam gerek.’

 

Derslere çalışmasının nedeni sadece okuldan atılmamak ve dersten kalmamaktı.

 

Her derse katılmış olsa bile, haftalık değerlendirme raporunda, profesörden kötü bir değerlendirme yorumu almak istemiyordu.

 

‘Benim her günüm böyle.’

 

Lee Hyun okulda olduğu dönemde bir başınaydı. Arkadaş edinmekten çoktan vazgeçmişti.

 

Ama bugün farklı ve özeldi. Öğrenciler bir şey hakkında heyecanlılardı.

 

“Bu sene nerede olacak acaba?”

 

“Bilmiyorum. Hiç bahsedilmedi.”

 

“Geçen sene çok güzel vakit geçirmiştik.”

 

Lee Hyun konuşulanları anlamıyordu.

 

‘Hafta sonu gezisi filan mı düzenliyorlar?’

 

Lee Hyun konunun kendiyle alakalı olmadığını düşündü, üzerine kafa yormadı.

O günki dersin sonunda profesör bir anda;

 

“Ders bitti. Ama biraz daha vaktimiz var. Birazcık ÜE(üyelik eğitimi) hakkında konuşalım mı?”

 

Çoğu kişi bunu arkadaşından ya da üst sınıflardan duymuştu, ama Lee Hyun ne demek olduğunun hiç farkında değildi.

 

‘Bu tamamen benle alakasız bir şey!’

 

Lee Hyun tabii ki gitmeyecekti. Eğer bunun için vaktiniz varsa, o halde, o vakti canavarları yenmek için ve daha fazla heykel/oymacılık yapmakta kullanmalısınız.

 

Ama profesör sanki Lee Hyun’un aklından geçenleri okumuş gibi, sözlerine şöyle devam etti; 

“Sanal gerçekliği daha iyi anlamamızda, gerçek bir macera yaşamak, sizce de önemli değil midir? Üyelik eğitimine kendinizi tam manasıyla vermelisiniz. Ayrıca yemek için kaytarmak yok. Notlarınızda büyük pay sahibi olan öğretmenleriniz tarafından  değerlendirileceksiniz. Tabii ki katılmayan öğrencilere not vermeyeceğim.”

 

Öğrenciler alkışladı.

 

Üyelik eğitimi, notlarda büyük etkiye sahipti.

 

Lee Hyun için, bahsedilen atmosfere katılması kaçınılmazdı.

 

“Profesör, bu seferki gezinin amacı ne?”

 

“Üyelik eğitimi ile alakalı bilmemiz gereken başka hususlar var mı?”

 

Sanal gerçeklik bölümünün üyelik eğitiminde yaşananlar oldukça benzersizdi. Üyelik eğitimleri İçki içmek ya da kültür paylaşmak değil, tam anlamıyla orijinal bir deneyimdi.

 

Her üyelik eğitimi organizasyonu kendine has bir konsepte sahipti, ve bu konseptler her yıl değişirdi.

 

Tabii ki profesör konseptlerle alakalı hiçbir şey söylemezdi.

 

“Gruplarınızı oluşturduğunuzda öğrenirsiniz. Öğleden sonra konferans salonunda toplanın. Oh, bu arada, Hepinizin gayet iyi tanıdığı Seoyoon da okula geldi. Düşük bir ihtimalle o da üyelik eğitimine katılabilir. Ama beklentinizi yükseltmeseniz iyi edersiniz, tamam mı?”

 

Tam o ânda, erkeklerin bakışları değişti.

 

***

 

Diğer derslerini bitirdikten sonra, Lee Hyun yavaşça salona yöneldi.

 

‘Bu gerçekten tuhaf.’

 

Kütüphanede bir kişi bile yoktu. Normalde, öğrenciler çimlerde ya da diğer laboratuvarlarda aylaklık ederdi. Ayrıca okul kafeteryasında veya yiyecek büfelerinde insana rastlamak zordu. 

 

‘Sanırım dersleri erken bitmiş olmalı.’

 

Lee Hyun sakin sakin ilerledi.

 

Aslında, üyelik eğitimine katılması emredilmişti, bu yüzden kalpten isteyerek gitmek yerine emredildiği için gidiyordu.

 

‘Eğer katılmazsam notlarım sıçar.’

 

Lee Hyun nihayet yavaş tempoyla da olsa toplantı salonuna vardı.

 

Biraz gecikmişti. Ama salonda halihazırda gürültü koparan bir insan seli vardı.

 

“İteklemeyin!” //Kim elledi lan götümü

 

“Nerede o?”

 

“Şuradakilerin arasında.”

 

Çoğu kişi bir şey görmek için çabalıyordu.

 

“Mühendislik bölümünden geldim. Acınacak haldeyiz. İzin verin bir bakalım.”

 

“Lütfen, mühendislik bölümü öğrencileri geri dursun!”

 

“Eğer onu görürsem, o zaman yaşama isteğim artacak, anlarsın ya.”

 

“Keukheuk! Kız arkadaşlarımız var ve şu yaptığımıza bak, her açıdan çok yanlış, ama yine de...”

 

Arkada oturan tüm erkeklerin sesleri samimiyetle yankılandı.

 

Lee Hyun insan selinin arasından zar zor geçerek salonun girişine gelebildi. Kapıda, sanal gerçeklik bölümü üst sınıf öğrencileri vardı ve kimin girip girmeyeceğini belirliyorlardı.

 

“Üzgünüm, diğer bölüm öğrencilerinin girmesi yasak.”

 

Kapıdaki öğrenciler Lee Hyun’un girmesine de izin vermediler.

 

“Ben de sanal gerçeklik bölümü öğrencisiyim.”

 

“Huh?”

 

“1. Sınıf.”

 

Lee Hyun havalı bir şekilde cevapladı. Kapıda nöbetçi olan iki öğrenci birbirlerine baktılar ve pişmiş kelle gibi sırıttılar.

 

“Kim 1. Sınıf?”

 

“Kim bilir?”

 

Lee Hyun’un da üst sınıf olduğunu düşündüler.

 

Bu durum okulda sıklıkla gerçekleşiyordu.

 

“Pardon, kimliğinizi gösterebilir misiniz acaba?”

 

“Tabii, buyurun bakın.”

 

Lee Hyun kimliğini gösterdi.

 

“Doğruymuş. Girebilirsin.”

 

“Tamamdır.”

 

Kimliğini gösterdikten sonra, Lee Hyun kapıdan geçti ve salona girdi.

 

Salonda halihazırda birçok sanal gerçeklik bölümü 1.sınıf öğrencisi vardı.

 

Öğrencilerin çoğunun gözü belirli bir yöne bakıyordu.

 

“Cidden çok güzel.”

 

“O bir tanrıça, tanrıça!”

 

“Ondan daha güzel ne olabilir?”

 

“Ah bir kere sesini duyabilsem, adımızı bir kez bile söylese, kendimi cennette hissederim.”

 

“Bunun için iki defa orduya yazılırım.”

 

Serseme dönen ve homurdanan erkekler gibi, kadınlar da aynı durumdaydı.

 

Aralarında güzel kadınlardan hoşlananlar da vardı, ama çoğu kızkançlıkla bakıyordu. Kıskananlar biliyordu ki rakipleri böylesine üst seviyede olduğu için sonsuza dek kıskançlığa mahkumlardı.

 

Lee Hyun;

 

“Nereye bakıyor lan bunlar?”

 

Ve sonra nedenini anladı;

 

Seoyoon!

 

Cildi bebek cildi gibi temiz ve pürüzsüz, gözleri ceylan. İnsan gözü bu kadar güzel olamazdı.

 

Hilal gibi kaşları alnı ile ahenk içindeydi. Ayrıca burnu da kusursuzdu.

 

Eğer bir kişi bir süreliğine bu yüze baksa, bu ışıltıdan kendini alamazdı.

 

Elleri, ayakları ve vücudu güzellik saçıyordu.

 

Ayrıca giydiği elbiseler de zarifti, sanki tam onun için dikilmişlerdi.

 

Tüm vücudu zerafetle kaplıydı.

 

Lee Hyun acayip şaşırmıştı.

 

“Keoheok!”

 

O Seoyoon gerçek dünyada cidden de varmış!

 

‘Onun, oyun içi görünüm ayarlarıyla yapıldığını sanıyordum.’

 

Gerçeğiyle karşılaştırılınca, Royal Road’daki güzelliği eksik kalırdı.

 

‘Aklıma gelmişken, Royal Road’da genelde hantal zırhlar giyiyor.’

 

Lee Hyun sessizce onu izledi.

 

Ama, sanki Lee Hyunun ilgisini hissetmiş gibi, Seoyoon aniden kafasını yana çevirdi ve Lee Hyun’a baktı.

 

“Ugh!”

 

Lee Hyun kızların arkasına saklanarak, hemen göz temasından kaçındı.

 

Hayatta kalma adına Sanal içgüdüsel tepki!

 

Royal Road’da, Seoyoon adına birçok hata yapmıştı.

 

Gizlice, onun birçok heykelini yapmıştı. 

 

Oyun içindeyken Seoyoon’dan kaçındığı zamanlar yüzünden, gerçek hayatta da ondan kaçınmak gayet doğal hale gelmişti.

 

Seoyoon da kısa bir süreliğine Lee Hyun’un saklandığı yere baktı. Ve sonra önceden baktığı yere çevirdi bakışlarını.

 

Lee Hyun kızların arasına karıştı, ve yavaşça yönünü Seoyoon’dan uzağa çevirdi.

 

Kızlar Lee’nin arkasından fısıldadı;

 

“Gördün mü?, göz temasından kaçınıyor.”

 

“Wow, çok ürkütücü!”

 

“Ne kadar da salak.”

 

Yine yanlış anlaşılmıştı.

 

İyice derinlere işleyen yanlış anlaşılma, artık kök salmış dallanıp budaklanmıştı.

 

Artık bu durumu geri almanın imkanı yoktu.

 

****

 

Üyelik eğitimi, fakülteler ve son sınıf öğrenciler tarafından yönlendiriliyordu.

 

“Bu sene, üyelik eğitimi organizasyonları bir adada gerçekleşecek. Sahil şeridinde kalacağız ve neolitik çağı taklit edeceğiz.”

 

Son sınıflar eğitimin amacını tarif ediyorlardı ama 1. Sınıflar sadece Seoyoon’a odaklanmışlardı.

 

Tabii ki, Seoyoon’un yakınında olanlar da vardı.

 

Birinci sınıflar arasında Seoyoon hakkında laklak edenler yine de ağızlarından çıkan kelimelere dikkat ediyorlardı.

 

“Bu Seoyoon seonbae*. Böyle bir güzelliğin var olduğuna inanmadığım için onun hakkında söylenenleri abartı sanıyordum.” // Japoncada birkaç yaş büyük kişiler için kullanılan kelime.

 

“Bence ünlülerden bile daha güzel.”

 

“Ama neden hiç arkadaşı yok?”

“Haberin yok mu? Seoyoon seonbae-nim çocukken mental bir şok geçirmiş, ve bir daha ağzından kelime çıkmamış.”

 

“Gerçekten mi? Şimdi neden hiç konuşmadığı anlaşıldı.”

 

“Ayrıca okula pek sık gelmez. Bu, bu yıl okula ilk gelişi galiba.”

 

“Gerçekten asil ve masum/saf bir kişi.”

 

Lee Hyun bağırmak istedi.

 

‘Hepiniz kandırılıyorsunuz.’

 

Nasıl olur da Seoyoon asil ve masum biri olabilir!

 

Lee Hyun Seoyoon’un tabiatını herkesten daha iyi biliyordu.

 

Eğer, Lee Hyun’un 4 gün 3 gece boyunca şahit olduğu , Seoyoon tarafından canavarların katledilmesini görselerdi, ona bir daha asil ve masum demezlerdi.

 

Oyuncuların levellerini umursamadan onları sinek gibi avlıyordu, aynı Berserkerlerin yaptığı gibi.

 

Kılıcını salladığında Lee Hyun bile korkuya kapılmıştı.

 

‘Böylesine küçük bir bünyeye rağmen ne kadar da güçlü bir kadın.’

 

Ayrıca, insanların aldandığı bir nokta daha vardı.

Konuşabiliyordu.

 

Ejderha tarafından katledilmeden hemen önce net bir şekilde bir kelime söylemişti, arkadaşım.

 

‘İtemlerinin kaybolmasından korkmuş ve beni, o kelimeyle, arkadaş listesine eklemişti.’

 

Seoyoon’un hilekar yönü bununla da sınırlı değildi.

 

Lee Hyun, Seoyoon oyuna tekrar bağlandığında, hemen itemlerini iade etmeye çalışmıştı. Ama cevap yoktu.

 

‘Domuz eti, deri ve eşyalar. Onlara ihtiyacı olmadığı için beni görmezden geldi. Bana cevap vermediğine veya geri dönmediğine göre, iyi bir görev ya da yoğun bir avlanma peşinde olmalı.’

 

Seoyoon’un zalim doğası! 

Lee Hyun Seoyoon’a aldananlara acıdı.

 

Son sınıf öğrencisi konuşmaya devam etti;

 

“Bu yüzden, bugünün en önemli önceliği grupları oluşturmak. Bu seferki eğitimin bilindik eğitimlerden farklı olduğunu yazın bir kenara. Bu yılın konsepti ‘Yaban.’”

 

“Yaban?”

 

Birinci Sınıflardan bazıları sordu.

 

Çünkü bu tek kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorlardı.

 

“Aynen, yaban!, resmen yaban! Düzgün bir konaklama yeri, dışardan hazır gıda vs her şey yasak.” //Oha survivor başladı..

 

“Peki yanımıza ne alabiliyoruz?”

 

“Buna siz karar verin?”

 

“Hm?”

 

“Her bir grup yanına ne alacağına kendi karar versin. Fakat, bütçe sınırı kişi başı 50.000 won(300tl). Alınan malzemeler, eğitime katılabilmeniz için bütçenizi aşmamalı”

 

Konuşmanın ardından birinci sınıflar afalladı.

 

“Aman tanrım! Sadece 300tl!”

 

“300 lira ile ne yapabilirim ki?”

 

Öğrenci, birinci sınıfların evhamlarına aldırış etmeden devam etti;

 

“Orada 3 gün 2 gece kalacağınızı göz önüne alırsak, ben de 300 lira limitin düşük olduğunu düşünüyorum. Fakat, grup üyelerinizle iyi bir plan yapıp, çektiğiniz çileden dolayı daha güçlü bağ kurarsanız, hiç de fena olmaz değil mi? Ayrıca, profesör notlarınızı yabana ne kadar adapte olabilmenize göre verecek, bu yüzden herkes sıkı çalışsın”

 

Nezih bir restoranda güzel bir yemek yaklaşık 10.000(60tl) won civarındaydı. Bu yüzden kişi başı 300 liralık kısıtlı bütçe oldukça zorluydu.

 

Lee Hyun farklı düşünüyordu.

 

‘Üyelik eğitimi oldukça lüks. Ne tür bir yaban gezisi size 2 günlüğüne 300 lira verir ki?’

 

Ona göre verilen ücret 1 hafta için yeterdi.

 

Bugünlerdeki soğuk gecelerde bile, kişi fazla miktarda gazete bulursa, geceyi atlatabilirdi.

 

Eğer mecbur kalırsa, uyuma yeri yapmak için taşla toprağı kazabilir, köklerini yemek için ağaçları yerinden sökebilirdi. Çünkü mevzu bahis 2 günlüğüne hayatta kalmaktı.

 

“Her bir grup 8 kişilik olacak. Bu eğitimde, üst sınıflar farklı gruplarda olmak zorunda değiller. Lütfen grubunuzu düzgün şekilde oluşturmak için bir araya toplanın. Ama her türlü durumda, gruplar en az 3 kız 3 erkek içermeli. Şimdi lütfen grupları belirleyin.”

 

Birinci sınıflar grup arkadaşlarını bulmak için arı gibi ordan oraya dolaşıyordu.

 

“Seona, bu tarafa gel.”

 

“Jaejia, buraya gel!”

 

Herkes, grupla tanışıklığı olan bir üst sınıf arıyordu.

 

Birbirine kenetlenmiş uyumlu üyelerden oluşan bir grup kurmak istedikleri için, herkes önceden tanıdığı kişileri arıyordu.

 

Lee Hyun ise ortada kalakaldı.

 

‘Kimseyi tanımıyorum, o yüzden onlar alımları bitirene kadar bekleyeyim, sonra eksik olan gruba girerim.’

 

İstediği tek şey not olduğu için hangi gupta yer aldığı önemli değildi.

 

“Donghyeon, buraya!”

 

“Üst sınıf Sangho, gel bize katıl.”

 

Git gide daha fazla kişi azaldı, ve geriye 3 üst sınıf öğrenci kaldı. Park Sunjo, Lee Yuu-Chong ve Min Sura.

 

Birinci sınıflar üst sınıfları seçmekte hızlı davrandılar, ve kalanların bir grup oluşturmasını zorlaştırdılar.

 

Seçilmemiş 20 kişi kalmıştı.

 

Park Sunjo Lee Hyun’u gördü.

 

“Lee Hyun Hyeong-nim, bu tarafa gel, iki kişilik boş yerimiz var!”

 

Bu durumda, Lee Hyun, kendisini üst sınıf zannetmelerinin daha iyi olacağını düşündü.

 

Lee Hyun utangaçlık içerisinde başını kaşıdı.

 

“Rahatsız olmana gerek yok. Bu eğitime katılabileceğimi zannetmiyordum bile.”

 

“Hadi! Beraber bir grup olalım Hyeong-nim!”

 

“Anlıyorum, peki olur, istersen tabii.”

 

Lee Hyun nezaketle cevapladı ve Park Sunjo’nun grubuna katıldı.

 

Çok kısa bir sürede gruptakilerle tanıştı ve onun için bu gruba katılmak en doğrusuydu. Kısa süre sonra gruba 2 kız daha katıldı.

 

“Merhaba, ben Hong Seonye.”

 

“Senin hakkında çok şey duydum. Ben Ju Eunhee.”

 

“Lee Hyun. Tanıştığıma memnun oldum.”

 

İki kız Lee Hyuna karşı, bölümdeki kötü itibarından dolayı, biraz gönülsüz yaklaştılar.

 

Öyle olsa bile, yine de nefret etmiyorlardı.

 

‘Her neyse, en azından ,bu şekilde eğitime katılabilirim.’

 

Lee Hyun rahatlama hissetti.

 

Sonra, biri geldi ve Lee Hyun’un arkasında durdu.

 

Salondakilerin dikkati ona yöneldi. Lee hyun’un yanındaki Seoyoon’du.

 

***

 

Daha önce hiç üyelik eğitimine katılmamış olan ‘Seoyoon’

 

‘Hiç kimse beni sevmeyecek.’

 

İnsanlarla tanışmaya korkuyordu. Canının yanmasından korkuyordu. Bu yüzden kendini donmuş/ buzlu bir alana hapsetmişti.

 

Sonra, Lee Hyun’u buldu.

 

‘Bu o.’

 

Gerçekteki görüntüsü, Royal Road’daki  görüntüsü ile aynı olmasaydı, onu asla tanıyamazdı.

 

Seoyoon Onunla tanışma şansı bulup ona eşlik ettiği zaman,  lee Hyun yemek pişirmiş ve bir heykel yapmıştı.

 

‘Aşk dolu çiftin kalp ısıtan heykeli, o adam.’

 

Seoyoon farkında olmadan Lee Hyuna doğru elini uzattı.

 

Lee Hyun arkasını döndü, ve karşısında Seoyoon’u gördü.

 

Lee Hyun’un gözleri büyüdü; kişinin, hiç beklenmedik bir anda gelen durumlar karşısında içgüdüsel davranışı.

 

“İmkansız… üyelik eğitimi. Benimle gelmek istiyor…?”

 

Seoyoon onaylar şekilde sessizce başını salladı.

 

Seoyoon, eğitimde Lee Hyun ile beraber olursa çok hoş olur diye düşündü. Şurası kesindi ki, Seoyoon’a göre, Lee Hyun onu terketmezdi çünkü onlar arkadaşlardı.

 

Seoyoon’a göre, birbirlerini arkadaş listesine ekledikleri anda, Lee Hyun’u çoktan arkadaş olarak kabul etmişti bile.

 

 

DN: “Bölümümüz burada bitiyor. Umarım okurken keyif almışsınızdır.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46709 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr