LMS 9.11 - Savaş Tanrısı Weed

avatar
7944 22

Legendary Moonlight Sculptor - LMS 9.11 - Savaş Tanrısı Weed


 

Çevirmen: ShamanYabgu

 

 

''Versailles Kıtasının Tarihi'' KMC Media'nın en popüler hikayesiydi.

Shin Hye Min, programı, birçok Royal Road oyuncusunun dikkatini çekecek şekilde hazırlamıştı.

''Evet, bugün ki programda sizi, her bir krallığın basit eşyalarının değeri hakkında bilgilendireceğiz. Bu arada Oh Juwan, bize söyleyecek çok önemli bir şeyin olduğunu duydum.''

''Bu doğru. Birçok oyuncu dikkatini Bikeijeu Krallığına yoğunlaştırmış durumda.''

''O niye? Orada neler oluyor?''

''Örnek vermek gerekirse, devasa canavar lejyonu Bikeijeu Krallığına ilerliyor. Bu canavarlar Beurukei Dağlarından inmekte. Hareket rotasyonları tam olarak bilinmiyor ancak acil şekilde bunu araştırıyoruz.''

(Ç.N: Lejyon eski roma'da piyade ve süvarilerden oluşan askeri birlik anlamına gelmektedir. Günümüzde ise birkaç takımdan oluşan askeri birlik yerine kullanılır.)

Ürün değerleri hakkında bilgiler, canavarlar ve rotasyonları hatta en basit bilgileri bile temin ediyorlardı. Versailles Kıtasında ne varsa haberleri vardı.

Eğer lejyonun yakınlarında bir çömez varsa korkudan titremesini durduramazdı bile.

On binlerce canavar insanları katlederek ilerliyordu.

Tüccarlar için bu tam bir cehennemdi, ancak paralık askerler için oldukça güzel bir haberdi. Asillerden ya da Derebeylerinden alınan canavar kesme görevlerinden paylarına düşen ödül ve katkı puanları şahaneydi.

Buna rağmen, katılan bir çok yüksek seviye paralı asker pay almıyordu. Canavarların savaşta ilerleyişini izlemek, oldukça sıra dışı bir deneyimdi.

Ayrıca canavarları acilen hizaya sokmak için inanılmaz bir ilgi vardı.

Yine de, canavarların Bikeijeu Krallığına ilerleyişiyle çok fazla seyirci ilgilenmiyordu.

''Evet, bu Bikeijeu Krallığı hakkında anlatacaklarımızın sonu.''

Shin Hye Min, haber başlıklarıyla çabucak devam etti. Seyircinin neyi beklediğinin oldukça farkındaydı. Ana monitörde yüzlerce seyircilerin yorumunu görebiliyordu.

-Şu şahsı ne zaman canlı yayında göreceğiz?

-Ortaya çıktığında, lütfen ona son havadisleri sorun.

-'Lütfen ona Hortlaklar Ordusunu ve Tori'den nasıl bir item elde ettiğini sorun.

-380 seviye, tokmak şövalyelerinden biriyim. Asla hafife alınmayacak bir gücüm var. Bana yetişebilir mi?

-385 seviye keşişim ve onu en azından avlanırken görmek istiyorum. Lütfen bunu ona söyleyin.



Bunlar izleyici kısmındaki yorumlardı.

Birkaç gün önce, KMC media  reklam olarak eski, ünlü Continent of Magic oyuncusu şimdi de Royal Road'a başlamış oyuncu hakkında telefon röportajı hakkında fragman yayınlamıştı.


Bu birçok insanın ilgisini çekmiş, görüntülenme sayısını ikiye katlamıştı. Yetenekli sunucu Shin Hye Min bile ağzının kurumasına engel olamıyordu...

''Bugün duyuruyu yayınladık, Weed adıyla tanınan oyuncuyla röportaj yapacağız. Tekrarlıyoruz, Weed Continent of Magic oyununun en güçlü en yüksek seviye karakterine sahipti. Hortlak lejyonlarının bozgunuyla beraber Weed bizimle röportaj yapmaya hazır hale geldi.''

''Cidden Shin Hye Min? Yayın dediğinde şüphelendim ama Weed'i görebilecek miyiz?''

Oh Juwan heyecanını saklayamadı.

''Evet bu doğru. Telefon bağlantısını kurduk. Başlamaya hazırız.''

''Tabi ki. Weed gibi bir kahraman daha yok.''

Oh Juwan, Weed hakkında çok fazla hikaye işitmişti.

Hikayelerin birinde, Continent of Magic oyununda geçilemez olarak bilinen zindanı tamamlamış hatta boss'u bile kesmişti. Bu sayede bir efsane olmuştu.

Aynı Weed ile şimdi röportaj yapacakları için, Oh Juwan çok memnundu.

Prodüksiyon direktörü, Shin Hye Min'e monitörden baktı, başlamaya hazırlardı.

Telefon çaldı.

''Evet, öyleyse Weed-nim ile röportaja başlıyorum.''

Shin Hye Min vakit kaybetmedi. Birçok insan bunun için bekliyordu.

Royal Road'da bazen Weed ile birbirlerine fısıldıyorlardı. Buna rağmen şimdi herkesin hakkında konuştuğu Weed ile röportaj yapacağı için içi ürperiyordu. Acaba kaç insan bu anı beklemekteydi?

-Merhaba?

Stüdyoda sesi duyulduğu anda kalp atışları durdu.

-Sonunda geldi!

-Weed konuşuyor!

-Weed'in doğruca kendisinden bir telefon görüşmesi!

Her on saniyede en az 100 yorum geliyordu. Bu ne kadar insanın olaya konsantre olduğunu gösteriyordu.

Shin Hye Min çaba harcamadan konuşmayı devam ettirdi.




-Merhaba, Weed-nim. Röportaj boyunca sana karakter isminle sesleneceğim. Bu senin için uygun olur mu?

-Evet.

Weed kısaca cevapladı. Tam ismini vermektense karakter ismi çok daha iyiydi. Prenses Şövalye gibi bir şeyle seslenilmesi ne kadar acı verici olurdu!

-Oh Juwan stüdyomuzda. Lütfen birbirinize merhaba diyin.

-Ben Oh Juwan. Meşhur Weed ile tanışmak benim için büyük bir onur.

-Sizinle tanıştığıma memnun oldum.

-Lütfen seyircilerimizi selamlayın.

-Selam millet.

Lee Hyun kısa biçimde cevap verdi.

Shin Hye Min'in içi yanıyordu.

'Cevapları bu kadar kısa olamaz.'

Bu sesli bir yayındı. İzleyiciler kısa bir yayın yerine daha kabul edilebilir bir şeyler bekliyordu.

Olaya dramatik efekt verebilmek için yazarın hazırladığı başlıkları okumak gibi yollar vardı, ancak durum bu değildi. Canlı röportajlarda, önceden hazırlanmış konu başlıkları yotu.

Shin Hye Min gülerek sordu.

-Weed-nim, kendini rahatsız hissettiğin bir durum mu söz konusu?

-Sadece biraz.

-Benim yüzümden mi?

-Evet.

Bu beklenmeyen cevap karşısında Shin Hye Min ve Oh Juwan utanmıştı.

Röportaj yaparken alakasız şikayetlere maruz kalmak istemezdiniz. Buna rağmen bunu kabullenmeleri gerekiyordu. Lee Hyun boyun eğmiyordu.

'Bu yayın bir hataydı!'

Shin Hye Min avuç içlerinin terlediğini hissetti, yinede röportaja devam etmesi gerekiyordu.

-Nasıl cevap vermemi istiyorsun? Eğer özür dilememi istiyorsan dilerim, eğer düzeltilmesi gereken bir durum varsa düzeltirim.

Hımm?

-Benden akşam 7'de aramamı rica ettin, ancak röportaja bu şekilde devam edeceksek senin beni araman gerekirdi. Telefon faturaları çok pahalı.

''....''

(Ç.N: Bayadır pintilik yapmıyordun reis özlemişiz.)

Yetenekli sunucu Shin Hye Min sözün bittiği yerdeydi. Oh Juwan'ın da söyleyecek bir şeyi yoktu, yardım edemiyordu.

Stüdyonun özür dilenecek büyük bir hata falan yaptığını sanmışlardı!

'Aşırı pinti!'

Yalnızca eli sıkı Lee Hyun onları böyle şaşırtabilirdi.

Kısa süre sonra Shin Hye Min kendini topladı.

-Evet, bu bizim hatamız. Ancak Weed'in badireleri hakkında oldukça meraklıyız. Önce Continet of Magic hesabını sattın. Satıldığında internette koca bir curcuna yaşandı.

Lee Hyun'un hesabını sattığını bilmeyen yoktu.

Zamanında Continent of Magic, Royal Road kadar ünlü bir oyundu. Yıllarca popüler olmasına rağmen, Royal Road çıktıktan sonra düşüşe geçti.
CTS media hesabı satın almasının ardından bu büyük olay için hemen VR programlarını durdurdu.

(Ç.N: VR-Virtual Reality : Sanal gerçeklik)

Ardından hemen Weed'in elde ettiği itemları ve temizlediği zindanların rekorlarını yayına soktular!

Zamanında Continent of Magic çok sayıda insan sayesinde bu olay oldukça iyi reyting getirmişti.

Tıpkı Continent of Magic oyunun sahibi olan şirketin Royal Road oyunun denenmesi ve ünlenmesi için yaptığı yardımlar gibi.

Continent of Magic oyunu bir kez daha oldukça popüler oldu ve zaman içinde daha fazla ünlü hesap satılmaya başladı.

Shin Hye Min kıskanç bir tavırla konuştu.

-Hesabını 3 milyon won gibi uçuk bir rakama sattığını duydum. Bu çok fazla para. Lüks bir arabamı aldın ya da özel bir şey?

Lee Hyun'un cevabı oldukça özlüydü.

-Artık öyle bir paraya sahip değilim.

-Evet?

-Eğer bir günde 3 milyar won kazanıyorsanız ve onun 3 milyar olarak kalmasını istiyorsanız, yarınlar gelmeden çok fazla çalışmalısınız.


-Ah, bunlar gerçekten güzel sözler.

-Ne kadar paranız olursa olsun, başarı ile kazandığınız parayla karıştırılmamalı.

Lee Hyun'un 3 milyar won kazandığı doğruydu. Ancak parayı alacaklı aç köpek balıklarına kaptırmıştı.

Lüks içinde yaşayan birçok insan bu durumu anlayamazdı.

-Pekala Weed için 2. soru geliyor.

Shin Hye Min kısa cevaba hazırdı bu yüzden farklı bir soru hazırlamıştı.

-Continent of Magic'te hızlıca seviye atlayıp, herkesi geride bıraktın. Bu doğru mu?

-Evet.

-Belki sırrını bizimle paylaşabilirsin?

-Her bir canavarı avlayın. Canavarlarla dolu bir mekan bulun ve hepsini öldürün.

Oh Juwan duyduklarına inanamıyordu.

-Weed bende Continent of Magic oynadım. Ancak senin seviyen baya olağan dışı. Başka numaran olmadığına emin misin?

-Çünkü ben her gün avlandım.

-Peki avlanmak sıkıcı olmuyor muydu? Birkaç canavarı anlarım ancak saatlerce avlanmak seni sıkmadı mı?

-Hiç öyle hissetmedim.

''...''

Lee Hyun hiç sıkılmadığını söylemişti. Güzelce, Oh Juwan'a söylemişti. Shin Hye Min sıradaki soruyu sordu.

-Her gün Continent of Magic mi oynadın?

-Ne zaman boş vaktim olursa, evet.

-En uzun ne kadar oynadın?

-204 saat.

''Efendim? Soru hiç durmadan ne kadar oynadığındı.''

Shin Hye Min ve Oh Juwan soruyu yanlış anladığını sandı. Ancak Lee Hyun soruyu doğru anlamış ve cevaplamıştı.
-En uzun derken, hiç kalkmadan en uzun ne kadar oynadığını sormuştum.

''Bu doğruydu.''

-204 saat.

''....''



-Hadi oradan!

-Yalan söylediği ortada.

-Nasıl biri 204 saat boyunca oynayabilir ki?

-Continent of Magic'de Weed'in fanıydım. Bir zindana girdiğinde temizleyene kadar asla çıkmazdı.

-Yinede 204 saat aralıksız oynadığına inanmıyorum!

-Sözleri hiç mantıklı gelmiyor.

Shin Hye Min ve Oh Juwan hataları yüzünden utanmışlardı.

Sunuculuğun esas gerekliliği röportaj yaptığı kişi ne derse desin tolerans göstermekti. Ancak bu inanılmaz cevaptan sonra yüz kasları gerilmeye başladı. Mesaj penceresi de kızışıyordu.

Nihayetinde Shin Hye Min  şaşkınlığını giderip sordu.

-Weed-nim acaba süreyi yanlış hesaplama ihtimalin var mı?

-Hayır yanılmıyorum. Çıkış yaparken 204 saat oynadığımı söyleyen bir mesaj aldım.

-Ah yani 204 saat boyunca çevrim içi oldum diyorsun? Bilgisayarını açık bırakıp 204 saat boyunca oyuna bağlı kaldın?

Shin Hye Min, Weed'in cevaplarını mantıklı hale getirmeye çalışıyordu ancak bu mümkün değildi.

-Hayır 204 saatimi oynayarak harcadım.

''....''

Shin Hye Min sonunda tamamen kaybolmuştu. Oh Juwan atmosfere daha fazla dayanamadı, sonunda inkar etti.

-Bir insan nasıl 204 saat boyunca uyumadan oyun oynayabilir?

Konu yemek olsa oyun oynarken yiyebilirdin. Ancak insanların uyuması gerekirdi.

- Eğer oyun oynuyorsanız, uykunun üstesinden gelebilirsiniz.

-Nasıl oluyormuş o?

-Avlanırken ve görev yaparken tamamen bağlanmış oluyorsunuz ve bu sayede uykunuz gelmiyor.

''Evet?''

-Başlarda cidden uykunuz geliyor. Ancak 50 saatten sonra uyku  o kadar kolay gelmemeye başlıyor. 100 saatin ardından gözlerim tamamen açık kalmaya başladı ve rekorumu korudum.

''...''

-Artık oyun oynamak ve uyumak arasında ayrım yapamayacağım bir durumdu! Ancak, biri uykulu veya yorgun hissetmeden oynamaya devam edebilir.

-204 saat oyun oynamak. Bu birinin durmadan yapabileceği maksimum süre gibi duruyor.

-Hiçte değil. Oynamayı kestim çünkü mause'um kırıldı...

'Biz normal insanlarız.'

İnsanlar bir, iki gün boyunca oynadıklarında kendilerini kötü hissederlerdi. Ancak Lee Hyun için bir, iki gece çocuk oyuncağıydı.

Shin Hye Min ümitsizce sordu.

-Bu kadar uzun süre oyun oynarken düzgün beslenebiliyor musun?

-Hayır. Evde yiyecek bir şey yok...

Bu arada evde cidden yiyecek pek bir şey yoktu.

Ancak Shin Hye Min ve Oh Juwan bunu yanlış anlamışlardı.

'Sanırım çılgınca oynamaktan kendine yiyecek bir şeyler hazırlayamıyor.'

Oh Juwan endişeyle sordu.

- Bu halde ne kadar süre oyun oynadın?

-3 yıl kadar. Sadece oyun oynamıyordum. Çeşitli işlerde çalıştığımdan vaktim olduğunda oynuyordum.

Shin Hye Min dikkatlice sordu.

-Vücudun kötüleşiyormuydu?

-Yemek yemeden koca gün sandalyede oturunca yürümek biraz garip oluyor. Bacaklarımın köreldiğini söylemiş miydim? Tüm vücudum böyle ağrımaya başladığında egzersiz yapmaya başladım. Vücuda iyi bakmak önemlidir.

-Uzun süre hastanede yatan ağır hastalarda da aynı semptomlar gözlemlendiği söyleniyor...

-Evet benzer olabilir.

''...''

-Diğer semptomlar yüzümü yıkayınca ortaya çıktı.

-Yüzünü yıkayınca mı?

-Evet. Yüzümü yıkar yıkamaz burnum kanamaya başladı...

''....''


-Para harcayıp hastaneye gitmek dışında çarem kalmamıştı. Orada doktor bana bir şey söyledi. Eğer uzun süre oyun oynarsan bilgisayarın havalandırması zararlı olabiliyormuş...

Shin Hye Min ve Oh Juwan'ın suratları bembeyaz olmuştu. Weed'e Savaş Tanrısı dediler! Sakat formun gerçekliğine küçük bir bakış atmışlardı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46067 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr