Kraliyet Başkenti Savaşları ③

avatar
1695 6

Kumo Desu ga, Nani ka? - Kraliyet Başkenti Savaşları ③


Kraliyet Başkenti Savaşları ③



Yazarın notu: Shun'un bakış açısından
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ah, Shun. Ne zaman Drake gibi bir kavalye yetiştirdin kendine?



Gökyüzünde uçuyoruz şimdi.
Drake'in sırtında gidiyoruz.

Aslında, şu ana kadar bu arkadaş bir Drake değildi, ancak Çağırma yetisini biraz yükselttim, ardından baktım ki bu hale gelmiş.



Koca beyaz bir Drake, biz üstünde giderken dahi oldukça sakin.
Aslında kendisi benim "Çağırma" yetimin alt dalı olan "Evcilleştirme" yetimi kullanırken bana hep yoldaşlık etti. Her yerde bulunabilecek, kertenkeleye benzer figürdeki bir canavardı, bu türe Peotrat diyorlar.
Bir canavar olduğu düşünülse dahi kendi boyutu bir avuç kadardı, anlayacağınız bir canlıya zarar vermesi hayli güç.
Ardından, düşük seviye bir Drake'e evrilmiş ben görmeden, Kahraman olmadan önce bir çağırayım dedim de... Bir baktım yüksek seviye Drake oluvermiş.
Dahası da, Parlak Drake denen çok nadir bir türe evrilmiş.

Kahraman olduğundan mı acaba?


Öyle olsa gerek.



Katia ve Usta da öyle olduğunu düşündü, gerçekten de Kahraman olduğumdan ötürü olabilir. Kendi yoldaşım olan canavarlarım da benimle birlikte güçlenmiş olabilir.
Hali hazırda bir kaç tane canavarla iletişim içindeyim, hepsi de benimle birlikte evrilmiş.

Seni yalancı.


Japonca konuşma bilerek.



Böyle düşünsem dahi sizlere kendi dilimizde söylerim.

Kendimizi "Gizleme" ve "Kamuflaj" yetilerimizle şimdilik saklamamız gerekiyor.



Herkes benim emrimle birlikte kendini silsin haritadan.
Bunu der demez, "Kamuflaj" yetimi aktifleştirdim ve karanlığın derinliklerinde kayboldum.
Eğer ki "sessizlik" emriyle birlikte kendimizi haritadan silecek olursak, bu mekanda gerçekten bir mucize olmadığı sürece fark edilmemiz imkansız olur.

Bunu düşünmeme rağmen, bir aceleyle büyüyü inşa ettim ve başkentin sokaklarında bir kargaşaya yol açacak şekilde bunu ateşledim.

Eh? Hya!?



İki büyünün kör noktada çarpışmasıyla birlikte yoğun bir patlama meydana geldi.

「Shun!」
Vuruluyoruz! Karşı tarafta çok kudretli bir büyücü var!


İmkanı yok!? Gökyüzünün bu denli yüksekliğine kim nişan alabilir ki?!



Gökyüzünden 1000 metre yukarıdayız.
Normal bir büyü olsa bu denli uzak bir mesafeye yetişemeden yok olup gider.

"Duyugörüm" yetimi aktifleştiriyorum ve hemen kimin büyüyü yaptığına bakınmaya koyuluyorum.
Kale duvarının tepesinde yaşlıca bir insan dikilmiş duruyordu, ona bakmaya gerek dahi yoktu.
Ancak o yaşlı adamın büyü inşaasına baktım...
İstemsiz bir şekilde o adamın büyü inşasına olan şaşkınlığımı ağzımdan bir ses kaçırarak gösterdim.
Bu çok büyük ölçütte bir büyü inşaasıydı.

İkinci atış geliyor!



Bu sefer önceden uyarmıştım bizimkileri.
Drake'in dizginlerini kavradım.

Bize doğru çok yüksek hızda süzülerek gelen büyüyü bir kağıt inceliğindeki manevramla birlikte savuşturdum.
Drake'in "Tersine Pullar" yetisinin gelecek olan büyüleri yansıtacak olmasına rağmen ona pek güvenemedim.

Madem çoktandır fark edildik, böylesi artistik hareketlere pek de luzüm yoktu.

Hızlanıyorum! Sıkı tutunun!



Dizginleri kavradığım gibi gökyüzünden aşağı doğru düşercesine durmadan hızlanmaya başladım.
Bu sırada elbette yaşlı adamdan gelen büyü saldırılarından da kaçınmaya uğraşıyordum.

Ah, siktir. Kazanamayacağım.
Ne-!? Ustam!?
Durdur şunu. Geri döneceğim.

Telepati iletişimini hemen tekrardan aktifleştirdim.
Bir an bunun bir tuzak olup olmadığı hususunda endişelendim, çünkü onlar aniden Aktarma yetisiyle ortalıktan kaybolmuştu.
Şaşırtıcı bir şekilde, kaledeki muazzam kudretli olan büyücüler de birden ortalıktan kaybolmuştu.

Eh, bitti mi?



Hayal kırıklığıyla mırıldandım bir an.
Bir süreliğine dilsiz kesildim.

Saldırı bitmiş gibi görünüyor.


A-Ah. Görünen o ki geriye çekildiler, kazanamayacaklarının farkındalardı.


Çok çabuk geri çekildiler. Bir tuzak olma olasılığı hayli güçlü.


Hayır, Telapatiyi etkinleştirdiğimde böylesi bir atmosfer yoktu.


Her türlü şekilde de çok dikkatli ilerlemekte fayda var.


「Peki.」

Kendimizi ancak aşırı dikkatli olmaya şartlarsak kalenin içine çok rahat bir şekilde sızabiliriz.

Onlar gerçekten geri çekildi mi?


Bence öyle.



Bu çok ufak bir galibiyetti.
Parlak Drake'e geri döndüm, şimdiyi boşverelim, casusuluk işi şimdi tekrardan başlıyordu.

Ustam, Leston-niisama'nın mevcut lokasyonu neresidir?
Kuzeydeki çan kulesinde.
Anlaşıldı.

Telepati ile anlaşıyor, dikkatlice ilerliyorduk.
Kalenin içi o denli sessizdi ki, çok ürpertici...
Tek bir insan dahi yok.

Garip.
Mutlaka bir tuzak olmalı.

Tuzaklara karşı dikkatli olun, aynı şekilde ilerlemeye devam.
Ancak, Leston-niisama'nın tutulduğunu düşündüğümüz yere çok kolay bir şekilde hiçbir şey olmadan geldik.
Sıkıntı şu ki Nii-sama'nın yanı sıra iki kişinin daha varlığını hissediyorduk.
"Duyugörüm" yetimi etkinleştirip içeride olan bitene baktım.

Nii-sama'nın yanı sıra içeride iki kişi var. Onlar Anna ve Clevea.
Nasıllar?
İfadesiz duruyorlar. Beyinleri yıkanmış gibi duruyor anladığım kadarıyla.
Anlaşıldı. Shun, bir planın olduğunu söylemiştin. Ancak başarsan dahi üç kişiyi yanımızda götürebilecek miyiz?
Denerim bir şekilde.
Saldırıya uğramamız olası bir ihtimal. O halde öncelikle saldırılara karşı hazırlık yapın.
Haklı. İçeriye önce ben akın edeceğim.

Gerilim gitgide arttı.
Hyrinth-san eliyle işareti verdi, içeriye doğru koşmaya başladık.
Onu takip ettim.

Hyrinth-san hazırladığı kalkanıyla birlikte bizleri koruyordu.
İçeriye akın ettiğimiz anda üç kişi intihar saldırısı gerçekleştirmek için bizi hedef aldı.

Hyrinth-san kalkanını doğrulttu ve onları durdurmaya çalıştı.
Ancak zamanında bunu gerçekleştiremedi.

Gözleri nefretten dönmüştü, ellerinde de kalın iğneler tutuyorlardı.
İğneleri göz yuvalarına soktular ve beyinleri parçalanmaya başladı.

Bu dünyadaki savunma yeteneği yumuşak parçalar olarak kabul edilen, Dünyada gözlerin gördüğü şeyler üzerinde dahi etkilidir.
Dokunma duyusu aynıdır, buna zarar vermek ise oldukça zor bir hal alır.
Bu da böyledir, ancak o iğneler üç insanın gözlerine hiçbir zorlanma olmaksızın girdi.
İğnenin ekstra bir efekti olduğu da aşikardı.

Lanet olsun!?



Hyrinth-san kılıcını ve kalkanını kenara fırlattı ve yere düşmekte olan üç vücudu tutuverdi.

Shun! İyileştirme!」

Hyrinth-san da bunu anlamış olmalıydı.
Çok geçti.
Ancak Hyrinth-san'ın sözlerini dinledim yine de.

Katia ve Ustanın ardımızda çok daha derin duygular yaşadığını biliyordum.
Ancak endişelenmeye gerek yoktu.

İğneler gözlerinden çıkıverdi ve büyüyü tekrardan inşa etmeye koyuldum.
Özel bir iyileştirme büyüsü.

Yok olmuş bedenler eski halini almaya başladı.
Bu sırada durmuş kalp atışları da tekrardan atmaya başladı.
Ruhları ise iyileşme yetisini kaybetmek üzereydi.

Yeti üstünlüğüne ulaşıldı. YetiTabu LV6dönüştüTabuLV9

İlahi Sözcükler işitildi.
Bunları bilmeme rağmen tek duyabildiğim şey yüreğimin ağzıma gelmesiydi.

Usta'nın Tabu yetisine sahip olduğunu biliyordum.
Çünkü ben de Hükümdar yetisine sahiptim.
Şefkat」 yetisi.

Nihayetinde ölü bedenler dirilişe geçti.
Bunun bedeli de, ne zaman bir insanı diriltirsek "Tabu" yetisinin seviyesi artar.
Bundan ötürü Ustaya hiçbir şey söyleyemedim.
Çünkü ben de bir "Tabu" taşıyıcısıyım.

Hyrinth-san'ı ve diğerlerini şaşırtacak bir sinyal yolladım gözlerimle, ardından Nii-sama ve diğerlerinin vücutlarını yerden kaldırdık.
Nihayetinde ise kaleden kaçtık.



*************************


Üzgünüm. Gerçek Kahraman benim kudretimin çok daha ötesinde, bundan ötürü kaçtım.


Umrumda değil. Şimdi onlar kendi biriciklerinin ölüleri karşısında dilleri tutulmuş bekliyorlardır. Kukuku.


Ah. Demek bundan dolayı kaleyi boşalttın.


Çünkü Naive-chan mutlaka gelecekti. Onun ağlayan sıfatını göremememin beni biraz hayal kırıklığına uğratmasına rağmen, benim asıl hedefim diğeriydi.


İyi keder. Henüz dönmüş olmama rağmen, yaşlı birini çok uğraştırıyorum.


Söylenmeye devam edeceksen seni zorla çalıştırabilirim, farkındasın değil mi? Senin beyninini yıkamamış olmamın sebebi de şudur ki; eğer karşımdaki kişi senin kadar kudretliyse, beynini yıkaması o denli güç oluyor. Zor dedim farkındasın değil mi, imkansız değil.


Anlıyorum. Bundan ötürü işimi oldukça düzgün yapıyorum.


Aferin sana. Hadi o halde, Elf Köyünü basmaya gidelim! Ahahahaha!


(İyi keder. Ciddiyim, emekliye ayrılmak daha iyi olabilir.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr