Kumo S20: Düşüş

avatar
2008 6

Kumo Desu ga, Nani ka? - Kumo S20: Düşüş


 --- Düşüş

 

Garip bir şeyler var.

Bir süredir huzursuz hissediyorum.

Ama bunu geçenlerde fark ettim.

O zamana kadar sadece biraz dalgın hissediyordum.

Garip bir şeyler var.

Neyin garip olduğunu bilmiyorum.

Huzursuzluk içimi yese de, ne olduğunu bilmiyorum.

 

Bu huzursuzluğun ne olduğunu ne olursa olsun bulmalıyım.

Ve biliyorum ki buna pişman olacağım.

 

Babam beni çağırdı, ben de odasına doğru gittim.

Son zamanlarda Babam hep meşgul oluyor.

Benimle alakalı olduğundan hikayeyi iyi biliyorum fakat belli ki Kahramanın savaş alanında öldüğü söylentisi kasabaya yayılmıştı.

Julius-niisama'nın öldüğü gerçeğini gizlemek zaten bir sınırdı.

 

O zaman galiba İlahi Söz Kilisesi Kahramanın ölümünü resmi olarak ilan etti.

Ve aynı zamanda yeni Kahraman açıklandı.

Diğer bir deyişle, sonunda insanların önünde Kahraman olarak durdum.

Bugün de muhtemelen o yüzden çağırıldım.

 

Asıl sorun Sue'nin benle beraber çağrılması.

Sue yanımda yürüyordu.

Bilerek akademiye gitmemişti, acaba Sue'yi neden benle beraber çağırdılar.

Görünüşü göre Sue'ye hiçbir şey söylenmemiş.

Aklımdan böyle bir soru geçerken odanın önüne geldik.

Pekala, Babamla görüşürsem ne olduğunu anlayacağım.

Kapıyı çalıyorum.

 

Ben Shurein.

 

Hm? Girin.

 

Pardon.

 

Kapıyı açıyor ve içeri giriyorum.

Sue de sessizce peşimden geliyor.

 

Sorun ne?

 

Babam kağıda bir şeyler yazarken soruyor.

Hayır, bunu sormak isteyen benim.

 

Baba bizi çağıran sen değil miydin? Sorun nedir?

 

Hm? Sizi çağırmadım.

 

Ha?

Ben düşünürken durum çoktan değişti.

Soruyu erkenden sormalıyım.

Ve yine de ses çıkmadı.

 

Bir çeşit Rüzgar Büyüsü, Sessizlik etkisi etrafımı kapladı.

Büyü benim baş edemeyeceğim bir hızda aktifleşti.

Bunu yapabilenler sınırlı ve bunu yapabilecek kişi yanıbaşımdaki Sue.

 

Niçin?

Konuşsam bile etraftaki hava sesi siliyor.

Bu büyünün sıkıntısı sadece kendi sesimin silinmesine karşı koyamadığım bir durum yaratması değil, ayrıca etrafımdaki sesleri de siliyor olması.

Aktifleştirildiğinde büyü birleşimine zorla müdahale edilmediği sürece sonu gelmez.

 

Kafası karışan benim başıma daha da kötü bir durum geliyor.

 

Sue Babamı vuruyor.

 

Gözlerim şaşkınlık içinde fal taşı gibi açılıyor.

Ne? Neden?

 

Sue'nin kullandığı Işık Büyüsü.

Benim en iyi olduğum büyü.

Işık Babamın alnına doğru ilerliyor.

 

Kyaaaaa! Nii-sama! N'apıyorsun!?

 

Sue aynı zamanda bana bağırıyor.

Bense kafam çok karıştı ve bir anlığına donakaldım.

 

N'oldu!

 

Kapı hızla açılıyor ve Cyris-niisama ile zırhlı şövalye muhafızları odaya giriyor.

 

Nii-sama Babamı öldürdü!

 

Ne!? Shurein delirdin mi sen!

 

Hayır!

Ben değilim!

Neden!?

 

Bağırsam bile sesim gitmiyor.

 

Muhafızlar! Shurein Majestelerine saldırdı!

 

Benim aksime Cyris-niisama'nın haykırışı kalede yankılanıyor.

 

Shurein'i tutuklayın!

 

Zırhlı şövalyeler Cyris-niisama'nın sözleriyle harekete geçiyor.

Şövalye kılıcını çekip savuruyor.

Kafam karışmışken anında kılıcımı çekip saldırıya karşılık veriyorum.

 

Kılıcım zırhlı şovalyenin kılıcı yüzünden ikiye kesiliyor.

 

İmkansız.

Bir anda olduğundan kılıcımı güçlendirmemiş olmama rağmen Kahraman olarak kılıcım her yerde bulunan kör kılıçlardan değil. Bu yüzden kolayca kesilmemeli.

Yine de kılıcım ortadan ikiye ayrılıyor.

 

Düşüncelerim aniden değişen duruma yetişemiyor.

Zırhlı şövalye bu fırsatı kaçırmıyor.

Kılıç dönüyor ve beni kesiyor.

Hafiften geriye çekildiğim için ölümcül bir yara olmadı.

Lakin omzumdan dosdoğru aşağı indiğinden ciddi bir yara olduğu gerçeği değişmiyor.

Eğer sonraki saldırı gelirse öleceğim.

 

Yo. Ne iyi bir haldesin ama Hero-sama.

 

Zırhlı şövalye benimle dalga geçermiş gibi konuşuyor.

Ses, miğfer yüzünden hafiften engellenmiş olsa da sesini yanlış duymadığıma eminim.

 

Se-sen. Sen Yuugo musun?

 

Doğru.

 

Şövalye miğferini çıkartıyor.

Becerileri kaybedip düşmüş olması gereken Yuugo orada duruyor.

 

Yuugo. Bilerek kimliğini belli etme.

 

Ne olacak ki. Hem iyi bir anı olur.

 

Cyris-niisama'nın tavrı sanki zırhlı şövalyenin Yuugo olduğunu biliyor gibi.

Sanki gerçeği biliyor.

Ama neden?

 

Öğrenmek mi istiyorsun? Bu Onii-sama tahtı istiyor. Sen ve Oka'dan intikamımı almak istiyorum. İkiniz de beni bir engel olarak düşünüyorsunuz.

 

Neden? Sıradaki kral Cyris-niisama değil mi?

 

İşte orada bir yanlışın var. Ölü Ou-sama sıradaki kral olarak seni yapmayı planlıyordu. Böylece Kahraman olduğun açıklanmadan önce seni sıradaki kral ilan edecekti ve böylece savaş alanına gitmene gerek kalmayacağını düşündü.

 

Sanki böyle bir aptalın tahtımı elimden almasına izin veririm de!

 

Cyris-niisama, Yuugo'nun sözlerine karşılık istemeden de olsa yüzünü ekşiterek baktı.

O bağırış, yeni eklenen Sessizlik yüzünden başkası tarafından duyulmadı.

 

Sessizlik'i aktifleştiren kişiye bakıyorum.

 

Nii-sama. Bunu söylediğim için üzgünüm ama lütfen burada öl.

 

Her zamanki sesi olsa da başka birinin sesi gibiydi.

Sanki her zamanki düz ve tutkulu sesine karşın benden nefret ediyormuş gibi soğuk bir ses.

 

Sue, sorun ne?

 

Nii-sama, ben gerçek aşkın farkına vardım. Bu nedenle, Nii-sama'yı öldüreceğim.

 

Garip.

Şu anki Sue'nin garip olduğu belli.

"Değerlendirme"yi aktifleştiriyorum.

 

『Hipnoz』 『Beyin Yıkama』 『Cazibe』 adındaki anormal durumlar gösteriliyor.

 

Yuugo! Bu senin işin mi!?

 

Ah? Fark ettin mi? Fark ettin demek? Evet. Benim işim. Nasıl ama? Muhtaç kalma hissi nasılmış? Sinir bozucu, değil mi? Tadına baktığımdan iyi anlıyorum! Gyahahahaha!

 

Sue'yi hemen eski haline çevir!

 

Sanki sırf istedin diye çevireceğim de. Aptal mısın sen?

 

Yüzüm kızarıyor.

Ancak, vücudum iradem dışında hareket etmiyor.

 

Muhafızlar birazdan gelir. Pekala, o zaman sen burada iniyorsun.

 

Yuugo kılıcını kaldırıyor.

 

Buna izin vermeyeceğim!

 

Küçük bir Elf'in vücudu araya giriyor.

Yuugo'nun bedenine bir rüzgar şok dalgası çarpıyor ve onu uçuruyor.

 

OOOKAAAA!!

 

Gidiyoruz!

 

Yuugo'nun kini görmezden gelindi ve Sensei koşmaya başlıyor.

Birisi vücudumu taşıyor.

 

Hyrinth-san.

 

Ben de neler olduğu konusunda şaşkınım. Ancak, şimdilik sadece hayatta kalmayı kafana tak!

 

Koşmaya başlayan Hyrinth-san bunu bana dedikten sonra yaramı iyileştirmek için Tedavi Büyüsü kullanıyorum.

Yaklaşan muhafızlar Sensei'in büyüsü tarafından uçuruluyor.

Askerlerin orada burada savaşan figürleri görülebiliyor.

 

Neler oluyor?

 

İsyan çıktı.

 

İsyan mı?

 

Evet. Asıl suçlular; birinci prens, Cyris ve Yuugo ancak, suçu sana atmayı planladılar ve onlar da isyanı bastıracak.

 

Sensei'in açıklamasıyla yüzüm soluyor.

 

Şu anda savaşan Leston-kun'un birliği. Onlar oyalarken biz kaçacağız.

 

Ve kaleden uzaklaşıyoruz.

 

Kaleden kaçtıktan sonra bir eve doğru gidiyoruz.

 

Burada Leston'la buluşmayı planladık. Ondan sonra bu ülkeden kaçacağız.

 

Bekle bir dakika Sensei! Eğer Yuugo konusunda bir şey yapmazsam Sue...

 

Buna izin veremem.

 

Sensei. O herife bir şey yaparsak bu kargaşa yatışır. Az önce kaybetmiş olsam da yaram iyileşti. Bu yüzden kaleye dönüp onu yakalarsak.

 

Buna izin veremem.

 

Sensei!

 

Kilise yeni Kahramanı açıkladı. Yeni kahramanın ismi Yuugo Van Rengzand.

 

Bu olayda kilisenin de parmağı var.

 

İstemsizce bocaladım.

Omuzlarım Hyrinth-san tarafından tutuldu.

 

Elf-dono'nun kilisenin neden böyle şaçma bir şeye katıldığı hakkında fikri var mı?

 

Belki de, Yuugo'nun Beyin Yıkama'sının kiliseye sızmış olduğunu düşünmek daha uygun olur.

 

Bu imkansız. Beyin yıkama etkisi anında bitiyor. Böyle bir duruma neden olmuş olamaz.

 

Evet. Normalde öyle ama bir istisna var.

 

İstisna?

 

Yedi ölümcül günah serisinden biri olan en yüksek sınıf beceri,『Şehvet』 . Onun beyin yıkama etkisi diğer becerilerle karşılaştırılamaz. Yuugo'da bu becerinin olduğunu düşünmek iyi olur.

 

Yedi ölümcül günahtan biri?

Öyle bir beceri mi vardı?

Benim doğruladığım beceriler arasında öyle bir şey yok.

Diğer bir deyişle, 100000 beceri puanıyla alınamayacak anormal bir beceri olduğu anlamına mı geliyor?

 

Herneyse, Yuugo'nun ne kadarını kontrol ettiğini bilmiyorum. Bu ülkenin işinin bittiğini düşünmek en iyisi olur.

 

Böyle bir şey...

 

Nutkum tutulmuşken Leston-niisama ve bazı nostaljik yüzler eve giriyor.

 

Shun, iyi misin?

 

Majesteleri, uzun zaman oldu.

 

Majesteleri büyümüş.

 

Leston-niisama'yla içeri girenler Sue ve benim için hizmetçi olarak çalışan Anna'yla Clevea'ydı.

Anna damarlarında Elf kanı aktığından hala genç görünüşünü koruyor fakat Clevea biraz yaşlanmış görünüyor.

Yine de, benim durumum için bu şekilde geldiler.

Ama ben panikledim.

 

Anna, sen de mi?

 

Pardon?

 

Sen de Yuugo'nun kontrolü altındasın!

 

Değerlendirilen Anna'nın statlarında şu kelimeler net bir şekilde duruyor『Hipnoz』 『Beyin Yıkama』 『Cazibe』.

Ben bağırdığım anda Anna'nın gözleri parlıyor.

Büyü çok hızlı bir şekilde yapılıyor.

Ben araya giriyorum ve Anna'yı elimle vurarak bayıltıyorum.

Buna ek olarak Tedavi Büyüsü'yle anormal durumları geçirmeye çalışıyorum.

Ancak, anormal durumlar Anna'nın statlarından yok olmuyor.

 

Lanet olsun! Anna bile!

 

Leston-niisama öfkeli bir şekilde yumruğunu sıkıyor.

 

Bu kötü. Kuşatıldık.

 

Hyrinth-san'ın sözleri üstüne evin dışına baktığımda birçok askerin evi kuşattığını gördüm.

 

Hadi zorla kendimize yol açalım.

 

Herkes Sensei'in sözlerine karşı başını sallıyor.

 

Shun, benim kılıcımı kullan.

 

Leston-niisama kılıcını bana uzatıyor.

 

Bu?

 

Bu kraliyet ailesinde nesilden nesile aktarılan bir kutsal kılıç. Kahraman olan Shun'un savaşta kullanması benden daha iyi olur.

 

Anlıyorum. Teşekkür ederim.

 

Hyrinth-san'ın öncü olmasıyla kuşatmanın içine dalıyoruz.

Aynı zamanda, Leston-niisama'nın saklanan birliği sürpriz saldırı yapıyor.

 

Şimdi!

 

Kuşatmayı yarıp geçiyoruz.

Fakat ileride farklı bir birlik var.

Ve öncüler,

 

Shun. Cidden pes etmeyi bilmiyorsun.

 

Katia...

 

Önceki hayatımdaki en iyi dostum yolumda duruyor.

 

*************************

 

Yuugo, bilerek gitmesine izin verdin, değil mi?

 

Acaba neden bahsediyorsun?

 

Aptalı oynama! Eğer o adam yaşarsa ne tür engellerle karşılaşacağımızı bilmiyorum!

 

Sanki ben biliyorum da.

 

Şerefsiz!

 

Herhalde sen beni yanlış anladın?

 

Ne?

 

Sen sadece benim piyonlarımdan birisin. Bana küstahça emir verebileceğini kim söyledi?

 

Ne!?

 

Seni istediğim zaman öldürebilirim. Yani, bunu anlasan iyi edersin.

 

Se-sen.

 

Sanki işlerin böyle bitmesiyle tatmin olacağım da. Onların daha da çok acı çekmesine ihtiyacım var.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr