Kumo S19: Julius

avatar
1991 5

Kumo Desu ga, Nani ka? - Kumo S19: Julius


 

---S19 Julius

 

Hyinth-san döndü.

Duyduğuma göre dün dönmüş.

Hiçbir şey yapmamaya dayanamıyor olsam da, her şeyde şu düzen denen şey var.

Hyrinth-san'la buluşabilmem biraz zaman aldı.

Dün sakinleşemedim.

 

Sonunda, Hyrinth-san'la görüşmem bugün gerçekleşiyor.

Buluşmanın yapılacağı yerde Hyrinth-san'ın girmesini sabırsızlıkla bekliyordum.

 

「Görünüşe göre seni bekletmişim.

 

Hyrinth-san odaya girdi.

Anılarımdaki sert görünüşüne göre biraz daha ince görünüyor.

 

「Shun, özür dilerim!

 

Hyrinth-san birden başını yere koyup secde ediyor.

Bir anlığına aklıma önemsiz bir düşünce geliyor, bu dünyada secde etmek diye bir şey vardı.

 

「Gerçek şu ki, ölen Julius olmamalıydı. Hayatta kalan ben değil Julius olmalıydı.

 

「Ne demek istiyorsun?

 

Ağzım neredeyse kuruyken bunu söylemeyi başardım.

 

「Bu...

 

「Bu ne?

 

Hyrinth-san'ın tuttuğu yıpranmış kırmızı bir tüydü.

 

「Bu bir anka kuşu tüyü. Bu kullanıcısına geçici olarak ölümsüzlük verir.」

. .

「Sorun ne?

 

「Normalde, bunu tutan Kahraman olan Julius olmalıydı. Ama kalkan olarak benim tutmam gerektiğini söyleyip bana verdi.

 

「Sonra?

 

「Ah. Bu eşya sayesinde hayatta kaldım. Ama, şimdi çoktan etkisini kaybetti. Hayatta kalan ben değil Julius olmalıydı.

 

Hyrinth-san başını, sanki hamd ediyormuş gibi yere koydu ve sürekli secde etmeye devam etti.

 

「Hyrinth-san, lütfen başını kaldır. Başını eğmene gerek yok.

 

「Hayır, ben...

 

「Hyrinth-san, eminim ki Julius-niisama bunu sana zorla vermiştir, değil mi? Kesin.『Sorun yok ben ölmem』 gibi bir şey demiştir.

 

「Hahaha. Tam da kardeşlerden beklenecek bir şey. Doğru.

 

 

Hyrinth-san çarpık bir şekilde gülümserken başını kaldırıyor.

 

「『Ben ölmem ama Hyrinth kalkan olduğu için ölme ihtimali daha yüksek, değil mi? O zaman bunu benim yerime Hyrinth taşımalı.』Ne kadar reddetmeyi denersem deneyeyim aynı şeyi söyleyip kabul etmedi.

 

Hyrinth-san'ın garip mimikleri yüzünden çenem gevşiyor.

Çenemi sıkıp ne olursa olsun sormam gerekeni soruyorum.

 

「Hyrinth-san, lütfen bana Nii-sama'nın son anlarından bahset.

 

「Anlıyorum.

 

Hyrinth-san ayağa kalkıyor.

Yüz yüze oturuyoruz.

 

「Anlatmam yerine görmen daha hızlı olur.

 

Hyrinth-san bunu dedikten sonra kristal gibi bir taş çıkartıyor.

 

「Bu ne?

 

Bu Geçmişi Görüş denen özel becerili bir eşya. Şu anda becerilerin bile yeniden yapamadığı değerli bir eşya.

 

Hyrinth-san elini kristale koyuyor.

 

「Lütfen elini benimkinin üstüne koy.

 

「Tamam.

 

Elimi Hyrinth-san'ın dediği gibi koydum.

 

「Gözlerini kapa. Gidelim.

 

Gözlerimi kapadığım anda göz kapaklarımın ardında bir görüntü yükseldi.

Sadece görüntü değil, ayrıca ses ve kokuyu da hissedebiliyorum.

Burası bir savaş alanı.

Askerlerin figürlerine benzer sayısız Şeytan.

Her yer ceset.

Önümde Julius-niisama'nın sırtı beliriyor.

Beyaz kız yavaşça adım atıyor.

Julius-niisama'nın daha önce görmediğim sabırsız bir havası var.

Julius-niisama yoldaşlarını korumak için öne çıkıyor.

Ardından, Julius-niisama'nın bedeni toz olup yok oluyor.

Siyah.

Görüntüler burada duruyor.

 

「O neydi?

 

「Bu Julius'un son anlarıydı.

 

Böyle bir şey olabilir mi?

Julius-niisama insanların en güçlü Kahramanı.

Ve o Nii-sama hiç karşı koyma şansı olmadan toz oluyor.

İmkansız.

Ben de öyle düşünsem de, Hyrinth-san bunların Julius-niisama'nın son anları olduğunu söylüyor.

 

「Öylece...

 

「Ben de ne olduğunu anlamadım. Sonra fark ettim ki, Şeytanlar tarafından kuşatılmışım. Oradan kaçmayı başardım ve anılarımı çıkarttığımda sonunda Julius'un öldüğünü fark ettim」

「O neydi?

 

O beyaz kız.

Julius-niisama'yı öldüren kız.

 

「Bilmiyorum. Şeytanın kim olduğunu bilmiyorum. Ancak, Julius'u öldüren saldırıysa biraz tahmin edebilirim.

 

「Neymiş?

 

「Korozyon Saldırısı.

 

「Korozyon...

 

「Ah. Bazı canavarlarda olduğu söylenir. Ölümü kontrol eden temel. Birisi saldırıya karşı koymakta başarısız olduğunda, bedenin toz olacağı söylenir. Julius'a da öyle oldu. Ve sadece beden toz oluyor. Üstünde giydiklerine bir şey olmuyor.

 

Hyrinth-san o şeyi çıkartıyor.

 

「Bu Julius’un her zaman giydiği şey. 」

「Ah. Görünüşe göre Julius sana hiç söylememiş. Bu annenin ölmeden önce Julius'a verdiği son hediyeydi.

 

Hyrinth-san bana veriyor.

Saf beyaz bir atkı.

 

「Üzgünüm. Bu getirebildiğim tek şeydi.

 

「Sorun değil. Teşekkür ederim.

 

Buraya kadar konuşmak benim sınırımdı.

Görüşüm bulanıklaşıyor.

 

Nii-sama'yla ilk karşılaştığım anı hatırlıyorum.

O zamanlar daha bir bebektim.

Nii-sama hizmetkarlarla gelmişti.

Nii-sama Sue ve bana bakıp ağlamıştı.

Nii-sama'nın gözyaşlarını sadece o zaman görmüştüm.

 

Nii-sama bir şey söyleyip başımızı okşamış ve sonra gitmişti.

O zamanlarda bu dünyanın dilini hala bilmiyordum.

Bu nedenle, Nii-sama'nın o zamanlarda ne dediğini anlamamıştım.

Hala da anlamıyorum.

Ama Nii-sama'nın o zaman kararını verdiğini düşünüyorum.

 

Ardından, önceki gün annemizin öldüğünü öğrenmiştim.

Dürüst olmak gerekirse, bu atkının Annem tarafından yapıldığının söylenmesi bile bana tepki verdirtemez.

Çünkü Annemle hiç karşılaşmadım.

Ama Nii-sama farklı.

Nii-sama için Annem yeri değiştirilemez önemli biri olabilir.

Gençken sevgili annesini kaybedip Kahraman olarak savaşmak zorunda kalmak.

Bu acı acaba Nii-sama'ya nasıl bir kararlılık sağladı.

 

「Tanıştığımıza memnun oldum. Ben Onii-san'ınız, Julius. Böyle görünsem bile aslında Kahramanım.

 

Neler olduğunu anlayabildikten sonra Nii-sama'yla ikinci karşılaşmamı hala hatırlayabiliyorum.

Birinci ikinci sınıf bir çocuk gibi görünen birinin yüzünde böyle sakin bir gülümseme olması beni şaşırtmıştı.

Eğer önceki hayatımı da eklersem daha büyük olmama rağmen böyle bir gülümseme yapmamın imkansız olduğunu düşünmüştüm.

Bu derinlerden gelen bir gülümsemeydi.

 

「Shurein akıllı. Senden gelecekte iyi bir devlet adamı olabilir.

 

「Sue. Şırmartılmak iyi değildir.

 

「Shurein'in Kılıç Becerisi de var. Gelecekte benimle gelmeye ne dersin? Ah, Sue, bana öyle surat asma. Anladım.. O zaman Sue de gelir, tamam mı?

 

「Shurein’ın kız arkadaşın olduğunu duydum. Üstelik, birbirinize takma isim vermişsiniz. Bundan sonra ben de sana Shun diyebilir miyim?

 

「Shun. Sue'nin tatlı olduğunu biliyorum ama sürekli onu şımartman kötü, anladın mı?

 

「Shun, Baban nazik biri. Ancak, baban olmadan önce bir kral. Ülkesini destekleyen bir kral olarak görevlerini yerine getiriyor. Bunu anlayabiliyor musun?

 

「Shun, eğer bir şey olursa Leston'a güvenebilirsin. O hep kraliyet kalesinde. Ve ailemizde en boş olan o, bu yüzden hemen sana yardım eder.

 

「Abim cidden Abi. Ben kendi benliğimi kaybediyor olsam da, bu ülkeye olan hisleri benimkiyle aynı. Bu nedenle, endişeye gerek yok.

 

「Hyrinth, neredeyse gerekli yaşa geldiğinde evlenip soyunu sürdürmelisin. Ve henüz, bunlarla ilgili hiçbir konuşman olmadı. Biraz endişeleniyorum, biliyor musun? Ben mi? Ben evlensem bile eşime hiçbir şey veremem. Evlilik sadece keder verecekse yapılmamalıdır.

 

「Fufu. Kaçınma becerim olduğundan öyle bir kar topunun bana vurabileceğini sanma! Vabu! Hey, Sue hile yapıyorsun! Ah! Sue! O kar değil! Taş acıtır çünkü iyi değildir!

 

「Kahraman insanların umududur. Bu yüzden kaybedemez. Kesinlikle kaybedemez.

 

Julius-niisama'yla olan anılarım taşıyor.

Nii-sama hep gülümsedi.

İnsanın rahatlamasını sağlayan derin bir nazik gülümsemeydi.

 

İçimde Kahraman hep Nii-sama.

Nii-sama'yı devralabilir miyim ki?

O kararlılık bende yok.

Lakin, Nii-sama'nın amaçladığının kararlılığım yok diye bitmesine izin vermek istemiyorum.

 

「Hayal olsa bile sorun yok. Ulaşılamayacak bir saçmalık diye gülünmesi bile sorun değil. Ama amaçlayabileceğim bir şey olduğundan eminim. Herkesin gülüp huzurla yaşayabileceği bir dünya. Ölene kadar o fikrin peşinden gitmeye devam edeceğim.

 

Bunun saflık olduğunu ben de düşünüyorum.

Ama Nii-sama kadar değil.

Yine de, o saf fikri devralmak istiyorum.

 

「Shun. Hayır, Kahraman Shurein.

 

Hyrinth-san resmi bir sesle konuşuyor.

 

「Julius'u koruyamadım. Kalkan olarak görevimi yerine getiremedim. Eğer böyle acınası olmamda sorun yoksa, Yeni Kahramanın kalkanı olarak çalışmama izin ver.

 

「Hyrinth-san

 

「Julius'u koruyamadığım kadar seni korumama izin ver.

 

「Hyrinth-san. Bunu söyleyen ben olmalıyım. Lütfen bundan sonra bana yardım et.

 

 

Hyrinth-san'la ben sıkıca tokalaşıyoruz.

 

 

[Peki Kaharaman olarak davranmaya başlamam için sence hala erken gibi mi görünüyor?

 

[Ahh. Kilisenin Yeni Azizi desteklemesi zaman alacak gibi, bu yüzden her şey hallolduktan sonra daha iyi olur diye düşünüyorum.

 

[Anladım.

 

[Sue. Bunu anladığını biliyorum ama bir kez Kahraman olarak davranmaya başladığımda önceki gibi beraber olamayız.

 

[Tam da beklediğim gibi. Nii-sama'nın öyle söyleyeceğini düşünmüştüm.

 

[Üzgünüm.

 

[Üzülmene gerek yok. Artık bir çocuk değilim.

 

[Hm. Sue'nin yetişkinler arasında çok güçlü olduğunu biliyorum. Ama sonuçta seni yanımda götürmek istemiyorum. Sue'nin tehlikeli şeylere bulaşmasını istemiyorum.

 

[Anlıyorum.

 

[Bu benim bencilliğim. Üzgünüm.

 

[Özür dilemene gerek yok.

 

[Biliyorum. Sue, mezun olana kadar istediğini yapabilirsin. Çünkü akademide olursan güvende olacaksın.

 

[Haklısın.]

[Kahraman olarak davranmaya başlasam bile, Julius-niisama gibi yüzümü mümkün olduğunca göstermeye çalışacağım.]

[Nii-sama, Julius-niisama'nın intikamını alacak mısın?]

[... Bilmiyorum. Bence kişisel intikam için Kahraman olarak hareket etmek yakışmaz. Ama yine de bunu affedemem. Ayrıca, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.]

[Anlıyorum. Endişelenmene gerek yok.]

[Neden?]

[Yakında anlayacaksın.]

[Hmm. Anladım.. Şimdilik böyle şeyler hakkında mümkün olduğunca düşünmemeye çalışacağım.]

[Peki.]

[O zaman kapatıyorum. İyi geceler.]

[Evet. Görüşürüz, Nii-sama.]

 

 

 

*************************

 

 

[Oka-san. Durum fena.

 

[N'oldu?

 

[Çok kötü. Oka-san, daha yeni dönmüşken bunu söylediğim için üzgünüm ama hemen Shun'u ülkeden çıkarmaya hazırlan.

 

[Bir şey mi oldu?

 

[Adamlarımdan biri bana ihanet etti.

 

「Ne?

 

[Hareketlerimiz sızdırıldı. Üzgünüm. Benim hatam.

 

「Bundan sonra neler olacağı hakkında bir fikrin var mı?

 

「Eğer öyleyse, zor zaman geçirmem. Ama birliğim saldırıya uğradı. Bir şeyler olduğu kesin.

 

「Acele edelim.

 

「Ah.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr