King of Gods - Bölüm 407: Gökyüzünden Pasta Düşmesini Beklemek

---

Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

Bu Zhao Feng’in şimdiye kadar gördüğü en tuhaf ve korkutucu göz soyuydu.   Görünmez hayaletler beyaz pençelerini uzatarak Ye Yanyu’nun vücuduna uzanmaya devam ettiler ve ağızlarını açarak kanlı dillerini açgözlülükle onu yalamak için kullandılar.   Gözler önüne serilen bu sahne Yüz Mezar Lanetli Mekandakine benzerdi. İnsanı ürpertiyordu.   Bu güç görünmezdi ama hem fiziksel hem de zihinsel dünyada bulunuyordu.   Çıplak gözle görülemese de vücut içgüdüsel olarak soğuk ve iğrençliği hissedebiliyordu.   “Habis Ruh Hayalet Gözü. Bu yasaklı yeteneği bile kullandığına göre Kardeş Chi Gui oldukça ciddi.”   “Birisi Habis Ruh Hayalet Gözü tarafından bağlandığında o kişi Gerçek Lord Derece olsa bile yerle bir olabilir ve hayaletler tarafından aşındırılabilir. Ayrıca hedef alınan kişinin kan özü de sürekli yenecektir….”   Siyah Uçurum Sarayı dahileri heyecanlı ve umutluydu.   Bu yeteneği kullanmanın bedeli ağır olduğu için Chi Gui normal şartlar altında Habis Ruh Hayalet Gözünü kullanmazdı.   Ye Yanyu’nun kaşları çatıldı ve savaş gücünün kısıtlandığını hissetti.   Zihninde yankılanan tiz sesler onun bilincini sarstı.   En direk hasarı ise sürekli kaybettiği kan özünden aldı.   “Bu göz soyu gerçekten de korkunç ve can sıkıcı. Ne yazık ki gizli teknik kullanmak için önce ruh toplamak gerekiyor.”   Zhao Feng hafiften üzgün hissetti.   Bazıları kendine has özellikler ya da soylar gerektirdiği için Tanrının Ruhani Gözü bütün yetenekleri kopyalayamıyordu.   Örneğin Chi Gui’nin Habis Ruh Hayalet Gözü onun Siyah Habis Gözünü temel alıyordu.   Fakat Zhao Feng Habis Ruh Hayalet Gözünden korkmadı.   Onun Yıldırım Alevi Tanrı Gözü Habis Ruh Hayalet Gözü de dahil Siyah Uçurum Sarayının çoğu tekniğine karşı etkiliydi.   Bu noktada Zhao Feng’in endişe Ye Yanyu ile ilgiliydi.   “Eğer Ye Yanyu kaybederse ben de planımı değiştirmek zorunda kalacağım ve zorluk seviyesi kat kat artacak.”   Zhao Feng sessizce izledi ve olaya karışmadı.   Planı Ye Yanyu’nun diğer iki Gerçek Lordu ezdiği ya da en az onlara denk olduğu durumlarda pürüzsüz ilerleyecekti.   “Hmph, demek on binlerce yıl geçse de Siyah Uçurum Sarayı hala sadece bu habis tarafın hilelerini biliyor. Üç büyük Tarikat arasında sonuncu olmalarına şaşırmamak gerek.”   Ye Yanyu aniden soğukça güldü.   Arıtıcı Ayın Gökyüzü Özü!   Ye Yanyu bağırdı ve kollarını açtı. O anda Ye Yanyu kutsal ve faziletli bir varlık görünümündeydi.   Aniden ondan parlak bir ay ışığı çıktı ve on metrelik alan içindeki otlar, taşlar ve kayalar da dahil her şey buharlaşmaya başladı.   “Ahhh!”   Bu faziletli ışığın üzerlerine parlamasının ardından Ye Yanyu’nun etrafındaki hayaletler tiz çığlıklar atmaya başladılar.   Gerçek Lord Derecedeki gümüş çizgili iskelet bile dumanlanmaya başladı.   Ye Yanyu’nun Arıtıcı Ayın Gökyüzü Özü Hayalet Tao’sunu bir dereceye kadar karşılayabiliyor ve anında sıkıntıyı çözebiliyordu.   Fakat tam o sırada kan cübbeli Gerçek Lord da ölümcül bir yetenek kullandı.   “Kanlı Ayın Tüketen Ruhu!”   Gerçek Lordun kan cübbesi savruldu ve havada bir kanlı ay şekillenmeye başladı.   Büyük kanlı ay sınırsız kan renginde ay ışığını etrafa saçtı ve Ye Yanyu’nun Arıtıcı Ayın Gökyüzü Özüyle çarpışarak yeşil dumanların fokurdamasına sebep oldu.   Dahası kanlı ayda büyük bir ağız açıldı ve Ye Yanyu’ya kilitlendi.   Ye Yanyu gücün onu ağza doğru çektiğini hissedince yüz ifadesi değişti.   Kanlı Ayın Tüketen Ruhu aynı zamanda hedefin kanını belli bir mesafeden bile emebiliyordu.   “Heh, Bu Kanlı Ayın Tüketen Ruhu yüz metrelik alandaki her şeyin özünü tüketebilen son derece baskın yasaklı bir yetenek. Onu bir kaç metrelik alana sıkıştırınca gücü de çarpıcı şekilde artar.”   Kan cübbeli Gerçek Lord soğukça kahkaha attı.   Onun Kanlı Ay yetenekleri ve Ye Yanyu’nun Arıtıcı Ay yeteneği birbirlerini belli bir dereceye kadar karşılıyorlardı.   Bu hamle Chi Gui’nin işleri tersine çevirmesine yardım etti.   “Güzel!”   Chi Gui güldü ve bir kez daha Habis Ruh Hayalet Gözünü kullanarak Ye Yanyu’yu engelledi ve onun kanını emmeye devam etti.   İki Gerçek Lordun gizli teknikleri birbirini etkilemiyordu, tam tersine ikisi de Yin elementi temelli olduğu için birbirlerine yardımcı oluyorlardı.   “Kıdemli Kardeş Chi Gui, her şeyimizi sana vereceğiz!”   “Kardeş Xue, bu orospuyu beraber alt edeceğiz!”   İki tarikatın öğrenciler uzaktan destek çıktılar.   Örneğin Siyah Uçurum Sarayı dahileri hayaletler çağırarak Habis Ruh Hayalet Gözünün gücünü artırdılar ve diğer Tarikatın dahileri ise kendi Kanlı Ay Qi’lerini havadaki Kanlı Aya akıtarak Kanlı Ayın Tüketen Ruhu becerisini desteklediler.   Gözler görülmese de iki gizli tekniğinin güzü neredeyse ikiye katlanmıştı ve Ye Yanyu’yu gerçekten de bastırabilmişlerdi.   “Gökyüzündeki Ayın Dokuz Kesişi!”   Ye Yanyu’nun gözlerinde soğuk bir ışık parlarken elinde saydam bir kılıç belirdi.   Shu Shu Shu----   Çıplak gözle sadece sekiz ya da dokuz parlak yok edici ay ışığı parlamasının hayaletlere doğru savrulduğunu görülebilmişti.   Boom!   Bu parlamalar her saldırıda tüm dağın titremesine neden oldu.   Çaat!   Chi Gui’nin Gerçek Lord Derece iskeletinin bir kolu kesildi ve dengesi bozulmaya başlayan Kanlı Ayın üzerinde çatlak belirdi.   Ay ışığı sanki her şeyi kesebilecek gibiydi ve etraftaki hayaletler bile hasar almıştı.   “Gökyüzündeki Ayın Dokuz Kesişi. Ne kadar korkunç bir kılıç yeteneği. O saldırılardan her biri normal bir Gerçek Lord Derecesini öldürebilirdi. Dahası, her saldırı bir öncekinden güç anlamında daha fazlaydı.”   Saldırıyla yüzleşen Zhao Feng’in kendisi olmasa da yine de bu kesişlerin yıkıcı gücünü hissedebilmişti.   Gökyüzündeki Ayın Dokuz Kesişi beşinci kılıca ulaştığında Chi Gui ve diğer Gerçek Lordun gözlerinde şaşkınlık belirdi ve geri çekilmeye yeltendiler.   Chi Gui’nin Habis Ruh Hayalet Gözünün hayaletleri tiz çığlıklarla öldüler ve Chi Gui’nin göz soyu yeteneği kesilmek zorunda kaldı.   Shuu---   Altıncı kılıç havada parladı ve Chi Gui’nin Gerçek Lord Derece iskeletini onlarca metre geri savurdu.   Chi Gui’nin vücudunda kanlı bir yara belirdi ve yüzü hafiften soldu.   Hemen ardından sekizinci kılıç Kanlı Ayı parçaladı ve hava sınırsız ay ışığıyla doldu.   Wah!   Kan cübbeli Gerçek Lord kanlar tükürerek geri çekildi ve aldığı yaradan kemiği görünüyordu.   Dokuzuncu kılıç yoğunlaşmak üzereyken Ye Yanyu’nun figürü sallandı ve yüzü soldu. Onun Kan özü ve Yuan Qi’si tükenmişti ve dokuzuncu Gökyüzündeki Ayın Dokuz Kesişi en sonunda tam anlamıyla şekillenemedi.   “Demek öyle. Ye Yanyu bu yeteneği zar zor kullanabiliyordu zaten ve diğer iki Gerçek Lordun gizli teknikleri tarafından hasar aldığı için dokuzuncu kılıcını serbest bırakamadı.”   Zhao Feng bir izleyici olarak durumu daha iyi anladı.   Hu~   Chi Gui ve kan cübbeli Gerçek Lord rahat bir nefes aldılar.   Şu ana kadar Ye Yanyu hala avantajı elinde tutmuştu ve iki rakibini de yaralamıştı, ayrıca en ağır kaybı Chi Gui almıştı.   Yakında olan üç yada dört öğrenci ölmüştü, onların çoğu da zirve Gerçek Mistik Derecedeydi.   Zhao Feng bu savaşa dahil olmadığı için ister istemez kendi şanslı hissetti.   Gerçekte.   Planına göre Zhao Feng’in hiçbir şey yapmasına gerek yoktu.   Gözleri parıldadı ve ardından eski kayıtsız ifadesini takındı.   O sırada.   Üç Gerçek Lord bir çıkmazın içindeydi ve yaralanmışlardı. her nefesi dinlenmek için kullanıyorlar ve sonraki saldırıya hazırlanıyorlardı.   Zhao Feng bunu sıkıcı buldu ve Güneş ve Aylı Gökyüzünün Bambu Filizinden birindeki damlayı içti.   Weng~   Zhao Feng zihinsel enerjisinin arınmaya başladığını hissetti ve bu son derece yenileyici bir hissiyattı, sanki ay ve güneş tarafından yıkanmak gibiydi.   Güneş ve Aylı Gökyüzünün Bambu Filizi Çiyi ruhu arındırıp kuvvetlendirirken aynı zamanda zihni iyileştirebiliyordu.   Diğer bir etkisi de zihinsel enerjiyi ve kavrayışı arttırmaktı.   Bu damlayı kullandıktan sonra Zhao Feng’in zihni daha berrak bir hal aldı ve zihinsel enerji seviyesi Gerçek Lord Derecesinin erken aşaması civarındaydı.     “Bu damlayı tamamen özümsediğimde Gerçek Lord Derecesinin erken aşamasında olan zihinsel enerji seviyem tamamen pekişmiş olacak.”   Zhao Feng daha sonra dikkatini tekrar savaşa yöneltti.   En başından beri aynı yerinde sabit oturuyordu ve olaya karışmak gibi bir belirti göstermemişti. Sadece izleyici konumundaydı.   “Şu çocuk bu durumda bile yetişim mi düşünüyor?”   “Gökyüzünden üzerine bir pasta düşeceğini falan mı sanıyor?”   İki tarikatın öğrencileri Zhao Feng’e acayip ifadelerle baktılar ve hatta Gerçek Lordların bile dikkatini çekti ve göz ucuyla ona bakış attılar.   Ne de olsa Zhao Feng’in savaş gücü sadece Gerçek Lordların altındaydı ve eğer en sonunda bir hamle yapmaya karar verirse savaşın seyri değişebilirdi.   Fakat Zhao Feng hala hareketsizce oturuyordu.   Tam o anda durum değişti.   Shua Shua!   Ye Yanyu ve küçük hırsız kedi aynı anda hazinelerin olduğu duvara doğru sıçradılar.   “Durdurun onu!”   Chi Gui ve kan cübbeli Gerçek Lordun ifadeleri aniden değişti ve ikisi de Ye Yanyu’yu engellemeye yeltendiler.   Shua!   Küçük hırsız kedi ortadan kaybolurken Ye Yanyu iki tane Gökyüzündeki Ayın Kesişini kullanarak iki Gerçek Lordu geri çekilmeye zorladı.   “Hehe, Hayata Döndürme Otu.”   Ye Yanyu kutsal otu çıkarttı.   Miyav miyav!   Küçük hırsız kedi Mistik Yılan Kan Kırbacını kullanarak kan camı meyvesini kendine çekti.   “Benim kan camı meyvem!”   Kan cübbeli genç kocaman açılan gözleriyle küçük hırsız kediye doğru hücum etti.   Bunun üzerine kedi gülümseyerek kan camı meyvesini aldı, ardından çevik bir hareketle Yeryüzü Yin Zehirli Mantarına sıçradı ve onu ısırdı.   “Dur…. Benim Yeryüzü Yin Zehirli Mantarım!”   Chi Gui delirmişcesine bağırdı. O mantar hayalet cesetlerini geliştirmek için kusursuz bir materyaldi.   Fakat Ye Yanyu onları engelledi ve küçük hırsız kedi kan camı meyvesini alıp ve Yeryüzü Yin Zehirli Mantarı yutarken iki Gerçek Lord onu sadece izlemekle yetinebildi.