Bölüm 398: Kanyon

avatar
13495 25

King of Gods - Bölüm 398: Kanyon


Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba




Mor Aziz Harabelerinde, bir dağın köşesinde.   “Hmm?”   Kan anlaşmasının diğer tarafıyla bir bağlantı hissettiği anda Zhao Feng’in figürü aniden duraksadı.   Eğer dış dünyada olsalardı bu kan anlaşması bağlantısı çok güçlü olacaktı ve yetişimleri ne kadar yüksekse duyuları o kadar güçlü olacaktı.   Fakat Mor Aziz Harabelerinde her tür duyu kısıtlanmış haldeydi ve bundan Tanrının Ruhani Gözü bile kaçınamamıştı. Ne de olsa bu harabelerin sahibi hayattayken Mistik Işık Alemine ulaşan biriydi ve hatta Göksel İlahi Alemin bir adım uzağına kadar gelmişti.   Kan anlaşmasının diğer tarafı elbette ki küçük hırsız kediydi.   Mor Aziz Harabelerinde girince Zhao Feng, Zhao Yufei ve kedi birbirinden ayrı düşmüştü.   O sırada Zhao Feng sadece belirsiz bir yön hissedebiliyordu.   “İlk önce küçük hırsız kediyle buluşacağım.”   Zhao Feng bu his yüzünden planında bir değişikliğe gitti.   Normalde aklındaki plan yeşil bronz hayalet cesetlerinin kuvvetini artırmak için siyah nilüferdeki diğer hayalet ürünlerini beslemekti.   O sırada Zhao Feng’in zihinsel enerji seviyesi Gerçek Lord Derecesindeydi ve yıldırım kemiği ile su kalbi nabzı ile birlikte temeli son derece istikrarlı hale geçmişti ve Gerçek Mistik Derecenin erken aşamasında gelişim elde etmişti.   Zihinsel enerji seviyesinin Gerçek Lord Derecesinde olması ve Gök ve Yerin Yuan Qi’sini çağırabilmesi onun yetişim hızının kat kat artmasına neden olmuştu.   Buradaki Gök ve Yerin Yuan Qi’sinin Azur Çiçek Kıtasındakine göre kat kat daha yoğun olduğunu düşününce Zhao Feng’in beş ya da altı günlük bir kapalı meditasyonun ardından Gerçek Mistik Derecenin geç aşamasına ulaşma şansı yüzde elli idi.   Ama şimdi Zhao Feng’in planı değişmişti.   On yılda bir eline geçecek olan bu miraslara girme şansını iyi değerlendirmek istiyordu.   Küçük hırsız kediyi hissetmiş olan Zhao Feng’in artık bir yardımcısı olacaktı.   Bir saat sonra.   Zhao Feng büyük ama tehlikeli bir dağa girdi. Birden bire ortaya uçan kuşlar ve hayvan tipleri ortaya çıkmıştı.   O sırada kediyle olan bağlantısı giderek güçleniyordu.   “Oldukça yakınım.”   Dikkatli bir şekilde yüz ya da iki yüz mil uzaktaki kanyona odaklandı.   Onun etrafında düzinelerce dahi vardı ama onlar içeri girmeye cesaret edemiyordu.   Bu gizemli kanyon Gerçek İnsan Derece yetişimcileri paramparça edebilecek, Gerçek Mistik Derecelerinin ise canını sıkabilecek tuhaf bir rüzgar ile doluydu.   Boom--- pat!   Bir kaç tane Gerçek Mistik Derece dahi kanyondan dışarı darmadağın olmuş bir şekilde atıldılar.   Gerçek Mistik Derecenin geç aşamasında olan iki tanesi yaralanmıştı ve ağızlarından kan sızıyordu.   Onlar kuvvet anlamında Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısının ezici dahilerine denk seviyedeydiler.   “Bu tuhaf rüzgar oldukça güçlü! Gerçek Lord Derece yetişime sahip olmadan kendini korumak oldukça zor olacaktır. Hatta bir Gerçek Lord Derece uzman bile en güçlü rüzgarla karşılaşırsa sıkıntı yaşayacaktır.”   Zhao Feng içten içe şaşırdı.   Eğer bu gizemli kanyon bu kadar tehlikeliyse ama dahiler buradan ayrılmak istemiyorsa, belli ki içeri de oldukça iyi ödüller olmalıydı.   Grubun içinde.   Zhao Feng Siyah Uçurum Sarayından Chi Gui ve tayfasını gördü. Ayrıca onların dışında Gerçek Lord Derecesinin erken aşamasında olan ve kan renginde cübbe giyen bir gencin önderliğinde başka bir güç daha vardı.   Kan rengi cübbeli gencin alnında bir kanlı ay işareti vardı ve kana susamış bir aura yayıyordu.   Zhao Feng bu auraya bakınca aklına kan cesedi koruyucusu ve Kızıl Ay Şeytan Mezhebi geldi.   Eğer yanılmıyorsa bu kan rengi cübbeli genç iki yıldızlı bir güç olan Kan Şeytanı Sarayından olmalıydı ve onlar Kızıl Ay Şeytan Mezhebinden onlarca kat daha güçlüydü.   Zhao Feng oraya vardığından Siyah Uçurum Sarayı ve Ay Şeytanı Sarayı üyeleri gizemli kanyona girmeye çalışmış ama başarısız olmuştu.   Ayrıca diğer tek yıldızlı klanların üyeleri de vardı ve onlar içeriye girmeyi denediklerinde geriye artık bir insana bile benzemeyen cesetleri kalmıştı.   Tabii ki Siyah Uçurum Sarayı ve Ay Şeytanı Sarayı bazı bedeller ödeyerek bazı örüntüler bulmuşlardı.   “Buradaki tuhaf rüzgar belli bir örüntüye göre değişiyor. En zayıf rüzgarda bir Gerçek İnsan Derece yetişimci bile güvende olabilirken en güçlü rüzgar karşısında bir Gerçek Lord Derece bile ölebilir. Eğer bir grup şekillendirip en iyi rotayı takip edebilirsek ölüm ve yaralanma oranını düşürebiliriz.”   Burayı geçip kanyonun çekirdeğine ulaştığımızda bir çok hazineyle karşılaşacağız ve bu tuhaf rüzgar kesinlikle orada olmayacak.”   Siyah Uçurum Sarayı ve Ay Şeytanı Sarayının iki Gerçek Lordu etkileşim kurmaya başladılar.   İçeriye ne kadar çok insan sokabilirlerse topladıkları kaynaklar o kadar fazla olacaktı.   Chi Gui ile kan rengi cübbeli genç aralarında tartışırken Zhao Feng de Tanrının Ruhani Gözüyle tuhaf rüzgarın değişimini görmüştü.   Tuhaf rüzgar eserken Zhao Feng bu rüzgarın en zayıf ve en güçlü kısımlarının nereye gittiğini kopyalayabiliyordu.   On kopyalamanın ardından örüntüyü bulmuştu.   Sonraki bir kaç seferde Zhao Feng bu örüntüyü kullandı ve hangi bölgede rüzgarın ne kadar kuvvetli olacağını ve oralardaki değişimleri tahmin etti.   Artık örüntüyü kavramasıyla birlikte rüzgar tehdidi en az 70% oranında azalmıştı.   Orada bulunan dahiler arasında muhtemelen bu örüntüyü saptama yoluyla bulabilecek tek kişi Zhao Feng idi.   Ne de olsa kanyonun genişliği yüz mil civarındaydı ve normal bir şehir boyutlarındaydı. Eğer başkası olsa  bölgeyi keşfetmesi günlerce zaman alacaktı ve ardından hala örüntüyü bulmak zorunda kalacaklardı….   Siyah Uçurum Sarayı be Ay Şeytanı Sarayı belli bir bedel ödeyerek şans yoluyla örüntünün eksik bir halini bulmuşlardı.   Hadi!   O sırada Chi Gui on kişilik bir elit grubuna gizemli kanyona doğru belli bir rotadan liderlik etti.   Ay Şeytanı Sarayı da başka bir rotadan yoluna devam etti.   “İki grup da dağ duvarının yakınına gidiyorlar, rüzgarın toplam gücü düşecek olsa da o yine de en iyi yol değil.”   Zhao Feng onları izledi ve ardından azur bir yıldırım ışınına dönüşerek gizemli kanyona doğru yaklaştı.   Zhao Feng Tanrının Ruhani Gözüyle küçük kediyi görememişti, bunun anlamı onun muhtemelen kanyonun çekirdeğine girmiş olmasıydı.   Xiu!   Hava yıldırımla uğuldadı ve Zhao Feng gizemli kanyonun içine daldı.   “Hmm? Şu kişi hangi klandan? Görünüşe göre tek başına takılıyor.”   “O çok hızlı, acaba bir canavar olabilir mi?”   Kanyonun girişinde hala küçük güçlerin dahileri bekliyordu.   Onlar küçük güçler olarak adlandırılsa da onlardan daha güçlü olan sadece üç tane iki yıldızlı tarikat vardı. Bu üçlünün arkasından gelen bütün güçler aşağı yukarı Kızıl Ay Şeytan mezhebi seviyesindeydi.     Zhao Feng kanyonu doğrudan geçmedi.   Bazen belli noktalarda bir süre durdu, bazen de geri çekildiği oldu.   Ama her seferinde de rüzgarın en zayıf kısmıyla yüzleşti ve bu rüzgar da Üç Çiçekli Değerli Nilüfer tarafından kolayca engellendi.   Zhao Feng bir kenara, Shi Chengtian’ın savunması bile buradaki en güçlü rüzgarlar karşısında yerle bir olurdu.   Bu nedenle Zhao Feng’in hızı Siyah Uçurum Sarayı ve Ay Şeytanı Sarayına göre çok daha düşüktü.   Fakat bu aynı zamanda Zhao Feng’in istediği şeydi.   O iki grup yalnız değildi ve sahip oldukları Gerçek Lordlar Zhao Feng’in çok üstündeydi.   En sonunda.   Zhao Feng iki saatlik rüzgar atlatmalı yolculuğundan sonra kanyonun derinliklerine adım attı.   Tuhaf olan şey taş bölgeye girdiği anda tuhaf rüzgar aniden ortadan kaybolmuştu.   Kanyonun derinlikleri yoğun bir Yuan Qi ile doluydu. Buradaki Yuan Qi kanyonun dışındaki bölgeye göre onlarca kat daha yoğundu.   Zhao Feng üzerine antik bir auranın yayıldığını ve kendini antik zamanlardaki ormanlara girmiş gibi hissetti.   Burada dış dünyada soyu tükenmiş olan tuhaf çiçekler ve ormanlar vardı.   Yüz metre uzunluğa sahip bir ağaç vardı ve onun dalları bir kaç mil boyunca uzanıyordu, neredeyse bir köy büyüklüğündeydi.   Buradaki her bir çiçek ve ağaç Gök ve Yerin Yuan Qi’si tarafından nüfuz edilmiş haldeydi ve neredeyse normal bitki sınırlarını aşmışlardı.   Basitçe söylemek gerekirse buradaki her bir ağaç ya da toprak parçası dış dünyada yüzlerce hatta binlerce ilkel kristal taşa satılabilirdi.   Bu yer tam anlamıyla soğukla doluydu.   “Buradaki Gök ve Yerin Yuan Qi’si Azur Çiçek Kıtasına nazaran yüz kat daha güçlü. Burada ne kadar hazine olduğunu hayal etmek bile güç.”   Zhao Feng afalladı.   O anda ormanların derinliklerinden savaş sesleri ve hayvan kükremeleri duyuldu.   Belli ki diğer gruplar gizemli kanyonun içinde bir şeyle karşılaşmışlardı.   Zhao Feng hızlıca döndü ve yüksek bir kayanın üstüne zıplayarak Tanrının Ruhani Gözüyle bölgeyi gözlemlemeye başladı.   Tanrının Ruhani Gözü her kayayı, yeraltı ve çiçekler de dahil her bir odun parçasını inceledi.   Etrafa yaptığı bu ilk bakış Zhao Feng’i aşırı mutlu etmişti.   Buradaki hazinelerin sayısı hayal edilemez boyutlardaydı.   Zhao Feng daha ilk bakışta düzinelerce tuhaf hazine bulmuştu ve onların değerleri Gerçek Lord Derece uzmanların bile gözlerini kızartmaya yeterdi.   Zhao Feng’in yanındaki kaya bile değerli bir şey içeriyordu.   Peng!   Zhao Feng kayayı parçaladı ve ortaya hafiften ıslak bir bitki çıktı.   Bitkinin üzerinde baş parmak büyüklüğünde bir kaç küçük siyah meyve yer alıyordu ve onun yüzeyinde tuhaf bir çizgi vardı.   Zhao Feng Tanrının Ruhani Gözüyle bakınca bu meyvelerin içinde muazzam miktarda Gök ve Yerin Yuan Qi’si olduğunu gördü, bu Azur Çiçek Kıtasında gördüğü herhangi bir şeyin çok üstündeydi.   “Bu küçük siyah meyve de neyin nesi?”   Zhao Feng meyveyi koparttığında saf bir Yuan Qi dalgası hissetti. Korku verici olan şey Zhao Feng’in sahip olduğu bilgiler bile onun ne olduğunu anlamak için yetersizdi.   “Bu hafiften buz elementine meyilli olan ve içinde saf ve çok miktarda Gök ve Yerin Yuan Qi’sini barındıran Gökyüzünün Kara İnci Meyve Kralıdır. Bu meyve bir Gerçek Ruh Alemi yetişimcisinin Gerçek Ruh Qi’sini anında yenileyebilir ve kritik anlarda kişinin savaş gücünü zirveye taşıyabilir. Bunun dışında bu meyve vücudu temizler ve Gerçek Lord Derecesinin altındakiler için oldukça etkilidir. Şu an sahip olduğun seviyeye göre bu meyve tek başına sana 50%’den fazla küçük bir seviye yükselişi şansı verebilir.”   Bu sıradan ama ayartıcı kadın sesi arkadaki dağ duvarından gelmişti.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr