King of Gods - Bölüm 354: Her Şey Başkası İçin Yapıldı

---

Çeviri:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

  Kızıl Ay Mirası gölgelenmesinin daha toplantının ilk turunun bile bitmeden ortaya çıkacağı kimsenin aklına gelmezdi.   Kızıl Ay Mirası Dört Büyük Miras arasında üçüncü sıradaydı ve Kızıl Ay Patriğinin elde ettiği mirastı.   Kutsal Birlik Hükümdarları afallamıştı.   “Bekle, yanlış bir şeyler var. Bu nesil dahilerle dolu da olsa, hatta beş ezici dahi olsa bile dört büyük mirası daha ilk turdan çekmek için yine de yeterli olmaması gerekiyordu.”   Bronz tenli Vekil Saray Lordu kaşlarını kırıştırdı ve bir şeylerin ters gittiğini düşündü.   Weng~   Bulutlardaki kanlı resim bulanıklaştı ve dengesiz görünüyordu.   Aniden.   “Shua!”   Kızıl Ay Mirasının önünde yaklaşık yüz metre uzunluğunda kanlı büyük bir el belirdi.   Shua!   Kızıl Ay Mirası gölgelenmesi aniden ortadan kayboldu.   “Ne!?”   “Biraz önce ne oldu!?”   Kutsal Birlik Hükümdarlarının gözleri şaşkınlıkla genişledi.   Kızıl Ay Mirası daha bağlanmamış olsa da miras gölgelenmesi şimdiden ortaya çıkmıştı.   Bir miras gölgelenmesi nasıl ortadan kaybolabilirdi?   “Kızıl Ay Mirasını hareketlendirme gücüne kim sahip olabilir?”   Hükümdarlar birbirlerine baktılar.   “Bunun için iki şart var: 1. Yetişimin Boş Tanrı Alemine yakın olması, 2. Bir şekilde Kızıl Ay Mirasına bağlı olmak ve onu gizli bir teknikle çağırabilmek…”   Vekil Saray Patriği derin bir nefes aldı.   Bu iki şartı da sağlayan sadece tek bir kişi vardı.   Kim?   “Kızıl Ay Patriği!”   Kutsal Birlik Hükümdarları bağırdılar.   “Ne korkunç bir planlama. Bizim Kutsal Gerçek Ejderha Toplantımız tamamen başkası için yapılmış oldu.”   “Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısının ejderha lütfu ve Kızıl Ay Patriğinin planı, Kızıl Ay Mirasının tekrar ortaya çıkmasını sağladı.”   “Eğer yanılmıyorsam Kızıl Ay Şeytanı kıtanın herhangi bir yerinde Kızıl Ay Mirasını açıyor olmalı.”   Hükümdarlar kısa bir sürede bu sonuca vardılar.   Her şey başkası için yapılmıştı.   Bu sonuç, dokuz Hükümdarın isteksizlik ve öfkesine neden olmuştu.   Kızıl Ay Patriği geçmişte neredeyse tüm kıtaya hakim olmuştu ve bunu yaparken onun kuvveti ve yöntemleri benzersizdi.   “Vekil Saray Lordu, Kızıl Ay Mirasının nerede açıldığını bulmak için ve onların uyanışını durdurmak için birilerini gönderelim mi?”   “Bu doğru, şeytan mezhebini yok edelim.”   Hükümdarlar dişlerini sıktılar.   “Kızıl Ay Patriği onca zamandan sonra nasıl hiç planı olmayabilir? Şuan biz ışıkta dururken o karanlıkta saklanıyor. Biz onu bulamayabiliriz ama o Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısını kesinlikle bulabilir. İnsanları dışarı gönderirsek Kızıl Ay Şeytan Mezhebi Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısını kolayca yok edebilir.”   Vekil Saray Lordunun sesi alçaktı ve diğer Hükümdarlar sessizliğe düşmüştü.   Kızıl Ay Patriğinin planları kusursuzdu ve Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısını Kızıl Ay Mirasını tekrar açmak için kullanmıştı.   Ve şimdi Kutsal Birlik de bir hamle yapamazdı çünkü Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısı ışıktaydı ve eğer adamlarını dışarı gönderirlerse Kızıl Ay Şeytan Mezhebi buraya gelecek ve her şeylerini kaybedeceklerdi.   Ne de olsa Kızıl Ay Mezhebinin Patriği eliyle gökleri kaplayabilen bir efsaneydi.   Kıtada kim Kızıl Ay Mezhebi Patriğiyle yüzleşmeye cesaret edebilirdi?   “Millet, bu parlak bir çağ ve Göklerin Kalıt Mirasının ortaya çıkma şansı sürekli artıyor. Göklerin Kalıt Mirası geldiğinde kıtadaki durum değişecek ve bu miras Kızıl Ay Mirasından çok daha kullanışlı olacak.”   Vekil Saray Lordu gürültülü bir şekilde konuştu.   “Vekil Saray Lordu haklı. Kızıl Ay Mirası şeytani ve habis yoldan yürüyenler için daha iyi olabilir ama Göklerin Kalıt Mirası ya da Yedi Kılıç Mirasının yanına bile yaklaşamaz.”   Herkes başını salladı.   Kızıl Ay Mirası dört büyük mirasın içinde 3.sıradaydı ve Gökleri Kalıt Mirası ile Yedi Kılıç Mirası onun üstündeydi.   Kılıç Azizi Ye Wuxie Yedi Kılıç Mirasını elde etmiş ve Kızıl Ay Mezhebi Patriğini yenerken çok kritik bir rol oynamıştı.   Antik arena.   Kızıl Ay Miras gölgelenmesi on nefeslik bir süre boyunca aşağıdaki savaşları sekteye uğratsa da daha sonra bütün bölgelerdeki savaşlar devam etti.   Kuzey bölgesi.   Ezici dahi Tanrıça Bing Wei Zhao Feng’e meydan okudu.   “Pekala.”   Hakem başını aşağı yukarı salladı ama Zhao Feng biraz önce dövüştüğü için hemen meydan okunamazdı.   Toplantının kuralları çok katıydı ve Zhao Feng Tanrıça Bing Wei ile bir daha sıra ona geldiğinde dövüşebilecekti.   Ve o sırada Zhao Feng kök kanununu kavrama şekillendirme işleminde kritik bir noktaya gelmişti.   Zihninde.   Zayıf azur yarı saydam çizgiler yıldırım cızırtılarıyla birlikte açıldılar.   Kanun kökü zihinsel enerji kaynağından geliyordu ve zihinsel enerjide artışa sebep oluyordu.   O yoğunlaştığı zaman Zhao Feng’in her hareketi Gök ve Yerin Yıldırım Kanunuyla bağlantılı olacak ve gücünü çarpıcı bir biçimde artıracaktı.   O zaman Zhao Feng’in yetişim dışında Gerçek Mistik Dereden bir farkı kalmayacaktı.   “Benim kanun köküm Yıldırım Mirası ise Mistik Çiçek Değerli İncilin birleşimiyle oluşuyor, yani hem erdem hem de habis yolun birleşimiyle.  Onu şekillendirdiğimde en az Bin Shuiyue’ninki kadar güçlü olacaktır.”   Zhao Feng beklentiyle doluydu.   Bir kanun kökünü iki farklı kanunla şekillendirmenin normal Gerçek İnsan Derece yetişimcilerin düşünmeye bile cesaret edemeyeceği bir şey olduğundan haberi yoktu.   Zhao Feng bunu yaparak neredeyse yasaklı bir bölgeye girmişti.   Bu son derece tehlikeli bir hamleydi ve eğer başarısız olursa sonuç zihinsel enerjisinin dağılması olacaktı ama neyse ki Tanrının Ruhani Gözü diğer insanlara göre daha iyi analiz ve hesaplama becerisine sahipti.   Zhao Feng’in zihinsel enerji kaynağı da çok genişti ve antik Ruh Tao’suna da adım attığı için herhangi bir tehlikeyle karşılaşmadı.   “Zhao Feng.”   Aniden zihninde bir ses duyuldu.   Zhao Feng gözlerini açtı ve izleyici tribününe doğru baktı. Konuşan kişi Tiemo idi.   “Tanrıça Bing Wei sana meydan okuduğu zaman hemen teslim olman en iyisi.”   Tiemo ciddi bir şekilde konuştu.   Ne?   “Tanrıça Bing Wei’nin meydan okuması mı?”   Zhao Feng hıçkırdı ve korktu. Bu ne zaman olmuştu?   Bütün odağını kanun köküne yoğunlaştırdığı için bundan haberi yoktu.   Tanrıça Bing Wei’ye doğru baktığında onun gözlerindeki öldürme arzusunu gördü, bu arzu sanki somutlaşmıştı ve hatta Zhao Feng’in zihinsel enerji seviyesine akın ederek ona soğuk bir his getiriyordu.   “Bunu istemediğini ve elinden gelenin en iyisini yapmak istediğini biliyorum ama ezici dahilerin gücü seninkinin çok üzerinde. Sen hala gençsin, buradaki bir çok kişiden en az on yaş daha küçüksün. Senin performansın şuan zaten şaşırtıcı derecede.”   Vekil Patrik Tiemo onu uyardı.   Zhao Feng hala ezici dahinin ona meydan okumasının şokunu atlatamamıştı.   Her bir ezici dahinin gücü neredeyse bir Gerçek Lord Derece yetişimciye denkti.   Birincisi.   Zhao Feng bu ezici dahileri izlemiş ve onlara karşı kazanma şansının 10%’dan daha düşük olduğu ve hatta anında yenilebileceği sonucuna varmıştı.   “Zorlama. Tanrıça Bing Wei’nin sana meydan okumaktaki niyeti kesinlikle iyi değil. Üstelik yenilsen bile çok fazla ejderha lütfu kaybetmeyeceksin. Burada en önemli şey miraslar, yapılacak en iyi şey….”   Tiemo devam etti.   “Vekil Patrik rahat olun, ben ne yapacağımı biliyorum.”   Zhao Feng başını aşağı yukarı salladı.   Tiemo’nun planı akıllıcaydı ve durumun geneline daha fazla önem veriyordu.   Eğer Zhao Feng bunu zorlarsa sakatlanarak eline ne geçecekti? Nasıl bir miras alacaktı?   Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında.   Eğer çok sayıda miras ortaya çıkarsa sıralaması yüksek olanların ilk seçim hakkı vardı.   Hafif büyük miraslar sadece tek bir kişi yerine daha fazla kişi tarafından seçilebilir durumda olabiliyordu.   “Mavi saçlı velet, kardeşimin geleceğini yok ettin. Bu toplantıda miraslara giremeyecek. Bunu sana ödeteceğim ve seni sakatlayacağım.”   Tanrıça Bing Wei’nin gözleri soğuktu.   “Bing Wei, fazla aşırıya kaçma. Ufak tefek şeyler için kendi geleceğini tehlikeye atma.”   Mistik Buz Kraliçesi uyardı.   Bir büyük olarak statüsü düşük olan Zhao Feng’i onun cezalandırmasına imkan yoktu. Dahası toplantıya katılan bütün dahiler koruma altındaydı, özellikle Zhao Feng gibi bir sürpriz at göz ardı edilemezdi.   Zaman geçiyordu ve hem Tanrıça Bing Wei hem de Zhao Feng için zaman çok yavaş geçiyor gibiydi.   Bir çok dahi Zhao Feng’e sinsi gözlerle bakıyordu.   Zhao Yufei, Jiang Sanfeng, Bei Moi ve diğerleri ise endişeliydi.   Hiç kimse bir ezici dahinin efsanesini yıkamamıştı. Hepsi de tamamen yenilgiye uğratılmıştı.   Tam o sırada orta sahnede heyecan verici bir savaş vardı.   Mo Tianyi karşısında Yu Tianhao.   Birisi ezici dahilerin lideri ve onlarca neslin en iyisi olduğu söylenen Yu Tianhao, diğeri ise Kuzey kıtasının zirve dahilerinden biri olan Mo Tianyi idi.   Yuan Dağı Yüce Gizli Avuç!   Mo Tianyi bütün gücünü topladı ve hiç tereddüt etmeden İlahi Yuan Klanının nihai yeteneğini kullandı.   Boom--   Avuç parladı ve yüz metrelik alanın içindeki her şeyi yok edebilecek gibi duran metalik bir dağ belirdi.   Bu korkunç hamle karşısında tüm sahne titredi ve bu kuvvet dahilerin nefesini değiştirdi.   “Mo Tianyi çok güçlü. Onun Yuan Dağı Yüce Gizli Tekniği bu ustalık seviyesine kadar ulaşmış.”   Qin Kunwu, hayalet gözlü adam ve diğerleri afallamıştı.   “Bir dağ gibi kuvvetli. Soyumu kullanmadan bunu engelleyemem.”   Zhao Feng’in kalbi hopladı. Mo Tianyi’nin seviyesi korkunçtu.   Göklerin altındaki benzersizlik!   Yu Tianhao ifadesiz bir yüzle her şeye hükmeder gibi bir havaya sahip olan avucunu ileri doğru sapladı.   Booooom!   Bu avuç karşısında gökler sarsıldı ve gökyüzünü kesen gizemli bir ışık görüldü, yoluna çıkan her şeyi yok ediyordu.   “Aman tanrım, O Gerçek Lord Derece savaş gücüne sahip.”   “Bu Yu Tianhao cidden onlarca neslin en iyi ezici dahisi olmayı hak ediyor. Kılıç Azizi Ye Wuxie’nin ve Kızıl Ay Patriğinin aynı yaştaki haline yetişmiş durumda…”   Tüm orta sahne Yu Tianhao’nun güçlü Göklerin altındaki Benzersizlik yeteneğiyle sarmalanmıştı.   Bam!   Mo Tianyi’nin figürü uçtu ve havada bir ağız dolusu kan tükürürken yüzü bembeyaz oldu.