King of Gods - Bölüm 941: Mücadeleyi Durdurmak

---

 

Bölüm 941: Mücadeleyi Durdurmak

 

“Bu şey Tie Ailesi'nin mükemmel Kan Şeytanı Güneşi Soyu!” Kutsal Lord Yüz Rafine sersemledi ve Zhao Feng'den uzaklaştı.

 

Tie Ailesi gibi Sekiz Büyük Aile'den biri olarak bunu çok iyi anlamıştı. Mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu resmen yakın dövüş düşmanıydı ve sonunda Tie Hongnan'ın neden Zhao Feng'i Dördüncü Prens'in salonuna davet ettiğini ve onunla konuşmak istediğini anladı.

 

Zhao Feng mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu'na sahipti, ve bu savaş tipi soyu, ilk on İmparatorluk Dao Soyu içinde yer alabilirdi.

 

Kutsal Bedenine, mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu tarafından belli bir dereceye kadar karşı koyuluyordu. Cao Zhang çok yüksek seviyede bir yetenek kullansa bile Zhao Feng Kanlı Şeytan Güneşi Soyu'nu ve fiziksel savunmasını kullanarak onu ölüme sürükleyebilirdi. Bu da kavga uzarsa kaybeden tarafın Cao Zhang olacağı anlamına geliyordu.

 

Ayrıca Zhao Feng'in hala kullanmadığı gizemli göz soyu vardı.

 

Ji Dengtian'ın illüzyonlarının Zhao Feng üzerinde hiçbir etkisi yoktu ve Zhao Feng'in Ruh tekniğinden korkuyordu. Şu anda bir şey yapmaya cesaret edemiyordu. Yaşananlara bakarak Zhao Feng'in Ruhu göz soyu tekniğinin kesinlikle Kutsal Lordları tehdit edebileceğini görebiliyordu.

 

Hepsinden önemlisi Zhao Feng bir Canavar Terbiyecisiydi ve kesinlikle On Bin Kadim Irk'ın bir üyesi olan Bulut İpekböceği Aziz Kelebeği de dahil olmak üzere çok sayıda ruhsal evcil hayvanı vardı.

 

Bunları düşünen Cao Zhang savaşma isteğini kaybetti. Şu anda tüm gücünün yalnızca yüzde kırkını kullanabiliyordu.

 

Bu ufaklık nasıl bu kadar sıkıntı çıkartabiliyordu ki? Ji Bai ve Ji Dengtian'ın grubunun diğer üyeleri hiçbir işe yaramıyordu.

 

“Zhao Feng, dur!” Cao Zhang sağ eliyle bir işaret yaptı. Tüm savaş gücünü kullanabilse bile Cao Zhang, mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu'na sahip olduğunu öğrendikten sonra Zhao Feng'i öldürmeye cesaret edemezdi.

 

TİE Ailesi, Sekiz Büyük Aile'nin en güçlü ailesiydi. Mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu olan birini öldürmesi, Tie Ailesi ile Cao Ailesi arasında bir savaşa neden olabilirdi.

 

Ayrıca Zhao Feng'i öldürmek istese bile bunun bir garantisi yoktu. Kutsal Lord Yüz Rafine'nin kazanıp kaybetmemesinin bir önemi yoktu, Zhao Feng'in şanı her iki şekilde de yayılacaktı.

 

“Önümüzde ne tür bir tehlike olduğunu bilmiyoruz. Neden bir takım kurup mirası geçtikten sonra tekrar konuşmuyoruz?”

 

Kutsal Lord Yüz Rafine biraz garip hissetti ve savaşı durdurmak için bu bahaneyi kullanmak zorunda kaldı.

 

Zhao Feng'in etkisi Kutsal bir Lord'la karşılaştırılabilirdi ve kesinlikle grubunda bulunan diğer iki üyeden çok daha faydalıydı.

 

Ji Dengtian, mükemmel Kanlı Şeytan Güneşi Soyu ve Kutsal Lord Yüz Rafine'nin daveti karşısında hala şoktaydı. Son aşama Kral olan bir çömezin onları böyle bir duruma zorlayabileceğini hiç düşünmemişti. Canavar Terbiyecisi Ji Bai, Ejderha Yeşim dizisini kullanmak ve kaçmak zorunda kaldı ve kendi göz soy teknikleri Zhao Feng'e karşı hiçbir işe yaramamıştı. Zhao Feng onun tekniğini bile kopyalamıştı ve bunu onu küçük düşürmek için kullanmıştı. Grubundaki Kutsal Lord saygınlığını kaybetmiş ve savaşmayı bırakmaya karar vermişti.

 

Ji Dengtian savaş devam ederse Kutsal Lord Yüz Rafine'nin kazanma şansının çok düşük olduğunu söyleyebilirdi. Yaptıklarından dolayı pişman olmuştu. Belki de bu durum yetişiminin çok pürüzsüz ilerlemesinden kaynaklanıyordu, ama kendi ailesinin Büyük Yaşlısı'nın söylediğine bile inanmamıştı.

 

Zhao Feng bir an için durakladı. Savaş sırasında çok memnun hissediyordu, ama anlaşılan Kutsal Lord Yüz Rafine savaş iradesini kaybetmişti. Zhao Feng birkaç dakika önce olaya dahil olan dört figürü düşündükten sonra bir anlığına sessizliğe büründü.

 

“Mirasın yüzde yetmişini istiyorum,” Zhao Feng kararlı bir ses tonuyla söyledi. Bu söz Kutsal Lord Yüz Rafine'nin kaşlarını çatmasına ve ağzının seğirmesine neden olmuştu.

 

Bu çömezin istediği şey az buz bir şey değildi. Kutsal Lord Yüz Rafine'nin grubunda iki kişi vardı, ama Zhao Feng tek başına mirasın yüzde yetmişini mi istiyordu?

 

Cao Zhang, Ji Dengtian'a bakmadan önce “O zaman ben yüzde otuzunu alacağım” dedi.

 

Ji Dengtian o anda çaresiz bir şekilde gülümsedi. Kutsal Lord Yüz Rafine'nin ne demek istediğini biliyordu. İmparatorluk Gökyüzü Mirası için hiçbir payı yoktu.

 

Zhao Feng, “O zaman bizim için yolu açacağım” dedi.

 

Mirasın yüzde yetmişini istemişti çünkü Kutsal Lord Yüz Rafine, mirası kendi başına temizleyebileceği için ona pek faydası olmayacaktı. Sadece yeni giren dört kişiyi durdurmak için yardım istiyordu.

 

Zhao Feng, Kutsal Lord Yüz Rafine'yi zorlayıp yeni gelen dört kişi ile güçlerini birleştirmesine neden olsaydı büyük bir kayıp olurdu.

 

“Hmm? Tabii.” Kutsal Lord Yüz Rafine bir an için durakladı.

 

Bam! Bam!

 

Çok sayıda kum canavarı tıpkı bir sel gibi akın etmeye başladı. Zhao Feng ve Kutsal Lord Yüz Rafine savaştığı esnada kum canavarlar gelip onlara saldırmıştı, ancak savaş yüzünden ortaya çıkan şok dalgaları anında kendilerine yaklaşan kum canavarlarını öldürüyordu. Artık savaşmayı bırakmışlardı ve canavarlar bir kez daha saldırmaya başlamıştı.

 

Zhao Feng yolun ortasında kum canavarlarıyla karşı karşıya durdu. Bilinciyle sol göz boyutundaki gizemli altın topa dokundu. Zhao Feng'in sol gözü anında altın rengine büründe ve güçlü Göz Niyeti ile Ruh gücü dalgalanmasını serbest bıraktı.

 

Ji Dengtian ve Kutsal Lord Yüz Rafine'nin yüz ifadeleri anında ciddi bir hal almıştı.

 

“Ne güçlü bir Ruh Niyeti!” Ji Dengtian'ın suratı şaşkınlıkla doluydu. Boyutun Zhao Feng'i ne kadar bastırdığını bilmiyordu, bu yüzden Zhao Feng'in Ruh Niyetinin ne kadar güçlü olduğunu tam olarak tahmin edemiyordu.

 

“Neden kum canavarlarından kurtulmak için göz soyu tekniğini kullanmayı seçiyor? Onun göz soyu tekniği fiziksel saldırılara karşı daha etkili olabilir mi?” Kutsal Lord Yüz Rafine şaşırmıştı.

 

Weng~~

 

Zhao Feng'in sol gözünden devasa bir soluk altın renkli bir halka çıktı ve bu halka dünyanın kanunlarını içeriyordu. Yolun ortasından geçen bu halka kum canavarlarının içinden geçti ve ne kadar olduğu belli olmayan bir uzaklığa ulaştı.

 

Uzun bir süre geçtikten sonra bile hiçbir şey olmamıştı.

 

“Kum canavarların yalnızca içinden geçti. Bu bir ruh saldırısı olabilir mi?” Kutsal Lord Yüz Rafine ruhu tam olarak anlayamıyordu, sadece ruh saldırıları fiziksel nesnelerden geçebilirdi.

 

“Nasıl bir teknikti bu yaptığı şey? Ji Wuye'nin bahsettiği kişi bu olabilir mi?” Ji Dengtian onun ne tür bir göz soyu tekniği olduğunu ya da nasıl bir bilgi kullandığını göremiyordu.

 

Ancak daha sonra yaşanan şeyler onları daha da hayrete düşürmüştü. Devasa altın halkayla temasa geçen tüm kum canavarları paramparça olmuştu.

 

Zhao Feng tek bir bakışla yolu tamamen açmıştı.

 

Yolun ortasında sarı renkli bir duman tabakası vardı.

 

Zhao Feng sol gözünü kapattı ve az önce kullandığı enerjiyi tekrardan iyileştirdi.

 

Bu kum canavarları Kutsal Lord'un Küçük Dünyası'nın ürünleriydi, bu yüzden atomlarında yalnızca tek bir element vardı ve oldukça kaba bir şekilde inşa edilmişlerdi. Zhao Feng'in hepsini parçalamadan önce tek bir atomun yapısını tamamen analiz etmesi gerekiyordu.

 

Ancak ilk defa bu kadar büyük miktarda bir şeyi parçalamıştı ve Zhao Feng yüksek miktarda Göz Niyeti olmasına rağmen yorgun hissetti. Fakat hedefine ulaşmıştı.

 

İlk amacı mirası, kaynakları ve ejderhamsı taksidi elde etmekti. Bundan sonra kaçmak isteseydi kimse onu durduramazdı.

 

İkinci amacı ise Kutsal Lord Yüz Rafine'yi korkutmaktı. Kutsal Lord Yüz Rafine şimdilik onunla çalışmaya karar vermişti ama Zhao Feng hala ona tamamen güvenemezdi, bu yüzden Zhao Feng'in Kutsal Lord Yüz Rafine'yi korkutmak için bir şeye ihtiyacı vardı. Bu şey sayesinde Yüz Rafine bir daha onunla düşman olmak istemeyecekti.

 

“Gidelim.” Zhao Feng hafifçe gülümsedi.

 

“Bu...?” Kutsal Lord Yüz Rafine'nin zihni bomboş bir hal aldı. Tecrübeli ve bilgili olmasına rağmen yine de neler olduğunu anlayamadı.

 

Şu soluk altın renkli ışık nasıl bir güçtü öyle? Anında çok sayıda kum canavarını yok etmişti. Çıplak gözle altın ışığın ne kadar uzağa gittiğini ya da kaç tane kum canavarının kaybolduğunu göremiyordu.

 

Bu bir çeşit uzay tekniğinin yeteneğiyse Kutsal Lord Yüz Rafine bunu makul görebilirdi, ama uzayda herhangi bir bozulma da hissetmemişti.

 

Aniden bir düşünceye kapıldı. O ışık demeti bir savaşta kendi vücuduna gelse ne olurdu? Bunları düşündüğü esnada ruhu titremeye başladı.

 

Bu durum aynı zamanda Ji Dengtian'ın da sanki yıldırım çarpmış gibi hissetmesine neden oldu. Ji Wuye'nin söylediklerini hatırladı; “Zhao Feng'in göz soyu teknikleri fiziksel ve ruh temelli nesneleri tamamen yok edebilir.”

 

Zhao Feng en önde yürüdü ve kuvvetli auraları olan çok sayıda siyah çizgili akrep önlerini kesti.

 

Kum canavarlarının çoğu Zhao Feng'in göz soyu tekniğiyle parçalanmış olmasına rağmen yol çok genişti, bu yüzden kenarlardaki kum canavarları hala duruyordu. Bu şeylerin herhangi bir iradesi yoktu ve korkunun ne olduğunu bilmiyorlardı. Tek işleri yabancılara saldırmaktı.

 

Jiang!

 

Akrep Kralı'nın önderliğinde diğer tüm zehirli akrepler ileriye doğru fırladı ve Zhao Feng için yolu açtı.

 

“Bu canavarlar kadim boyuttan geliyor!” Ji Dengtian bağırdı.

 

Ji Bai, Kutsal Lord Yüz Rafine'nin grubunun canavar terbiyecisiydi ve başlangıçta canavarları evcilleştirmeyi planlamışlardı, ancak Kutsal Lord Yüz Rafine'nin canavarın liderlerini bastırarak yardım etmesiyle bile bunu yapmaları oldukça zordu. Ji Dengtian'ın olması bile diğer canavarları evcilleştirmek için yeterli değildi, bu yüzden canavarları evcilleştirme planları başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

 

Zhao Feng ve Zhou Su'er'in bir grup canavarı evcilleştirebileceklerini asla düşünmezlerdi. Ayrıca öyle sıradan canavarları da evcilleştirmiyorlardı, yüksek savaş güçlü canavarlar da buna dahildi.

 

Kutsal Lord Yüz Rafine Zhao Feng'in arkasından baktı ve bu adamı rahatsız etmenin kötü sonuçlar doğurabileceğini hissetti.

 

Aynen bu şekilde Cao ve Ji Aileleri'nden gelen uzmanlar Zhao Feng'i takip etmeye devam ettiler ve mirasın derinliklerine doğru girdiler. Bir süre uçtuktan sonra aniden kum canavarlarının sayılarının büyük ölçüde arttığını hissettiler. Yani Zhao Feng'in az önce kullandığı gizemli göz soyu tekniği bu noktaya ulaşmıştı.

 

Zhao Feng bir şey söylemeden Kutsal Lord Yüz Rafine en öne doğru gitti ve onlara yolu açtı.

 

Zehirli akreplerin ve Kutsal Lord'un birleşik güçleri sayesinde niyahet İmparatorluk Gökyüzü Mirası'nın sonunu görebiliyorlardı.

 

Bu yol muhtemelen yüz mil uzunluğundaydı.

 

“Zhao Feng, önünde Kutsal Lord kademesinde bir kum canavarı var. Gidelim.” Kutsal Lord Yüz Rafine'nin acımasız bir yüz ifadesi vardı.

 

Önlerindeki küçük bir dağ büyüklüğünde devasa bir kum canavarı vardı ve yolu kapatıyordu.

 

“Tamam.” Zhao Feng hemen Kutsal Yıldırım Vücudu'nu dolaştırdı ve anında daha da uzadı. Ortaya bir altın mavisi yıldırım tabakası çıkardı ve yoluna çıkan her şeyi ezip geçti.

 

Boom!

 

“Parlayan Gökyüzü Güç Yumruğu!”

 

Zhao Feng ve Kutsal Lord Yüz Rafine öne doğru çıkmışyı. Siyah, kırmızı ve altın renkli ışık parıltıları yayıyorlardı.

 

Güçlü bir darbe ile önlerindeki her şeyi yok olmuştu.

 

“Bu çocuğun yenilenme yeteneği var.”

 

Kum canavarın vücudunun bir kısmı saldırılarla birlikte harap olup kuma dönüşmüştü, ancak yere düşen kumlar bir şey sayesinde bu kum canavarın vücudunda geri toplandı ve iyileşti.

 

“Kum olduğu sürece asla ölmeyecek.”

 

Zhao Feng sol gözünü açtı ve kum canavarını inceledi.

 

“Hmm?” Zhao Feng'in sol gözü diğerlerinin göremediği bir şeyi görmüştü ve bu şey Zhao Feng'i sevindirdi.

 

Kutsal Lord kademesindeki kum canavarının atomlarının yapısı diğerlerinden çok farklı değildi.

 

Weng~~

 

Zhao Feng'in sol gözü canavarın kalbinin olacağını düşündüğü bölgeden geçerken altın renginde parladı.

 

Hu ~

 

Altın ışığın geçtiği kısım bir süre sonra ortadan kayboldu ve ardından üç tane ışıldayan kristal inciyi ortaya çıktı.

 

Zhao Feng sol elini salladı ve üç tane standart altı Tanrı kristali uçup Zhao Feng'in Puslu Uzaysal Dünya'sında saklandı.

 

Boom!

 

Standart altı Tanrı kristalleri alındığı anda kum canavarı kuma dönüşüp yere yığıldı.