King of Gods - Bölüm 53: Xin Wuheng ile Savaş

---

 

Çeviri: RassNt

Düzenleme: Berkay Lamba

 

 

Onuncu hamle!

 

Dövüşü izleyen dahiler nefeslerini tutarak iki figüre dikkatle baktılar.Onların arasında Zhao Linlong ve Zhao Ling'in yüzünde son derece çirkin bir ifade vardı.

 

“On hamle, o nasıl…?” Zhao Linlong'un yüzü tehlikeyle parladı.

 

Zirvenin başından beri Xin Wuheng karşısında on vuruş boyunca direnebilen tek kişi kendisiydi, onuncu hamlede yenilmiş olmasına rağmen.

 

Ama şuan.

 

Küçümsediği kişi onuncu hamlede ayakta kalmıştı.

 

Zhao tarikatının en büyük dahisi olarak, bunu olmasına nasıl izin verirdi? Zhao Feng'in kazanabilecek olma ihtimali onu daha da korkutuyordu…

 

“Bu nasıl olur!?” Zhao Ling'in yüzü kasvetle doluydu.

 

Zhao Feng ile girdiği her iddiayı kaybetmişti.Zhao Feng'in performansı kalbinde tanrı pozisyonundaki Zhao Linlong'un performansından daha zayıf değildi.

 

Daha zayıf değil...Daha iyi!

 

Etraftaki tozlar yere indi ve ikili yan yana duruyordu.Xin Wuheng ve Zhao Feng'in kolları birbirine geçmişti ve hızla soluk alıp veriyorlardı.

 

Xin Wuheng'in vücudunda kaşlarını acıyla kırıştırmasına neden olan kötü bir kesik vardı.Diğer taraftan, Zhao Feng dimdik ayakta duruyordu, elbisesi yırtılmış olsa da, beşinci derece Metal Duvar Tekniği sayesinde yaralanmamıştı.

 

Savunma anlamında Metal Duvar Tekniğine, hız anlamında Hafifçe Yüzen Kayığa, saldırı anlamında Yıldız Parmağına sahipti.Her yönden üst düzeydi.

 

Yenilmeden on hamle!

 

İzleyiciler arasında bir kaos oluştu.Xin Wuheng'in on hamle efsanesi sonunda bitmişti.

 

Onunla on hamle vuruşacak biri sonunda çıkmıştı.Bu sahne Zhao Linlong ve Zhao Ling'in yüzüne ağır bir çekiç vurulmuş gibi hissettirdi.

 

Zhao Chi, Zhao Han ve Zhao Qin'in yüzünden şok ifadesi vardı.Zhao ailesinin içinde böyle sürpriz at olabileceğini kim düşünürdü?

 

Hayır! O en başından beri böyleydi!

 

Dış saha öğrencileri turnuvasından ana turnuvaya şimdi de dahiler zirvesinde, Zhao Feng mucizeler yaratıyordu.

 

“Çok güçlü!” Zhao Yufei'nin gözleri mutlulukla parladı.

 

“Hmph! Ama otuz hatta elli hamle karşı koyabileceğini söylemişti!” Zhao Ling dişlerini sıktı ve gönülsüzce konuştu.

 

Zhao Feng'in performansı Zhao Linlong'dan daha iyi olsa da, ona boyun eğmeye hiç niyetli değildi!

 

“Xin Wuheng, senin bu on hamle olayının Bulut Satranç Adımıyla bir bağlantısı olmalı.On hamlede bir tuzak hazırladıktan sonra en az enerjiyle en yüksek hasarı vuruyorsun.” Zhao Feng gülümseyerek konuştu.

 

“Haklısın! Onuncu hamleyi atlatman demek gücünün benimle eşit yada benden fazla olduğu anlamına geliyor.” Xin Wuheng'in gözlerinde tehlikeli bir ışık parladı.

 

İkisi şuan göz gözeydi ve birisi hemen saldırı yapabilirdi.

 

“Haha! Yetişimin beşinci derecenin zirvesinde olmasına rağmen alçak gönüllü davranıyorsun.” Zhao Feng anlamlı bir şekilde konuştu.

 

Xin Wuheng'in yüzü daha da temkinli bir hale geldi.

 

Alevli Metal Yumruk!

 

Zhao Feng rakibinin dikkati dağılmışken saldırdı.Bu sefer ne Öfkeli Ejderha Yumruğun ne de Yıldız Parmağını kullanmıştı.En temel yeteneği Alevli Metal Yumruğu kullandı!

 

Kısa süre aralığında, en basit ve en hızlı saldırıyı yapmak en iyi etkiyi sağlayacaktı.Ve Alevli Metal Yumruk Zhao Feng'in en çok kullandığı yetenekti.

 

Ama Xin Wuheng de boş adam değildi, hisleri altıncı derece yetişimcilerinkini aşıyordu ve Dövüş Ustası seviyesindeydi.Zhao Feng İçsel Kuvvetini yumruğunda yoğunlaştırıp salladığı an, buna avcuyla karşılık verdi.

 

Peng!

 

Yumruk ve avcunun çarpışma etkisiyle Xin Wuheng geriye doğru itildi.Zhao Feng Metal Duvar Tekniği sayesinde savunma ve güç anlamında avantajlıydı.İlk saldıran kişi olması onun yumruğunu Xin Wuheng'in avcundan daha güçlü kılmıştı.

 

Öfkeli Ejderha Yumruğu!

 

Zhao Feng önde olan taraf olduğundan baskıya devam etti ve İçsel Kuvveti yavaşça beşinci derecenin zirvesine doğru harekete geçti.

 

On hamlenin sonunda Zhao Feng rakibini geri ittiriyordu!

 

İzleyiciler korku içindeydi.Xin Wuheng ile dövüşebilecek başka bir yetenekli gencin olabileceğini hayal bile etmemişlerdi.

 

On birinci hamle...On ikinci hamle...On üçüncü hamle…

 

Zhao Feng yirminci hamleye kadar dövüşün kontrolünü elinde tuttu.Sol gözüyle Xin Wuheng'in vücudunun içinde hafif bir yaranın olduğunu görmüştü ve ona dinlenme fırsatı vermiyordu.

 

Xin Wuheng içindeki hafif yarayı iyileştirmek için geri çekilerek zaman kazanmak istiyordu ama Zhao Feng bunu sol gözüyle gördüğünden ona iyileşmeye zaman vermiyordu.İzleyiciler şok içindeydi.

 

Zhao ailesinin köşkünün içinde.

 

Zhao Linlong'un yüzünde son derece çirkin bir ifade vardı ve iki yumruğunu da sıkıyordu.Zhao Feng'in yetişimi ondan yüksek değildi, buna rağmen Xin Wuheng ile nasıl başa baş dövüşebiliyordu?

 

Büyük ağacın altında.

 

“Zhe zhe, ilginç.Güneş Tüyü Şehri gibi ufak bir yerde böyle yetenekli iki dahinin olduğuna inanamıyorum.O ikisinin potansiyeli Jun Şehrinde ilk beşe girebilecek düzeyde.” Gümüş figürlerden biri konuştu.

 

“Bunu Lordumuza rapor etmeliyiz.Onların diğer gruplar tarafından alınması durumunda…” Diğeri dikkatli bir şekilde konuştu.

 

……….

 

Meydanın ortasında iki figür karşılıklı vuruşuyordu ama kimse kazananı belirleyemiyordu.

 

Yirminci hamle...Yirmi birinci hamle...Yirmi ikinci hamle…

 

Yirmi iki hamle sonunda, Xin Wuheng yavaşça iyileşmeye başladı.Onun Bulut Satranç Adımı yavaş ve sabit hızı kullanarak yüksek hızı karşılama üzerine özelleştirilmişti.Dahası Zhao Feng ile doğrudan çarpışmaktan kaçınmıştı.

 

Zhao Feng saf kuvvet konusunda çok güçlüydü ve Yıldız parmağını kullandığında çıkan hasar altıncı derecenin zirvesine denk oluyordu.Bunun anlamı altıncı dereceye ulaşmış olan Zhao Linlong bile buna karşı koyamazdı.Bu nedenle Xin Wuheng ara sıra geri çekilerek dinlenmek için zaman kazanıyordu.

 

Otuzuncu hamle...Otuz birinci hamle…

 

Sonunda, otuz beşinci hamlede Xin Wuheng hafiften üstünlüğü ele almayı başardı.

 

Savaş giderek daha şiddetli ve tehlikeli bir hal alıyordu.Xin Wuheng bazen sinsi saldırı yapıyordu ve bunu Bulut Satranç Adımıyla yaptığından bu saldırılar daha da öngörülemez oluyordu.Ama Zhao Feng'in refleksleri inanılmaz derecede hızlıydı.Tam kilit noktada Xin Wuheng'in nasıl saldıracağını görebiliyordu.

 

“Bunu nasıl yaptı? O da benim gibi mi? Dövüş Ustası hislerine mi sahip?” Xin Wuheng meraklı bir şekilde düşündü.

 

Ellinci hamle...Altmışıncı hamle…

 

İkisi de kazanamıyordu!

 

Pat!

 

Zhao Ling çaresizce yere düştü, yüzü soluktu.En başta Zhao Feng ile on hamleden fazla ayakta kalabilirse yenilgiyi kabul edeceği konusunda iddiaya girmişti.

 

Ama o zaman Zhao Feng gülerek: “On hamle çok az, otuz...Hatta elli hamle olsun!” demişti.

 

Ve şuan altmış hamleden fazla olmuştu ve kazanan hala belli değildi.

 

Altmış hamle...Yetmiş hamle…

 

İkisinin de saldırı oranları daha da artıyordu.Sonunda seksen doksan hamleye kadar geldiler.

 

Xin Wuheng derin bir nefes aldı ve onun “gök ile bir olma” aurası daha da berraklaştı.Bu aura kanyondaki utangaç kızınkine benziyordu ama daha zayıf haliydi.

 

Bu aurayla yüzleşince Zhao Feng kendini bir karınca gibi hissetti.Düzgünce nefes alıp vermesini engelliyordu.

 

Doksanıncı hamleden sonra Xin Wuheng'in her saldırısı derin bir içgörü içeriyordu.Zhao Feng'in sol gözü yavaşça açıldı ve zayıf bir yeşil azur parıltı göz küresini kapladı.Aniden süper görüş moduna geçti.Xin Wuheng'in yaptığı her hareket şimdi onlarca kat daha yavaştı.

 

Shua!

 

Simsiyah boyutun içinde.Xin Wuheng'in sahte bir figürü belirdi ve yaptığı her hareket ileri geri tekrar etti.Sahte figürün eylemleri derin içgörü içeriyordu ve kanyondaki kızınkine göre anlaması daha kolaydı.Gizemli Rüzgar Avcundan zaten biraz içgörü elde ettiğinden, Zhao Feng bu aurayı hemen öğrendi.

 

Açıl!

 

Zhao Feng aniden Hafifçe Yüzen Kayık, Hafif Küçük Adım ve Alevli Metal Yumruğunu birleştirdi.Vücudunda Xin Wuheng'in aurasına benzer bi aura ortaya çıktı.

 

Pah---

 

Zhao Feng Xin Wuheng'e doğru bir avuç saldırısı yaptı.

 

Teng teng teng…

 

Xin Wuheng'in figürü geri çekildi, yüzü şaşkınlıkla doluydu: “Ne!? Onun avcu…”

 

Zhao Feng'in yumruğundaki auranın kendisinden çalındığına dair içinde tuhaf bir his vardı.Eğer doğruysa bu korkunç olurdu…

 

Xİn Wuheng derin bir nefes aldı ve İçsel Kuvvetini yoğunlaştırdı.Hisleri Dövüş Ustalarının seviyesindeydi ve yoğunlaştırma hızı ve gücü altıncı dereceleri aşıyordu.Bunun anlamı altıncı derecenin altındaki herhangi bir yetişimci Xİn Wuheng'i İçsel Kuvvet bakımından yenemezdi.Bu ayrıca Zhao Linlong'u nasıl yenebildiğini açıklıyordu.

 

Ama Zhao Feng'in sol gözünün onun İçsel Kuvvetini ve kan akışı değişimlerini izlediğini bilmiyordu.

 

Demek öyle…

 

Zhao Feng daha sonra bu aurayı daha çok kavramaya başladı.

 

Yıldız Parmağı!

 

Zhao Feng'in parmağı havayı delerek geçti ve bu sefer gücü öncekine göre daha fazlaydı.Yıldız Parmağı da İçsel Kuvvetin yoğunlaşmasıyla alakalı bir yetenekti.Xin Wuheng'in İçsel Kuvvetini nasıl yoğunlaştırdığını öğrendikten sonra, Zhao Feng'in Yıldız Parmağı biraz daha ilerlemişti.

 

“Harika! Yıldız Parmağı üçüncü seviyenin zirvesine yaklaşıyor!” Xin Wuheng'e teşekkür etmek istiyordu.

 

İlk olarak, o gizemli aura hakkında biraz içgörü kazanmıştı, ikincisi de İçsel Kuvveti nasıl daha verimli şekilde yoğunlaştıracağını öğrenmişti.

 

Doksan birinci hamle...Doksan ikinci hamle…

 

Zhao Feng daha da cesurca dövüşmeye başladı.

 

Xin Wuheng kaybediyor olmasa da, üstünlüğü de kazanamıyordu.Onu şaşırtan Zhao Feng'in potansiyeliydi, sanki Zhao Feng'in giderek güçlendiğini hissediyordu.

 

Zhao Feng'in aurası ve İçsel Kuvveti neredeyse tamamen onunkiyle aynıydı.

 

Bu herif neyin nesi böyle!?

 

Xin Wuheng istemsizce baş düşmanıyla karşılaştığını kabul etti.Xin Wuheng'in en güçlü özelliği aydınlanmaydı ve rakibinin kavrama hızı onunkini bile aşıyordu.

 

Doksan beşinci hamle...Doksan altıncı hamle…

 

Yüzüncü hamleye yaklaşıyorlardı.İzleyiciler nefesini tutmuştu, büyük beklenti ve merak içerisinde sonucu bekliyorlardı.Kurallara göre yüzüncü hamleye ulaşıldığında dahiler ve ev sahipliği yapan kişi kazanana karar verebilirdi.

 

Fakat doksan dokuzuncu hamlede.

 

Teng!

 

Xin Wuheng döndü ve onlarca metre havaya zıpladı: “Bu dövüş burada biter!”

 

D.N: Çok güzel yerde bitti di mi :D