Bölüm 562: Mavi Yıldırım Korsanları

avatar
11259 32

King of Gods - Bölüm 562: Mavi Yıldırım Korsanları


 

Bölüm 562: Mavi Yıldırım Korsanları

 

Hu~

 

Zhao Feng kaçtıktan sonra derin bir nefes aldı.

 

“Usta, bir grup korsan bize bakıyor.” dedi On Bin Hayalet İncisinin içindeki İskelet Bölüm Lideri.

 

Korsanlar mı?

 

Zhao Feng bundan önce etrafındakilere fazla dikkat etmemişti. Bunu duyup odaklandıktan sonra, korsanları soluk bir şekilde sezebilmeyi başarmıştı.

 

Duyuları Ruhani Duyusuna güvendiği için soluktu, hâlâ rahat rahat Tanrının Ruhani Gözünü kullanmaya cüret etmiyordu.

 

“Sınırsız okyanustaki korsanlar genellikle tüccarları ve başka belirli tür insanları soyar, sana doğru bir hamle yapmayı planlamıyorlar gibi gözüküyor.”

 

İskelet Bölüm Lideri konuşurken yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Ruh Dao’sunda uzmanlaştığı için Ruhani Duyusu çok güçlüydü, bu da onun korsanların ne konuştuğunu duymasını sağlıyordu.

 

İskelet Bölüm Lideri kahkaha mı atsa gülse mi bilmiyordu; bu korsanlar Zhao Feng’in soymak için çok fakir gözüktüğünü düşünüyordu.

 

İskelet Bölüm Lideri şu an tecrübe ettiği duyguları nasıl ifade edeceğini bilmiyordu. Zhao Feng’in sahip olduğu servet onların ağzının açık kalmasını sağlayabilirdi.

 

On Bin Hayalet İnci ve Yeryüzü Sınıf miras silahı bir yana, üstündeki saf materyaller bile normal bir tek yıldızlı klanın servetinden daha fazlaydı.

 

Ayrılmadan önce, Zhao Feng Mor Aziz Harabelerinde bir sürü kaynak toplamış ve boyutlararası yüzüğünü doldurmuştu.

 

Korsanlar asla bu gençte binlerce yıl hırsızlık yapmakla karşılaştırılabilir bir servet olduğunu düşünmemişti.

 

Sou! Sou! Sou!

 

O an bile hâlâ Zhao Feng’i takip eden birkaç canavar vardı.

 

“Kaç!”

 

Daha fazla olduğu yerde durmaya cesaret etmemiş ve havadan kaçmaya devam etmişti.

 

Tianlu Adalarının haritası yeniden aklında belirdi.

 

“Burası Sekiz Issız Dağın bölgesi içerisinde.”

 

Zhao Feng ileri baktı, ama maalesef sol gözünü kullanmadan uzağı göremiyordu.

 

Hu~ Sou!

 

Arkasındaki gri tekne istikrarlı bir hızda sessizce hareket ediyordu.

 

Tekne son derece sert bir materyalden yapılmıştı. Normal canavarlardan gelen saldırılar bu tekneye bir çizik bile atamazdı.

 

Teknenin içerisinde en azından birkaç düzine oda vardı. Bu odaların birinde birkaç figür tartışıyordu.

 

“Patron, şu velet bizimle aynı rotada uçuyor. Planımızı bozmasın?”

 

Yüzü yaralı bir adam sordu.

 

“Hmph, hazır ne yaptığını bilmiyor, birkaç kardeşimizi yollayıp onun icabına bakmalıyız. Bir sineğin eti yine de ettir.”

 

Birkaç korsan sabırsızlanmaya başlamıştı.

 

O an, önlerinde uçan Zhao Feng dikkatlerini çekmişti. Zhao Feng’in tekneyle arasındaki mesafe çok yakındı.

 

“Birazcık daha dayanın.”

 

Koltukların başında mavi kıyafetli bir genç vardı. Bu genç son derece yakışıklıydı. Çoğu korsanın hiddetli görünümünün zıttıydı.

 

Yüz ifadesi çirkinleşmeden önce mavi saçlı genç bir süre düşündü, “Etrafta çok fazla canavar var, hatta az önce birkaç Hükümdar canavarın aurasını bile sezdim. Eğer bu aptal planımızı etkilerse, onu on bin kez öldürmek bile cezası için kafi olmaz.”

 

Bu korsanların çoğu Zhao Feng’i hor görüyordu fakat onu öldürüp öldürmemeleri gerektiğinden emin değillerdi.

 

Qiu!

 

Zhao Feng zihnindeki haritaya göre uçuyordu, nutkunu tutturan şey ise korsanların onu takip etmeye devam etmesiydi.

 

İskelet Bölüm Lideri bile bunu anlamamıştı.

 

Korsanların hepsi teknenin içine girmişti, bundan dolayıcasusluk yapmaya cesaret edemiyordu.

 

Binlerce mil uçtuktan sonra, büyük bir dağ görüşüne girmişti.

 

Sınırsız okyanusta ne kadar yüksekteysen o kadar ileriyi görebiliyordun.

 

“Bu Sekiz Issız Dağı!”

 

Zhao Feng, Yuan Qi’yi hissetti. Yuan Qi Azur Çiçek Kıtası kadar iyi olmasa da, hala sınırsız okyanustan katbekat daha iyiydi.

 

Haritaya göre, Sekiz Issız Dağı birkaç milyon mil içerisinde insanların yaşayabileceği tek yerdi, burası bir “yakıt” istasyonu olarak kullanılıyordu.

 

Sınırsız okyanusta Azur Çiçek Kıtasından da küçük olan birçok ada vardı. Çöller, dağlar, bataklıklar, vb.

 

Sekiz Issız Dağ, dağlarla dolu bir bölgeydi, büyüklüğü Bulut bölgesinin büyüklüğüyle eşitti.

 

Aynı anda:

 

“Patron, hedef göründü.”

 

Korsanların yüz ifadeleri hafifçe değişmiş, mavi saçlı genç de hafifçe başını sallamıştı, “Biraz daha yaklaştıktan sonra saldıracağız.”

 

“Hmph, o veletin de işini bitiririz.”

 

Yara yüzlü adam dudaklarını yaladı.

 

Sou~~

 

Gri tekne hafifçe hızlanmıştı.

 

Hmm?

 

Zhao Feng bunun biraz sıra dışı olduğunu düşünmüştü. Korsanlar yalnızca hızlanmakla kalmamış, önlerinde de koyu mavi bir tekne belirmişti.

 

Koyu mavi tekne üç kat yüksekliğindeydi, yaklaştığında birkaç yarım adım Çekirdek Köken Aleminin aurasını sezmişti.

 

Bu auralar Zhao Feng’i uyarıyor gibi gözüküyordu.

 

“Hahaha! Değersiz bir son aşama Gerçek Lord Derecesi tek başına sınırsız okyanusta yolculuğa çıkmaya cüret mi etmiş?”

 

“Yoksa bu velet yolunu kaybetmiş bir genç efendi olabilir mi?”

 

Koyu mavi teknenin üstünde bazı silüetler belirmişti. Hepsi Zhao Feng’e alaycı yüz ifadeleriyle bakıyordu.

 

Açıkçası bir Gerçek Lord Derecesinin tek başına sınırsız okyanusta yolculuk yapması nadir bir manzaraydı.

 

Koyu mavi teknenin üstünde, en önde bir elder duruyordu. Onun yanında da birkaç yarım adım Çekirdek Köken Alemi vardı.

 

Hükümdar!

 

Zhao Feng, elderden gelen bir tutam zihinsel enerjiyi hissetmişti. Karşı taraf ise Zhao Feng’i sadece hafifçe taramıştı ve ona fazla ilgi göstermemişti.

 

“En yakın ada on binlerce mil ötede. Yetişimi benimkiyle aynı olmasına rağmen çoktan sınırsız okyanusta yolculuğa çıkabiliyor. İnanılmaz!”

 

Genç bir kızın sesi yükseldi. Sıradan görünümlü genç bir kız Hükümdarın yanında belirmiş, Zhao Feng’e doğru hayranlıkla bakıyordu.

 

Kahkaha atan figürler duraksamıştı. Gerçekten de güçsüz bir son aşama Gerçek Lord Derecesinin sınırsız okyanusta bu kadar yolu kat edebilmesi sıra dışıydı.

 

“O gençte kesinlikle bir sorun var!”

 

Şüphelenmeye başlayan ihtiyar uzmanların gözleri parlıyordu.

 

Zhao Feng tam tekneden uzaklaşacakken bunu duymuş ve neredeyse gözlerini devirmişti fakat arkasından soğuk bir öldürme arzusu yükselmişti. Gri tekne hızlanmış ve buraya doğru geliyordu.

 

Hmm?

 

Hükümdar çoktan Zhao Feng’in varlığı hakkında tuhaf bir şey olduğunu fark etmiş ve Ruhani Duyusunu kullanmıştı.

 

“Herkes dikkatli olsun! Korsanlar!”

 

Ruhani Duyusuyla etrafı tararken yüz ifadesi çarpıcı bir şekilde değişmişti.

 

Bir düzineden fazla figür anında teknenin üstünde belirmişti.

 

“Şu velette bir sorun olduğunu söylemiştim.”

 

“O velet muhtemelen korsanlar için bir keşifçi.”

 

Hükümdarlar da dahil olmak üzere uzmanların hepsi Zhao Feng’e soğuk bir şekilde bakıyordu. Ama şu an önemli olan şey o değildi.

 

Gri tekneden düzinelerce sert görünümlü silüet uçarak geliyordu. Liderleri yanında benzersiz bir kuvvet getiren maviler içindeki bir gençti.

 

Kuşkusuz, Çekirdek Köken Alemine ulaşmıştı.

 

“İyi değil! Bunlar Mavi Yıldırım Korsanları!”

 

Elderin kalbi yerinden oynamıştı. Sonra da derin bir nefes almış ve ihtiyatlı bir şekilde maviler içindeki gence bakmıştı.

 

“Mavi Yıldırım Korsanları! Sekiz Issız Dağındaki en büyük on korsan gruplarından biri!”

 

Koyu mavi teknenin üstünde kargaşa vardı.

 

Mavi Yıldırım Korsanlarından düzinelerce figür arasında en zayıf olanlar bile Gerçek Lord Derecesindeydi, beş-altı da yarım adım Çekirdek Köken Alemi vardı.

 

Kendilerini savunan grup bir düzene girmişti fakat korsanlar hem güç hem de sayıda avantaja sahipti.

 

“Arghhh!”

 

İki kuvvet çarpışır çarpışmaz, koyu mavi teknedekilerden ızdırap çığlıkları yükselmişti.

 

“Mavi Yıldırım Korsanları, lütfen durun! Bu teknede önemli hiçbir şey yok. Eğer bir şey istiyorsanız, konuşabiliriz. Savaşmamız için bir sebep yok.”

 

Hükümdar elder şiddeti durdurmaya çalışıyordu.

 

Doğal olarak korsanlar yalnızca ganimet istiyordu. Okyanusta gezen tekneler bir bedel ödedikleri sürece genelde güvende oluyordu.

 

“Hehe. Yaşlı adam, biz para istemiyoruz. Hanımefendi Loulan Zhishui’yi bize verdiğiniz sürece sizi hayatta bırakabilirim.”

 

Mavili genç gülümsedi.

 

“Hanımefendi Loulan mı? Bunu nasıl biliyorsun?”

 

Hükümdar elder şaşkına dönmüş, kalbi sarsılmıştı.

 

Mavili genç elderin yanındaki sıradan görünümlü kıza doğru bakıp gülümsedi.

 

“İmkanı yok!”

 

Elder soğuk bir tonla konuştu, “Ölsem bile, Hanımefendi Loulan’ı Saf Ay Ruhani Tarikatına yollayacağım. Loulan ailesinin umudu onun omuzlarında.”

 

”Herkesi öldürün! Loulan Zhishui’yi canlı yakalayın!”

 

Mavili genç emretti.

 

İki güç yeniden dövüşmeye başladı.

 

“Demek öyle.”

 

Zhao Feng sonunda neden korsanların ona saldırmadığını anlamıştı. Onun bu konuyla alakası yoktu.

 

Zhao Feng sessizce kenardan geçmeye çalıştı.

 

“Zhe zhe zhe. Velet! Mavi Yıldırım Korsanlarından kaçabileceğini mi sanıyorsun?”

 

Hiddetli yara yüzlü bir adam ile iki zirve Gerçek Lord Derecesi Zhao Feng’e doğru saldırmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44253 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr