Bölüm 561: Sınırsız Okyanus

avatar
11955 31

King of Gods - Bölüm 561: Sınırsız Okyanus


 

Bölüm 561: Sınırsız Okyanus

 

Saf Ay Ruhani Tarikatının içindeki bir gölün merkezindeki sarayda, saf, kutsal bir kadın oturuyordu. Sanki ay ve yıldızların tanrıçasının bir heykeli gibiydi.

 

“Sonunda ortaya çıktın.”

 

Yüzünde soğuk bir tebessüm beliren Aziz Ay Tanrıça Teyzenin kalbi hızlanmaya başlamıştı.

 

Shua!

 

Artık bir boğanın büyüklüğüne ulaşmış akrebi çıkarmıştı. Bu akrebin soğuk ve kırmızı gözleri etraftakilerin ürpermesine sebep oluyordu.

 

Az önce gözleri fırıl fırıl dönmeye başlamış, sonrasında da durmuştu.

 

“Emri iletin: Zhao Feng, Tianlu Adalarının güney sınırında, Sekiz Issız Dağın yakınlarında…”

 

“Sekiz Issız Dağın yakınlarında hangi uzmanlar var? Zhao Feng’i yakalamaları için Saf Ay Ruhani Tarikatın ismini kullanın, tabii başarırlarsa da büyük bir ödül verileceğini söyleyin…”

 

Saf Ay Tanrıça Teyzenin yeşim bir kemeri çıkarmasıyla emir iletilmişti.

 

İki buçuk yıldızlı bir tarikat olarak Saf Ay Ruhani Tarikatı, Tianlu Adalarındaki en güçlü kuvvetti.

 

Bir saat içerisinde, haberler Saf Ay Ruhani Tarikatının bulunduğu adanın dışında çıkmıştı.

 

Tarikatın bulunduğu ada Azur Çiçek Kıtasından katbekat daha büyüktü, Tianlu Adalarının içinde Azur Çiçek Adası gibi düzinelerce ada vardı.

 

Boş Tanrı Aleminde olan Aziz Ay Tanrıça Teyze bile kısa bir süre içerisinde Zhao Feng’e ulaşamazdı.

 

Shua!

 

Dev akrebin içinden zihinsel bir enerji tutamı geçmişti.

 

“Şu Zhao Feng’in tepki hızı bir hayli yüksek. Çoktan akreple olan bağını kırdı.”

 

Aziz Ay Tanrıça Teyzenin yüz ifadesi kararmıştı.

 

Aynı anda, sınırsız okyanusun üstünde son derece uzak bir yerde.

 

“Anlaşılan o akrepten vazgeçmek zorunda kalacağım.”

 

Zhao Feng gözlerini açıp homurdandı. Akrebiyle olan evcil hayvan antlaşmasını zorla kırmak onu yaralamıştı fakat bunu yapmak daha çok güvende hissetmesini sağlamıştı.

 

Dev akrebin bağı olmadan, üç tarikat artık bulunduğu yeri sezemezdi.

 

“Bir an önce Tianlu Adalarından ayrılmalıyım.”

 

Zhao Feng’in yüzünde ciddi bir ifade vardı. Durumu kavramıştı.

 

Tianlu Adalarındaki en güçlü üç kuvvet sırasıyla Saf Ay Ruhani Tarikatı, Siyah Uçurum Sarayı ve Ay Şeytan Sarayıydı. Bu tarikatların her biri Azur Çiçek Kıtası kadar büyük düzinelerce “kıtayı” kontrol ediyordu.

 

Artık bölgelerinde belirdiği için, hiçbir yer güvenli olmayacaktı.

 

Neyse ki, Mor Aziz Kısmi Ruhu onu Tianlu Adalarının sınırına yollamıştı.

 

“Tianlu Adaları… Sekiz Issız Dağ…”

 

Zhao Feng’in zihninde birkaç bilgiyle beraber bir harita belirdi, içinde Cang Okyanusundaki önemli yerlerin pozisyonları vardı.

 

Cang Okyanusu, Sınırsız Okyanusun içindeki bir okyanustu ve içinde her biri Tianlu Adalarının büyüklüğünde olan yüzlerce ada içeriyordu.

 

Azur Çiçek Kıtası yalnızca “Azur Adalar” topraklarının içindeki küçük bir alandı. Bundan çıkarak Cang Okyanusunun ne kadar büyük olduğu anlaşılabiliyordu.

 

Üstelik, sınırlar içerisinde sayısız küçük ada da vardı. Örneğin: Sekiz Issız Dağ.

 

“Sekiz Issız Dağı geçip birkaç milyon mil daha ilerlersem, Tianlu Adalarından ayrılabileceğim.”

 

Zhao Feng’in vücudu yıldırımla parlamaya başladı.

 

Shua!

 

Azur ve mor bir ışık hüzmesi gökyüzünde parlıyordu.

 

Sınırsız okyanus normal bir okyanus gibi değildi.

 

“Bu dünyada, kara hariç her şey bir sis denizinden oluşuyor. Ne kadar yükseğe gidersen sis o kadar ince, ne kadar aşağı inersen sis o kadar kalın.”

 

Zhao Feng uçmaya devam ederken etrafına bakınıyordu. Burada tuhaf hayvan türlerinin yanı sıra başka doğal tehditler de vardı.

 

Sis denizinin alçak bölgesi inanılmaz bir kalınlığa sahipti ve suyu oluşturuyordu yani ─ gerçek okyanusu. İnsanlar burada yaşamak için uygun değildi.

 

Aslında, sadece adalar insanların yaşamasının uygun olduğu küçük “noktalardı”.

 

Kadim Issız Kıta kırıldıktan sonra, kıta yeryüzü üzerine yayılmış bir sürü kara noktasına dönüşmüştü.

 

Bu “noktaların” her biri farklı büyüklüklerde “adalar” olmuştu.

 

İnsanlar için, sınırsız okyanus ıssız ve çoraktı. Burada yalnızca birkaç hayvan türü ile canavarlar yaşayabiliyordu.

 

Qiu~~~~~~

 

Zhao Feng’in hızı gittikçe yükseliyordu, Azur Çiçek Kıtasında olduğundan on kat daha hızlıydı.

 

Sınırsız okyanustaki yerçekimi ve direniş son derece küçüktü. Sağlamlaştırma Aleminde ve Yükselme Aleminde olanlar bile burada kolayca sekebilirdi.

 

Ancak, buradaki Yuan Qi son derece inceydi. Gerçek Ruh Aleminin altındaki yetişimciler uzun süre hayatta kalamazdı.

 

“Buradaki Gök ve Yeryüzü Yuan Qi’si çok ince. Uzun süre boyunca uçmak İlkel Kristal Taşları gerektirecek gibi gözüküyor.”

 

Zhao Feng iç geçirmekten kendini alıkoyamadı.

 

Gulu!

 

Binlerce mil uçtuktan sonra, yoğunlaşmış Yuan Qi baloncukları ortaya çıkmaya başlamıştı.

 

Okyanustaki bazı belirli bölgelerde Yuan Qi var fakat genel olarak bu bölgelerde kuvvetli canavarlar veya başka türler yaşıyor.

 

Zhao Feng dikkatliydi. Uçarken okyanusa çok yaklaşmıyordu.

 

Whooosh! Whoosh~~~~

 

Okyanustan birtakım siyah figürler yukarıya doğru fırlamıştı. Bu figürlerin bazıları Azur Çiçek Kıtasında olan kişilerden daha güçlü auralara sahipti.

 

Yakından bakınca her biri bir varil kadar kalın olan bu yaratıkların siyah su yılanları olduğunu görünüyordu.

 

Buradaki yerçekimi ve karşı koyma az olduğu için bu siyah yılanlar okyanustan dışarı atılabiliyordu. Üstüne üstlük, normal yılanlar da değillerdi.

 

Si!

 

Siyah yılanlar bir şeyleri koklamış gibi düzinelerce mil ötede olan Zhao Feng’e doğru atılmıştı.

 

“Bu su yılanlarının her biri en azından Gerçek Mistik Derecesinde.”

 

Zhao Feng geri çekilmedi. Bu yaratıkların ne kadar güçlü olduğunu test etmek istiyordu. Patrik Hong ona dış dünyada gezmek için Gerçek Lord Derecesinin minimum gereksinim olduğunu, yine de bunun onlar için son derece riskli olduğunu söylemişti.

 

Patrik Hong, Zhao Feng’emümkün olduğunca çabuk yarım adım Çekirdek Köken Alemine ulaşmasını söylemişti fakat Zhao Feng açıkça hâlâ yarım adım Çekirdek Köken Alemine ulaşmamıştı.

 

“Geber!”

 

Zhao Feng havaya rüzgar ve yıldırım çizgileri yollamıştı.

 

Güm!

 

Siyah yılanlar parçalara ayrılmış, vücutları okyanusa düşmüştü.

 

“Güçleri Çekirdek Köken Alemine ulaşmadığı sürece benim için bir tehlike oluşturamazlar.”

 

Zhao Feng hafifçe gülümsedi.

 

Gulu! Gulu! Gulu!

 

Yüz mil içerisindeki okyanusun tamamı bir anda dönmeye ve kıpırdanmaya başlamıştı.

 

Hmm?

 

Zhao Feng tedirgin hissediyordu. Tanrının Ruhani Gözünü kullanamadığından dolayı neler olduğunu anlamıyordu.

 

Yakındaki bölgeyi taramak için Ruhani Duyusunu kullanmış ve korku içerisinde ürpermişti. Ruhani Duyusu sınırsız okyanusun içinde kısıtlanmıştı ve kendinden uzak yerleri sezemiyordu.

 

Gulu! Gulu! Gulu!

 

Binlerce canavar ─ özellikle su yılanları ─ okyanustan dışarı fırlamıştı.

 

Sou~ Sou~ Sou~~~~~~

 

Bu canavarların en küçükleri bir avuç büyüklüğünde iken en büyükleri küçük bir dağ büyüklüğündeydi.

 

Hepsi kısa süreliğine havada uçabiliyordu.

 

Wu~~~

 

Bir düzineden fazla canavarın auraları yarım adım Çekirdek Köken Alemiyle karşılaştırılabiliyordu, diğerleri ise Gerçek Ruh Alemindeydi.

 

Kaç!

 

Git gide daha fazla canavar ortaya çıktıkca Zhao Feng’in gözü seğirmeye başlamıştı.

 

Rüzgar Yıldırım Kasırgası!

 

Zhao Feng en geniş menzilli saldırısını kullanmış ve bir ila iki mil içerisindeki her şeyi silip süpürmüştü.

 

Sürülerce canavar okyanusa düşmüş, suyu kırmızıya boyamıştı. Ancak bu sadece daha fazla canavarın ortaya çıkmasına sebep olmuştu.

 

Wu~

 

Zhao Feng okyanusun dibinden birkaç derin kükremenin geldiğini duymuştum. Muhtemelen şu an ona doğru ilerleyen Hükümdar canavarlar vardı.

 

Kısa bir süre içerisinde, on millik bir bölge içerisindeki on binlerce canavar ona doğru hücum etmeye başlamıştı.

 

“Usta, bu büyük ihtimal buraya ilk gelişin. Burası okyanus canavarlarının bölgesi, burada bir katliam başlatmamalısın, yoksa sayısız canavar seni kovalamaya başlar.”

 

İskelet Bölüm Lideri kargaşa yüzünden uyanmıştı.

 

Zhao Feng sıçtığını anlamıştı.

 

“İlk ben gideceğim.”

 

İskelet Bölüm Liderinin ona yönlendirmesiyle Zhao Feng yüksekten uçuyor ve canavarlardan kaçınıyordu, ama çok da yüksekte uçamazdı.

 

Yukarıda Hükümdarları bile parçalara ayırabilecek rüzgarlar vardı.

 

Üstelik, ne kadar yükseğe çıkarsan sis o kadar ince oluyordu. Bu da insanı Kadim Altın Karganın kızgın alevlerine maruz bırakıyordu.

 

Boş Tanrı Alemi uzmanlar bile Kadim Altın Karganın ışığıyla doğrudan yüzleşirse küle dönerdi.

 

“İnsan, nereye kaçmaya çalışıyorsun?”

 

İnsana benzeyen bir canavar, insan dilini konuşuyor ve elinde bir mızrak tutuyordu.

 

Qiu!

 

Binlerce mil öteye atılan Zhao Feng cevap vermekle uğraşmamış, elinden geldiği kadar dövüşmemeye çalışıyordu; ancak o zaman canavarların sayısı azalmaya başlamıştı.

 

“Buradaki Yuan Qi çok ince. İnsanlar burada fazla uzun savaşamaz.”

 

Zhao Feng, Gerçek Gücünün azaldığını hissediyordu. Bu da iyileşmek için İlkel Kristal Taşlara ihtiyacı olacağı anlamına geliyordu.

 

Aynı anda, on metreden daha uzun bir tekne Zhao Feng’in düzinelerce mil arkasında belirmişti.

 

Bu teknenin rengi okyanusun rengine çok benziyordu, sanki birleşmiş gibilerdi. Tekne sessizce hareket ediyordu ve sezilemiyordu.

 

“Patron, ileride son aşama Gerçek Lord Derecesinde bir salak var gibi gözüküyor? Tek başına sınırsız okyanusa girecek kadar cesareti var mıymış?”

 

Gemide birtakım kötü görünüşlü figürler ortaya çıkmıştı.

 

“Şu veletin pis kıyafetlerine bak… Soyalım mı? Muhtemelen elimize hiçbir şey geçmez, hatta yerimizi bile belli edebiliriz.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr