Bölüm 549: Zhao Feng’in Hoşgeldin Hediyesi

avatar
11395 26

King of Gods - Bölüm 549: Zhao Feng’in Hoşgeldin Hediyesi


 

Bölüm 549: Zhao Feng’in Hoşgeldin Hediyesi

 

Lu Tianyi’nin grubunda bir Hükümdar, üç yarım adım Çekirdek Köken Alemi ve on zirve Gerçek Lord Derecesi vardı.

 

Bu sayı öncekine nazaran daha küçüktü.

 

Bundan yola çıkarak Zhao Feng’in onarımının çoktan bir etkiye sahip olduğu görülebiliyordu ama bu insanların hepsi güçlü auralara sahipti ve aynı yetişime sahip diğerlerinden daha kuvvetliydi.

 

“Zhao Feng, dışarı çık ve geber!”

 

Doğrudan Zhao Feng’e kilitlenmiş Lu Tianyi’nin gözleri soğuk bir öldürme arzusuyla doluydu.

 

Arkasındaki üyelerden de savaş arzusu kabarıyordu.

 

Bu grubun bir savaş manyağı olan Lu Tianyi tarafından yönlendirildiği apaçık ortadaydı.

 

Grubun içinde alnında bir ay sembolü olan ve mor saçı rüzgarda uçuşan güzel, genç bir kız vardı.

 

Her tebessümü büyüyle dolu gibiydi.

 

Gizemli, benzersiz, özel.

 

Bu kişi önceden Zhao Feng ile Hazine Sarayının ikinci katına girip kuvvetli bir miras almış olan Ay Şeytanı Sarayı öğrencisi “Zhuang Wan’er” idi.

 

“Lu Tianyi, ilk olarak Elder Shui Yun ile buluşup plan yapabiliriz.”

 

Zhuang Wan’er yeşim bir kolye çıkarmış ve içine Gerçek Ruh Qi’sini koymuştu.

 

Ancak, Lu Tianyi onu görmezden gelmiş ve soğuk bir şekilde  Zhao Feng’e gözlerini dikmişti.

 

Artık düşmanını gördüğü için nefretle doluydu.

 

Zhao Feng’i ve Büyük Ağaç Yao’yu nasıl baskı altına aldığını ve yine de kaybettiğini hatırlamıştı.

 

Boğazına takılmış akrebin verdiği acıyı hatırlamıştı.

 

“Rahat ol.”

 

Lu Tianyi derin bir tonla konuştu, “Onu öldürecek gizli bir kozum var ve o olmadan bile onu rahatça öldürebilirim.”

 

Bunu söyledikten sonra vücudu Yuan Qi yaymaya başlamıştı, sanki dünyanın merkezi haline gelmiş gibi gözüküyordu.

 

Dudaklarını yalamasıyla savaş başlamış gibi gözüktü.

 

Bu durum altında Zhao Feng ve Büyük Ağaç Yao bile muazzam bir baskı hissetmişti.

 

“Ne kadar güçlü bir aura…”

 

On Bin Hayalet İncisinin içindeki İskelet Bölüm Lideri kalbinin sallandığını hissetti.

 

Üç tarikatın ikinci grubunun büyük ihtimalle buraya geldiğini tahmin etmişti.

 

“Hehe, size hediye vermez miyim?”

 

Zhao Feng sabit bir şekilde oturuyordu, korkmamıştı.

 

Bunu söylemeyi bitirir bitirmez Tanrının Ruhani Gözü yerin içine gizemli bir zihinsel enerji tutamı yollamıştı.

 

Huang!

 

Lu Tianyi’nin altındaki toprak sallanmaya başlamıştı ve aşağıdan yüksek sesli bir kükreme yükselmişti.

 

Çatırt!

 

Gizemli kanyonun ortasındaki yer patlamış ve kadim bir aura dışarı sızmıştı.

 

“İyi değil!”

 

Grup dengesizleşmişti, baskı yüzünden nefes alamıyorlardı.

 

Lu Tianyi gibi güçlü birisi bile bedeninin ağırlaştığını hissediyordu.

 

“Millet, dikkat edin, muhtemelen burada saklanan Hükümdar seviye bir canavar var…”

 

Zhuang Wan’er haykırdı ve içgüdüsel olarak yukarıya doğru uçtu.

 

Wu~~~

 

Çatlaktan bir kükreyiş yükseldi.

 

Güm~

 

Çatlaktan dehşet verici bir vakum gücü geliyordu.

 

“Hayııır!”

 

“Arghh~~”

 

Grup paniğe kapılmaya başladı.

 

Pat! Pat! Pat!

 

Göz açıp kapayıncaya dek, grubun yarısı yerin altına çekilmişti.

 

Wah! Wah!

 

Sadece birkaç kişi vakum gücüne dayanabilmişti fakat yine de kan kusmuşlardı.

 

Lu Tianyi haricindeki herkes ağır yaralanmıştı.

 

Aralarında diğerleri kadar ağır yaralanmayan Zhuang Wan’er bile ağız dolusu kan kusmuştu.

 

“Bu… Bu!!!”

 

Çatlağa bakan herkesin yüreği titriyordu.

 

Wu~~

 

Delikten on metre uzunluğunda dev bir taş emekleyerek çıkmıştı, vücudu sarı-kahverengi bir taştan yapılmıştı.

 

Bu dev taş kadim bir ırktanmış gibi gözüküyordu ve yetişimi Hükümdar seviyesine ulaşmıştı. Devden gelen baskı tek başına grubun yarısından fazlasını indirmişti.

 

“Hehe, hoşgeldin hediyem sizi memnun etti mi?”

 

Zhao Feng’in yüzünde hafif bir tebessüm vardı.

 

Buraya geldiklerini bilerek nasıl hazırlık yapmazdı ki?

 

Dış Dünya harabelerdeki normal eylemleri görebilirdi ama bu dev taş yerin altında saklanıyordu, pusuya yattığının anlaşılması imkansızdı.

 

Herhangi bir hazırlığı olmayan Lu Tianyi’nin grubu ortaya çıkar çıkmaz ağır zayiatlar vermişti.

 

Dış dünyada dağın üstünde.

 

Üç Boş Tanrı Alemi Kralının üçünün de yüz ifadesi çarpıcı bir şekilde değişmişti.

 

Bu ikinci grup dönüm noktasıydı ama daha savaş başlamadan Lu Tianyi’nin grubu üyelerinin yarısını kaybetmişti.

 

Lu Tianyi ve Zhuang Wan’er hariç diğer herkes ağır bir şekilde yaralanmıştı, bu durumda zirve hallerinde savaşamayacaklardı.

 

“Öldür!”

 

Dedi Zhao Feng, Ağaç Ruhu Özüyle birleşip taş devini Lu Tianyi ve diğerlerine saldırması için kontrol ederken.

 

Kükrer!

 

Yumruklarını Lu Tianyi ve diğerlerine sallarken taş devi güçlü bir çekim gücü yaydı.

 

Güm! Pat!

 

Daha saldırı yerine ulaşmadan bile, çoktan bir veya iki kişi bu güç tarafından ezilmiş ve öldürülmüştü.

 

“Siktir git!”

 

Lu Tianyi kükredi ve on mil içerisindeki her şeyi yakan altın bir ışık denizi oluşturdu.

 

Ding Ding Ding~~~~

 

Taş devi sayısız ışık tarafından yutulmuştu ancak vurulduğu yerlerden sadece kıvılcımlar çıkarıyordu.

 

Uzakta olan Zhao Feng ve Büyük Ağaç Yao bile saldırıya uğramıştı.

 

Sayısız altın ışık son derece keskindi, yoluna çıkan her şeyi yutabilir gibi gözüküyordu.

 

Bo~~

 

Zhao Feng’in etrafında bir su dalgası ortaya çıkmış ve altın ışıkları durdurmuşken Büyük Ağaç Yao delikler ve izlerle dolmuştu.

 

Bu sadece Lu Tianyi’nin saldırısından artan auraydı.

 

“Taş devinin savunması inanılmaz derecede kuvvetli, Shi Chengtian’a benzer ama daha saf bir soya sahip gibi gözüküyor.”

 

Zhao Feng iç çekti.

 

Lu Tianyi gerçekten de üç tarikatın en üst düzey dahilerinden birisi olmayı hak ediyordu. Az önceki hasar bile Elder Shui Yun’un verdiği hasardan daha güçlüydü.

 

Jiang~~~~ Güm!

 

Lu Tianyi ve taş devi birbirleriyle çarpışarak düzinelerce mil yayılan yıkım dalgaları oluşturdu.

 

“Arghhh!”

 

Gruptan daha fazla çığlık yükselmişti.

 

Zhao Feng bilerek taş devi diğerlerine doğru yönlendirmişti, birkaç nefes içerisinde hala hayatta kalanlar sadece Lu Tianyi ve Zhuang Wan’er idi.

 

Diğer herkes ölmüştü.

 

Bu durum üç tarikat için son derece korkunçtu.

 

“Zhuang Wan’er, sen git Elder Shui Yun ile buluş. Ben bana o zamanlar yaptıklarını ödeteceğim.”

 

Lu Tianyi, Zhuang Wan’eri bir iki mil geriye itmişti.

 

Diğer herkesin öldüğünü gören Lu Tianyi’nin gözleri kıpkırmızı olmuştu ve soyunu kullanarak gücünün kabarması taş devi geri itmeyi başarmıştı.

 

“Lu Tianyi dehşet verici. Azur Çiçek Kıtasındaki normal Hükümdarlar muhtemelen onun karşısında bir iki hamle bile dayanamaz.”

 

Zhao Feng dilini şaklatmaktan kendini alıkoyamadı.

 

O zamanlar Lu Tianyi ile savaşmamış bunun yerine küçük hırsız kediyi kullanarak Lu Tianyi’nin ağzına akrebi atmıştı.

 

Lu Tianyi’nin savaş gücünün yükselmesiyle kadim bir soya sahip olan taş dev bile ona yetişemez bir hale gelmişti.

 

“Maalesef bu taş dev çok uzun bir zamandan beri uyuyor, savunması kuvvetli olsa da, gücünün yalnızca %70’inden yararlanabiliyorum.”

 

Zhao Feng, Lu Tianyi’yi delikten uzağa yönlendirmişti. Neyse ki deliğin çoğu onarılmıştı ve Hükümdarların arasındaki bir çatışmaya dayanabiliyordu.

 

“Usta, beni dışarı çıkar. Ben bu veleti devirebilirim.”

 

Dedi İskelet Bölüm Lideri.

 

Geçtiğimiz süre içerisinde, lanetli hayalet cesetlerin sayısı otuz sekize ulaşmıştı ve Hayalet Ceset Lanet Düzeneğinin gücü başka bir seviyeye yükselmişti.

 

“Acele etmeye gerek yok.”

 

Zhao Feng gülümseyerek başını salladı.

 

Ağaç Ruhu Özüyle birleştikten sonra, bu devi kontrol ederken enerjisini fazla kullanmıyordu.

 

Bu taş dev gizemli kanyondaki en güçlü varlıktı, Büyük Ağaç Yao ve kadim akrepten bile daha güçlüydü.

 

Zhao Feng geçen sefer onun varlığını algılamış ama ona dokunmaya cüret etmemişti.

 

Üç tarikattan gelen ikinci tehlikeyi durdurabilmek için, Zhao Feng zamanın bir kısmını bu taş devi kontrol etmek için kullanmıştı.

 

Mor Aziz Kısmi Ruhu hariç, başka hiç kimse bu sırrı bilmiyordu.

 

Peng~~~Güm! Pat!

 

Lu Tianyi ve taş dev savaşıyordu, kazanan kısa bir sürede belirli olmayacak gibi gözüküyordu.

 

Savaş gücü bakımından üstünlük Lu Tianyi’deydi ama taş devin savunması çok güçlüydü ve normal Hükümdarlardan gelen saldırıları doğrudan karşılayabilirdi.

 

“Lu Tianyi çok acele ediyor.”

 

“Onu suçlayamayız. Kim Zhao Feng’in bir taş dev hazırlayacağını bilebilirdi ki?”

 

İzleyen uzmanlar iç geçirdi.

 

Eğer Lu Tianyi ilk Elder Shui Yun ile buluşma kararını verseydi, durum bu kadar kötü olmazdı fakat bir dahi olarak Lu Tianyi bu kadar kolay bir şekilde yenilgiyi kabul etmeyecekti.

 

Üstelik, nefret ettiği insan tam önündeydi.

 

Gizemli kanyonun içindeki savaş hiddetli bir duruma geçmişti, dezavantaj taş devde olsa da, vakum gücüyle Lu Tianyi’yi oyalamaya devam ediyordu.

 

Lu Tianyi alnından terlemeye başlamıştı.

 

Savaş gücü soy gücünün kullanılmasıyla ateşlenmişti, uzun süre dayanamazdı.

 

“Yeryüzü Sınıf silah, Gök Diş Ay Kurt Kılıcı!”

 

Elinde kabzası hırlayan bir kurt olan koyu gümüş bir kılıç belirmiş Lu Tianyi’nin gözlerinden soğuk bir ışık çaktı.

 

Bu tam bir Yeryüzü Sınıf silahıydı.

 

Bu eşya ortaya çıktığı an Zhao Feng soyundaki Buz İmparatorluk Mızrağının heyecanlandığını ve kısıtlanmış gücünün bir kısmının uyandığını hissetti.

 

“Tam bir Yeryüzü Sınıf silah mı? Öldürücü gizli kozun bu mu?”

 

Gözlerinde heyecan belirmiş Zhao Feng Buz İmparatorluk Mızrağının ürpertici bir soğukluk yaydığını hissetti. Lu Tianyi’nin Buz İmparatorluk Mızrağının içindeki gizemli gücün bir kısmını uyandırabilecek tam bir Yeryüzü Sınıf silaha sahip olacağını düşünmemişti.

 

Kendi soyu bile ateşlenmiş gibi gözüküyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr