Eski Anılar

Kim yazan Markus
avatar
405 6

Kim - Eski Anılar


Hala daha biraz önce gibi hatırlıyorum tüm olanları. O zamanlar yeni komando olmuştum. Vatanı için saf ve temiz düşünceler barındıran birisiydim. Yan yana durduğum kardeşlerim hakkında kötü bir düşünceye sahip olma gibi zihniyete sahip değildim. Onlara güveniyordum; çünkü hepimiz aynı vatanın askeriydik! Hepimiz kardeştik! Hepimiz aynı amaç uğruna yaşıyorduk!

 

Ben öyle sanıyordum.

 

Atandığım ilk görevde başımıza böyle bir şey gelebileceğini kimse tahmin etmemişti. Basit bir araştırma göreviydi sadece; teröristlerin kamp alanını bulup merkeze bildir.

 

Ardından geri çekilmeliydik. Ve bunu yapmıştık! Ama aramızda bir hainin olduğundan kimsenin haberi yoktu…

 

Ormanın içinde sessizce yürüyorduk, karargâha olan yolu yarılamıştık. Çevremizi son derece dikkatli bir şekilde kontrol ederek ilerliyorduk. En önde yürüyen komutanımıza bakmıştım ve bir anlığına görüşümün bulanmasıyla göğüs kafesimden kanla kaplı bir elin çıktığını görmüştüm. Ama olanlara anlam verememiştim. Anlamam içinde bana vakit tanınmamıştı.

 

ÖHHÖÖĞĞ” Konuşmak istemiştim ama ağzımı açtığım gibi kan kustum. Ve çıkardığım hırıltılar yüzünden arkasını aniden dönen komutanım, ortadan kaybolmuştu.

 

GÜM!

 

Görüşüm bulanıklaştı, tekrar düzeldi. Yerde yatıyordum. Çam ağaçlarının yapraklarına bakıyordum, bedenim soğumaya başlamıştı. Hala daha ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

 

AARRGH!

 

TIRRIT! TIRRIT! TIRRIT!   ‘Silah atış sesleri’ ‘Aklıma başka bir şey gelmedi ’

 

Arada bir yankılanan patlama ve tüfek atış seslerine karışan kükremelerle kalbimin yavaşladığını hissettim.

 

‘Neler oluyor’

 

Kafamı zor bela kaldırıp göğüs kafesimin ortasındaki kanlarla kaplı koca deliğe baktım. Bir süre öylece durdum. Hemen yanımda vahşice öldürülen askerleri gördüm. Kafamı daha fazla havada tutamadım, yavaşça yere düştü.

 

Gözlerimi çevirmeye çalıştım. Askerler, cansız askerler; sanki vahşi bir ayı tarafından parçalara ayrılmış gibi bedenlerinin her bir parçası ayrı bir yerdeydi.

 

HAHAHAHAHAHA!

 

Zaten bulanık olan görüşüm yüzünden zar zor fark edebildiğim bir gölgenin, feryatlar atan askerleri parçaladığını gördüm; ağlıyorlardı, gülüyorlardı, yalvarıyorlardı. Birini fark ettim; ağacın dibinde duruyordu, bacakları yoktu, bağırsakları dışarıdaydı. Elindeki resme bakıyordu. Yüzünde; acı, özlem ve öfke izlerini gördüm. Eli düştü, kafası da.

 

‘Ö-Öldü mü?’

 

Yeni fark etmiştim, biz; saldırıya uğramıştık. Ama neyin saldırısına olduğunu bilmiyordum. Bir ayı bile olsa, onca atış sesinin ardından ölmesi gerekiyordu. Ama bize saldıran ayı da değildi.

 

BOOM!

 

Görüşüm beyazlaştı, tekrar düzeldi. Sadece birkaç saniye içerisinde tüm askerler ölmüştü. Komutanımızı gördüm. Hemen önümdeydi, bir anda belirmişti. Üstünden rengârenk parıltılar yayılıyordu, bir kolu yerinde değildi.

 

Elimi kaldırmaya çalıştım. Kafasını çevirip bana baktı. Kanlarla kaplı yüzünün yarısını kaplayan; derin pençe izini gördüm.

 

YAŞAMAN GEREK ASKER!

 

Ve komutanımızın sırtından bir el çıktı. Normal bir insanın sahip olmaması gereken, uzun ve keskin tırnaklarla kaplı büyük bir el. İçinde bir şey tutuyordu. Atıyordu. Kalp gibiydi.

 

HEHEHEHE!

 

Vahşi bir kahkaha kulaklarımı doldurdu. Komutamızın öfkeyle kaplı yüzüne baktım, bana bakıyordu.

 

SEN! YAŞAMALISIN!

 

Ağzından fışkıran kanlar, yüzüme sıçradı. Ardından komutanımız ortadan kayboldu.

 

Anlam veremiyordum. Ölüyordum. Ya da bir rüyamıydı? Tüm bu olanlar, hiçte gerçekmiş gibi gelmiyordu. Ama bedenim ve etrafımdaki parçalanmış cesetler bunun zıttıydı. Gözlerimin odağını kaybetmeye başladım.

 

‘Sanırım, ölüyorum.’

 

Ağaçların yapraklarına bakmak istedim. Ama gökyüzünü gördüm. Etrafta görebildiğim tek bir ağaç bile yoktu. Başım dönmeye başladı. Gökteki hilal aya baktım. Yıldızlar eşliğinde her yere parıltılar yayıyordu. Çok güzeldi. Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar. Acaba ölüyor olduğum için mi?

 

Görüşüme bir kızıllık girdi, gökten geliyordu. Bize doğru. Kızıllık arttı ve arttı. Ardından biraz uzakta yerle buluştu.

 

BOOOMM!

 

Görüşüm tamamen beyazladı. Şimdiden buz gibi hissettiğim bedenimin, dehşet verici bir hızda ısınmaya başladığını hissettim. Göğsümde bir şey hissettim. Gözlerimi çevirmeye çalıştım. Kulaklarıma bir şeyler ulaştı, birileri bağırıyordu. Hayal meyal gibi bir şey.

 

SANA YAŞAMAN GEREKTİĞİNİ SÖYLEMİŞTİM ASKER!

 

Komutanımızı gördüm. Bedenindeki parıltılar, eli aracılığı ile benim bedenime akıyordu. Görüşüm hafiften düzeldi. Komutanımızın arkasında bir şey gördüm. Bize doğru son sürat yaklaşıyordu. Ateş dalgası gibi bir şeydi sanırım.

 

Komutanımıza baktım, yüzünü kaplayan yaş ve kanların arasından gözlerinde; keder, öfke ve özlem gördüm. Ağzımı açmak istedim. Ama tüm görüşüm kızıla boyandı.

 

İYİ İŞ ÇIKARDIN ASKER!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44363 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr