545.Bölüm - Ödüller ve Yeni Görevler

avatar
4165 17

Kara Büyücü - 545.Bölüm - Ödüller ve Yeni Görevler


545.Bölüm – Ödüller ve Yeni Görevler

 

“Bu gerçekliğe ait olmayan varlıklar…” İlk Küçük Cehennemdeki Ana Saray’da, taht odasındaki tahtı yerine saraydaki özel odasındaki yatağında uzanan hafifçe mırıldanmıştı. O sırada Wulian’ın dizlerinde yatıyordu ve Wulian onun başının iki yanını ovuyordu.

 

Geri döndüğünde onu yaralı gören Grim ve Aleena da ona göz kulak olmak istemişlerdi ancak o sırada şehirlerin düzeni ve güçlerin yetişimi için o ikisinin görevlerine gitmeleri gerekiyordu. Bu yüzden Paul onları yerlerine göndermişti iki kız isteksiz olsalar da yine de gitmişlerdi. Wulian’ın orada olmasının tek nedeni ise iyileştirme güçlerinin Paul’e destek olabilmesiydi.

 

“Eğer bir Yaradan bir tehlikeden bahsediyorsa bu normal olmamalı. Ben-” Paul olduğu yerden kalkmak istemişti ancak Wulian onu omuzlarından tutup yeniden yerine yatırmıştı. Yattığı yerden Wulian’a bakarken tek kaşını kaldıran Paul’ün bakışına Wulian hafifçe gülümseyerek cevap vermişti.

 

“Şu anda yaralısınız. Bu yüzden en büyük önceliğiniz kendi iyileşme süreciniz olmalı.” Wulian bunu söylerken ellerini Paul’ün omuzlarından çekip Paul’ün başının iki yanını ovmaya devam etmişti ancak Paul bir kez daha kalkmaya çalışırsa ona yeniden karşı geleceği kesindi.

 

Elbette, yaralı olsa da Paul’ün gücü onun ellerinden kaçmak için yeter de artardı. Ancak yine de hemen kalkmak yerine Wulian’ın gözlerine bakmıştı. “Şu an tüm gerçekliği tehlike altına sokan düşmanlar yaklaşıyor. Yoksa bir Yaradan konuşmazdı. Benden bu durumda yatıp rahat bir şekilde durmamı mı istiyorsun?”

 

“Gerçeklik tehlike altında olsa ne olur?” Wulian o anda tatlı bir şekilde gülümsemeye devam ediyordu. “Siz burada olduğunuz sürece en büyük tehlikelere bile göğüs gerebiliriz. Gücümüz yetmese de sizden aldığımız cesaret en azından hayatımızı en gururlu şekilde kaybetmemize yardım edecektir. Bu nedenle gerçeklik nasıl bir tehlike altında olursa olsun, tarafımızdan yüz milyonlarca kişi ölse bile bu ölen kişilerin arasında siz olmamalısınız. Bu yüzden hayatınıza daha fazla değer vermeniz gerekiyor.”

 

Wulian’ın bu sözlerinin yarısında Paul gözlerini kapatmıştı ancak onu dikkatli bir şekilde dinlemeye de devam etmişti. En sonunda, onun da yüzünde hafif bir gülümseme belirmişti. “Öyle olsun bakalım. Ama şundan emin olabilirsin, eğer bir gün ölürsem kesinlikle sizlerden önce ölürüm. Benim durumumu da biraz anlamanız gerekiyor. Eğer üçünüzden birini bile kaybedersem Ascher Ailesine birkaç üye daha katabilirim gibi hissediyorum.”

 

“Hehe…” Bu sözlerin üzerine Wulian bir cevap vermemiş, yalnızca hafifçe kıkırdamış ve Paul’ün ruhundaki ve vücudundaki yaraları iyileştirmeye devam etmişti.

 

 

Yaklaşık üç gün sonra, Wulian’ın yardımıyla Paul’ün normalde bir haftada iyileşecek olan yaraları tamamen iyileşmişti. Wulian’ın iyileştirme yeteneği Paul’ün iyileşme süresini yarıya kesmesinden görülebilirdi ve yaralar küçük olsalar da içlerindeki kalıntı enerji yüzünden dış güçlerle iyileştirilmesi daha da zordu yani Wulian o anda gerçeklikteki en iyi iyileştiricilerden birisiydi.

 

Wulian’ı kendi birliklerinin başına gönderdikten sonra odasında bir süre sessizce bekleyen Paul’ün başında önceden kaybolan kan kızılı taç belirmişti. Paul artık bu tacın ortaya çıkıp kaybolmasını sağlayabiliyordu ve iyileşme sürecinin çoğunda Wulian’ın dizlerinde yattığı için tacı o süre boyunca yok etmişti.

 

Paul tacı taktıktan sonra elini hafifçe savurmuş ve önünde Hayat ve Ölüm Sarayının geçidi açılmıştı. Geçidin iki parlak kapısı aralandığında ise Paul içeriye doğru bir adım atmış ve kendisini anında sarayın görev sütununun önünde bulmuştu.

 

“Oldukça direkt, ha?” Paul saraya görevini tamamlayıp ödülünü almak için gelmişti ve geçidi bu düşünceyle açmıştı. Bu yüzden direkt olarak buraya yönlendirilmiş olmalıydı. Bu sarayda hiçbir şeyin bir rastlantı olmadığı kesindi.

 

Paul yavaşça ilerlemiş ve uzun görev sütununun üzerine tek elini yerleştirmişti. Aynı anda zihninde yeni sesler çınlamaya başlamıştı.

 

[İlk Küçük Cehennemi ele geçirme görevi tamamlandı. Ödül olarak 500 puan verildi.]

[Tanrı Kılıç Sarayı yok edildi ve hikaye akışının devamı sağlandı. Ödül olarak 300 puan verildi.]

[Özel ekipman, Eisengarm’ın Kızları kazanıldı ve hikaye akışı güçlendirildi. Ödül olarak 200 puan verildi.]

[İki yeni görev verildi. 81 Küçük Cehennemi ele geçir, Ulu Cehennem’i ele geçir.]

[Anlık puan sayısı, 1000.]

 

“Oh… demek böyle de puan kazanabiliyorum.” Paul için ‘hikaye akışı’ ile ilgili şeylerle puan kazanmak biraz garipti ancak anlaşılmaz değildi. Basitçe, gerçeklikte büyük şeylere neden olunca puan kazanabiliyor olmalıydı.

 

“Bu puanlar ile herhangi bir şeyi alabileceğim söylendi. O halde, şu anki durumda bana en çok işe yarayacak şeyi görmek istiyorum.” Paul görev sütununa bakarken konuşsa da birilerinin onu duyabildiğini biliyordu. Tüm saray Yüce Olan’ın hükmü altındaydı ve puanları veren kişi de o olduğundan ödüller de ondan geliyor olmalıydı.

 

Birkaç saniye sonra, Paul’ün gözlerinin önünde bir tılsım süzülmeye başlamıştı. Bu tılsım oldukça normal görünüşlüydü ve Aleena’nın birliklerinden gelen birisi kolayca bundan çok daha gösterişli bir tılsım çizebilirdi. Ancak önemli olan şey, tılsımın görüntüsü değil gücüydü. Çünkü tılsımın altında yazan açıklama Paul’ün derin bir nefes almasına neden olmuştu.

 

“100 Yıl Tılsımı, kişinin her yönden 100 yıl gelişmesini sağlar. Etkisi anlıktır ve üst üste kullanılamaz. Her biri 100’er puan… 10 tane! Tüm puanlarımla alacağım!” Paul o anda bunun gibi bir tılsımın ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Bu nedenle tüm puanlarını kullanmaktan çekinmemişti. Hemen sonrasında ise bu tılsımdan on tanesi ellerinde belirmişti.

 

“Şimdi…” Paul yüzünde hafif bir gülümseme ile on tılsımı tutmuş ve geçitten geri gitmişti. Aslında avluyu ziyaret etmek de istiyordu ama şimdilik geri dönmek daha iyi bir seçimdi. Elindeki bu tılsımlar o anda eksik olan parçayı düzeltip Habis Lordların daha güçlü olmalarına yarayabilirdi.

 

 

“Hepiniz ana sarayda toplanın.” Bu mesaj, tüm Habis Lordlara ve Paul’ün diğer takipçilerine gönderilmişti ve hepsi farklı tepkiler verseler de dakikalar içinde neredeyse hepsi taht odasında toplanmışlardı. O sırada herkes Cain’i beklerken Grim ve Aleena Paul’ün etrafında dönüyorlardı.

 

“Efendim, gerçekten iyi olduğunuza emin misiniz?” “Wulian’ın iyileştirmeye bir süre daha devam etmesi gerekmediğinden emin misiniz?” Bunlar gibi soruları Paul çoktan birçok kez cevaplamıştı ve çoktan bıkmış gibi görünüyordu. Yine de, Grim ve Aleena onun eskiden yaralarının olduğu her yeri iyice inceliyorlardı. Wulian zaten iyileşmeyi kendi gözleriyle izlediğinden daha rahattı ancak o da en sonunda ikiliye Paul’ün vücudunu incelemek için katılmıştı.

 

“Hey, o aptal nereye kayboldu?” Paul’ün ve üç kızın davranışlarını izlemeye dayanamayan Shuan gözlerini devirirken yanında duran İnfirmi’ye sormuştu. İnfirmi ise Shuan’a bir bakış atsa da cevap vermemişti. Onun bu hali Shuan’ın kaşlarının kırışmasına neden olmuştu.

 

“Aptal kertenkele, değişmeye başlıyorsun! Eskiden sorduğum her şeye cevap verirdin, ah.” Shuan kendi kendine iç çekerken onların yanında onları dinleyen Amelia da Cain’in nerede olduğunu merak etmeye başlamıştı. Ancak konuşma buraya gelmişken Cain en sonunda saraya ulaşmış ve sessizce yerini almıştı.

 

“Pekala, herkes yerlerine.” Cain de geldiğinde Paul üç kızı en sonunda yerlerine geri göndermiş ve olduğu yerden onları hafifçe süzdükten sonra hafifçe gülümsemişti. “Sizlere tek bir şey soracağım. Sizce, benim yeteneğime sahip olsaydınız 100 yılda nasıl bir seviyeye ulaşırdınız?”

 

Bu soru birden gelince Habis Lordlar ve yanlarda bekleyen diğer takipçiler şaşırmışlardı.

 

[YN]: Yine reklam: https://discord.gg/tfxMMTR






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44293 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr