525.Bölüm - Altı Habis Lordun Güçleri

avatar
4729 16

Kara Büyücü - 525.Bölüm - Altı Habis Lordun Güçleri


525.Bölüm – Altı Habis Lordun Güçleri

 

İlk Küçük Cehennemde orduların belirebileceği o kadar fazla yer yoktu. Çünkü bir kişi herhangi bir yerden girebilse de çok fazla kişi yalnızca uzayın daha zayıf olduğu belirli noktalardan giriş yapabilirdi. Bu dünyayla alakalı bir şey olduğundan yalnızca en güçlü uzay katmanını bile parçalayabilecek kişiler bu kuralı bozabilirlerdi ve o anda Silleverde bile böyle bir yeteneğe sahip değildi.

 

Orduların girebileceği bu yerler Kuzey, Güney, Doğu, Batı, Merkez ve Sırt uç olarak altı bölgeydi. Paul çoktan Doğu ucundan ayrıldığı için ordunun devamının oradan gelme olasılığı vardı ancak herhangi bir sürpriz saldırı olmaması için diğer uçlar da oldukça iyi bir şekilde korunuyordu.

 

O sırada, Paul Kara Büyüsünü kullandıktan yalnızca saniyeler sonrasında, Güney ucunda yaklaşık 1100 kişilik bir birlik açılan bir uzay geçidinden dünyaya girmişti. Çoğu silahsız görünen bu birliklerin hepsi siyah ağır zırhlar giyiyorlardı. Arka kısımlarda duran beyaz kumaş zırhların içindeki periler dışında geri kalan birlik tamamen vahşi hayvanlardan oluşan bir sürü gibiydi.

 

En önlerinde ise yüzünde soğuk bir ifade olan Grim duruyordu. Üzerindeki siyah zırh normal askerlerinkinden daha siyah görünüyor ve sanki etrafındaki ışığı içine çekiyor gibi duruyordu.

 

“Kara Büyücü’nün birlikleri! Buradalar!”

 

“S*ktir, Cennet Yiyen İmparatoriçe burada. Ve arkasındakiler de Cennet Dişleyen Kaplan ırkından olanlar. Bu dövüş zorlu olacak.”

 

“Herkes pozisyon alsın!”

 

Grim ve birlikleri birden belirdiğinde orada bekleyen anka birlikleri biraz karışsa da Grim’in birlikleri direkt olarak saldırmadıkları için düzen alacak vakit bulabilmişlerdi. İki taraf karşı karşıya geldiğinde arada oldukça büyük bir fark görünebiliyordu çünkü elit olanlar Paul ile savaşmaya giderlerken kalan normal askerlerin yarısından çoğu diğer uçlara atanmışlardı.

 

Bu yüzden Güney Ucunda o anda toplam 50.000 asker vardı. Ve bu askerler yalnızca savaş için çalışmış olanlardı ve destek ile kontrol tipinde gelişenler savaşı arkadan kontrol ediyor veya askerleri güvenli yerlerden destekliyorlardı. Aşırı önemli bir şey olmadığı sürece onların savaşa katılması imkânsızdı.

 

“Öncüler, kalkanlarınızı kaldırın! Saldırıyı engellemek için hazırlanın! Destekçiler, öncüleri koruyun!” Anka birliklerinin generali emirlerini verirken Grim olduğu yerden izlemeye devam etmişti. Büyülü kalkanlarını kaldırıp Grim’in birliğine doğru kalkanlardan bir duvar oluşturan askerler uçtukları için kalkanlar sadece yan yana değil üst üste de dizilebiliyorlardı ve Grim düşmanlarının ne yaptığını görememeye başlamıştı. Ama, bu zaten onun için önemli değildi.

 

“Saldırıya hazırlanın.” Grim konuştuğu anda destek için gelen peri birlikleri büyülerini bine yakın Cennet Dişleyen Kaplanın üzerine yağdırmış ve kısa bir sürede hepsinin vücutlarında ışıltılar belirmişti. Ardından, Grim dahil tüm Cennet Dişleyen Kaplanların ellerinde birden siyah, dumanımsı bir enerji belirip görünüşlerini iyice ürkütücü bir hâle getirmişti.

 

“Hükümdar için.” Grim yalnızca tek bir cümle söylemiş ve arkasındaki her bir asker ondan sonra kükremişti. “Hükümdar için!” Ardından, bine yakın Cennet Dişleyen Kaplan anında 50.000 kişilik anka ordusuna doğru yüksek bir hızla fırlamışlardı.

 

“Hmph!” Grubun en önde olanı ve en hızlısı olarak, Grim Anka birliklerine ulaşan ilk kişi olmuştu. Sonsuz Yutuş Ruh Özünün oluşturduğu öz enerjisiyle kaplı olan pençeleri önündeki kalkan duvarına sert bir şekilde geçtiğinde vurduğu yer direkt olarak parçalanmış ve eli kalkanı tutan Anka’nın göğsüne saplanmıştı.

 

“Öldürün!” Grim pençesini geri çekmeden savurmuş ve elini geçirdiği Anka’yı ve yakınındaki birkaç Anka’yı daha öldürerek kalkan duvarında bir delik oluşturmuştu. Aynı anda, ordudaki en elit olan birkaç kişi de kalkan duvarında delikler açmayı başarmışlardı.

 

“Kalkanlar aşıldı! Büyü birlikleri, saldırın!” Kalkanlı birliklerin hepsi yok edilmese de birçok delik açılmıştı ve General onların daha fazla dayanamayacaklarını biliyordu. Ancak geri çekilme emri verirse bu zamanda onların hemen ardında olan birlikler de zarar görecekti. Bu nedenle acımasız bir emir vermeyi seçmişti.

 

Kalkanlı birlikler General’in emrini duymasalar da arkalarından yükselen Öz Enerjisini hissettiklerinde ne olduğunu kolayca anlayabilmişlerdi. Aynı zamanda, kaçamayacaklarını da biliyorlardı. Çünkü önlerinde de, arkalarında da ölüm vardı.

 

Farklı tekniklerden oluşan saldırı yığını kalkanlı birlikleri ya öldürüp ya da ağır yaralar vererek Grim’in birliklerine ulaşırken Grim anında dik bir şekilde durmuş ve bağırmıştı. “Zırhınızı aktifleştirin!” O bağırdıktan hemen sonra kendi zırhında siyah bir parıltı oluşmuş ve bir saniye bile geçmeden diğer tüm askerler de zırhlarını aktifleştirmişlerdi.

 

Zırhlar aktifleştirildikten sonra onlara yaklaşan saldırıların çoğunluğu zırhlar tarafından emilmiş, güçlü olanlar tamamen yarasız kalırken daha zayıf olan birkaç kişi yalnızca birkaç hafif yara ile kurtulmuştu. Bu mucizeviydi çünkü az önceki saldırı yığını onların onlarcasını öldürmek için yeterliydi.

 

“Bu… Kara Büyücü kendisini hiç geri tutmuyor demek. Araf Siyah Metali ve Öz Emilimi Sembolleriyle bir zırh yapmak ancak onun gibi şeytani birisinin aklından geçebilir.” General tecrübeli birisiydi ve karşı tarafın zırhlarını direkt olarak inceleyebilmişti. Ama bu onun iyi hissetmesini hiç de sağlamıyordu.

 

Araf Siyah Metali evrendeki en güçlü mühürleyici materyaldi ve Öz Emilimi Sembolü konu Öz Enerjisini mühürlemeye geldiğinde en güçlü sembollerden birisiydi. Ancak ilkini bulmak zordu ve ikincisini çizmek de aşırı zor bir şeydi. Bunları bir zırhta birleştirip üzerine 1000’den fazla askere dağıtmak başkalarının gözünde aşırı müsrif bir davranış gibi görünebilirdi çünkü birçok uzman bile böyle zırhlara sahip olamazdı.

 

“Geri saldırıya başlayın! Ölseniz bile kaybetmemelisiniz. Eğer kaybederseniz bu dünyadaki, hatta bu evrendeki herhangi bir sevdiğinizin yaşaması imkânsız, bunu unutmayın!” General astlarının karşı taraftan korkmaya başladığını görünce onlara moral kazandırmamaya karar vermişti. Aksine, onların daha fazla korkmaları gerekiyordu. Çünkü ancak bu sayede ölümü görmezden gelip savaşabilirlerdi.

 

“Kaybedersek yaşamamız imkansız, değil mi?” Askerlerden birisi Generalin sözlerini kendi kendine tekrarlarken yaklaşan düşman birliklerine bakmıştı. Yanındaki dostu ise derince iç çekmiş ve kılıcının kabzasını sıkıca kavrarken konuşmuştu.

 

“Kara Büyücü’nün hakkı olan toprakları ele geçirdik ve onunla savaşmaya cüret ettik. O bağışlayıcı birisi değildir. General doğruyu söylüyor.” Anka askeri gözlerini kısarken kılıcını çekmiş ve yanındakilerle birlikte ileriye doğru fırlamıştı. “Eğer kaybedersek, ölürüz. Evrenin başından beri doğanın kanunu buydu zaten.”

 

Ordudaki herkes onu duyamasa da, çoğu aynı düşüncelere sahipti. Ve bu düşüncelerle birlikte ölüm korkularını bir kenara atıp hayatlarında daha önce hiç hissetmedikleri bir kararlılık ile düşmana doğru saldırmışlardı. Ne yazık ki, kararlılık güç anlamına gelmiyordu.

 

Periler tarafından desteklenen Grim ve birlikleri Sonsuz Yutuş Ruh Özü ve yeni teknikleri ile birlikte Anka birliklerini parçalayarak yollarına devam etmişler ve aradaki büyük sayı farkına rağmen yalnızca 10-15 dakikalık bir sürede yenilenme güçleriyle ünlü olan Ankaların 50.000 kişilik ordusunu tozlardan oluşan büyükçe bir tepeye çevirmişlerdi. Yükselen aşamasını geçtikten sonra ölmenin tek yolu ruhun parçalanması olduğundan vücudu toza dönüşmeyen hiç kimse kalmamıştı.

 

Tamamen ölü olan Anka ordusunun aksine, Grim’in ordusunda yalnızca ağır yaralı birkaç kişi vardı. Ölümlülerin savaşlarında bu efsanevi bir şey olarak görülebilirdi çünkü onlardan sayıca çok fazla olan bir orduyu hiç ölü olmadan tamamen katletmişlerdi ancak ölümsüzlerin savaşında bu normaldi. Çünkü ruh parçalanmadığı sürece bir ölümsüz vücudunu yenileyebilirdi. Yalnızca zamana ihtiyacı olurdu.

 

Bu yüzden evrendeki büyük savaşlarda iki taraf olurdu: Tamamen hayatta kalan bir taraf ve tamamen katledilen bir taraf. Bu durumda, Grim’in tarafı hayatta kalan taraf olmuşlardı.

 

“Savaş kazanıldı. Güney Ucunun savaşı, bizim zaferimiz! Şimdi, bu bölgedeki tüm hainleri yok etme vakti geldi! Hazır mısınız!?” Grim ölülerin tozlarının üzerinde dururken ağır yaralı olan askerler bile yanlarında taşıdıkları iyileşme ilaçlarını ağızlarına dikip anında ayaklanmışlardı. Onlardan bir cevap gelmese de havadaki siyah duman artmış ve bu Grim için yeterli bir cevap olmuştu.

 

“İleri!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr