479.Bölüm - Abdallar Grubu (2)

avatar
4765 20

Kara Büyücü - 479.Bölüm - Abdallar Grubu (2)


479.Bölüm – Abdallar Grubu (2)

 

“Bu… neydi böyle?”

 

Düello Andının gücünün vücudundan ayrıldığını hisseden Paul yere çakılırken kendi kendine mırıldanmıştı. O saldırıda kullanılan gücün ne olduğunu bilmese de kendi bildiği güçlerden tamamen farklıydı. İlk başta antta geçmediği için ruh gücünün kullanıldığını düşünse de verdiği hissin ruh gücüyle aynı olmadığından da emindi.

 

“Henüz anlayabileceğin bir güç değil. Belki gelecekte bile kavrayamayabilirsin. Gerçi bu o kadar önemli değil. Gel.”

 

Birden onun başında beliren Vincent gülerek konuştuktan sonra elini uzatmış ve Paul’e destek olarak yerden kalkmasına yardım etmişti. Paul ayağa kalktıktan sonra kıyafetlerindeki tozu hafifçe silkmiş ve gözlerini Vincent’e çevirmişti.

 

“Genç görünsem de birçok anım var ve hiçbirinde bu gücü gördüğümü sanmıyorum… Vincent, gizemli bir adamsın.”

 

“Gizemli bir yerdenim sonuçta.”

 

Vincent Paul’ün sözlerinin üzerine hafifçe gülmüş ve sonrasında beyaz cübbesini içerisinden altın bir yüzük çıkarmıştı. Bu yüzük bir evren yüzüğüydü ancak normal yüzüklerden biraz daha özel görünüyordu.

 

“Al bunu. Bir hediye olarak kabul et.”

 

Vincent’in herhangi bir kötü niyetini hissedemeyen Paul altın yüzüğü takmış ve altın yüzüğün parlak altın bir ışığa dönüşüp derisine karışmasını izlemişti. Aynı anda, boyutunda birden birçok parça belirmişti.

 

“Bunlar…”

 

Boyutuna bir bakış atan Paul bu parçaların ne olduklarını incelediğinde şaşkınlıktan sonuna kadar açılan gözleriyle Vincent’e bakmıştı. Vincent ise hafifçe gülümsemişti.

 

“Bu hediye… fazla değerli.”

 

Paul bu evren yüzüğünün içindekilerin ne olduklarını oldukça iyi biliyordu. Beş ekipman dizaynı için gereken neredeyse tüm materyaller buradaydı ve yalnızca kılıçlar için gereken iki materyal eksikti. Bu gerçekten… aşırı değerli bir hediyeydi!

 

“Merak etme. Yalnızca ufak bir şey. Karmaşa Alanında bir veya iki yıl geçirsen hepsini bulabilirsin zaten. Ben daha uzun bir süre daha burada dolaşacağım ama senin o kadar zamanın yok. Bu yüzden senin işine yarayacağını düşündüm.”

 

Vincent gülümsemesini bozmadan konuştuktan sonra bakışlarını bir başka yere çevirmişti.

 

“Yine de buradan ayrılmadan önce fiziğini son seviyeye kadar yükseltmeni tavsiye ederim. Ayrıca, ölümsüzlük seviyesini aştıktan sonra bir okula katılmayı planlıyor musun?”

 

Vincent ona bu soruyu sorduğunda Paul ciddi bir şekilde düşünmüştü. Vincent’in büyük ihtimalle ona bir teklif yapacağını biliyordu ve bir okula katılıp katılmaması gerektiğinden emin değildi. Sonuçta birçok anısı vardı ve teknikleri de yeterliydi. Ölümsüz olduktan sonra da tek başına idare edebilirdi.

 

Ayrıca evrendeki en korkutucu üç unvanı -Habis Tanrı’nın Varisi, Son Kan Kanatlı Anka, Varlığın Hükümdarının Reenkarnesi- taşıyan birini aralarına alabilecek bir okulun var olup olmadığını da bilmiyordu.

 

“Eğer bir okula katılmaya karar verirsen sana verdiğim yüzüğü çalıştırabilirsin. O yüzük yalnızca öz enerjisi ile çalıştığı için ölümsüz seviyeye kadar varamazsın. Yüzüğü çalıştırdığında bir elçi gelecek ve seni oraya getirecek. Ama uyarmam gereken noktalar var. Okulun alanına yalnızca sen girebilirsin ve okul hakkında kimseye bahsedemezsin. Nedenini eğer okula girersen anlayacaksın. Sana söyleyemem çünkü şu anda okulun bir üyesi sayılmazsın.”

 

Vincent açıklamayı yaparken elindeki asasıyla hafifçe kendi kafasına dokunmuştu.

 

“Benim içinde olduğum Abdallar Grubu evrenin farklı yerlerinden dâhileri okula davet etmek için kuruldu. Elbette evrende birçok dahi var ancak katılmak için oldukça önemli bir şart var. Sanırsam son birkaç milyon yılda bu evrenden kabul edilen tek kişi sensin.”

 

Vincent’in sözleri üzerine gözleri sonuna kadar açılan Paul o anda hafifçe donmuştu. Daha önceden Vincent’in gücünün kendisininkine yakın olduğunu düşünmüştü ancak bunun yanlış olduğunu o anda anlamıştı.

 

Bir Yükselen’in yaşam süresi yalnızca bir milyon yıldı. Eğer Vincent son bir milyon yılı hatırlayıp hâlâ aşırı yüksek bir hayat gücüne sahip olabiliyorsa o zaman onun yaşam süresi kesinlikle bundan daha yüksekti. Bunun anlamı onun en azından bir Küçük Dünya Lordu olmasıydı…

 

“Vincent… Gücünün sınırları tam olarak ne kadar büyük?”

 

Paul gözlerinde beliren merakla bu soruyu sorarken Vincent yalnızca gülmüş ve başını iki yana sallamıştı.

 

“Kim bilir… bu evrenin güç ölçüm seviyeleri aşırı karışık. Her neyse, seninle ölümlülüğü aştıktan sonra görüşürüz.”

 

Vincent bu sözleri bırakmış ve vücudu birden ortadan kaybolmuştu. Bir kez daha, ne mana ne de yasa enerjisi hissedilmişti. Uzay katmanı da herhangi bir şekilde dalgalanmamıştı.

 

“Bir okul ha? Eğer Vincent gibi bir canavarın geldiği bir yerse belki de gerçekten bir kazancım olabilir…”

 

Altın yüzüğün derisine kaybolduğu parmağına bir süre bakan Paul sonrasında derin bir nefes almış ve yeniden uçarak Ejderhalar Yuvasına doğru uçmaya başlamıştı.

 

 

“Chirp! Chirp chirp!”

 

Ufak, siyah bir kuş 100 metrelik devasa insan figürünün başına kadar uçup onun kulağına konarken figür olduğu yerde durmuştu. Herhangi bir hareketi küçük kuşu direkt olarak devirebileceği için hareket etmiyor ve onun ötüşlerini dinliyordu.

 

“Oh? Demek o çoktan abimle karşılaştı ha? Abim o sırada Ganya Filleri kısmında olmalı… doğru. Şu anda Ejderhalar Yuvasına mı gidiyor?”

 

Kendi kendine mırıldanan dev figür şaşırırken istemsizce başını hızlıca çevirmiş ve ufak kuşun düşmesine neden olmuştu. Ufak kuş anında kanatlarını çırpıp yerine geri dönebilse de onun kulağına saldırmaya başlamasından kızdığı belliydi.

 

“Eğer şimdi Ejderhalar Yuvasına giderse altı renkli o kertenkele ona sıkıntı çıkarır, değil mi? Ya da onu yenmeye gücü var mıdır? O koca kertenkele güçlü görünse de yalnızca 7.Semada bir Yükselen sonuçta.”

 

“Eh, umarım yeterince güçlüdür. Belki o kertenkeleyle dövüşürken bir şeyler daha kazanabilir. Eğer bunu hissedersem onu görmeye giderim.”

 

Devasa figür biraz daha kendi kendine mırıldandıktan sonra yeniden hareket etmeye başlamıştı.

 

 

“Geliyor… buraya geliyor…”

 

Dağın etrafına sarılan devasa ejderha gözlerini sıkıca kapatırken pençeleri dağda göçükler oluşturuyordu. En sonunda, altı renkli gözleri sonuna kadar açılmış ve başı birden havaya kalkmıştı.

 

“Rrrooooaaaarrr!!!”

 

Güçlü bir kükreme tüm Ejderhalar Yuvasını sararken uykuda olan onlarca genç ve yaşlı ejderha birden uyanmışlardı. Ejderhalar arasında birçok canavarların arasında olduğu gibi en güçlü olan kraldı ve kralın emri mutlaktı. Bu güçlü kükreme bir savaş emriydi.

 

“Roar!”

 

“Roar!”

 

“Roar!”

 

Onlarca kükreyiş devasa ejderhaya eşlik ederken devasa ejderhanın tüm vücudu birden altı farklı renkte alevler ile kaplanmıştı. Aynı anda, yuvadaki tüm ejderhaların vücutları da alevlerle sarılmıştı.

 

“Alevlerin oğulları ve kızları, düşman yaklaşıyor!”

 

Kral Ejderhanın kükreyişi bittikten sonra gür sesi tüm yuvada yankılanmış ve tüm yuva birden güçlü bir öldürme niyeti ile kaplanmıştı. Kralın düşman olarak gördüğü bir kişi tüm yuvanın düşmanıydı ve ejderhaların hepsi kral gibi güçlü bir öldürme niyetine sahip olmuşlardı.

 

“Roooaaarrr!!!”

 

Tüm ejderhalar birden aynı anda kükremeye başladıklarında Kral Ejderhanın gözleri kısılmış ve o ankanın aurasını hissettiği bölgeye doğru çevrilmişti. O anda bu aura oldukça hızlı bir şekilde yaklaşıyordu. Uzak sayılırdı ancak her saniyede daha da yaklaşıyor ve kalbindeki tehlike hissi daha da büyüyordu.

 

Gelen anka her neyse kesinlikle yok edilmeliydi. Eğer yaşamasına izin verilirse bu yalnızca kendi bölgesinin değil aynı zamanda ejderhalar ile ankalar arasındaki eşitliğin de sonu olurdu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44255 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr