473.Bölüm - Alevin Kutsal Fiziği

avatar
4835 17

Kara Büyücü - 473.Bölüm - Alevin Kutsal Fiziği


473.Bölüm – Alevin Kutsal Fiziği

 

“Öldür! Öldür! Öldür!”

 

“Ailelerinizi öldüren, dostlarınızı köleleştiren bu mahlukatın hepsini öldürün!”

 

[YN]: ‘Mahlukat’ kelimesinin direkt olarak çoğul olduğunu yeni öğrendim.

 

“Hiçbirini sağ bırakmayın!”

 

Fabian’ın emirleri üzerine 10.000 insan askeri birden güçle dolmuş ve şeytanlara saldırmaya başlamışlardı. Arada büyük bir sayı farkı vardı ama ilk baştaki kadar göze çarpmıyordu. Çünkü Paul’ün çağrılmış canavarlarının ilk hedefleri hep şeytanlar olmuşlardı.

 

Paul kendisi gittikten sonra olacakları çoktan düşünmüştü ve insanların biraz daha güçlü kalmaları gerektiğini fark etmişti. Bu yüzden öncelikle şeytanların sayılarını düşürmelerini emretmişti. O anda hayatta olan 300.000 şeytan kalmıştı ve onlar da zırhları ve bırakamadıkları silahları tarafından kısıtlanmışlardı.

 

“Teru, onlara katıl.”

 

“Anlaşıldı, efendim.”

 

Teru anında başını sallamış ve hızla aşağıya dalmıştı. Saldıran kişinin bir yükselen olduğu tek darbeyle yaklaşık 500 kişinin ölümüyle direkt olarak belli olmuş ve şeytan askerleri kendilerini saran korkuyla iyice sarsılmışlardı.

 

“Hah…”

 

Gökyüzünden olanları izleyen Fabian ise derince iç çekmiş ve daha sonrasında başını kaldırmıştı. Etraf kan ve ateş kokuyordu ama bu hiç de rahatsız edici değildi. Aksine, eline geçen bu fırsatta biraz rahatlamış görünüyordu.

 

“Araf’ta yeni bir çağ başlayacak.”

 

Bu sözler, aynı anda Fabian’ın ve dağın içindeki Paul’ün ağzından çıkmışlardı. Vücudunu o anda hareket ettiremediği için yerde yatan Paul Cerbera’nın ekranlarından dışarıyı izlerken yüzündeki gülümseme kulaklarına varıyordu.

 

 

O günden sonra, Araf gerçekten de sarsılmıştı. Çünkü eskiden işlerini gizliden gizliye yapan ve insanları kurtarmaya çalışan Asi Kuvvetleri şimdi açık açık saldırılara başlamıştı. Büyük Ailelerin liderlerinin ölüşüyle ailelerde iç savaşlar başlamış, patlayan dağın etkileri de buna eklenince Araf milyonlarca yıl önceki haliyle aynı görünmeye başlamıştı.

 

Evet, o zamanlar Araf yalnızca bir sürgün yeriydi ve bir kişinin kendi ırkından olan bir başkasını yemesi bile normaldi. Şimdi bu kadar ileriye gidilmese de yine de bir günde yüzden, hatta binden fazla kişi ölüyordu.

 

Aileler kendi kargaşalarını çözemeden Asi Kuvvetleri vurunca en sonunda toplanmak ve tek bir örgüt kurmak zorunda kalmışlardı. Ve Asi Kuvvetleri de bir süre daha saldırıya devam ettikten sonra en sonunda savaş biraz durgunlaşmıştı.

 

Bu yalnızca 1 ayda olmuştu ve Araf ikiye bölünmüştü. Bir kısmı yalnızca şeytanların yaşadığı bir bölgeydi. Eskisi gibi insan ve diğer ırklardan köleler olsalar da sayıları oldukça azdı ve bu bölgenin gücü kesinlikle eski ailelerin toplamı kadar güçlü değildi.

 

Diğer taraf ise Birleşik Bölgeydi. Fabian tarafından yönetilen bu bölge şeytanlar hariç her ırktan kişiyi kabul ediyor ve onların rahatça yaşamalarını sağlıyordu. En sonunda Araf’ta şeytanlar ve canavarlar dışında ırklar da güçlenmeye başlamıştı ve bu Fabian’ı mutlu ediyordu.

 

Kara Büyücü’nün bahsettiği diğer dalgalar da zamanla gelmişlerdi ancak o kadar zarar verdikleri söylenemezdi. Şimdi Araf’ı kontrol eden yalnızca 2 güç vardı ve her kişi bir potansiyeli temsil ediyordu bu nedenle herkes korunuyordu. Bu dalgalara karşı güçlü defansif önlemler alınmış ve düşük bir ölüm oranıyla dalgalardan korunmuşlardı.

 

2 ay, 2 ayda Araf baştan aşağıya değişmiş ve en sonunda savaş da dinmeye başlamıştı. İki taraf güç olarak eşit olduklarını fark ettiklerinde daha fazla ölüm olmaması için bir ateşkes yapmış ve kendi taraflarında güçlü birinin çıkmasını beklemeye başlamışlardı. Bu oldukça uzun bir zaman alabilirdi ama bu bir sıkıntı değildi. Bir Yükselen 1 milyon yıla kadar yaşayabilirdi ve bu süre boyunca kesinlikle birçok değişim olacaktı.

 

Ama bir şey kesindi ki, bu uzun süre sonra Araf’taki tek gerçek ‘barış’ durumuydu. Ve bu barış en kaotik ortam ile en kaotik düşman tarafından sağlanmıştı…

 

 

“Kısa süreli olsa da eğlenceliydi. Ama şimdi iki farklı büyük güç olduğuna göre ileride daha büyük savaşlar bekleyebilirim sanırım. Her neyse, görevimi tamamladın, Paul Shane Veussia.”

 

Ekranlara bakarken gülerek konuşan Cerbera yerden yavaşça kalkan Paul’ü izlemişti. Paul’ün o hapları ve %120’lik gücü kullandıktan sonra 2 ay boyunca kendisini iyileştirmesi gerekmişti ve Cerbera bu süre boyunca dış dünyayı izlemişti. Araf’taki bu değişimler onu gerçekten de memnun etmişti.

 

“Bir daha Vahşet Haplarını kullanmayacağım. Geri tepmesi o kadar acılı olmasa da hareket edememek aşırı sinir bozucu. Her neyse, görevi tamamladığıma göre artık karşılığını alabilirim değil mi?”

 

Paul Cerbera’ya bakarak konuştuğunda Cerbera’nın üç başının ağızları bir gülümseme oluşturacak şekilde kıvrılmış ve Paul içinde yanan bir ateş hissetmişti. Fiziğin dönüşümü başlıyordu.

 

“Takdirimi kazandın, Paul Shane Veussia.”

 

Güçlü alev manası vücudunun çevresini sarıp yok etmeye başlarken Paul anında Habis Tanrı Çekirdeğini kullanarak dışarıdan mana çekmeye başlamıştı. Gelişimi daha fazla ilerlemediğinden bunun bir anlamı olmasa da dönüşüm süresini hızlandırdığı için bunu yapmak daha iyi bir karardı.

 

O mana emmeye başladığında alev manası vahşi bir şekilde yayılmış ve Paul’ün vücudunu dıştan içe doğru hızlıca yok etmeye başlamıştı. Yalnızca parlak kırmızı bir kalbin kalması için yalnızca 1 dakika gerekmişti.

 

“Thump!”

 

Ve ardından, yeniden oluşum başlamıştı. Kaslar, kemikler ve damarlar hızlıca yeniden oluşurlarken Paul’ün tüm vücudu kısa bir sürede kendi hâline geri dönmüştü.

 

Saçları parlak bir kırmızı rengine dönmüştü ve gözleri de parlak turuncu renkteydi. Gözlerindeki yedi köşeli yıldız işaretleri daha parlak bir turuncu tonunda oldukça belirginlerdi.

 

“Harika hissediyorum.”

 

Derin bir nefes alan Paul gülerek konuşmuştu. Tüm alev teknikleri bu atılımdan sonra kesinlikle güçlenecekti ve Cehennem Alevleri çok daha güçlü olacaklardı. Aynı zamanda, artık oldukça iyi bir başka forma daha sahipti.

 

“Woosh!”

 

Tüm vücudunu parlak alevlere çevirip bir süre Cerbera’nın mağarasında dolaştıktan sonra eski yerine geri dönmüş ve vücudunu yeniden oluşturmuştu. Şimdilik saç ve göz rengini değiştirmeyecekti çünkü kendisini saklaması gerekiyordu. Araf’ta işi vardı ve Kara Büyücü o anda tüm Araf’ın nefret ettiği bir varlıktı.

 

“Sanırım biraz daha değişim iyi gidebilir.”

 

Böyle düşünürken kararını veren Paul anında şekil değiştirmiş ve boyu kısalmıştı. O anda en fazla 11-12 yaşlarında bir çocuk gibi görünüyordu ve kızıl saçları ile turuncu gözleri parlaklıklarını biraz kaybetmişlerdi.

 

Dokuz Dönüşüm oldukça işe yarar bir teknikti. O anda Paul istediği gibi dokuz farklı forma geçebilirdi. Hatta fiziklerin sağladığı göz ve saç renkleri sayesinde bu sayı kat kat artıyordu.

 

“Dokuz Dönüşüm demek ha? İşe yarar bir teknik sayılır. Yine de biraz çalışıp Seksen Bir Transformasyonu ele geçirebilirsen daha iyi olur. Her neyse, seni çıkarmamı ister misin?”

 

Cerbera Paul’ün çocuk formuna şaşırmadan bakmış ve Paul de kendisine katliam manası ile kıyafetler oluşturduktan sonra ona dönmüştü.

 

“Önce bir şey soracağım.”

 

Paul’ün sesi o anda oldukça çocuksu olsa da ciddi olduğu anlaşılıyordu ve Cerbera direkt olarak başını sallamıştı. Paul’ün ona ne soracağını merak ediyordu.

 

“Habis Tanrı Cain Avian’ın astlarından birisi, Menekşe Kılıç Lordu Spadia kılıcını Araf’taki bir demirciye yaptırdı. Anılarının engin olduğunu ve Araf’ı gözettiğini biliyorum. Bana bu demircinin yerini gösterir misin?”

 

Paul bunu söylerken gözlerinde kararlı bir ifade belirmişti. Güçlü bir silaha ihtiyacı vardı ve o anda yeterince güçlü bir tanesini yapacak malzemelere sahip değildi. Bu adamı bulmak istemesinin nedeni hem şimdilik iyi bir silah yapmasını istemek hem de bir şeyi öğrenmek içindi.

 

Hem de oldukça önemli bir şeyi…






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr