433.Bölüm - Zırhlı Canavar Ordusu (2)

avatar
5227 18

Kara Büyücü - 433.Bölüm - Zırhlı Canavar Ordusu (2)


433.Bölüm – Zırhlı Canavar Ordusu (2)

 

“Birinci Büyük! Şehir saldırı altında! Lütfen cevap verin! Birinci Büyük!!!”

 

İkinci Büyük bir elinde Birinci Büyüğe ulaşmayı sağlayan tılsımı tutarken bir yandan da sesini tılsıma gönderiyordu. Ancak beş dakika boyunca sürekli bağırmış olsa bile herhangi bir cevap gelmemişti ve bu İkinci Büyüğün kaşlarını çatmasına neden olmuştu.

 

Birinci Büyük şehir saldırı altında olduğunda asla geride durmazdı. Tek istisna, gelişiminde önemli bir aşım noktasına gelmesiydi. Yani bu saldırı ile Birinci Büyüğün aşım noktası aynı anda oluşuyordu!

 

“Siktir!”

 

Öfkeyle bağırıp tılsımı evren yüzüğüne çeken İkinci Büyük anında olduğu yerden fırlamış ve hızla yaklaşan canavar ordusuna saldırmıştı. Canavarların hepsi yüksek gelişimlere sahip olmasalar da çoğu zırhlarla kaplıydı ve onlara ölümcül saldırılar yapmak oldukça zordu. Bu yüzden Gardiyan Kolunun öğrencileri ve diğer aile liderleri o anda dezavantajlı taraf olarak görünüyordu.

 

“Kar Fırtınası!”

 

İkinci Büyük ellerini havaya kaldırdığında gökyüzünde kara bulutlar belirmiş ve kar taneleri hızla düşmeye başlamışlardı. Saniyeler içerisinde büyük bir fırtına oluşmuş ve dost düşman dinlemeden bölgedeki herkesi dondurmaya başlamıştı.

 

Kar Fırtınası İkinci Büyüğün imza tekniğiydi ve en güçlü tekniği olduğu da söylenebilirdi. Ama kötü yanı bir hedef mekanizması olmayan bir alan büyüsü olmasıydı. Yani o anda kar fırtınasının yoğunluğunda kendi tarafından birçok kişi de ölebilirdi. Bu yüzden bu büyü yalnızca en tehlikeli durumlarda kullanılırdı.

 

“Ayaz Çivileri, Kuzey Rüzgarı, Kombine Büyü: Buz Çağı!”

 

Ve bu büyü, İkinci Büyüğün gerçekten gururlanabileceği bir büyüydü. Çünkü birden fazla büyüyü birleştirip tek bir teknik oluşturmak herkesin yapabileceği bir şey değildi. Ama kendisi bunu başarabilmiş ve oldukça güçlü bir büyü oluşturmuştu!

 

O anda kar fırtınasının içinde güçlü rüzgarlar esmeye başlamış ve içerideki soğuğu kat kat artırmıştı. Aynı anda, kar fırtınasının içindeki her varlığı hedef alan buzul çiviler birçok ölüme neden oluyordu. Elbette, bu ölümlerin hepsi canavarlardan değildi.

 

Kendi kendisine gülen İkinci Büyük ağzına manasını yenilemek için bir hap attığı anda kar fırtınasının bölgesinden ufak bir varlığın çıktığını görmüş ve kaşlarını çatmıştı. Ancak bu varlığı gördüğünde birden vücudundaki tüm tüyler dikilmişti. Bu varlık ziyafetin başında Paul’ün kucağında olan kediydi!

 

İkinci Büyük Paul’ün bu kediye oldukça değer verdiğini biliyordu. Buraya geldiğinden beri kediyi neredeyse bir kez bile kucağından indirmemişti ve ziyafete bile onunla birlikte katılmıştı. Yalnızca yemek zamanı geldiğinde kediyi bırakmıştı ve bundan kediye önem verdiği anlaşılıyordu. Eğer kar fırtınasında yanlışlıkla bu kedi ölseydi…

 

“Hah… Küçük kedi, buraya gel. Başımı kaybetmeyi istemiyorum…”

 

Oldukça mağrur olan İkinci Büyük birden yere çökmüş ve kediyi kendisine çekmek için çeşitli yöntemleri kullanmaya başlamıştı. Kedi ona yavaş yavaş yaklaşırken yüzündeki tatlı göstermeye çalıştığı gülümseme iyice büyüyordu.

 

En sonunda kedi onun hemen önüne geldiğinde onu tutmak için elini uzatmıştı. Ancak birden kedinin patilerinden biri yerden kalkmış, sonraki an ise onun zihni kapanmıştı. Kedinin tek bir darbesiyle İkinci büyüğün başı bir kan sisine dönüşmüş ve kar fırtınası da hızla dağılmıştı.

 

Grim kedi vücudunun içinde yerdeki ölü vücudun kalp kısmına ilerlemiş ve patisiyle vurarak o kısmı delmişti. Küre şeklindeki büyü çekirdeğini oradan çıkaran Grim ufak ağzıyla çekirdeği yerken oradan hızla ayrılmış ve savaş alanını da, İkinci Büyüğün cesedini de ardında bırakmıştı.

 

 

“Lütfen panik yapmayın. Şu anda birçok uzman dışarıdaki canavarları katlediyorlar. Bir süre içerisinde şehir tamamen güvende olacak.”

 

Ziyafetteki gelişimsiz hizmetçileri ve zayıf öğrencileri yönlendiren Aziz seviyeli uzman böyle konuşsa da kendisi bile pek emin değil gibiydi. Olduğu yerde bir gizlenme formasyonu kuruluydu ve dışarıyı hissedemiyordu. Yani kazanan tarafın kim olduğunu bilmiyordu.

 

Ama bu kişileri teselli etmesi gerektiğini biliyordu. Yani güçlü ve özgüvenli görünmeliydi. Yoksa herkesin umudu kaybolacaktı. Buna izin veremezdi.

 

“Çekil.”

 

O sırada, güçlü bir figür onu ittiğinde buna karşı koymaya çalışan adam herhangi bir etkisi olmadığını fark etmişti. Onu iten figüre bir bakış attığında ise gözleri birden parlamıştı.

 

“Dördüncü Büyük!”

 

Adamın sesi yankılandığında kalabalıktaki her göz birden Dördüncü Büyüğe dönmüştü. Dördüncü Büyüğün burada olması dışarıda o kadar yüksek bir savaş gücüne gerek olmaması anlamına geliyor olabilirdi. Yani belki de durum düşündükleri kadar kötü değildi. Bir anda herkesin gözlerinde yeni bir ışık belirmişti.

 

Ama Dördüncü Büyük bu ışığı umursamamıştı. Gözleri bir şeyi arıyormuş gibi bir süre kalabalığın üzerinde dolanmış ve en sonunda bir yerde durmuştu. Aynı anda, ayakları ve elleri hızla hareket etmiş ve kalabalığı yararak ilerlemişti.

 

“Hmph!”

 

Dördüncü Büyüğün tek kolunu tuttuğu figür Aleena’ya aitti ve o anda etraftaki diğerleri bir Dördüncü Büyüğe, bir Aleena’ya bakıyorlardı. Aralarından Aleena’nın kimliğini bilen birçok kişi Dördüncü Büyüğün ne yapmaya çalıştığını düşünüyorlardı.

 

“Bırak beni.”

 

Aleena soğuk bir sesle konuştuğunda Dördüncü Büyük gözlerini onunkilere çevirmiş ve yüzünde alaycı bir gülümseme belirmişti. Aleena’nın bileğini sıkan eli daha da sıkılaşmıştı.

 

“Ne oldu? Bay Saf Soylu olmayınca yalnızca böyle mi karşı koyabiliyorsun? Sana söyleyeyim, dışarıda Büyük Aziz seviyesinin zirvesinde zırhlı canavarlar var. Kocan çoktan ölmüştür bile.”

 

Dördüncü Büyüğün savaşa katılmama sebebi kaybedeceklerinden emin olmasıydı. O ayının yalnızca bir öncü olduğunu ve asıl büyük güçlerin arkadan geldiğini hissedebiliyordu. Aile onlara karşı kazanamazdı, bu yüzden yapabileceği en iyi şeyi seçmişti. Kaçmayı.

 

Ancak kesinlikle eli boş kaçmayacaktı. Dördüncü Büyük lükslerin içinde yaşamaya alışkın birisiydi. Bu yüzden hazinelikten birçok şeyi zaten koparmıştı. O anda ihtiyacı olan tek şey yolculuğunda stresini atmasını sağlayacak güzel bir kadındı. Ve bu kadını da çoktan seçmişti.

 

“Hepiniz uzaklaşsanız iyi olur. Şu andan sonra benim hizmetçimden başka bir şey değilsin ve bana hizmet edeceksin. Normal yaşamında ve de yatakta… hehehe…”

 

Dördüncü Büyük şehvetli bir şekilde gülerken etraftaki kişilerin yüzleri asılmıştı. Ancak hiç kimse ilerleyip bir şey demeye cüret edemiyordu. Çünkü Dördüncü Büyük onları kolayca öldürebilirdi. O anda herkesin aklında hayatta kalmak vardı ve tek bir kadını umursamıyorlardı.

 

“…Sizlerin yaptığı seçim doğru ve aynı zamanda yanlış. Bir kişiden vazgeçmek aptalca değil, sonuçta hayatta kalmanız gerekiyor. Ama ‘benden’ vazgeçmek büyük bir hata, çünkü bana eskiyi hatırlatıyor ve emin ol geçmişten nefret ederim.”

 

Aleena sözlerini bitirdiğinde etrafındakilerin ve Dördüncü Büyüğün şaşkın ifadesiyle birlikte elini Dördüncü Büyüğün tutuşundan kurtarmış ve birden havaya kaldırmıştı. Aynı anda, alandaki herkes ayaklarının altındaki sağlam taşların kuma dönüşüp hareketlenmelerini hissetmişti.

 

“Çölün Öfkesi.”

 

Parlak kumlar bir anda alandaki herkesin vücutlarını sarmış ve onları hapsetmişti. Birçok kişi kumdan oluşan bu hapis alanlarına vurarak kurtulmaya çalışsalar da güçleri yetersizdi. Ve en korkunç kısmı, bu alanlar yavaş yavaş küçülüyordu.

 

“H-Hayır! Lütfen bırak beni! Lütfen!”

 

Dördüncü Büyük nefessiz kalsa da bu o kadar büyük bir sorun değildi. Manayla bu sorunu giderebilirdi. Ama vücudunun ezildiğini hissettiğinde anında yalvarmaya başlamıştı. Ölmek istemiyordu ve bunun için ailesinden kaçmaya bile hazırlanmıştı. Attığı yanlış bir adımın bu kadar büyük bir sonuç oluşturacağını hiç düşünmemişti. Aynı zamanda, Paul’ün ‘eşinin’ bu kadar güçlü olduğunu da düşünmemişti.

 

“Şehvetinde boğulup kör olmak senin suçundu, aptal adam. Geber.”

 

Aleena merhamet göstermemişti. Sözleri bittiği anda kum küresi birden sıkışmış ve Dördüncü Büyükle beraber etraftaki herkesin canını almıştı. Kanla ıslanan kum tanecikleri kırmızı bir renge bürünürken Aleena yavaşça havaya doğru süzülmüş ve o bölgeden ayrılmıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr