324.Bölüm - Elçi? İmparator?

avatar
6963 26

Kara Büyücü - 324.Bölüm - Elçi? İmparator?


“Haah… Demek Kara Gölge Sıradağları böyle görünüyor. Hm… O yere göre biraz geri kalsa da yine de yeterince iyi. O hâlde sanırım bu Gölge Kılıç Akademisinden bir şeyler beklemeliyim ha? Böyle bir yere sahip olup da elinde tutmak kolay değildir.”

 

Uzun siyah saçlar ile parlak siyah gözlere sahip orta yaşlı bir adam o anda Kara Gölge Sıradağlarının yüzlerce metre yukarısında süzülürken gözleriyle aşağıyı inceliyordu. Üzerinde siyah bir kıyafet takımı vardı ve belinde siyah bir kına sahip kızıl kabzalı bir kılıç asılıydı.

 

Adam etrafına oldukça güçlü bir aura yayıyordu ve mesafeden dolayı olmasaydı Paul onu bariyerin ardından bile hissedebilirdi. Ancak adam bariyere yaklaşmak yerine uzaktan incelemeyi seçmişti. Ellerini arkasından bağlamış bir şekilde içeriyi gözlerken bir şeyler sezemese de içinde bu seferki yolculuğunda önemli bir şeyle karşılaşacağını düşündüren bir his vardı.

 

Bu hissin basit bir şey olmadığını biliyordu. Zamanında kehanet büyüsüne çalışmış ve diğerlerinden çok daha doğru bir altıncı his kazanmıştı. Genelde bu his harekete geçtiğinde aklına gelen şey doğru oluyor veya sonuca yakın oluyordu. Harekete geçmesi epey nadirdi. En son harekete geçtiği zaman 1300 yıl öncesiydi ve o zaman belindeki ana kılıcını kazanmıştı.

 

Yüzünde hafif bir gülümseme beliren adam bakışlarını sıradağların sonraki ucunda duran Gölge Kılıç Akademisine çevirmiş ve yavaşça ileriye doğru bir adım atmıştı. Aynı zamanda, yavaş olan o adım normal bir adımdan onlarca kat uzaklığa erişmiş ve sıradağların yarısını tek adımda geçebilmişti.

 

“Tch. Tek adımda geçmeyi planlıyordum. Neyse.”

 

Adam memnun olmamış bir yüz ifadesi gösterdikten sonra ileriye doğru bir adım daha atmış ve Gölge Kılıç Akademisinin binaları arasında en çok yer kaplayan antrenman alanının üzerinde belirmişti. Aynı anda, aurası tüm Gölge Kılıç Akademisini kaplamış ve o anda katılacak son kişiyi seçmiş olan Matthias’ın gözlerinin sonuna kadar açılmasına neden olmuştu.

 

“L-Lord Seviye İlah Gelişimcisi?”

 

İlah Gelişimcisi; Savaşçılık, Büyücülük ve Bilginlik yolundan aynı anda ilerleyen kişilere verilen isimdi. Bir kişinin üç gelişimi birbirleriyle aynı alemde oldukları sürece o kişi bir İlah Gelişimcisi sayılabilirdi ve o kişilerin güçleri diğerlerine göre daha da yüksek bir seviyede olurdu.

 

Matthias gelen kişinin gücünün Lord seviyesinin zirvesinde olduğunu hissedebiliyordu ve Kral seviyesine aşmasına az zaman kalmış olmalıydı. Böyle birinin neden buraya, kendi okuluna gelebileceğini düşündüğünde aklına gelen fikirle heyecanlanmış ve anında dışarı atılıp adamın uçan figürüne bakmıştı.

 

O anda adam yavaşça yere inmeye başlamıştı. Herhangi bir öğrenci orada toplanmaya cüret edemediğinden yer boştu ve istediği hızla inebilirdi ancak yavaş bir hızla inmeyi tercih ediyordu. Az önce yüzünde belirgin olan gülümseme yerini duygusuz bir ifadeye bırakmıştı.

 

“Lord Elçiyi selamlıyorum!”

 

Anında tek dizinin üzerine çöken Matthias’ın gözleri heyecan, saygı ve huşu ile dolulardı. Bu gözlere bir süre bakan siyah saçlı adam en sonunda başını sallamıştı.

 

“Seçeceğin üç öğrenciyi ve seni kayıt etmek için buradayım. Onları buraya getir ki seviyelerinin ölçümleri tamamlansın. Senin ölçümün en son olacak.”

 

Adamın soğuk sözleri bittiğinde Matthias başını anında sallasa da sonrasında hafifçe yutkunmuştu.

 

“Lord Elçi, aslına bakarsanız katılacak iki öğrenci şu anda Kara Gölge Sıradağlarındalar. Aslında onları çıkarma zamanım geldi ancak bu kadar erken gelmenizi beklemiyordum. Biraz daha zaman verirseniz…”

 

“Çıkar onları.”

 

Adam sert ve soğuk bir şekilde konuştuğunda Matthias anında ayaklanmış ve bariyere geçidi açtığı yere doğru fırlamıştı. Adam da çıkacak öğrencileri merak ettiğinden onu takip etmeyi seçmişti.

 

Matthias’ın geçidi açtığı yer özel duvarlarla çevrilmiş ve özel bir formasyonla korunan bir bölgeydi. Bu yerin kapısını koruyan kıdemli Matthias’ı ve ardından gelen adamı gördüğünde adamı durdurmak için ileri çıkmış ancak Lord seviyesinin aurasını hissettiği için anında geri çekilmişti.

 

Matthias ve siyah saçlı adam kapalı alana girdiklerinde Matthias bariyere yaklaşmış ve derin bir nefes aldıktan sonra boyutundan gri renkli bir çift eldiven çıkarmıştı. İki eldiveni ellerine giyen Matthias sonrasında büyülü eşya olan bu eldivenlerin üzerindeki yazıtları aktif etmişti.

 

İki gri eldivenin üzerinde parlak gri yazıtlar parlamaya başlarken Matthias ellerini bariyere doğru ilerletmiş ve bariyerin içine daldırmıştı. Eldivenlerle kaplı ellerinin yarısı bariyere girdikten sonra ise sıkıca kavramış ve iki yana doğu çekerek bir yırtık açmıştı.

 

Aynı anda, siyah saçlı adam altıncı hissinin onu uyardığını hissedebiliyordu.

 

--

 

Bariyer açılmadan bir süre önce, Kara Gölge Sıradağları.

 

Paul o anda Sharon’un onu yönlendirdiği yere doğru ilerlemeye başlamıştı. Onu arkasından takip eden Sharon ise onun hızına zar zor yetişiyordu ki bu onu oldukça şaşırtıyordu.

 

Şaşırmasının nedeni Paul’ün hızlı olması değildi. Asıl neden Paul’ün önlerine çıkan canavarları avlayarak ilerlemesine rağmen kendisinden hızlı olmasıydı. Hem de Paul bu canavarların çoğunu ya tamamen donduruyor ya da havaya uçurup yollarından çekiyordu.

 

Paul bunu Donmuş Cennet Sanatından öğrendiği bir başka büyü sayesinde yapabiliyordu. Mutlak Sıfır Noktasını kullanmayı çoktan öğrenmişti ve başka büyüler olan Su Tanrıçasının Eli ile Buz Tanrıçasının Eli büyülerine başlamıştı.

 

Bu iki büyü tam olarak saldırı büyüleri değillerdi ve daha çok mühürleme büyülerilerdi. Su Tanrıçasının Elini kullandığında havada sudan oluşan iki metrelik bir kadın eli oluşturup bununla düşmanlarını kısıtlayabiliyordu. Buz Tanrıçasının Eli ise aynı büyünün buzdan ve daha güçlü olan versiyonuydu.

 

Normalde bir kadının kullanması için yapılmış gibi görünen bu tekniği kullanmak dışarıdan biraz garip dursa da Sharon bir şey söyleyecek değildi ve Paul umursamıyordu. Bu büyü gerekli zamanlarda oldukça işe yarayabilirdi ve yalnızca kadın kullanımı için yapıldığından vazgeçecek değildi.

 

En sonunda, hedeflerine vardıklarında Paul ve Sharon Vera ile öğrenci grubunun orada olduklarını görmüştü. Ancak öğrencilerin sayısı çoktan dörtte birine düşmüştü ve Vera yaralı olmasa da oldukça yorgun görünüyordu.

 

“Sharon!”

 

Paul ve Sharon’un gelişini gören öğrenciler Sharon’u fark ettiklerinde mutlu bir şekilde bağırmışlardı. Çoğu Sharon’un geçen bir ayda çoktan ölmüş olduğunu düşünmüşlerdi. Şimdi hayatta geri dönmesi elbette onları mutlu etmişti.

 

Kılıcını çoktan Sharon’dan geri almış olan Paul gruptan uzaklaşmış ve kimsenin onu göremeyeceği bir yere geçtikten sonra vücudunu tamamen karanlığa çevirerek yeniden oraya gelmişti. Geçit açıldığında direkt olarak karanlık formunda dışarıya çıkmayı planlıyordu. O anda siyah bir sis bulutu olarak dikkat çekse de yeterince alana dağılırsa belli olmuyordu.

 

Bariyerin açılması için yarım saat kadar bekleyen Paul en sonunda gri renkli bariyerden içeriye giren iki eldiveni ve bariyerde açılan yarığı görmüştü. İlk öğrencinin çıkışıyla birlikte kendisi de dışarıya çıkmaya ve oradan uzaklaşmaya başlamıştı.

 

Dışarıda bariyeri açan adam dışında bir kişiyi daha gören Paul onun yaydığı auranın oldukça güçlü olduğunu hissedebiliyordu. Aynı anda oldukça yüksek bir tehlike hissiyatı kalbinde belirmişti.

 

“O adam… Bir Lord değil.”

 

Spadia bu sözleri söylediğinde Paul onun ne demek istediğini anlamış ve soyut formunu bozmadan tamamen ayrılarak kapıya yönelmişti. Büyük Aziz seviyeli adam bir şey fark edemeden önce kapıdan fırlayan Paul diğer siyah saçlı adamın bağırışını duyabilmişti.

 

“Akademi Lideri, öğrencilerinizi hazırlayın! Bir işimi bitirdikten sonra geleceğim!”

 

Ondan sonra siyah saçlı adam birden fırlamıştı. Yüzünde parlak bir gülümseme dururken birden ileriye doğru bir adım atmış ve yukarıda, hızla yükselen Paul’ün hemen üzerinde belirmişti.

 

“Hey, biraz durmaya ne dersin? Ciddi şekilde ilgimi çekiyorsun çünkü.”

 

Paul soyut formundan çıkmadan anında yolunu değiştirmiş ve Gölge Kılıç Akademisinden uzaklaşmaya başlamıştı. Aslında Grim veya İnfirmi’yi çağırmadığı sürece kaçma şansının olmadığını biliyordu. Bu nedenle kaçmak yerine başka bir yer seçiyordu.

 

Onun hızından bu kolayca anlaşıldığından siyah saçlı adam bir kez daha konuşmak yerine onu takip etmiş ve akademiden uzak sayılan bir tepeye vardıklarında Paul yeniden vücudunu geri almıştı.

 

Siyah saçlı adama bakmadan önce kıyafetlerini yeniden oluşturan Paul en sonunda siyah saçlı adama bakmış ve hafifçe gülümserken konuşmuştu.

 

“Kıdemlinin bu küçükle ne işi olduğunu sorabilir miyim?”

 

Karşısındaki bu adam, aurasını Lord seviyeye sınırlasa da Spadia’nın gözlerinden saklanamamıştı. Bu adam, Büyük Dünyalarda en üst seviye bir uzman sayılan İmparator seviyesindeydi. Hem de tüm üç gelişimi bu seviyedeydi!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr