306.Bölüm - Yıldız Enerjisinin Hikayesi

avatar
6749 28

Kara Büyücü - 306.Bölüm - Yıldız Enerjisinin Hikayesi


“Rrroooaaarrr!”

 

Sonsuzluğa uzanan beyaz zeminin üzerinde, yere oldukça sert bir şekilde basan İnfirmi ağzın sonuna kadar açarken derince kükredi. Onun gür kükreyişi yüzünden etrafındaki hava yön değiştirmeye başlamıştı.

 

Aynı anda, Paul kılıçlarını sıkıca kavramış ve bir anda ileriye fırlamıştı. Kızıl kanatları hızla çırpılıp hızını bambaşka bir seviyeye çıkarırlarken kılıçlarını saran renk değiştiren kılıç enerjisi iyice yoğunlaşmaya başlamıştı.

 

“Ha!”

 

Sağ eliyle tuttuğu Bin Şeytan Kılıcını hızla havaya doğru savuran Paul renk değiştiren kılıç enerjisinden yayılan bir dalgayı İnfirmi’ye doğru göndermişti. Dalganın gücünü hissedebilen İnfirmi pençesini savurmuş ve anormal fiziksel gücüyle saldırıyı direkt olarak parçalamıştı.

 

Ancak Paul’ün saldırısı burada bitmemişti. İlk enerji dalgasıyla İnfirmi’nin pençesini engelleyen Paul anında onun yakınına girmiş ve kılıç niyetiyle kılıcını aynı anda kullanırken delice saldırılarını yağdırmaya başlamıştı.

 

İki kılıç kısa bir sürede onlarca saplama ve savurma saldırısı gerçekleştirirken İnfirmi hafifçe geri çekilmiş ve alev büyüsü kullanarak saldırmaya başlamıştı. Pullarının sertliği yüzünden az önceki saldırılar ona bir yara verememiş olsa da biraz daha o saldırılara katlanmak zorunda olsaydı bir yara alacağından emindi. Bu nedenle bir süre uzaktan büyüyle saldırmayı düşünüyordu.

 

O anda üzerine onlarca ateş topu yağan Paul ise onu bırakmayı düşünmüyordu. Kanatlarını bir kez daha hızla çırparken derin bir nefes aldı ve Donmuş Cennet Sanatını kullanarak 50 metrelik buzdan duvarlar oluşturdu. İnfirmi’nin kaçma yolunu engelleyen bu duvarlar aynı zamanda alev büyülerini de durdurmuşlardı.

 

Ancak duvarlar İnfirmi’yi durduramamışlardı. Herhangi bir şey yokmuşçasına duvarlara ilerleyen İnfirmi vücudunu direkt olarak duvarlara çarpmış ve devasa bir delik oluşturarak oradan ayrılmıştı. Ardından, devasa kanatlarını çırpmış ve havaya yükselirken ağzını sonuna kadar açmıştı. Ağzının içinde alev manası oldukça yüksek bir derecede yoğunlaşıyordu.

 

Sarayın içinde benzer bir saldırıyı görmüş olan Paul kaçınmak yerine derin bir nefes almış ve iki kılıcına aynı anda alev, rüzgar ve karanlık manasını aktarmaya başlamıştı. İki kılıcı saran rengarenk kılıç enerjisiyle birlikte dalgalanmaya başlayan bu mana enerjileri birleşirlerken oldukça güçlü bir baskı ortaya çıkıyordu.

 

“Roar!”

 

İnfirmi gür bir şekilde kükreyip ağzındaki alev manasını saldırdığında güçlü bir alev ışını Paul’e doğru yol almaya başlamıştı. İnanılmaz bir sıcaklığa ve güce sahip bu alev ışınına bakan Paul ise Bin Şeytan Kılıcıyla Keln’i bir X oluşturacak şekilde savurmuştu.

 

İki kılıçtan aynı anda yayılan enerji dalgaları alev ışınına yaklaşırlarken Paul de derin bir nefes almıştı. İki kılıç darbesinin alev ışınına karşı gelebilmeleri için manasının büyük bir kısmını harcamıştı.

 

Sonuç olarak, X şeklindeki büyülü kılıç darbesi ile İnfirmi’nin alev ışını çarpıştıklarında alev ışını bir anda yarılmış ve İnfirmi’nin şaşırmış bakışlarının altında onun vücuduna ilerlemeye devam etmişti. Bunu beklemediği için kaçınamayan İnfirmi ise darbeyi tamamen karşılamak zorunda kalmıştı.

 

Ruh Kafesine gelmediği için o kadar büyük bir sorun olmasa da o anda pullarını geçip vücudunda büyük bir yara bırakan saldırı İnfirmi’ye büyük bir acı vermişti. İyileşmesinin biraz süreceğini anlayan İnfirmi derin bir nefes aldıktan sonra parlak kızıl gözlerini Paul’e dikti. Ardından, zaten çoktan yaralandığı için korunmayı gereksiz bularak ileriye atıldı.

 

O anda manasının büyük bir çoğunluğunu bitirmiş olan Paul yalnızca kılıç enerjisi ile fiziksel vücudunu kullanabilirdi ancak İmparator seviyeli bir ejderha olan İnfirmi için onun fiziksel vücudu güçlü bile sayılmazdı. İnfirmi devasa pençesini savurduğunda kılıcıyla kendini koruyacak zamanı bile bulamadan metrelerce geriye doğru fırlamıştı.

 

Vücudunda oluşan birçok yara anında iyileşse de Paul artık durmaları gerektiğini biliyordu. İnfirmi yaralanmıştı ve kendisinin de daha kontrol etmek istediği şeyler vardı. Bu nedenle İnfirmi ona bir saldırı daha uygulamadan önce ona bir ruhsal mesaj gönderdi ve aldığı yaraları iyileştirmeye devam etti.

 

Paul’den aldığı mesajdan sonra yeniden alev sütununa dönen İnfirmi hem aldığı yarayı hem de Ruh Kafesini iyileştirmeye başlamıştı. Paul ise uzandığı yerde tekniklerini geri çekerken kılıçlarını yerlerine geri göndermiş ve derin bir nefes aldıktan sonra ruh sarayına dalmıştı.

 

Bu sefer ruh sarayına girmesinin nedeni Işık Testinde kazandığı sütundu. Işık testinde kontrol ettiği yıldız enerjisinin kudretini hatırlıyordu ve testin sonunda söylenenlere göre bu enerjiyi kullanarak bir şekilde vücudunu güçlendirebilirdi.

 

Bunun nasıl olacağını bilmese de yine de heyecanlanıyordu. Eğer sütunda yıldız enerjisini kullanarak vücudunu güçlendirmenin bir yolu varsa o zaman Savaş Tanrısı Vücut Geliştirme Tekniğine ihtiyacı kalmazdı. Aziz seviyeyi aştıktan sonra her gelişimci kendi yolunu kavramaya başladığından bir kavrama tekniği fazla işe yaramazdı ve vücut geliştirme tekniği olarak yıldız enerjisini kullananın daha üstün olacağını düşünüyordu.

 

Bu nedenle Ruh Sarayına girdiği anda kapının yakınındaki siyah sütuna ilerlemişti. O anda Spadia’nın hâlâ sütunun üzerindeki yazıtları incelediğini görebiliyordu.

 

“Bir şey anlayabiliyor musun ihtiyar?”

 

Sütunun üzerindekileri garip bir şekilde okuyabilen Paul bunun hangi dil olduğundan emin değil gibi görünüyordu. Spadia yazıtları incelese de nelerin yazdığını anlayabiliyormuş gibi göründüğünden belki bu dili biliyor olabilirdi.

 

“Son girdiğin testlerden biri… Yıldızlardan gelen bir enerjiyle karşılaştın mı?”

 

Spadia’nın ciddi bir şekilde sorduğunu gören Paul de ciddi bir ifade takınmış ve ona ışık testinde olanları anlatmıştı. En sonunda gelen sesin dediklerini söylerken Spadia’nın yüzünde belirgin bir şaşkınlığın belirdiğini görebiliyordu.

 

“Demek öyle… Yaradan Yetiştiren bir yer olduğunu düşünürsek… Şaşmamalı. Yıldız enerjisini kullanarak vücut güçlendirmek…”

 

Ellerinden birini sütunun üzerine koyup yavaşça okşayan Spadia aynı zamanda sertçe konuşmuştu.

 

“Senin vücut güçlendirme tekniğini değiştireceğiz. Bundan sonra bu tekniği kullanacaksın. Ancak sakın başkalarının önünde kullanmaya kalkma. Bu tekniği saklayabildiğin kadar saklamalı ve en yakınına bile açıklamamalısın. Anladın mı?”

 

Paul başını sertçe sallarken Spadia devam ediyordu.

 

“Asil olanların dilinin ruhuna kazındığını söylemiştin değil mi? Bu güzel. Asil olanların dili yalnızca birkaç ırkın başkalarına öğretebileceği bir dildir. Daha önceden ben bilsem de başkalarına öğretemezdim. Zindandan bunu kazanman iyi oldu. İyi oldu…”

 

Spadia’nın hâlâ sütunu incelediğini fark eden Paul’ün yüzünde meraklı bir ifade belirmişti.

 

“İhtiyar, seni bu kadar heyecanlandıran ne? Yıldız enerjisi o kadar muhteşem bir şey mi?”

 

Spadia ona bir bakış attıktan sonra derince iç çekmiş ve hayranlıkla dolu bir ifade ile konuşmaya başlamıştı.

 

“Yıldızlar, küçük ve büyük dünyalarda yalnızca geceyi süsleyen şeyler olarak görünseler de üstün dünyalarda onlar ile ilgili bir efsane vardır. Hayır, buna tam olarak efsane denemez. Çünkü bunlar doğru. Daha önceden kesin olarak doğrulandı.”

 

Derin bir nefes aldıktan sonra açıklamasına devam etti.

 

“Velet, bir varlığın gelişimde ulaşabileceği en yüksek zirvenin neresi olduğunu biliyor musun? Bu zirve, Yaradan olarak bilinir. Onlar, gerçekliğin sınırlarını aşıp hiçliğe hükmeden mutlak tanrılardır. Ancak bu onların sayılarının az olduğu anlamına gelmez.”

 

“Milyarlarca gerçekliğin yaşadığı milyarlarca yılda elbette gerçeklikler kadar Yaradan da belirmiştir. Eski efsanenin dediklerine göre, gökyüzündeki her bir yıldız bir Yaradan’ın doğuşunu temsil eder. Ne zaman herhangi bir gerçeklikteki bir kişi Yaradan seviyesine ulaşsa her gerçekliğin göğüne bir yıldız daha eklenir. Ne zaman hiçlikten bir Yaradan eksilse, o zaman bir yıldız söner. Yıldızlar Yaradanların varlıklarının kanıtlarıdır ve mutlak bir enerji barındırırlar.”

 

“Yıldız Enerjisini kullanan teknikler var. Ancak bu teknikler Üstün Dünyalar ve hatta Tanrılar arasında bile çok ama çok nadirdir ve sırf bir tanesi için cennet ve cehennem arasında savaşlar çıkabilir. Eğer yeterli bir seviyeye çıkmadan önce bu tekniği gösterirsen peşinde olan kişilerin sayısı artacak. Hem de kat kat.”

 

Duyduğu hikayeyle tamamen şaşıran Paul ağzını açmış ancak bir şey diyememişti. En sonunda derin bir nefes almış ve sütuna yaklaşarak üzerindekileri ezberlemeye başlamıştı.

 

Paul bir şey demese de onun anladığını bilen Spadia geri çekilmiş ve onun sütuna çalışmasına izin vermişti. Aynı zamanda bir şeyi unuttuğunu hissetse de o anda yıldız enerjisini kullanan vücut geliştirme tekniğinin verdiği heyecanı dağıtmak istemiyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr