249.Bölüm - Hazırlıklar

avatar
7453 29

Kara Büyücü - 249.Bölüm - Hazırlıklar


O gece Paul hizmetçilere odasına yaklaşmamalarını emrettikten sonra odayı biraz düzenlemişti. Formasyonlar hakkında fazla bir şey bilmese de yazıtlar hakkındaki bilgisi yeterliydi ve odasına ufak bir gizleme formasyonu kurabilmişti. Bu formasyon sayesinde dışarıya içeriden herhangi bir aura salınmayacaktı.

 

Formasyonu kurduktan sonra odasının zeminine oturan Paul önceden hazırladığı tılsımları karşısına dizmişti. Orada, farklı çeşitlerde tılsımlar vardı.

 

Aralarından en önemli olanları Kalkan Tılsımı ile Enerji Dalgası Tılsımıydı. Paul’ün kanı, manası ve Antik Ejder Dilinin gücüyle birleşen bu tılsımlar Paul’ün asıl saldırı ve savunma gücü olacaklardı. Onların gücü yettiği sürece Paul büyü gücünü ortaya çıkarmak zorunda kalmayacaktı. Aynı zamanda, tılsımların içindeki enerji özel olarak incelenmediği sürece yasa enerjisiyle karıştırılabileceğinden bir sıkıntısı da olmayacaktı.

 

Ancak o anda bir sıkıntı vardı. Bu tılsımları yapmak kolay olsa ve enerjisini harcamasa da yine de Paul’ün zamanını alıyorlardı. Bu nedenle Paul işlemi biraz daha hızlandırmaya karar vermişti.

 

Boyutundan birkaç düzine tılsım kağıdı ve kendi kanıyla doldurduğu şişeleri çıkaran Paul derin bir nefes aldıktan sonra sağ elini yavaşça kaldırdı. Mor renkli Kutsal Karanlık Düzen Çemberi elinden fırlayıp havada süzülmeye başlarken o da malzemeleri çemberin içine yönlendirmeye başlamıştı.

 

Kutsal Karanlık Düzen Çemberi, simya veya yazıt fark etmeksizin her bir işlemi sürdürebilecek özel bir yapıydı. Paul çemberi kullanarak tılsımları yapmanın daha hızlı olacağını biliyordu. Hatta eşyalarına sembolleri işleyeceği zaman bile çemberi kullanabilirdi.

 

Çemberin içinde süzülen tılsım kağıtlarına bakan Paul derin bir nefes almıştı. Çıkardığı tılsım kağıtlarını üç gruba bölmüştü ve her grubu tek seferde yapmayı planlıyordu!

 

Kanla dolu şişelerden birini açıp çemberin içine döktükten sonra tek bir tılsıma odaklanan Paul tılsımın üzerindeki yazıtların özenle oluşturulmasına dikkat etmişti. Yaklaşık on dakikada bir tılsımın yapımının bitirdikten sonra ise tek yaptığı aynı işlemin diğerlerine kopyalanmasını sağlamaktı.

 

Çember kopyalamak gibi basit bir işlemi yapabiliyordu. Tek yapması gereken önceden yapılmış bir şeyi tekrarlamak olduğundan tüm tılsımlar aynı anda bile işlenebiliyordu!

 

Paul bu şekilde tılsımları yapmaya devam etmiş ve en sonunda işine yarayacak sayıda kalkan ve enerji dalgası tılsımına sahip olmuştu. Diğer tılsımlardan birkaçını da çoğalttıktan sonra artık iksirleri yapma zamanı gelmişti.

 

İksirlerin yapımı tılsımlardan daha karışıktı. Ancak çemberin etkisi sayesinde onlardan da yalnızca bir tane yapıp sonrasında istediği kadar kopyalayabiliyordu. Bu nedenle o kadar da zorlanmamıştı.

 

O gecelik işini bitirdikten sonra meditasyon yapmaya başlayıp karanlığın yasalarını araştıran Paul bu yönde de git gide ilerlediğini hissedebiliyordu.

 

--

 

Sonraki gün, Paul kahvaltısını yaptıktan hemen sonra evinden ayrılmıştı. Yazacağı sembolleri kaldırabilecek bir eşya setine ihtiyacı olduğundan normal bir kıyafet dükkanına ilerlemek yerine Hazine Sarayına gitmişti.

 

Evi Hazine Sarayından fazla uzak olmadığından normal bir hızda yürüse de fazla zamanını almamıştı. Ancak bugünkü gelişinde bir at arabası ile bir sürücü alması gerektiğini biliyordu. Aynı zamanda atlar ve onların bakımı için alması gereken şeyler olacağını da biliyordu.

 

Yavaş adımlarla Hazine Sarayına giren Paul tezgahlarda hafifçe gözlerini gezdirdikten sonra en sonunda ‘Zırhlar ve Kıyafetler’ yazan bir tezgahın önüne geçti. Bu tezgah diğerlerinden biraz daha popüler olduğundan bir yerine üç farklı tezgâhtara sahipti.

 

Boş olan bir tezgâhtarın karşısına geçen Paul nazik bir gülümseme gösterirken yavaşça konuştu.

 

“Mümkünse basit bir kıyafet seti istiyorum. Görünüşünün biraz iyi olması daha iyi olur.”

 

Paul’ün nazik gülümsemesine bir bakış atan kadın tezgâhtar da hafifçe gülümsedikten sonra konuşmuştu.

 

“Hoş geldiniz efendim. Mümkünse bir fiyat aralığı ve nasıl bir şey istediğinize dair bilgi veya kıyafetin giyileceği durum hakkında bilgi verirseniz size birkaç seçenek sunabilirim.”

 

Paul bir süre düşündükten sonra konuştu.

 

“Siyah renk seçeneğim olacaktır. Yapıldığı malzemenin dayanıklı olması daha iyi olur. Giyileceği yer…”

 

Paul bir süre duraksadıktan sonra konuştu.

 

“Kraliyet Balosu.”

 

Son iki kelimeyi duyan kadın tezgahtar bir anlığına şaşırmış bir ifade gösterdikten sonra hemen kendisini toplamış ve ayağa kalktıktan sonra konuşmaya devam etmişti.

 

“Lütfen birkaç saniye bekleyin.”

 

Kadın anında tezgahın arkasına ilerlemiş ve birkaç siyah çantayı seçmeye başlamıştı. O sırada diğer iki tezgahtar ona kıskanç gözlerle bakıyorlardı.

 

Paul ile tezgahtarın konuşmaları gizlenmemişti ve tezgahtarlar da onları duymuştu. Kraliyet Balosuna giden kişiler genelde kıyafetlerine önem verirlerdi ve parayı gözden çıkarırlardı. Bu nedenle onlara yapılan satış da büyük olur ve tezgahtarın alacağı komisyon da artardı.

 

İki tezgahtarın bakışlarını üzerinde hisseden diğer kadın tezgahtar herhangi bir tepki vermeden birkaç çantayı getirmiş ve içlerindeki kıyafetleri çıkararak Paul’ün önüne dizmişti.

 

Paul önüne dizilen beş farklı sete bakarken oldukça dikkatli inceliyordu. Hatta, sol gözüne taktığı monokl gözlüğün yakınlaştırma etkisini bile kullanmaya başlamıştı.

 

Baloda giyeceğinden kıyafetin biraz şık olmasını istese de asıl önemli olan şey hâlâ kıyafetin malzemesinin sağlamlığı olacaktı. Eğer çizeceği sembolleri kaldıramazsa o kıyafeti giymesinin bir anlamı olmazdı.

 

Setleri teker teker inceleyen Paul o sırada arkasında birkaç kişinin daha belirdiğini fark etmişti. Süslü kıyafetler giyen bu kişiler büyük ihtimalle diğer asil ailelerden gelen kişilerdi ve onlar da baloya katılabilmek için kıyafet arıyorlardı.

 

Paul onları umursamadan incelemesine devam ettikten sonra en sonunda istediği seti seçebilmişti.

 

O an giydiklerine biraz da olsa benzeyen beyaz işlemelere sahip bir pantolon ve ceket ile beyaz bir gömleğe sahip olan set siyah ayakkabılara ve tahtadan yapılıp üzerine gümüş işlemeler yapılmış bacak boyunda bir asaya sahipti. Asanın tepesine parlak, beyaz renkli bir kristal yerleştirilmişti.

 

Kadın açıklamaya başlamadan hemen önce Paul onu durdurmuş ve konuşmuştu.

 

“Bu setin fiyatını öğrenebilir miyim?”

 

Kadın Paul’ün herhangi bir açıklama istemeden fiyatı öğrenmek istediğini duyduğunda seti beğendiğini anlamış ve hafifçe gülümsedikten sonra konuşmuştu.

 

“Efendim. Bu set özel materyallerden yapıldığı için fiyatı bir platin para ediyor.”

 

Herhangi bir saldırı veya savunma gücüne sahip olmayan bir kıyafet setine bir platin para vermek bir asil için bile bir aptallık olurdu. Ancak Paul bu seti almak zorunda olduğunu biliyordu.

 

Set normal malzemelerden yapılmış gibi görünse de aslında bir canavarın derisinden yapılmıştı ve normal bir kıyafetten çok daha sağlamdı. Aynı zamanda, asanın tahta kısmı normal bir ağaçtan alınmış olsa da tepesindeki kristal oyulmuş bir canavar çekirdeğiydi.

 

Elini ceketinin içine atan Paul bir platin parayı çıkarıp tezgaha koyduğunda tezgahtarın gözleri parlamış ve anında seti bir çantaya yerleştirmeye başlamıştı. Bu sırada diğer tezgahtarların kadına olan bakışları iyice kıskançlıkla dolmuştu.

 

Bir platin para yüz altına eşitti. Yalnızca %1’lik bir komisyon alsa bile kolayca bir altını almış olacaktı!

 

Paul bir süre bekledikten sonra kadının ona uzattığı çantayı almış ve tezgahtan ayrılmıştı. Öncesinde arkasında bekleyen asillerin bazılarının ona bakışlar attıklarını görebiliyordu. Görünüşe göre ilgilerini çekebilmişti.

 

Bir at arabası almak için etrafına bakınan Paul o sırada Abraham’ı görmüştü. Hafifçe gülümseyen Abraham’ın kendisine yaklaştığını fark eden Paul kendi yüzünde bir gülümseme oluştururken ona yaklaşmaya başlamıştı.

 

“Bay Abraham, sizi yeniden görmek çok güzel.”

 

Abraham hafifçe güldükten sonra konuşmuştu.

 

“Sizi yeniden görmek de çok güzel Bay… Eh…”

 

O sırada Abraham Paul’ün adını daha önceden sormadığını hatırlamış ve biraz utanmış hissetmişti. Paul’ü selamlamak için yaklaşan kişi kendisiydi ancak daha adını bile bilmiyordu!

 

“Beni Paul olarak çağırmanız yeterli.”

 

Paul onun bu sorununu fark ettiğinde nazikçe gülümseyip konuşmuştu. Paul’ün yaklaşımının önceki soğuk tavrından tamamen farklı olduğunu fark eden Abraham hafifçe gülümserken konuşmuştu.

 

“Bir şey arıyormuşsunuz gibi görünüyordunuz Bay Paul. Mümkünse size yardım etmek isterim.”

 

Abraham hafifçe gülümseyen bir yüzle bunları söyledikten sonra Paul konuşmuştu.

 

“Aslında, birkaç at ve bir at arabası almam gerekiyor.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr