157.Bölüm - Bölgeleri Ele Geçirmek (2)

avatar
7848 28

Kara Büyücü - 157.Bölüm - Bölgeleri Ele Geçirmek (2)


Pembe kıyafetli genç adam olduğu yerde dururken pembe alevlerin hareketlendiği gözlerini Paul'e dikmiş, Paul ise kan kırmızısı gözlerini kısarak ona cevap vermişti.

İkisi de düşmanının gücünü küçümsemediklerinden dikkatli görünüyorlardı. Pembe saçlı genç adam yelpazesini yavaşça kaldırırken Paul de parlak sarı yıldırımları içeren alevleriyle kaplı kılıcını pembe saçlı genç adama doğrultmuştu.

Paul gözlerini kısıp kılıcının kabzasını daha da güçlü bir şekilde sıkarken pembe saçlı adam yelpazesini ona doğru savurdu ve parlak pembe alevler yelpazenin savruluşunun ardından ona doğru fırladı.

Ona doğru yaklaşan pembe alev dalgasını gördüğünde gözleri açıldı ve bu alevlerin özelliğini hatırladı. Bu alevleri vücuduna temas ettiğinde onun ruhunu zayıflatıp bilincini ele geçirmeye çalışacaktı.

Bir "Hmph!" sesi çıkardıktan sonra vücudunu parlak Yıldırım Alevleri'yle kapladı. Paul'ün vücudunun etrafında keskin yıldırım gürlemeleri çıkaran bu alevler kısa bir süre sonra Paul'e yaklaşan Pembe alev dalgasıyla buluştu.

Gürleyen Yıldırım Alevleri ile daha narin bir yapıya sahip pembe alevler karşılaştığında pembe alevler anında dağıldı ve Paul'ün yıldırım alevleri pembe saçlı gence ilerlemeye devam etti. Pembe saçlı genç adam bunu fark edince hızla geriye doğru fırladı.

Ancak Paul'ün onu bırakmaya niyeti yoktu. Derin bir nefes aldı ve boş sol elini havaya kaldırdı.

Birden, sol eli Yıldırım Alevleri tarafından kaplandı ve yıldırım alevleri avcunun üzerinde bir top oluşturmaya başladı. Top gittikçe büyürken Paul bir yandan da pembe kıyafetli genç adamı alevleriyle çevrelemeyi düşünüyordu.

Birkaç dakika sonra pembe saçlı genç adam Yıldırım Alevleri'yle çevrelenmiş daire şeklindeki bir alanda kısılı kalmıştı ve ona yaklaşan alevleri kendi alevleriyle engellemeye çalışıyordu. Durumu o kadar da iyi görünmüyordu.

Aynı anda, Paul'ün sol elindeki Yıldırım Alevi topu kendi vücudunun yarısıyla aynı boyuta ulaşmıştı. Ancak bu duruma birkaç kez yoğunlaştıktan sonra ulaştığı için gücü çok daha yüksek bir seviyedeydi.

Paul derin bir nefes aldığında Yıldırım Alevi topu birden şekil değiştirmeye başladı. Bir süre sonra top içinde gürleyen yıldırımlar bulunduran Yıldırım Alevi'nden oluşmuş bir mızrağa dönüşmüştü.

Paul Yıldırım Alevi'nden oluşmuş mızrağı kavradı ve gözlerini kısarak pembe saçlı adama baktı. O sırada kendini bile zor koruyan genç adamın kaçması imkansızdı.

Derin bir nefes aldı ve hızla mızrağı ileriye doğru fırlattı. Mızrak o kadar hızlı ilerlemişti ki pembe saçlı genç yıldırımların gürleme sesini duyup Paul'ün önüne geldiğinde çoktan göğsünün sol kısmında büyük bir acı hissetmeye başlamıştı.

Yıldırım Alevi'nden yapılmış mızrak genç adamın bedeniyle buluştuğu anda yüksek bir gürleme sesi çıkardı ve genç adamın tüm vücudunu kızartarak kararttı. Aynı anda, genç adamın kalbinin olması gereken yerde kalan tek şey yanmış ve kararmış bir boşluktu.

Göğsünde bir boşluk olan bu ceset yere düştüğü anda pembe alevlere dönüşerek pembe alevlerin kapladığı alana döndü. Ardından pembe alevler sönerek yerlerini sarı parıltılara sahip Yıldırım Alevleri'ne bıraktı.

Paul derin bir nefes aldıktan sonra vücudunu saran Yıldırım Alevleri'ni dağıttı ve etrafındaki savaşlara baktı. Kalan son kişiler, sabre kullanıcısı olan siyah maskeli adam, yay kullanıcısı olan beyaz kıyafetli güzel kız, çekicini kullanan kel adam ve mızrak kullanan mor saçlı adamdı.

Beyaz kıyafetli kız ve siyah maskeli adamın savaşı özellikle ilgi çekiciydi. Biri yakın mesafe saldırılarına sahipken birinin uzak mesafe saldırılarına sahip olması aynı anda saldıramamalarını sağladığından daha fazla düşünmeleri ve rakiplerini düşünmeleri gerekiyordu.

Aslında beyaz kıyafetli kız biraz avantajda sayılırdı. Çünkü beyaz alevleriyle yumruklarını kaplayıp yakın mesafeli saldırılar da yapabilirdi. Ancak siyah maskeli adamın kullandığı Karanlık Alevler uzak mesafeden fazla etkili bir teknik gibi görünmüyordu.

Bu savaşın daha süreceğini anlayan Paul yavaşça diğer savaşı incelemek için kafasını çevirdi. Ancak aynı anda kel adamın ağır görünen tek elli çekici hızla mor alevlere sahip genç adamın başına inmiş ve genç adamın başını ezerek direkt olarak öldürmüştü.

Yapılı kel genç çekicini cesetten kaldırırken mor kıyafetli genç adamın cesedei mor bir alev yığınına döndü ve mor alevlerle kaplı kısma geri döndü. Ardından, mor alevler kendilerini sarı renkli alevlere bıraktı.

Savaşını bitiren genç adam parlak sarı alevlere sahip gözlerini Paul'e çevirirken çekiçlerinin saplarını iyice kavradı. Bunu fark eden Paul de kılıcını kaldırıp kel genç adama doğrulttu.

İkisi birbirlerinin gözlerine bakarlarken bakışları tamamen farklıydı. Kel genç adamın gözlerinde belirgin bir heyecan ve savaş açlığı varken Paul'ün bir çift kan kırmızısı gözü görenleri dondurabilecek bir soğukluk saçıyordu.

Bir süre rakiplerini inceledikten sonra kel genç adam çekiçlerini sarı alevlerle kapladı ve yakıcı havanın etrafına yayılmasını sağladı. Alevler yandıktan hemen sonra vücudunu terler kapladığından alevlere karşı tam olarak bir bağışıklığı yok gibi görünüyordu.

Paul onun sarı alevlerine bir kez baktıktan ve yakıcı havalarını hissettikten sonra tereddüt etmeden başı dahil tüm vücudunu Yıldırım Alevleri'yle kapladı. O sırada alevlerin ardından olan görüşü azalmış ve dışarıdan garip bir büyülü canavara benziyor olsa da kendini korumasının en iyi yolu buydu. Sarı alevler onun Yıldırım Alevleri'nin yıkıcı doğası yüzünden alevlerini geçemeyeceğinden yalnızca fiziksel saldırılardan kaçınması gerekiyordu.

Kel genç adam bunu gördükten sonra şaşırmış olsa da hemen çekiçlerini kaldırdı ve saldırı pozisyonu aldı. Çekiçlerindeki sarı alevler yanmaya devam ettikçe kel başı daha da fazla terliyor ve Paul'ün nedensizce gülümsemesine neden oluyordu.

Bir anda, kel genç hızla ileri atıldı ve sağ elindeki çekicini havaya kaldırdı. Paul'ün önüne geldiğinde kolu tamamen havada olduğundan kolay bir açık vermişti.

Ancak Paul'ün bu açığı değerlendirecek zamanı olmamıştı. Çünkü o anda kılıcıyla genç adamda bir yara bıraksa bile o saldırıyı almaya cüret edemezdi. Vücuduna alması durumunda sayısız kemiği kırılır ve savaşamayacak hale gelirdi. Kılıcıyla engellemeye çalışırsa ise ne kadar iki silah da aynı kalitede olsa da kendi kılıcı kolayca parçalanırdı. Bundan neredeyse emindi.

Hızla geriye çekilirken kel genç adamın saldırısının hızla yere inmesini izledi. Paul'e saldıramayınca saldırısını kesmeyen kel genç adam hızla yere vurduğunda yerde vurduğu yeri merkez olarak alan küçük bir krater oluşturmuştu ve bu krater çekicinden çoktan ayrılmış olan sarı alevlerdi.

Kel genç adam ufak kraterden geri çekilirken birkaç kez öksürdü ve çekiçlerini bir kez daha sarı alevleriyle kapladı. Aynı zamanda Paul onun bileklerindeki yanık izlerini görebiliyordu.

Paul'ün yüzünde soğuk bir gülümseme belirirken gerçekten de sarı saçlı genç adamın kendi alevleriyle kendine zarar verdiğini fark etmişti. Bu yüzden saldırılarında alevleri hep kullanmıyordu. Az önce mor saçlı genç adamı öldürürken de alevlerini kullanmamıştı.

Ancak Paul'e olan saldırılarında alevlerini kullanması Paul'ün gücünü fark ettiğini gösteriyordu. Bu yüzden Paul de tüm gücüyle savaşmaya karar vermişti.

Derin bir nefes aldıktan sonra kılıcını kaldırdı ve hızla kel gence doğru atıldı. Yıldırım Alevleri'yle kaplı kılıcını tüm hızıyla savururken bir dakikada yüzlerce kez saldırmıştı.

Elbette kel genç de boş durmuyor ve bir yandan Paul'ün saldırılarını engellerken bir yandan da saldırabileceği bir açık arıyordu. Savunması saldırısından güçlü olsa da yalnızca savunma yaparak kazanamazdı.

Paul'ün kılıcı yüz ellinci kez engellenince hemen geriye çekildi ve kılıcını havaya doğru kaldırdı. Onun bir teknik uygulayacağını gören kel genç ise hemen çift çekicini alevlere bulayarak savunma pozisyonu aldı.

Bu sırada Paul'ün kılıcını saran Yıldırım Alevleri gittikçe güçlendi ve kısa bir süre sonra gürlemeleri sağır edici bir sese sahip oldu. Paul kılıcın kabzasını sıkıca tutarken kılıcını hızla aşağıya doğru savurdu.

"Şafakkesen!"

Kılıcından fırlayan Yıldırım Alevi dalgası hızla kel genç adama ilerlerken kel genç adam saldırının gücünü ve hızını görüp çekiçlerini saran alevleri artırmıştı. Sonuç olarak kolları biraz yanmaya başlasa da saldırıdan alacağı hasarın yanında bu bir şey sayılmazdı.

Yıldırım Alevi dalgası ve sarı alevler buluştuğunda iki alev birbirine karşı koymaya başladı. Anormal sıcaklığa sahip sarı alevler ve yıkıcı bir doğaya sahip Yıldırım Alevleri birbiriyle savaşırken kel genç adam nefes nefeseydi ve iki alev dalgasının savaşı yüzünden bir şey göremiyordu.

O anda, gümüşi bir parıltı Yıldırım Alevleri'ni ve kel genç adamın sarı alevlerini delip geçerek kel gence ilerledi. Kel genç sonra anda parıltıyı fark edip kendini korumaya çalışsa da o çekiçlerini kaldırdığı anda çoktan kafatası ve beyni delinmişti.

Genç adam öldüğünde sarı alevler dağıldı ve aslında o gümüşi parıltının Paul'ün kılıcı olduğunu açığa çıkardı. Paul Yıldırım Alevleri'yle rakibini meşgul ederken tek bir kılıç saplayışıyla genç adamı öldürmüştü!

Kılıcını özellikle Yıldırım Alevleri'yle kaplamamıştı. Eğer kaplamış olsaydı sarı alevlerin kılıcına daha fazla karşı koyma ihtimali vardı.

Yerde yatan kel genç adamın cesedine bakarken vücudunu saran Yıldırım Alevleri'ni dağıttı. Aynı anda, kel genç adamın cesedi sarı alevlere dönüşmüş ve sarı alevlerin alanına geri dönmüştü. Sarı alevler söndükten hemen sonra ise yerlerinde parlak Yıldırım Alevleri ortaya çıkmıştı.

Paul soğukça gülümserken kalan son iki kişinin savaşına baktı. Siyah maskeli adam ve beyaz maskeli güzel kızın savaşını izlerken anında saldırı yapıp yapmamayı düşündü. O anda on bölgeden sekizine sahipti ve ikisi de öldüğünde testi bitirmiş olacaktı. Ancak önce ikisinin savşının bitmesini bekleyebilir veya ikisinin savaşına anında karışabilirdi.

Kanından gelen 'Saldır gitsin!' isteğine karşı koyarken ilk seçeneğin onun için daha yararlı olacağını biliyordu. Siyah ve beyaz alevlerin ikisi de oldukça tehlikelilerdi ve yalnızca biriyle dövüşmek onun için çok daha yararlı olurdu. Hem, az önceki savaşında harcadığı enerjiyi yenilemesi onun için de yararlı olurdu. Kendi durumuna göre fazla bir şey harcamamış olsa da yine de tam gücüyle savaşması daha iyi olurdu.

Kılıcını kınına sokup yere otururken gözlerini kapamadan içine mana çekmeye başladı. Bu sırada ise siyah maskeli adam ile beyaz kıyafetli güzel kızın savaşını izlemeye devam ediyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr