108.Bölüm - Grim

avatar
9691 37

Kara Büyücü - 108.Bölüm - Grim


Atların ve ilerleyen zırhlı askerlerin sesleri Altın Güneş Şehri'ni doldururken birçok insan neler olduğunu görmek için evlerinin pencerelerine çıkmış veya direkt olarak sokağa çıkmıştı.

Orada, binlerce zırhlı asker atlarının üzerlerindeydi. Bazılarının yüzleri miğferler yüzünden görünmese de miğfer takmayan birkaçı sert ifadeler taşıyordu.

Bu askerlerin başında, diğerlerinden çok daha ağır görünen ve çok daha parlak bir zırha bürünmüş Tuann onun peşinden gelen askerlere bir bakış attı. Daha sonra ise askerlerin arkasında, yanında birkaç korumayla beraber dikilen ve ona el sallayan karısına baktı.

Duygusuz yüzünü yeniden önüne çevirdi ve hızla şehir kapısına ilerlemeye başladı.

Şehir kapısı çoktan açılmış, kapıdaki askerler dik duruşlara geçmişti. Tuann onları görmezden gelerek şehir kapısından hızla ayrıldı. Onun ardından, tüm ordu şehrin dışına çıkmaya başladı.

Tek kapı kullanıldığından yaklaşık iki saat süren çıkış faslını şehirdeki birçok kişi izlemişti. Bu sırada, Vanna ve korumaları da çoktan Ferrua Malikanesine dönmüştü.

Paul tüm ordunun ayrılmasını şehir duvarlarının üzerinden izledi. Daha sonra ise yanında oturan Victor'a bakarken gülümsedi.

"Hazır mısın? Birkaç gün boyunca onları takip etmemiz gerekecek."

Victor kendinden emin bir biçimde başını salladı. Bunu yaparken sırtına taktığı devasa sırt çantası sallandığından az daha düşüyordu.

Paul bir süre güldükten sonra boyutundan elma benzeri bir meyve çıkardı ve olduğu yere otururken konuştu.

"Bir saat sonra falan ayrılırız. Direkt peşlerinden gidersek sıkıntı olur."

Victor biraz endişeli ve... heyecanlı görünüyordu. Hızla başını salladıktan sonra o da olduğu yere oturdu.

Paul elindeki meyveyi yerken bir yandan da içine akan enerjiyi çekirdeğine yönlendiriyordu.

Dünden beri o kadar ilaç kullanmasına rağmen bir atılım yapamamıştı ve sinir oluyordu. Hadi ama, bu alemler arası bir atılım bile değildi. Sadece Başlangıç seviyeden Düşük seviyeye çıkmaya çalışıyordu!

Sahip olduğu kaynak aşırı bir miktarda olsa da, bu kadar ilacı özümsemek uzun sürüyordu. Manayı özümsemekte sıkıntı yoktu. Sıkıntı bazı kaynakları aynı anda kullanamaması ve onları doğru olarak ayırmak için zaman gerekmesiydi.

Alev manasına sahip ilaçları ve rüzgar manasına sahip ilaçları aynı anda kullandığında vücudu keskin bir acıya maruz kalıyordu. İki saldırgan elementi aynı anda özümsemek çekirdeğinin kaldırabileceği bir şey olsa bile vücudunun kaldırabileceği bir şey değildi.

Ustasına göre, ilaçları istediği gibi kullanabilmek için Aziz seviyesine gelmeliydi. Bu seviyeye gelmek içinse tüm bu ilaçları kullanmak zorundaydı. Aynı zamanda savaşçı eğitimi adı altında dayak yemek ve ruh eğitimi adı altında baskıyla işkenceye uğramak zorundaydı.

Gelişimin yolu cidden acı vericiydi.

Bu sırada, elindeki meyveyi bitirmişti. Hafifçe iç çekerken omzunda oturan Grim'i kaldırdı ve onunla oynamaya başladı.

O anda gelişimine hâlâ zaman vardı. Yani gelişimiyle uğraşmasına gerek yoktu.

Grim'le oynarken daha önce fark etmediği bir şeyi fark etti. Grim'in göz bebekleri normalden biraz farklıydı.

Gözbebeğindeki siyah renk, dönüyordu. Gözbebeğinin merkezinin etrafında dönen ve ufak, siyah bir girdap oluşutan göz bebeklerini bir süre daha incelemek istedi.

Gözlerini kısıp tamamen onun gözlerine odaklandığında, birden tüm vücudu hissizleşti. Tüm ruhu yutuluyormuş gibi hissederken vücudunda hiç güç kalmamıştı.

Manayı hissedemiyordu. Hiçbir şeyi hissedemiyordu. Sanki sonsuz bir karanlığın ortasında kalmış gibiydi ve etrafında hiçbir şey yoktu.

O sırada, birden bir şeyi hissetti. Tüm karanlığı kanlı bir aura kapladı ve her şeye bir baskı oluşturmaya başladı. Buna Paul de dahildi.

Paul bu sırada uzun zamandır hissetmediği bir şeyi, korkuyu hissetti.

Vücudundaki her bir hücre korkarken birden kanındaki anka soyu kendi kendine uyandı.

Anka soyunun gücüyle kendine gelen Paul şaşkınlıkla ellerindeki ufak kediye baktı. Az önce neler olduğunu anlamamıştı ama kesinlikle hissettiği şeyi hatırlıyordu.

Az önceki auranın karşısında... aciz hissetmişti. Sanki o daha herhangi bir şey yapamadan onu öldürebilecekmiş gibiydi.

Bu sırada Grim yavaşça miyavladı. Paul ona baktığında nedense onun ağzının bir gülümseme şeklinde kıvrıldığını fark etti.

"Küçük piç, sahibini böyle korkutuyorsun. Al bakalım..."

Grim'i yere koyup karnını okşarken uyanmış anka soyunu yeniden bastırdı. Bu küçük kedinin arkaplanını merak etmeye başlamıştı.

Çünkü az önceki durumdan biliyordu ki, Grim kesinlikle Paul'den güçlüydü!

İç çekerken bir yandan da ustasına sordu.

"Usta, Grim'in arkaplanıyla ilgili bir şey bilmiyor musunuz? Ve az önceki şey neydi?"

Spadia yavaşça cevapladı.

"O ufak kedinin ne olduğunu cidden bilmiyorum. Ve az önce ne olduğunu da bilmiyorum. Ruhun bir anlığına bir yere çekildi ve anka soyun kendi kendine uyandı. Ondan sonra ise ruhun geri döndü. Unutma, senin ruhun ve benim ruhum bağlı olsalar da bir değiller. Yani senin ruhun ayrıldığında neler olduğunu anlayamam."

Paul iç çekti ve yeniden Grim'le oynamaya başladı. Grim bu durumdan biraz hoşlanıyor gibiydi. Paul onunla sık sık oynamıyordu sonuçta.

Grim Paul'ün işaret parmağını yavaşça ısırırken Victor yanlarına geldi ve duvarın ötesini gösterirken konuştu.

"Yakında görüş açımızdan çıkacaklar."

Paul şaşkınlıkla gözlerini ordunun ayrıldığı bölgeye çevirdiğinde onların neredeyse görüşlerinden çıkacağını gördü. Bu onu şaşırtmıştı. Yeniden Grim'e bakarken eliyle onun kafasını tuttu ve sallamaya başladı.

"Bu piç, orada ne kadar kaldım ben? Geç kalsaydım peki?"

Paul onu sallamayı bıraktığında Grim yalpalayarak yürümeye başladı ve Paul'ü güldürdü. Daha sonra ise küçük kedi hızla Paul'ün cübbesinin içine atladı ve kafasını yavaşça dışarıya çıkardı.

Paul Victor'u yakaladıktan sonra aşağıya, direkt olarak şehrin dışına atladı.

Duvarlardan aşağıya inmek için bir merdiven vardı elbet ancak o merdiven duvarın içinden olduğundan dönüp durması gerekiyordu. Pek de Paul'ün favorisi değildi.

Aşağıya direkt olarak atlamak kolay bir kısayoldu. En sonunda, hayvani fiziksel gücü yüzünden bir hasar almıyordu.

Elbette bu deneyim Victor'un korkmasına neden olmuştu. Şehir duvarları başkentinkiler kadar büyük olmasalar da yine de oldukça yükseklerdi. Onlardan direkt atlama cesaretini yalnızca bir manyak gösterebilirdi.

Eh, Paul bu kalıba uyuyordu.

İkili atladıktan sonra Victor bir süre dengesini sağlamaya çalıştı ama yere düştü. Daha sonra yerden kalkarken birkaç kez kuru biçimde öksürdü ve ordunun ilerlediği yöne bakmaya başladı. Bu sırada, Paul o tarafa doğru ilerlemeye başlamıştı bile.

Paul arkasına dönmeden konuştu.

"Gel artık, geç kalacağız."

Victor başını bir kez salladıktan sonra hızlı adımlarla Paul'ü takip etmeye başladı.

--------------------

[YN]: Önceki bölümde benim kedim yener diyene söylüyorum gel kapıştıralım.

(Okuyup da beğenmeyene Grim atlasın.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr