65.Bölüm - Bin Materyal ve Bin Silah

avatar
9404 27

Kara Büyücü - 65.Bölüm - Bin Materyal ve Bin Silah


"Ahh... T-tükendim..."

Paul siyah çimenlerin üzerinde yatıyordu. Bir aydır ustasıyla beraber tekniklerini geliştirmek için çalışıyordu ve sonunda başarmıştı. Elbette, sonuç tüm karanlık manasını bir kez daha harcaması ve yere kapaklanması olmuştu. Ve buna rağmen, başarmıştı. Ustasının tekniğini ve Günah Zincirleri'ni tamamen öğrenmişti. Ruh Kaplama tekniği ise son seviyeye ulaşmıştı ve artık hiç aura sızdırmıyordu.

Ruh Kaplama tekniği aslında aurasının etrafına sabit bir duvar örüp onun dışarıya çıkmasını engellemekle aynıydı. Ustası aurası kontrolden çıkmadığı sürece bir kez daha aurasının salınmayacağını söylemişti.

Ayrıca bir aylık sürede Savaşçı olarak da ilerlemişti. Sonunda savaşçılığın ilk sözlerini kavramış ve usta seviyeye aşmıştı. Hala başlangıç seviyesinde olsa bile "Kılıçla Bir" seviyesi kendi başına oldukça güçlüydü. Kılıç Enerjisini kullanmakta da ustalaşmıştı. Elbette, Usta seviyesinin sözlerine de anında bir göz atmıştı.

"Vücudun bir silah ama ruhun bir insan. Güç kazanmak için, ruhunu bir silah olarak yeniden döv."

Paul bu sözleri biraz kavramaya çalışmıştı ama hala diğer tekniklere çalışması gerektiğinden en sonunda bırakmıştı.

En sonunda amacına ulaşmıştı. Savaşçı ve Büyücü yollarının ikisinde de Başlangıç seviyeli bir ustaydı. Yeni tekniklerinde de ustalaşmıştı. Artık geriye kalan tek şey, demircilik olmuştu.

Kanındaki enerjiyi harekete geçirdi ve kan soyunu uyandırdı. Kan soyu uyandığında vücudundaki karanlık mana hızlıca yenilendi ve kısa bir süre sonra yeniden ayağa kalkabildi. Kan soyunu da anında kapattı. Kan soyunu kendini yenilemek için kullandığı zamanlar ve ölüm kalın durumları dışında kullanmayı istemiyordu.

Hızlıca ormanın içine daldı. Bir süre ilerledikten sonra Victor ve Grim'in beklediği yere ulaştı. Victor o sırada bir parça ekmeği yiyordu. Paul'ün geldiğini gördüğünde ayağa kalktı. Gülerek konuştu.

"Şimdi nereye gidiyoruz?"

Victor Paul'ün yanındayken artık daha mutlu görünüyordu. En azından artık içindeki o öfkeli aurayı bastırmak daha kolaydı.

Paul oturduğu yerden kalkıp üzerine atlayan Grim'in kafasını okşarken konuştu.

"Buna sen karar vereceksin."

Victor'un şaşırmış ifadesini görmezden gelerek konuştu.

"Bu sene Kraliyet Onur Turnuvasına katılacağım ve her dala gireceğim. Bana demircilik konusunda birkaç şey öğretmen gerekiyor."

Victor hafifçe şaşırdı ama başını sallamakla yetindi. Bir kere Paul'ün buradan çıkabileceğini bile düşünmüyordu ama eğer bir şey öğrenmek istiyorsa ona öğretecekti. Yavaşça konuştu.

"Aslında gençken bir kez o turnuvaya katıldım. Demircilik kısmı sandığından daha kolay. Aslında, sadece ilk üç dala önem veriyorlar. Simya, Tılsım ve en önemlisi Savaş dalı. Demircilik kısmında yalnızca ezberlemen gereken birkaç şey var. Orada sözlü olarak test edileceksin. Yani, ben girdiğimde böyleydi."

Paul başını salladı. Daha sonra yavaşça konuştu.

"Bunları bana anlatmak mı istersin yoksa kitap gibi bir şeyin var mı?"

Victor hafifçe gülümsedi.

"Benim yok ama Karanlık Sürgün Alanı'nda bir tane var. Burada bir Karaçelik Yatağı var. Karaçelik oldukça sağlam bir materyal ve buradakiler onu işleyip korumalara satıyorlar. Sadece biraz erzak için Karaçelik gibi bir materyali satmaları cidden acı verici olsa da yapacak bir şeyim yok. Her neyse, orada birçok demirci var. Elbette yanlarında kitaplar da vardır."

Paul hafifçe başını salladı.

"Bu Karaçelik Yatağı nerede peki?"

Victor hızlıca ellerini salladı.

"Paul, sana bir öneri: Karaçelik Yatağı'na saldırma. Ciddiyim, onlar için birkaç kitap bir şey değildir. Hem tek başına oraya saldırmak sadece bir aptallık olur."

"Tek başıma değilim ki."

Yavaşça omzundaki Grim'in kafasını okşadı. Victor elleriyle gözlerini ovalarken iç çekti.

"Pekala, ne dersem dinlemeyeceksin değil mi?"

Paul hafifçe gülümsedi.

"Bir kereliğine dinleyeceğim ancak şartlarım ile. Sinirlerimi bozarlarsa, saldırırım."

Victor bir kez daha iç çekti. Paul gülümsemeye devam ederken konuştu.

"Eee? Nerede bu yer? Fazla bir zamanımız yok, sadece bir ayım kaldı."

Victor başını kaşıdı.

"Aslında epey yakınız. Bir veya iki saat yürümemiz yeterli olacaktır. Gel, takip et beni."

Paul başını salladı ve hızlı adımlarla ilerleyen Victor'u takip etmeye başladı.

Yolda herhangi bir kişiyle karşılaşmadan bir buçuk saat boyunca ilerlediler ve karanlık bir maden yatağı girişine geldiler. Elbette, girişin hemen yanında taştan yapılmış kare bir bina vardı. Binaya vagonlarla siyah bir maden getiriliyordu. İçeriden çekiç sesleri yükseliyordu.

Victor tek eliyle Paul'ü durdurdu.

"Şimdi, beni iyi dinle. İzin ver konuşan kişi ben olayım. Sadece bekle, tamam mı?"

Paul kaşlarını çattı. Daha sonra derin bir nefes verdi ve Grim'in kafasını okşarken başını salladı.

Victor derin bir nefes aldı ve binaya ilerlemeye başladı. Paul'de arkasından ilerledi.

Binanın kapısında bir koruma yoktu. Direkt olarak büyük tahta kapıyı açtılar ve içeriye girdiler. İçeriye çok yüksek bir sıcaklık hakimdi. Çekiç sesleri her yeri dolduruyordu. Elbette, ter kokusu ve bağırışlar da içeriyi doldurmuştu.

Victor bir süre ilerledikten sonra bir adamın yanına ilerledi. Adamın üzerinde bir şey yoktu ve yaralı-kaslı vücudunun üst kısmı tamamen görünüyordu. Altında ise paçavra denebilecek bir pantolon vardı.

Adam Victor'u gördüğünde elindeki çekici bıraktı ve terini sildi. Daha sonra konuştu.

"Ne istiyorsun?"

Victor sert bir sesle konuştu.

"Siyah saç ve gözler, yarayla dolu bir vücut... Buranın kıdemlisi Azton sen misin?"

Adamın kaşları hafifçe kalktı. Daha sonra bir kez daha sordu.

"Bu bir şeyi değiştirmez. Ne istiyorsun?"

Victor gülümsedi. Doğru kişiyi bulmuştu.

"[Bin Materyal ve Bin Silah]. Bu kitap Karanlık Sürgün Alanı'nda sadece sende bulunur. Onu istiyorum."

Azton hafifçe başını kaşıdıktan sonra konuştu.

"Peki neden değerli kitabımı sana vereyim?"

Victor yeniden gülümsedi.

"Çünkü ondan da değerli bir şey var. O kitap senin gibi Usta bir Demircinin işine yaramaz ama sahip olduğumuz erzaklar epey işine yarar değil mi?"

Azton'un kaşları hafifçe kalktı. Daha sonra yavaşça sordu.

"Ne kadar erzaktan bahsediyoruz?"

"Buradaki her demirciye en az iki ay yetecek kadar."

Azton yavaşça ayağa kalktı. Ellerini ağzına götürdü ve sesli bir ıslık çaldı. Islığı duyan tüm demirciler yaptıkları işi bırakarak Paul ve Victor'un etrafında toplandı. O sırada Azton kurnazca gülüyordu.

"Buradaki her demirciye iki ay yetecek kadar erzak sağlamak kolay değildir. Elbette, değerli kitabımı da size verecek değilim. Neden şöyle yapmıyoruz? Siz bana erzağı verin, ben de sizin buradan hayatta ayrılmanıza izin vereyim. Ne dersin, velet? İyi bir anlaşma değil mi?"

İlerledi ve Paul'ün burnuna bir fiske attı. Victor yavaşça iç çekti.

-Cidden, Paul'ü sakin durmaya ikna etmek zaten zordu. Neden bunu yapmak zorundaydın ki?-

Paul sağ eliyle Azton'un kolunu yakaladı. Daha sonra yüzünde soğuk bir gülümseme oluştu.

"Kitap, hemen."

Azton güldü. Daha sonra konuştu.

"Neden seni dinleme- Aahh!"

Paul elini sıkmış ve Azton'un kolunu kırmıştı. Daha sonra elini uzattı ve kırdığı kolun omzunu kavradı.

"Kitap, hemen!"

"Sen kendini ne sanıyorsun!?"

Azton sağlam sağ koluyla çekicine uzanmaya çalıştı ama birden sol omzundan gelen acıyla yere düştü. Neler olduğunu ise Paul'e baktığında anlamıştı. Paul omzunu kırmamıştı, tüm kolunu söküp almıştı!

Paul soğuk bir gülümseme gösterdi.

"Hala bir kolun ve iki bacağın varken kitabı vermeni tavsiye ederim. Ha, eğer tercihin buysa iki bacağının ortasından da gidebilirim."

Azton yutkundu. Paul ise iyice yaklaştı.

"Kitap, hemen!"

Azton anında bağırdı.

"Etrafımızı saran en az yirmi demirci var! Hepimizi öldürebileceğini mi sanıyorsun!?"

Azton bunu sadece etrafındakilerden yardım alabilmek için yapmıştı. İşe de yaramıştı. Etraftaki demirciler yavaşça çekiçlerini kavramış ve yaklaşmaya başlamışlardı. Ancak o anda demircilerin hepsinin arasından ufak, siyah bir gölge geçti. Gölgenin geçtiği her yer ise demircilerin kanıyla ıslandı.

Tüm demirciler öldüğünde ise Küçük Grim Paul'ün omzuna atladı. Kanlı patilerini yavaşça yalamaya başladı.

Azton'un ise yüzü kağıt gibi solmuştu. O sırada ne düşüneceğini bilmiyordu. Sadece biraz kazanç sağlamak istemişti. Bu çocuk kimdi? Bu kedi neydi!?

Paul Azton'un boğazını kavradı.

"Kitap, son şansın."

"T-tamam."

Zar zor nefes alan Azton Paul onu bıraktığında sonunda derin bir nefes alabildi. Daha sonra ise hemen geri çekildi ve odanın köşesindeki bir kutudan bir kitap çıkardı. Kitabı hızlıca Paul'e uzattı.

Paul kitabı eline aldı ve dışını biraz inceledi. Kalın, deri kaplı bir kitaptı. Üzerinde parlak gümüş harflerle "Bin Materyal ve Bin Silah" yazılmıştı. Kitabı Victor'a uzattı.

Victor kitabı Paul'ün elinden aldı ve içini açıp inceledi. Bir süre sonra ise Paul'e dönüp başını salladı. Kitap gerçekti.

Azton hafifçe gülümsedi.

"O halde ben-"

"Ah evet."

Paul Azton'a döndü ve elini alnına koydu. Bir saniye sonra ise Azton'un vücudu küllere dönmüştü. Victor Azton'un kitabı çıkardığı kutuya doğru ilerledi.

"Belki daha fazla kitabı vardır. Ben bir bakacağım."

"Pekala, hızlı ol."

Paul yavaşça Grim'in başını okşarken düşündü.

-Yalnızca bir ay, bir ay sonra o piçi öldüreceğim.-

--------------------------------------------------------

(2/4)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr