Bölüm 13: Kaza (1)

avatar
159 0

Kai Lane - Bölüm 13: Kaza (1)


İyi Okumalar

Kai bir anda gözlerini açtı. Etrafa bakınca her yerin karanlık olduğunu fark etti. Sanki sarhoş gibi bir hali vardı...

'Uykulu muyum neyim lan ben.'

" Nerdeyim ben..." Kai biraz daha etrafa bakınca anıları yerine gelmeye başladı.

"En son otobüsteydim. Sonra roket ve patlama. Üzerimde kırmızı bir kıyafet var. "

" Böyle anlarda insanların üzerinde beyaz elbiselerin olması gerekmez miydi? Benimki niye kırmızı ki? Neyse, öldüm. Sonuçta bundan sonrası önemli değil." dedi Kai. Öldüğünü çoktan kabul etmiş gibi görünüyordu.

Bir anda etraf aydınlanmaya başladı. Kai Seattle sokaklarından birindeydi. Nedensiz yere burası ona çok tanıdık geliyordu.

"Neresi burası?" Sokağın iki tarafından da evler uzanıyordu. Bembeyaz evler gerçekten de insanın içine yok olmuşluk havası veriyordu. Kai bunları gördüğünde öldüğüden emin oldu. Burada insan yoktu. Ve hayat çok soluktu.

Kai evlerin arasından yavaşça yürürken birinin onu izlediğini hissetti.

Bir anda Kai'ın gözüne beyaz bir ışık geçti. Kai gözlerini açtığında onun yüzünden ölen insanlar bir anda Kai'dan 30 metre ilerde ortaya çıkmaya başladı. Her biri ölü gibiydi ve Kai onları gördükçe daha kötü hissediyordu. Birisi hatasını yüzüne vuruyordu.

O hastanedeki insanlar, belki de aralarında spor salonuna gelmek istemiş kişiler de vardı. Otobüsteki kalabalık. Bu insanlar ölmeyi hak etmemişti. Onun için gelmişlerdi.

Kai sarhoş gibi hissediyordu. Ölülerin her isteğini yapacak bir haldeydi.

Bir anda en öndeki ölü elini uzattı.

Kai için bu adam bir yerden tanıdık geliyordu. Kısa bir süre sonra adamın kim olduğunu fark etti. Bu adam hastanede Kai'a bakan doktordu. Kahverengi saçları omuzlarına kadar ulaşıyordu. Yüzü kusursuz değildi. Çirkindi fakat hayatının o noktasına ulaşmak için çok çaba harcamıştı. Günleri ve ayları ders çalışarak geçmişti. En sonunda Kai yüzünden öldü.

Kai bir an bu adamın ölü olduğunu unuttu ve ona doğru yürümeye başladı. Kim bu adamın ölü olduğuna inanırdı ki adamdaki tek değişiklik beyazlamış bedeniydi. Onun dışında tamamen fit bir hali vardı. Ölü gibi görünse de Kai bunu fark edemeyecek kadar zihni bulanmış haldeydi.

Kai onlara yaklaşırken ise sessizce mırıldandı. Ne mırıldandığını kim bilebilirdi?

Kai'ın onlara ulaşmasına 10 metre kala doktor konuştu. Sesi öyle bir şekilde çıkıyordu ki sanki orada ki herkesin sesi birleştirilmiş gibiydi. İlahi bir tondaydı.

"Yanımıza gel. Bizden biri ol. Biz senin yüzünden öldük, bunu hak ediyorsun. "

Kai bu konuşmayı garip bulmamıştı ve aptal gibi ilerlemeye devam ediyordu.

Onlara 1 metre kala arkasından bir ses duydu. Bu ses o kadar ince bir sesti ki bir kız sesi olduğu çok kolay bir şekilde anlaşılıyordu. Ama bu kız sesi kimden geliyordu tam olarak?

Kai arkasını döndüğünde Emma'yı gördü. Kai'a bakıyordu.

Emma'nın başını iki yana salladığını gördü. Başka söyleyebileceği bir şey yoktu. Kai ona bakarken bir anda olduğu yerin farkına vardı. Jack ona söylemişti. Hatırlamalıydı. Emma'nın gözlerine baktığında hatırladı.

Bu aşk olmak zorunda değildi fakat ona karşı beslediği sevgi yalan değildi. Onu seviyordu. Arkadaşça ya da başka bir şekilde.

"Ben ölmedim. Sadece bilincimi kaybettim."

'Nasıl kurtulabilirim?'

Bu asıl soruydu. Emma'ya baktı. Ona doğru yürüdü. Arkasından ona doğru yaklaşan ölü insanları görmezden geldi. Herkesin bir kaderi vardı. Bu insanlar için ölmek kaderlerinde vardı. Kai onları öldüren kişi değildi. O hiçbir şey yapmamıştı. O suçlu değildi.

"İyileşmeme yardım et Emma."

Kai elini uzattı ve Emma'nın eline dokunmak istedi fakat önünde saydam bir duvar vardı. Asla aşılamazmış gibi görünen bir duvar. Emma Kai'ın gözlerine baktı. İkisi bir kez daha göz göze gelmişti fakat bu sefer Kai baktığı gözlerin Emma'ya ait olmadığını biliyordu.

"Beni seviyor musun Kai?"

Kai ona baktı. Küçük minyon ve sevimli birisiydi. İnanılmaz güzel bir yüzü vardı ve herhangi bir erkeğin ellerini terletecek birisiydi. Fakat sesi, sesi farklıydı. Kai o sesin oldukça yaşlı ve soğuk olduğunu fark etti. Farklıydı.

" Seni tanımıyorum. Seni nasıl sevebilirim ki?"

Emma gülümsedi.

"Haklısın. Ben Emma değilim. Ben Elvis."

Elini uzattı ve Kai'ın tenine dokundu. Kai anında bedeninden akan enerjiyi hissetti.

"Sana yardım edeceğim."

********

"AGHH!" Kai bir anda göğsünde hissettiği acıyla inledi. Gözlerini yavaş yavaş açarken gördüğü ilk şey siyah bulutlarla kapanmış gökyüzüydü.

Kai kafasını yavaşça aşağı indirdiğinde göğsünde duran 3 metre uzunluğunda 15 cm genişliğinde olan demiri gördü. Resmen göğsüne trafik lambası girmişti!! Zaten bu şansla başka bir şey de beklememeliydi. göğsünde ki acıyla beraber hissettiği enerji delicesine çırpınıyordu. Şifa enerjisi bedenini iyileştirmeye çalışıyordu. Hem de inanılmaz bir hızda! Kai'ın böyle bir hıza sahip olmaması gerekiyordu. O daha gelişimin başlarındaydı. Kesinlikle gücü bu seviyelerde değildi. Kai'ın kollarındaki ve bacaklarındaki yaralar iyileştiğinde hemen demiri tutup göğsünden çıkarmaya çalıştı. Bunu çıkaracak güce elbette sahip olmamalıydı. Acıyı hissetmeliydi.

Kai demir çubuğu çıkardığında derin bir nefes aldı ve ellerini dizlerine koyarak soluklanmaya başladı. Aynı zamanda göğsünde ki delik kendi kendine kapanıyordu. Kai daha Sarı Yıldırımın Başındaydı. Bu yüzden böyle bir iyileşme hızına sahip olmaması gerekiyordu. Fakat bilinmeyen bir güç onu iyileştiriyordu.

Kai'ın başını çevirmesi ile şok yaşaması bir oldu. Yere çivilendiği için az önce sadece gökyüzüne bakabiliyordu. Şimdi etrafını tamamen görebilir duruma geldiğinde o kalabalığa neler olduğunu anlayabiliyordu.

Yerde uzuvları kopmuş insanlar ve o silahın etkisiyle çıkan duman ortama öyle bir hava katıyordu ki Kai hemen kafasını çevirip kusmaya başladı. Gücü ve adrenalinin önemi yoktu. Bu dayanılabilir gibi değildi. Hayatı boyunca böyle bir sahne görmemişti ve onun gibi yeni 14 yaşına girmiş birisi için bu çok korkutucuydu. Sadece ölümüne sebep olduğu insanlar için bile o kadar vicdan azabı çekmişti. Bu insanlara bakarken soğuk bir kalple bakması mümkün değildi.

Ama Kai daha fazla oyalanamazdı. Kendini kusmaktan alıkoydu ve diğerlerini bulmak için hareketlendi.

Kai tüm hızı ile ararken bir anda duyduğu sesle otobüsün büyük parçalarından birinin arkasına saklandı. Orta yaşlı bir adamın sesine benziyordu.

"O çocuğu hemen bulun kaçmasına izin vermeyin. Zaten yeterince zaman kaybettiniz."

"Eğer yine de onu bulamazsanız arkadaşlarından birini yakalayın ve kullanın. Eğer bunu da beceremezseniz sizi ben öldürürüm!!"

Kai onları dinlerken ayakkabılarını kana sokmamak için çok uğraşıyordu ama sonunda bunun gereksiz olduğunu anlayınca kendini rahat bıraktı. Kana bulanmaktan korkmamalıydı. Özellikle de böyle bir zamanda arkadaşlarının hayatı tehlikedeyken aptal gibi davranmamalıydı.

Adamlar uzaklaşırken Kai da onları takip etmek için hareket edecekti ki önündeki aynayla uyandığından beri nasıl göründüğünü fark etti.

Normal değildi. Tıpkı diğer özellikleri kazandığı zaman gözlerinin kırmızı olması gibiydi fakat bu sefer çok daha fazlaydı. Çok daha fazla değişmişti.

Teni bembeyazken gözleri mordu. Sade mor göz bebeği ve beyaz akı başlı başına korkutucuydu. Aynı zamanda saçları da daha fazla açılmış ve Sarı olan rengi beyaz olmuştu. Dudakları ise olgun bir kiraz gibi kıpkırmızıydı.

Şu anki görünüşü ona şeytanı andırmıştı. Kurnaz ve tehlikeli. Güçlü görünüyordu. Bedeni çok daha büyük bir güçle parlıyordu.

"Aman ne güzel hayatta kalanlarda benim yüzümü gördüğünde korkudan ölür."

Şu an ölüm meleği olması için sadece siyah bir cübbe ve bir tırpan giymesi lazımdı.

Aynı zamanda insanları öldürebilecek bir yüreğe de ihtiyacı vardı.

Kai daha fazla oyalanmadı ve Fırsatını kaybetmeden onları takip etmeye başladı. Biraz ilerledikten sonra bir adam gördü.

Bu vücudu yaralarla kaplı kişi başka bir saldırgandı. Kai'a saldıran kişi değildi. Kai onu da aramıyor değildi. Nedense şu anki haliyle onu rahatça yakalayabileceğini hissediyordu.

Kai bilmese de geçmiş hayatlarının Kral Moduna girmişti. Bedensel gücü Sarı Yıldırımdan Mavi Yıldırıma fırlamıştı. Eğer Kai Kral Modunda olmasaydı. Gözlerinin 6 yönünde oluşan yıldırımları görebilirdi. Fakat Kral Modundayken gözleri sadece mordu.

Kai tam onu dövmek için ileri atılacaktı ki yanında az önceki adamlardan biri çıktı. İkincisi, üçüncüsü, dördüncüsü, beşincisi derken sayı 20 kişiye kadar böyle gitti.

Kai ne kadar şimdiden bile çok güçlü olsa da şu anki gücü ile o kadar kişiyi yenemezdi. En azından öyle düşünüyordu...

O baltalı katil bile tek başına Kai'ı zorlayabilecekken bu kadar kişi...

Ne kadar onların baltalı katil kadar güçlü olmadıklarını bilse de yine de bu tehlikeli bir işti ve bu durumda kesinlikle dezavantajlı taraf Kai idi.

Kai etrafa göz gezdirirken adamların yavaşça ilerlediği yöne baktı.

İşte oradaydı! Sarı saçlarına biraz kan bulaşmıştı ve bilincini kaybetmişti. Yanında da yine Jack ve Kevın vardı. Kevın onlara bedenini siper etmiş gibi görünüyordu. Kai şokla arkadaşına baktı. Yerde uzanırken bedeninden kanlar akıyordu.

"Sırf iyileşeceğini bildiğin için mi bunu yaptın? Daha o gücü uyandırmadın bile!"

Önemli değildi. Kevın Seth ile karşılaştığı zamanki gibi bir korkak değildi. Kendisi için korkabilirdi fakat arkadaşları için asla.

Kai hızlıca adamlardan önce onların yanına ulaştı. Gözlerindeki mor rengin kaybolduğunu hissettiğinde hemen dikkatini diğerlerine verdi. Fakat gözlerinde 6 köşeden yıldırımlar çıkmıştı ve gözleri bu sefer kırmızı bir renk almıştı. Yine de Kai istemeden onlarda bir anda sönüp yok oldu ve Kai normal insan gözlerine sahip oldu.

Jack biraz ayıktı. Kovucu olması sayesinde vücudu fazla derece de adrenalin salgılıyordu. Bu da acı hissetmesini engelliyordu. Vücudundaki tek yara kolundaki devasa kesikli yaraydı. Büyük ihtimalle buna dayanamadı ve bayıldı.

Emma ise başını vurmuştu. Başındaki kan saçlarına dağılmıştı.

Kevın ise hiç şüphesiz kötü bir şekilde yaralıydı fakat diğerlerinden daha iyi bir şekilde iyileşiyordu. Bu endişelenecek bir şey olmadığını gösteriyordu. Kai cam ve demir parçalarını sırtından çektiğinde yaralar daha kolay iyileşmeye başladı.

" Demek 6 duygunun sahibi sensin!! "

Kai arkasına döndü. Gözleri bir kez daha kırmızıya döndü. 6 yıldırım belirirken bunu kontrol etmeye gittikçe alışıyor gibi görünüyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44515 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr