145. Bölüm | Kendime Ait Bir Dünya Haline Getireceğim

avatar
602 0

İnsan Tanrı - 145. Bölüm | Kendime Ait Bir Dünya Haline Getireceğim


 Lich, yine herkesi yüksek dünyalardan birisine götürecekti. Gidilen yüksek dünya'da sadece mana kullanılıyordu fakat kullanım şekli biraz farklıydı. Lich bunların hepsini anlatacaktı.

 

-

 

Lich, Yuzhou, Rowan, Zoich ve Mars yine bir ormanın içindeydiler. Fakat bu sefer bir şehre oldukça yakınlardı. Hatta oldukça yakındı ki şehrin giriş kapısını oldukları yerden görebiliyorlardı. 

 

Lich,

 

"Geldiğimiz dünya hakkında bilgi vereyim, burada sadece mana kullanılır. Hatta her şey mana üzerine kuruludur. Ticaretler bile mana ile yapılır. Ayrıca insanlar oldukça güçlülerdir, Yuzhou senden güçlü olanlarda var olmayanlarda ama yine de ortalama bir kişi seninle kapışabilecek seviyede. Çılgınca bir şeyler yapma potansiyelin olduğu için bunu sana söylüyorum.

Herhangi bir sorun çıkarmadan şehre giriş yapalım, daha sonra adını duyuracaksın zaten.

 

Buraya gelme sebebimiz ise burada eski bir dostumun olmasıdır. Kendisi şuana kadarki en güçlü İnsan Tanrı yardımcılarından birisi. Fakat kendisini saklıyor. Ona ulaşmak için ismini yavaş yavaş duyurman gerekiyor. Bunu iyi şekilde de, kötü şekilde de yapabilirsin. Onu sana bırakıyorum. Hadi, gidelim." dedi.

 

Daha sonra hepsi birlikte şehrin giriş kapısına doğru yürümeye başladılar. Lich, bir şeyler daha söyledi.

 

"Şimdi, normalde bu dünyada doğan bebeklere direkt bir mana kimliği çıkartılır. Fakat biz bu dünyadan olmadığımız için bizim bir mana kimliğimiz yok. Bu yüzden, size ben bir tane oluşturacağım. Mana kimlikleri bir yandan da kişinin gücünün bir simgesidir, yeterli güce sahip olursanız her yere, kraliyet ziyafetlerine bile katılabilirsiniz. Size ortalama gücün üstünde bir kimlik oluşturacağım, tüm her şeyimizi kimlikle belli etmemize gerek yok." dedi.

 

Daha sonra elinde birden beş tane kristal belirdi. Daha sonra kristaller havaya uçtu ve süzülerek herkesin eline düştü.

 

Lich, herkesin vücuduna bir miktar mana gönderdi. Gönderdiği her mana birbirinden farklıydı. Lich,

 

"Vücudunuza gönderdiğim manaya izin verin, vücudunuza girsin. Daha sonra o manayı kristale yönlendirin." dedi.

 

Herkes denileni yaptı ve kristaller mavi bir ışıkla birkaç saniye parladıktan sonra eski haline geri döndü.

 

Şehrin kapısına yaklaştıklarında, kapıda bulunan iki muhafız ellerindeki mızraklar ile Yuzhou'ların önünü kesti ve muhafızlardan birisi,

 

"Mana kimliklerinizi gösterin." dedi.

 

Bu muhafızlar, klasik şovalye zırhı giyiyorlardı. Kasklarının tam ortasında ise oldukça parlak bir kristal vardı. Bu kristaller onların mana kimlikleriydi fakat onlar güçlerini sergilemek için kasklarına koymuşlardı. Kristal ne kadar parlaksa, kişi de o kadar güçlüydü.

 

Herkes, mana kimliklerini çıkarıp gösterdikten sonra muhafızların gözleri sonuna kadar açıldı. Uzun süredir şehre girip çıkanlarda bu parlaklıkta kristaller görmemişlerdi. Kendi şehirlerinde bile kraliyet ailesinin bazı üyelerinden daha fazla parlaklığa sahipti bu kristaller. Kral'ın kristaline bile yakın seviyedeydi.

 

Muhafızlar, mızraklarını geri çektiler. Diğer herkes kristallerini boyutuna koyduktan sonra şehre giriş yaptılar.

 

Şehri gezerken, Lich, Yuzhou'ya baktı ve

 

"Bundan sonrası sana kalmış, şehirde istediğin gibi yaşayabilirsin. Adını nasıl duyuracağını da sen seç." dedi.

 

Yuzhou,

 

"Bu dünya ne kadar büyük?" diye sordu.

 

Lich,

 

"Yüksek dünyalar arasında büyüklüğü ile ismi geçen dünyalardan birisi. Elfler ile savaştığımız dünyadan bile daha büyük." dedi.

 

Yuzhou,

 

"O zaman burada biraz yaşamak istiyorum. Hemen şehri ele geçirmeye değil de ismimizin yavaş yavaş herkese duyulmasını istiyorum. Kendime ait bir dünya haline getireceğim burayı." dedi.

 

Lich bir şey demedi. Yuzhou,

 

"Hadi, yerleşeceğimiz bir yer arayalım." dedi.

 

Hepsi birlikte, şehrin içinde yürüyordu. Kimse farketmemişti fakat Rowan'ın gözleri istemsizce parlıyordu, saçlarının ucu gri rengine dönmüştü, birkaç saniye bu şekilde kaldıktan sonra eski haline döndü.

 

-

 

O anda, Kral'ın malikanesinde birkaç kişi Kral'ın tahtının önünde konuşuyordu. Bu konuşan kişilerden birisi muhafızların lideriydi, üstünde zırh vardı fakat kaskı yoktu. 

 

"Kısa bir süre önce şehre birkaç yabancı geldi. Kapıda görevli olan muhafızlarım onları daha önce hiç görmediklerini ve şehre her gün giriş çıkış yapan binlerce insandan çok daha parlak mana kristallerine sahip olduklarını söyledi. Hatta sizin kristalinizin parlaklığına yakın bir seviyedeymiş.

Kim olduklarını bilmiyorum fakat genelde bu güce sahip olan kişiler ya güçlü bir klan sahibi, ya da kıdemli birisi olmalı. Onlar ilk defa görünüyorlarsa büyük ihtimal gizli loncalardan birinin üyesi olabilirler. Şehirde sıkıntı çıkarmamaları adına onları uzaktan takip edeceğiz, yine de sizin onayınızı almak istedim." dedi.

 

Kral, oldukça genç görünüyordu. Tüm şehirler arasında en genç, ancak en yüksek potansiyele sahip olan krallardan birisiydi. Siyah saçlı ve yeşil gözlere sahipti. Üstünde ince, koyu gri bir kaban vardı. Kaban mavi ve açık gri işlemeler vardı. Ayrıca belinde ise mavi bir kemer vardı. Kemerin tokası ise büyük gümüş renginde dikdörtengdi ve o dikdörtgenin içinde bir deltoid şekli vardı.

 

Kabanın içerisinde ise beyaz bir gömlek ve siyah bir kravat vardı. 

 

Kabanın üstünde ise bir cübe vardı. Cübbenin dış kısmı tamamen beyazdı ve gri işlemelere sahipti. İç kısmı ise tamamen maviydi. Ayrıca cübbenin sağ ve sol omuz kısmında büyük gümüş renginde yuvarlaklar vardı ve bu yuvarlakların üstünde K harfi yazıyordu. Bu büyük yuvarlakların arasında ise cübbenin düşmemesini sağlayan, boynunda kolye gibi görünen yıldız şeklinde zincirler vardı. 

 

Kralin giydiği kabanın el bileğinden dirseğe kadar tamamen maviydi ve üzerinde gri işlemeler vardı. Kralın elinde ise iki siyah eldiven vardı. Tam önünde ise yerden kralın göğüsünün biraz altına kadar gelen uzun çift elli bir kılıç vardı. Bu kılıcın bıçağı tamamen gümüş rengindeydi ve oldukça parlaktı. Kılıcın kabzası da aynı şekilde gümüş rengindeydi, fakat kabzanın üstünde bir tane kristal vardı. Ve bu kristal yeşil renginde parlıyordu, bu parlaklık göz alıcı bir parlaklıktı. Normal insanlar bu parlaklığa bakamıyordu. Güçlü kişiler bile bakmakta zorlanıyordu.

 

"Gereken neyse onu yap, sana güveniyorum. Yanlış bir şeyler olduğunu düşündüğün zamanda harakete geçmeden önce bana haber ver. Zaten dediğiniz kadar güçlülerse, yakın zamanda onlar ile karşılaşırım. Yine de bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Ne de olsa burası benim şehrim. Başka diyeceğin bir şey var mı?" dedi.

 

Muhafızların lideri, Kral'ın kılıcına bakmakta zorlanıyordu, bu yüzden kafası hep yukarıdaydı. Kendisi muhafızların lideri bile olsa o parlaklığa bakamıyordu. Kral'ın önünde eğildikten sonra,

 

"Başka bir şey yok." dedi.

 

Kral, gülümsedi ve

 

"Gidebilirsin. Senden haber bekliyorum." dedi.

 

Muhafızların lideri malikaneden çıktıktan sonra, birden elinde koyu gri renginde bir rozet belirdi. Bu rozetin üstünde altın işlemeler vardı. Bu bir iletişim rozetiydi. Sadece seçilmiş özel, güçlü muhafızlar bu rozete sahipti. Diğer muhafızlar daha sıradan rozet kullanıyorlardı.

 

Muhafızların lideri,

 

"Sean, Owen, benim malikaneme gelin. Size bir görev vereceğim." dedi.

 

Bunu dedikten birkaç saniye sonra iki kişinin sesi duyuldu. Bu iki kişi, yani Sean ve Owen aynı anda,

 

"Anlaşıldı." dedi.

 

Muhafızların lideri daha sonra kendi malikanesine doğru ilerlemeye başladı.

 

-

 

Muhafızların lideri kendi malikanesinin önünde iki kişi ile konuşuyordu. Bu malikane, şehirdeki Kral'ın malikanesi ve diğer güçlü klanların malikanesinden sonraki en büyük malikaneydi. Muhafızların Lideri'nin konuştuğu iki kişi sıradan günlük kıyafetler giyiyorlardı. Onlar özel kişiler olduğu için şehirde normal birisiymiş gibi farkedilmeden dolaşıyorlardı.

 

Sean, siyah saçlara ve mavi gözlere sahipti. Owen ise siyah saçlar ve siyah gözlüydü. Muhafızların lideri onlara baktıktan sonra,

 

"Size özel bir görev vereceğim. Sizden şehre yeni giriş yapan birkaç yabancıyı takip etmenizi istiyorum. Bu yabancılardan birisi beyaz saçlara ve siyah gözlere sahip değişik bir görünüşe sahip, diğerleri ise normal görünüyorlar. Beyaz saçlı kişiyi bulun ve etrafındaki kişiler ile birlikte farkedilmeden takip edin ve herhangi bir değişik durumda bana rapor verin. Dikkat edin, bu kişiler şehirdeki en güçlü kişilerden bile daha parlak mana kimliklerine sahip. O yüzden bu görevi sadece ikiniz yapabilirsiniz."

 

Sean ve Owen, bir şey demeden ortadan kayboldu.

 

-------------------------------------

Destekçilerime teşekkürler.

-Kaiden

-Tomris

-------------------

------------------------------------------

Kendi kurduğum bir discord var, içinde okuyucular ve ben sohbet ediyoruz, sadece benim serim değil, başka seriler ve genel sohbet olarak güzel bir ortam discordu kurduk. Gelip sohbet edebilirsiniz, soru sorup seriler hakkında tartışabilirsiniz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr