Yuzhou ve Rowan o anda yine bir ormanın içerisindeydiler. Fakat bu orman farklı bir dünyada'ydı ve tüm orman kan kokuyordu.

Ormandaki ağaçlar, çimenler oldukça koyu yeşil rengindeydi. Ağaçların gövdeleri gri rengine dönmüştü. Ormanın yarısından fazlasındaki çimler kırmızı rengindeydi. Yuzhou ve Rowan o anda ormanın ortalarındaydı. Ormanın en dış kısımları ise yanmış ağaçlar ya da savaşlardan dolayı artık orman denemeyecek bir yere dönmüştü.

Yuzhou ve Rowan'ın yanında birisi vardı. İkisi de bu kişi tanımıyordu. Daha doğrusu Rowan o adamı görse de, Yuzhou henüz görememişti. Yuzhou'nun vücudu düzgündü ve Irkın Formundan çıkmıştı. Fakat aurası hâlâ duruyordu. Ve aurasının gücü git gide artıyordu. Ormanın rengini daha da koyulaştırıyordu. Kendisinde değildi, hâlâ o siyah tenli adamı arıyordu ya da saldıracak birisini.

O anda Rowan'ı ve yanındaki bir adamı gördü. Bu adamın sırtının yarısına kadar gelen siyah saçları vardı ve koyu kırmızı gözleri vardı. Yüz hatları belirgindi, üzerinde ise bir samuray zırhı vardı. Bu zırh siyah ve kırmızı rengindeydi. Adamın elinde ise ayrıca uzun bir mızrak vardı. Neredeyse iki metreye yakın olan bu mızrağın sapı siyah rengindeydi. Mızrağın bıçak kısmı ise tekti ve 25 santim uzunluğunda, 5 santim kalınlığında gri renginde bir bıçaktı. Adamın boyu ise 1.92'ydi.

Yuzhou o adamı gördüğünde adama doğru birden saldırmıştı. Adamı tanımamıştı fakat şuan kendisine bir hedef arıyordu, içerisindeki her şeyi dışarıya vurup boşaltması gerekiyordu yoksa sakinleşmeyecekti ve kendine gelemeyecekti.

Fakat birden Yuzhou'nun aurası istemsizce kayboldu. Tüm aura birden Yuzhou'nun vücuduna geri döndü, bu yüzden Yuzhou o anda patlamaya hazır bir bomba gibiydi. En ufak bir şeyde Yuzhou'nun içerisindeki tüm aura dışına çıkıp patlayıcı bir etki yaratacaktı. Bu auranın Yuzhou'nun içerisinde birikmesinin sebebi, onu baskılayan başka bir aura olmasıydı.

Yuzhou'nun aurasını baskılayan bu yabancı aura, oldukça güçlüydü. Kelimelerle açıklanamayacak bu auranın gücü, Yuzhou'nun düşünebildiğinin çok daha ötesindeydi.

Bu aura, Yuzhou'nun aurasını direkt olarak silmişti.

"Kendini kontrol et, Yuzhou."

Kalın bir ses bunları söylemişti. O anda Yuzhou biraz sakinleşmişti. Bu sözleri sadece duymamıştı, bu sözleri o mızrak kullanan adam söylese de, bu sözler direkt olarak Yuzhou'nun zihninde yankılanmıştı.

Yuzhou kendisine geldiğinde, onu saran ve onun aurasını silen aura birden kaybolmuştu. Yuzhou etrafına baktığında, karşısındaki bu samuray kıyafeti giyen değişik adamı görmüştü. Yuzhou adamı incelediğinde, onu tanıdığını hissetmişti.

"Lich?"

Mızrağı tutan adam gülümsedi ve

"Doğru bildin." dedi.

Yuzhou, Lich'in geldiğine sevinememişti. Lich olanları görmüştü, ayrıca o tamamen İnsan Tanrı'nın hizmetindeydi. Ne olursa olsun, düşünmeden Yuzhou'nun dediğini yapacaktı. 

Lich, Yuzhou'ya

"Daren, seni korumak için öldü Yuzhou. Henüz senin baş edemeyeceğin güçler tarafından öldürüldü. Fakat, üzülerek vakit kaybetme. İlerlediğin bu yolda, birinci planında her zaman güçlenmek olmalıdır. Sana, Daren'in öğretemeyeceği şeyleri öğreteceğim. Güçleneceksin ve intikamını alacağız." dedi.

Lich daha sonra mızrağını kaldırıp bir kere toprağa vurdu ve kırmızı bir enerji dalgası etrafa yayıldı.

"Hadi, gidelim. Geldiğimiz yer bir sıradan dünya. Burada genelde savaşçı yolunda gelişirler. Manayı bir silah aracılığıyla ortaya çıkarıp saldırılarını yaparlar. Büyücülerin sayısı azdır. Öfkeni yöneltmek için oldukça iyi bir yer olduğunu düşündüm. Yakınımızda bir şehir var. Beni takip edin." dedi.

Lich, arkasına döndü ve bir adım attı. Daha sonra birden ortadan kayboldu. Aslında ortadan kaybolmamıştı, sadece oldukça yüksek bir hızda haraket ediyordu fakat normal bir insan onun birden kaybolduğunu sanardı.

Ama Yuzhou onu takip edebilirdi, hızla o da Lich'in peşinden gitti. Eskisinden daha da hızlı koşuyordu. Rowan ise en yavaşlarıydı. Hızı Yuzhou kadar fazla olmasa da, aralarında çok fazla mesafe yoktu.

-

Yuzhou, Rowan ve Lich bir şehre gelmişlerdi. Bu şehrin etrafı büyük surlarla kaplıydı. Şehrin giriş kısmında ise sadece tek bir muhafız vardı ve bu muhafız şehrin giriş kısmının yanındaki küçük bir kulübede duruyordu. Üç yabancının yaklaştığını gören muhafız kulübeden çıktı. Üzerinde gümüş bir şovalye zırhı vardı. Elinde ise uzun bir kılıç tutuyordu.

Tam bir şey diyecekti ki, Yuzhou birden sağ yumruğunu sıktı. Artık vücudunda sadece Lucifer ve Fiziksel Enerji olduğuna göre, o güçleri daha çok kullanabiliyordu. Maksimum gücünü test etmek istiyordu.

Sağ elini hızla sıkarken yoğunlaştırabildiği kadar fiziksel enerjiyi orada yoğunlaştırdı. Elinin ten rengi hafif kırmızıya dönmüştü. Bir yandan da Lucifer'in gücünü kullanacaktı.

Elinin ten rengi tamamen koyu kırmızıya dönmüştü ve tırnakları simsiyah olup uzamıştı ve sivrileşmişti. Yuzhou yumruğunu sıkarken tırnakları eline batıyordu fakat yaraları hemen iyileşiyordu.

Yuzhou birden adamın önünde belirdi, adam tepki bile veremeden bir kırılma sesi duyuldu.

"Crack!"

Bu sesle birlikte Yuzhou adamın çenesine bir yumruk attı. Adam bu yumrukla birlikte kafası patlamıştı ve biriken fazla fiziksel gücün patlayıcı kuvveti nedeniyle olağanüstü bir hızla geriye fırlamıştı.

Giriş kapısının yanındaki küçük kulübeyi yıkmıştı. Daha sonra Yuzhou'nun eli tekrar eski haline dönmüştü. Yuzhou şehre bir adım attı. Şehir oldukça büyük görünüyordu. Buranın gücü, Yuzhou'nun bulunduğu, doğup büyüdüğü Sıradan Dünya'dan daha güçlüydü.

Yuzhou şehre girdiğinde, etrafa bakarken gözüne hızla koşan birisi takılmıştı. Bu kişi bir sivildi ve normal günlük kıyafetler giymişti. Fakat oldukça hızlı koşuyordu ve bir yere yetişmek istiyor gibiydi.

Olduğu yer Yuzhou'lara yakın bir yerdi, Yuzhou bu adamın olanları gördüğü ve başkalarına haber vermeye gittiğini düşündü. Fakat adamı kovalamadı. Zaten burada bir katliam yapacaktı. Birkaç sıradan kişi bunları bilse pek sıkıntı olmazdı.

Yuzhou, beklemeyi düşünmüyordu. İki gözü de kırmızı rengine döndü ve dişleri uzadı. Daha sonra Rowan'a baktı ve

"Hızlı ol kardeşim, yoksa besleneceğin birisini bulamayacaksın." dedi ve hızla koşmaya başladı.

Rowan aslında masumlardan beslenmeyi sevmiyordu. Fakat yine de o aruzya karşı gelemiyordu. Ve istemsizce onun da dişleri uzayıp iki gözü de gri rengine döndü ve Yuzhou'nun peşinden gitti. Lich ise sadece Yuzhou'yu takip ediyordu.

-

Destekçilerime teşekkürler.

-Kaiden

-Tomris

-------------------

------------------------------------------

Kendi kurduğum bir discord var, içinde okuyucular ve ben sohbet ediyoruz, sadece benim serim değil, başka seriler ve genel sohbet olarak güzel bir ortam discordu kurduk. Gelip sohbet edebilirsiniz, soru sorup seriler hakkında tartışabilirsiniz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe