113. Bölüm | Tehdit

avatar
1137 1

İnsan Tanrı - 113. Bölüm | Tehdit


Malikanenin kapısı sertçe açıldı. Kapıyı açan kişi Rowan'dı ve elinde Yuzhou'yu taşıyordu. Kapıyı tekme ile açmıştı. İçeriye girdiğinde, herkes ne olduğunu şaşırdı. İlk tepki veren kişi Rebekah'ydı.

 

"Yuzhou!" 

 

Rebekah endişeli bir ses ile Yuzhou'nun yanına gitti. Yuzhou'ya baktıktan sonra, endişeli bir şekilde Rowan'a baktı ve

 

"Ne oldu?" diye sordu.

 

Rowan, bir şey demeden Yuzhou'yu malikanenin ana kısmındaki bir koltuğa koydu. Daha sonra,

 

"Onun yanına gittiğimde yerde yatıyordu. Karşısında gücümüzü çalmak için bizle savaşan adam vardı. Değişik bir forma bürünmüştü. Siyah bir deri, kanatlar... Ejderha'ya benziyordu." dedi.

 

Kimse bir şey demedi. Birkaç saniye sessizlik olduktan sonra Daren, Yuzhou'nun önüne geçti ve sağ elini Yuzhou'nun göğsüne koydu. Birkaç saniye o şekilde durduktan sonra elini çekti ve

 

"Gücünün bir miktarını kaybetmiş. Bu onu oldukça yorgun düşürmüş, birkaç saate uyanır fakat ayakta duracak hali bile olmayacak. En fazla bir hafta içinde gücünü tamamen yenileyecek olsa bile, onu buradan çıkarmamalıyız. Ne olursa olsun." dedi.

 

-

 

Aradan birkaç saat geçmişti. Rebekah ve Liecia, Yuzhou'nun başında bekliyorlardı. Daren ortalıkta görünmüyordu. Rowan ise bir kütüphane keşfetmişti ve bazı kitaplara göz atıyordu.

 

Herkes bir şeyler ile meşgulken, birden malikanenin kapısı birden açıldı ve içeriye yirmi kişi girdi. Dışarıda ise otuz kişi duruyordu.

 

Kapı sertçe açılıp yirmi kişi içeriye girdikten sonra, Liecia ve Rebekah ayaklanıp o kişilerin önüne geçmişti. Daha sonra Rowan ve Daren'de geldi. Rowan'ın elinde siyah kılıcı belirirken, Liecia ve Rebekah saldırmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu. Daren ise arkalarında bekliyordu.

 

Yirmi kişilik grubun arasından bir kişi öne çıktı. Bu kişi siyah saçlı ve yeşil gözlüydü. Oldukça yakışıklı bir erkekti ve beyaz tişört giyiyordu.

 

"Buraya savaşmaya gelmedik." dedi.

 

Rowan,

 

"Yirmi kişi davetsiz bir şekilde evimize giriyorsunuz. Başka ne için gelmiş olabilirsiniz?" diye sordu.

 

Yeşil gözlü adam, Rowan'a baktı. Adamın gözlerindeki bakış soğuktu ve herhangi bir duygu belli olmuyordu. Adamın gücü yüksekti. Yanındaki ve dışarıdaki 50 kişiden daha yüksekti.

 

"Sizi uyarmaya geldik, bu şehir bu andan itibaren Kral'ımıza ait. Bir gün içerisinde buradan gitmeniz gerekiyor, eğer gitmezseniz kendi yöntemlerimiz ile sizi göndereceğiz." dedi.

 

O adam bunu dedikten sonra, Rowan bir şey diyecekti fakat o anda başka birisinin sesi duyuldu.

 

Yuzhou'nun sesi duyuldu, Yuzhou yattığı yerden zorla doğruldu ve konuştu.

 

"Kimse benim şehrimi benden alamaz ve bu şekilde evime giremez." dedi.

 

Daha sonra yavaşça ayağa kalktı, Rebekah onun yanına onu tutmaya gitti. Yuzhou dengesini tam sağlayamıyor gibiydi. Ayakta duracak hali bile yoktu. Fakat konuşmaya devam etti.

 

"Eğer evimden şimdi gitmezseniz, sizi kendi yöntemlerim ile göndereceğim. Bu bir uyarı değil, tehdit." dedi.

 

Yeşil gözlü adam Yuzhou'ya bir bakış attı. Daha sonra,

 

"Pekâlâ, buraya savaşmak için gelmedik, şimdi gidiyoruz fakat yarın tekrar geleceğiz." dedi. Daha sonra eli ile işaret yaptı ve tüm herkes malikaneden çıktı. 

 

Kapı kapandıktan sonra Yuzhou kendisini tekrar koltuğa attı. Rebekah endişeli bir ses ile,

 

"Yuzhou, iyi misin?" dedi.

 

Yuzhou,

 

"İyiyim." dedi.

 

Daha sonra Daren, Yuzhou'nun önüne geldi ve

 

"En geç bir hafta sonra kendini toparlarsın, yarın gelirlerse onlarla sen savaşmayacaksın. Biz savaşacağız." dedi.

 

Yuzhou,

 

"Ne yapmayı planlıyorsun?" diye sordu.

 

Daren,

 

"Planım yok. Onlar buraya gelecek ve biz savaşacağız. Güçleri çok yüksek değil fakat sayıları fazla. Onları öldürsek bile daha çok kişi ve daha güçlü kişiler gelmeye devam edecektir. Bu yüzden siz de bir an önce güçlenmelisiniz. Eğer o Beş Güç ve ordusu gelirse sıkıntı olur. Ben onlara dayanabilsem bile, en sonunda Kral bile gelebilir." dedi.

 

Yuzhou,

 

"Bir haftaya gerek yok. Birkaç saate iyi olurum. Yarın ben de savaşacağım." dedi.

 

Daren, kesin bir ses ile

 

"Hayır." dedi. Konuşmaya devam etti,

 

"Birkaç saat içinde en fazla ayağa kalkabilirsin. En ufak haraketinde bile yorulduğunu hissedeceksin." dedi.

 

Yuzhou bir şey demedi, kafasında Lucifer'in sesini duydu.

 

"Senin gücünün bir miktarı gitti. Benimkinin değil. Eğer kan içersen kendine gelirsin Yuzhou." dedi.

 

Yuzhou bunu duyduktan sonra gülümsedi. Bu hiç aklına gelmemişti. Daha sonra, Rowan'a baktı ve

 

"Rowan, dışarıdan bana birkaç kişi getirebilir misin?" diye sordu.

 

Rowan,

 

"Neden?" diye sordu.

 

Yuzhou,

 

"Görürsün, gücümü toparlayacağım." dedi.

 

Rowan bir şey demedi ve malikaneden dışarıya çıktı. Birkaç dakika sonra, iki kişi ile birlikte içeriye girdi. Bu iki kişiyi Yuzhou'nun önüne getirdi. Yuzhou, yattığı yerden doğruldu. Rowan'ın getirdiği kişilerden birisini önüne aldı. 

 

Bu kişinin korktuğu her şekilde belliydi. Gözlerinde ve yüz ifadesinde korku vardı. Yuzhou, önündeki kişinin gözüne baktı ve

 

"Korkma, sakın bağırma." dedi.

 

Bunu dedikten sonra önündeki kişi birden sakinleşti. Yuzhou'nun tek gözü kırmızı oldu, dişleri uzadı, kırmızı olan gözündeki ve göz altındaki damarları belirginleşti.

 

Birden önündeki kişinin boynundan kanını içmeye başladı. Rowan, Yuzhou'nun kan içtiğini daha önce görmüştü. Fakat o anda savaştaydılar ve pek bir şey anlamayıp yanlış gördüğünü düşünmüştü. Rebekah'da ordaydı fakat o anın şokundan dolayı gördüğü şeyleri pek hatırlamıyordu ya da anlam veremiyordu.

 

Daren ise bunu daha önce görmüştü. Yuzhou'yu hep uzaktan izlediği için Yuzhou farketmese de, Daren aslında her zaman Yuzhou'nun yanındaydı. Yuzhou'nun içindeki gizemli gücü farketmişti fakat konusunu açmamaya karar vermişti. 

 

Yuzhou, önündeki kişinin vücudundaki kanı tamamen bitirdikten sonra dişlerini geri çekerken o kişinin şahdamarı koptu ve cansız bedeni yere düştü. Yuzhou güçlendiğini hissediyordu.

 

Daha sonra diğer kişiye geçti. Bu bir kadındı. Yuzhou ilk kişinin kanını içerken çığlık atıp kaçmaya çalışsa da, Rowan onun gitmesine izin vermemişti.

 

Yuzhou daha sonra o kişiyi de önüne aldı ve

 

"Korkma, sakın bağırma." dedi.

 

Önündeki kız birden sakinleşmeye başladı. Artık korkmuyordu ve çığlık atmıyordu.

 

Yuzhou da onun kanını içip damarlarını kopararap onun cansız vücudunu yere bıraktı. Daha sonra ayağa kalktı.

 

"Artık savaşabilirim." dedi.

 

Rowan,

 

"Yuzhou, ne yaptın?" diye sordu.

 

Yuzhou, gülümsedi ve

 

"Gücümü geri kazandım." dedi.

 

Rowan,

 

"Onların, kanını mı içtin?" sordu.

 

Yuzhou,

 

"Evet, başkalarının kanını içmek beni güçlendiriyor." dedi.

 

Rowan, anlamsız bir şekilde Daren'e baktı ve

 

"İnsan Tanrı'nın öyle bir gücü mü var?" diye sordu.

 

Daren hayır anlamında başını salladı.

 

Yuzhou içinden, Lucifer'e

 

"Onlara söylemeli miyim?" diye sordu.

 

Lucifer,

 

"Sadece bir canavarın kan soyunu aldım diyebilirsin. Başka hayvanların kanını içerek güçlenen özel bir tür. Güç bana geçince, insanların kanı ile de güçlenebiliyorum diyebilirsin."dedi.

 

Yuzhou,

 

"Bir canavarın Kan Soyu. Diğer canavarları avlayıp kanlarını içerek güçleniyor, ben ise insanların kanı ile güçleniyorum." dedi.

 

Daren bunun bir yalan olduğunu anlasa da, bir şey demiyordu. 

 

------------------------------------------

Kendi kurduğum bir discord var, içinde okuyucular ve ben sohbet ediyoruz, sadece benim serim değil, başka seriler ve genel sohbet olarak güzel bir ortam discordu kurduk. Gelip sohbet edebilirsiniz, soru sorup seriler hakkında tartışabilirsiniz.

DC Link : https://discord.gg/KPBTkTe

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr