77. Bölüm | Aura Savaşı

avatar
1394 2

İnsan Tanrı - 77. Bölüm | Aura Savaşı


Yuzhou, sürekli, uyumadan mağarada Daren ile birlikte çalıştı. Uyku ihtiyacı olmadığı için durmadan çalışabiliyordu ve bu onu oldukça güçlendiriyordu. Şuan eskisinden çok daha güçlüydü. 

 

Temsilci turnuvasına bir hafta kalmışken, Yuzhou, Daren'in yanından ayrıldı ve şehre gitti. Kral'ın malikanesinin önüne geldiğinde içeriye girdi. Muhafızlar direkt olarak Yuzhou'yu görünce kapıyı açtılar ve hizmetciler de başlarını eğdiler. Bir Temsilciye iyi davranılması gerekiyordu.

 

Kral, Yuzhou'yu görünce,

 

"Tam zamanında." dedi ve Yuzhou'yu incelemeye başladı. Yuzhou'yu inceledikçe yüzünde bir gülümseme beliriyor ve git gide büyüyordu.

 

"Son görüşmemizden bu yana oldukça güçlenmişsin. Hadi, gidelim." dedi.

 

Kral kendisiyle birlikte Yuzhou'yu uçurdu ve hızla ilerledi.

 

-

 

Kral ile Yuzhou, büyük bir alana geldiler. Bu alan, bir tarafsız bölgeydi. Fakat savaşlar yapılması yasaktı. Bir şehir gibiydi, fakat şehir tüm krallıklardan bağımsızdı ve özel bir aile tarafından yönetiliyorlardı. Askeri gücü bazı krallıklardan daha yüksek olan bu yer, bağımsız olmayı seçiyordu.

 

O şehirde, kurallar çok katıydı. Bu yüzden çok fazla yaşayanı yoktu. Fakat, diğer krallar aralarında bir şeyler yaparken, örneğin temsilci turnuvası, bu şehri kullanıyorlardı.

 

Yuzhou ve Kral şehre indiğinde, herkesin gözü onların üzerindeydi. Herkes Kral'ı tanıyordu ve yanındaki kişiyi merak ediyorlardı. Temsilci olmalıydı. 

 

Fakat temsilci olması değil de, dış görünüşü daha çok konuşuluyordu. Beyaz saçlar ve sarı gözler... İnsanlar aralarında bunu konuşuyorlardı. Bazı kızlar Yuzhou'nun yakışıklılığına hayran kalmışlardı.

 

Kral,

 

"Birazdan, bu şehri yöneten ailenin yanına gideceğiz. Orada turnuva kaydın yapılacak ve diğer temsilcilerle buluşacaksın. Daha sonra Krallar ve temsilciler ile bir yemek yenecek. Bu yemeğin amacı, kralların arasında ve bu turnuva yapılırken, hiçbir düşmanlık olmaması. Herkesin birlikte, uslu bir şekilde durması gerektiğini söylemenin başka bir yolu.

Fakat, o ortama daha önce de girdim. Kimse bir şey yapmasa da, aura savaşı oluyor. Doğal olarak, temsilcilerde de bu durum böyle. Fakat senin bu güçlü auranla, pek sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum. Ne de olsa, benim temsilcimsin." dedi.

 

-

 

Kral ve Yuzhou biraz yürüdükten sonra, şehrin tam ortasındaki, büyük bir malikaneye gelmişlerdi. Malikane gerçekten olağanüstü büyüklükteydi. Oradaki muhafızlar ve hizmetçiler Kral'ı tanıyordu bu yüzden kapıları açtılar.

 

Kral ile Yuzhou içeriye girdiğinde, onları 4 kişi karşıladı. İki erkek, iki kız. Bunlar, şehri yöneten aileydi. Kral'ın üstünde mavi bir cübbe vardı ve başında bir taç vardı. Kraliçe'nin üzerinde ise göz alıcı sarı bir cübbe ve taç vardı. Önlerinde ise, Yuzhou'nun yaşıtı olan çocukları vardı. 

 

Erkek çocuk Yuzhou'ya bakıyordu. Fakat normal bir bakış değildi. Düşmanlık besliyor gibiydi. Kız çocuk ise Yuzhou'ya bakarken gözleri parlıyordu. O da Yuzhou'ya hayran olmuş gibiydi.

 

Mavi cübbeli adam,

 

"Hoş geldiniz. Yemek salonuna geçebilirsiniz. Fakat temsilciniz bizimle kalacak." dedi.

 

Kral başını salladı ve ilerledi. Mavi cübbeli adam ise,

 

"Adın ne?" diye sordu.

 

Yuzhou,

 

"Yuzhou Kami." diye cevap verdi.

 

Mavi cübbeli adam,

 

"Krallıklardaki tüm potansiyel taşıyan kişileri bilirim. Fakat... seni ilk defa görüyorum ve duyuyorum. Neyse, turnuvaya katılmadan önce bir lakap belirlemen gerekiyor kendine. Burada isminle değil, lakabınla tanınacaksın." dedi.

 

Yuzhou biraz düşündü. Aklına pek bir şey gelmiyordu. Birkaç saniye sonra, cevap verdi.

 

"Lakabım... İnsan Tanrı" dedi.

 

Kral ve kraliçe hiçbir tepki vermedi. Kız hâlâ hayranlıkla Yuzhou'ya bakıyordu. Fakat erkek çocuğun yüzünde bir gülümseme belirdi. Kahkaha atmak üzereydi fakat kendisini tutuyordu. Yuzhou çocuğa bir bakış attı ve

 

"Komik olan bir şey mi var?" diye sordu.

 

Çocuk kendisini tutamadı ve gülmeye başladı. Birkaç saniye sonra, gülmesi durdu ve o da Yuzhou'ya baktı.

 

"Hayır, hayır.. sade-"

 

Yuzhou ile göz göze geldiği anda gözleri sonuna kadar açıldı ve titremeye başladı. İstemsizce yere düştü ve elleri ile kendisini geriye sürükleyerek kaçmaya çalıştı.

 

"Ca-ca-canavar!! Uzak tutun benden!" Bağırarak kaçıyordu.

 

Yuzhou, Kral'a bir bakış attı. Kral'da ona baktı. Yuzhou, Kral'ın yanından geçip gittikten sonra, yemek odasına inip kendi Kralının yanına geçti.

 

Mavi cübbeli kral,

 

"Bu çocuk... Şuana kadar gördüğüm en güçlü üç temsilci arasına girebilir. Bu turnuva ilginç olacağa benziyor." dedi.

 

-

 

Yuzhou, kendi kralının yanına gittiğinde, onun arkasına geçti. Çoğu Kral orada temsilcileri ile birlikte duruyordu, gelmeyen bir-iki kişi vardı.

 

Bazı Krallar ve temsilciler birbirleri ile konuşuyorlardı. Fakat, yine de ortamda gerçekten bir aura savaşı vardı.

 

Yuzhou, etrafa bakarken birisini gördü. Bu kişi... Noyan'dı!

 

Yuzhou onun yanına gitmedi. Kral'ın arkasında durdu. Etraftakileri incelemek istiyordu.

 

Fakat birden, üzerine bir aura yöneltildi. Yuzhou, bu auraya karşı kolaylıkla ayakta duruyordu. Ona aurayı yöneten kişiyi arıyordu.

 

O aurayı yönelten kişiyi buldu. O da bir temsilciydi. Yuzhou gülümsedi... Bu aura çok zayıftı.

 

Kendi aurası yavaşça yükselmeye başladı. Fakat bu aura sadece Yuzhou'nun karşısındaki temsilciye gidiyordu. Ona aura yöneltildiyse, Yuzhou'da karşılık verecekti.

 

Yuzhou'nun aurası git gide artıyordu. Yuzhou'ya aurasını yönelten kişi kendi aurasını çekmek zorunda kalmıştı. Karşısındaki aura daha güçlüydü. Fakat Yuzhou, aurasını arttırdı. Aurasını o temsilciye yönlendirse bile, o kadar güçlüydü ki diğer kişiler de baskı altında kalmıştı.

 

Yuzhou'nun aurasını yönelttiği kişi, bu aura karşısında ayakta duramamış ve yere düşmüştü. Sadece yere düşmedi, bilincini de kaybetmişti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr