Yuzhou tekrardan şehre girmişti. İnsanlar onu görünce sanki karşısındaki kişi kraliyet ailesindenmiş gibi saygı gösteriyorlardı. Herkes onun gücünü biliyordu.

Bachiko'yu arıyordu, fakat bulamıyordu. Arenanın yakınlarına gitmişti fakat orada da yoktu. Yuzhou kendi çalışma alanına gitti. Bachiko'nun orada olabileceğini düşündü. Çünkü turnuvadan önceki konuşmaları orada olmuştu.

Ve haklıydı da, oraya gittiğinde, Bachiko orada oturmuş duruyordu. Yuzhou'nun geldiğini farkedince,

"Seni burada bulacağımı biliyordum." dedi. Oturduğu yerden kalktı ve

"Görev bir saate başlayacak, yola çıkmamız gerekiyor. Görevin detaylarını anlatacağım." dedi. Bachiko'nun sesinde bir cidillik vardı. 

-

Bachiko, şehrin dışında, ormanın içinde bir adam ile buluşmuştu. Bu adam orta-yaşlı birisiydi. Elinde bir yüzük vardı ve yanında üç zırhlı kişi vardı.

Yuzhou, herkesi incelemişti. Bu üç zırhlı kişi güçlüydü. Fakat Yuzhou kadar değildi, paralı askerlerdi.

Bachiko ve adam bir şeyler konuştuktan sonra, yola çıkmışlardı. Üç muhafız önden giderken, Bachiko ve Yuzhou arkadan gidiyordu. Ortya-yaşlı adam ise ortadan gidiyordu.

Bachiko,

"Yuzhou, önümüzdeki kişiyi korumamız gerekiyor. Yasaklı haplar satan birisi ve birisine hap satmak için yola çıktı. Fakat son zamanlarda birisiyle problem yaşadı ve peşinde birkaç suikastçi var. Eğer o hapı satana kadar onu korursak, istediğimiz bir hapı bize verecek. 

Yasaklı hap olduğu için gücü de oldukça fazla. Satıp yüksek paralar kazanabiliriz, ya da güçlenmeye çalışabiliriz fakat vücudumuz kaldırır mı bilemiyorum." dedi.

Herkes yolda giderken, uzakta, büyük bir ağacın dalında oturan birisi vardı. Bu kişi siyah-kırmızı kıyafetli birisi oturuyordu. Elinde siyah bir kılıç vardı. Siyah saçlara ve kahverengi gözlere sahipti.

"Geliyorlar." dedi ve ayağa kalktı. Dalın üzerinde duruyordu. O anda onu farketmek çok zordu. Aurasını gizlemek için bir teknik kullanıyordu ve dışarıdan bakıldığında görülmüyordu. 

Yaşlı adam,

"Bir süre burada dinleneceğiz. Hapı satmadan önce yapmam gereken bir iş var, bu yüzden geceye kadar duracağız." dedi.

Yaşlı adam, kendisine bir çadır kurdu. Üç muhafız o çadırın önünde dururken, Bachiko etrafa bakınıyordu.

Bachiko biraz dolaşıcaktı. Geceye kadar burada duracaklar ise yiyeceğe ihtiyaçları vardı. Bachiko büyülü bir hayvan bulabilirse onu avlayacaktı. Büyülü hayvanların etleri diğerlerine göre daha lezzetli oluyordu. Yuzhou da Bachiko ile gitti.

Bachiko ve Yuzhou etrafta dolaşırken, birden bir patlama oldu. Bachiko'nun bastığı yerde bir patlayıcı kağıt gizlenmişti ve Bachiko hızla geriye fırladı.

Kendisine çok zarar gelmemişti. Patlamayı gören üç koruma Bachiko'nun yanına gitti. Orta-yaşlı adam da neler olduğunu görmek için çadırından çıktı, fakat çadırından çıktığı anda, bir bağırma sesi geldi.

Herkes hızla orta-yaşlı bir adama baktığında, adamın göğsünde bir delik ile yerde yattığını gördü. Orta-yaşlı adamın ise arkasında birisi vardı. Kırmızı-siyah kıyafetli bu kişi, gülümsüyordu.

Bachiko bu kişiyi gördüğünde gözleri sonuna kadar açıldı.

Birkaç saniye donup kaldı, bir şey diyemedi. Kırmızı-siyah kıyafetli kişi hızla kaçıyordu. Herkes onu takip ediyordu. Kırmızı-siyah kıyafetli kişi büyük bir ağacın yanından geçti. Muhafızlar önden giderken bastıkları yerde bir patlama oldu. Oraya da bir patlayıcı kağıt gizlenmişti.

Muhafızlar sağ tarafa, Bachiko sol tarafa savruldu. Yuzhou'nun S seviye vücudu bu saldırıdan etkilenmeyecek kadar güçlüydü.

Bachiko'nun düştüğü yerde bir patlama daha oldu, aynı patlama, muhafızların önünde de olmuştu. Bu patlayıcı kağıtları koyan kişi her şeyi ayarlamıştı. Basan kişilerin savrulacakları yere de patlayıcı kağıtlar koymuştu.

Bu saldırılarda kimse ölmemişti.

"Alev Çemberi!"

Üç muhafızın etrafı birden alevlerle kaplandı. Üç muhafız da alev çemberinin içinde kaldılar ve dışarıya çıkamıyorlardı. Muhafızların hepsi savaşçıydı, bu yüzden kimse alevi söndürememişti.

Üç muhafız çıkmanın yolunu ararken, birden aralarında siyah kılıçlı birisi belirdi ve hepsini hızla öldürdü.

Hepsini öldürdükten sonra, alev çemberi kayboldu. Kılıcı tutan kişi yerde yatan muhafızlara bakarken,

"Bu kadar güçsüz olmanızı beklemiyordum." dedi.

Bu kişi siyah saçlara ve kahverengi gözlere sahipti. Kahverengi gözleri ile Yuzhou'ya baktığında

"Fakat sen... Tuzaktan etkilenmeyecek kadar güçlüsün." dedi.

O anda Bachiko bağırdı.

"ESTEL!"

Bachiko bir yay kullanıcısıydı. Hızla yayını kuşandı ve oku taktı. Okun ucu yanmaya başladı ve ok gri bir enerji ile kaplandı. Rüzgar elementi ile güçlenmişti ve ateş elementi ile de yanıyordu.

Hızla oku fırlattığında, Estel, ona doğru hızla gelen oka baktı. Ok kafasına doğru geliyordu, Estel kafasını biraz geriye çekti ve ok onun önünden geçti.

Estel oku fırlatan kişiye baktığında,

"Uzun zaman oldu... Bachiko!" dedi.