66. Bölüm | İntikam

avatar
1559 2

İnsan Tanrı - 66. Bölüm | İntikam


Dövüşler devam ediyordu. Fakat Yuzhou'nun ilgisini çeken ya da arenadaki izleyicilerin heyecanlanmasını sağlayan tek bir dövüş bile olmamıştı. Tüm dövüşler birinin pes etmesiyle bitiyordu. 

 

Fakat, şimdi olacak dövüş, insanların ilgisini çekmişti. Çünkü sıradaki dövüş, Yuzhou'nun dövüşüydü. 

 

İnsanlan, Taş Yumruk Loncası'nın en güçlü üyesini tek yumrukta yenen birinin olduğunu duyuyordu. Beyaz saçlı ve sarı gözlere sahip bu erkeğin gücü bilinmiyordu fakat öyle güçlü birisini tek yumruk ile yenebiliyorsa, oldukça güçlü olmalıydı.

 

"Yuzhou Kami, Marceau Maluez. Arenaya gelin." 

 

Yuzhou arenaya çıktığında, karşısındaki kişinin giydiği kıyafetleri görünce öfkesi arttı. Karşısındaki kişinin kyıafetleri, bembeyazdı. Üzerinde de bembeyaz bir pelerin vardı ve kıyafetlerinin üzerinde altın rengi bir ağaç simgesi vardı.

 

Yuzhou, Gnomes'lerle tanıştığı ilk zamanlarda, görevlerini almak için gittikleri lonca binasında bu adamları görmüştü. Bu adamlardan birisi, Yuzhou'ya aurasını yönlendirip onu baskı altında bırakan ve yere düşüren kişiydi.

 

Yuzhou o zamanlar güçsüzdü, fakat şimdi, intikamını alacaktı. Her ne kadar, o günkü kişi başkası olsa da, aynı ailedenlerdi ve o kıyafeti görmek bile Yuzhou'nun öfkesini arttırıyordu.

 

Yuzhou'nun aurası yükseliyordu, fakat Yuzhou kendisini kontrol etmeliydi. Aurası yavaşça azaldı. Öfkesine yenik düşmemeliydi.

 

Karşısındaki kişi çoktan elinde bir kılıç ile Yuzhou'ya koşmaya başlamıştı. Marceau'nun elindeki kılıcın üzerine mana gidiyordu. Yuzhou gözlerinin gelişimi sayesinde bunu görebiliyordu.  Marceau bir teknik kullanacak gibiydi. Yuzhou bunu anlamıştı.

 

Kılıcın üzerindeki mana oldukça fazlaydı ve bu mananın rengi kırmızı-sarıydı. Ateş elementi kullanıcak gibiydi.

 

Marceau, hızla uzaktan kılıcını savurdu. Hilal şeklinde bir alev dalgası Yuzhou'ya hızla ilerledi. Yuzhou, ona doğru gelen alev dalgasına baktı. Elini uzattı ve gerçek buz ile kapladı. Alev dalgası, gerçek buz ile çarpışınca, hemen kayboldu.

 

Gerçek Buz ile çarpışan alev dalgası dağılmıştı. Yuzhou elini indirdi. O anda etraftaki kimse neler olduğunu anlamamıştı. Yuzhou'nun elini kaplayan ince bir tabaka olduğu için yakından bakılmadığı sürece görünmüyordu.

 

Sadece eli ile alev saldırısını mı engellemişti? İnsanlar şaşırmıştı.

 

Marceau durmadı ve koştu. Yuzhou'nun önüne geldiğinde kılıcını savurdu. Saldırı, Yuzhou'ya sol taraftan geliyordu. Yuzhou sol elini buzla kaplayıp kılıcı durdurduktan sonra, sağ eli ile Marceau'ya sert bir yumruk attı ve onu geriyle fırlattı. Marceau'nun kılıcı Yuzhou'da kalmıştı.

 

Yuzhou sağ elini buzla kaplamamıştı. Dövüşü hemen bitirmek istemiyordu. Bu yüzden, elini kaplamamıştı.

 

Yuzhou, sol elindeki kılıcı sıkarak kırdı.

 

Saldırı yapma sırası, artık Yuzhou'daydı. 

 

Yuzhou hızla yerdeki Marceau'ya doğru koştu. Marceau hızla ayağa kalktı fakat Yuzhou hızlıydı. Marceau tepki veremeden birkaç yumruk yedikten sonra, Yuzhou onun tüm vücudunu dondurdu.

 

Yuzhou, seyircilere baktığında gelişmiş gözleri sayesinde herkesi ayırt edebiliyordu. Orada, beyaz kıyafetli kişileri gördü. Hepsine bakarken, geçmişteki, aurası ile Yuzhou'yu düşüren adamı buldu ve gülümsedi.

 

O adam, Yuzhou'nun ona baktığını hisseti ve vücuduna bir ürperti geldi.

 

"Buz Giyotini!"

 

Birkaç saniye içerisinde buzdan bir giyotin oluşturdu. Neden Marceau'ya da acı çektirmiyordu ki? Böylece o aileyi daha çok sinirlendirebilirdi. Daha sonra, o kişiye de bir şeyler yapacaktı.

 

Yuzhou, Marceau'nun kafasını Giyotine yerleştirdi. Kimse farketmemişti fakat Yuzhou Marceau'nun ağzını da buzla kapladığı için Marceau konuşamıyordu.

 

Giyotinin bıçağı hızla indikten sonra, etrafa kanlar fışkırdı. Marceau çığlık atamıyordu. 6 saniye içinde kafası koptu. Yuzhou giyotini geri özümsedi.

 

Marceau'nun kafası ve cansız bedeni yere düştüğünde, Yuzhou tekrar seyircilere baktı. Beyaz kıyafetlilerin hepsinin sinirlendiğini biliyordu.

 

Yuzhou, o günkü adama baktı. O adam yeşil gözlü ve kahverengi saçlıydı. Hiç değişmemişti.

 

Hipnoz tekniğini kullandı.

 

Yeşil gözlü adam kendisini birden arenanın ortasında buldu. Fakat hiçbir yerini haraket ettiremiyordu.

 

"Beni hatırladın mı?" dedi Yuzhou. Yeşil gözlü adam konuşamıyordu da.

 

Yuzhou bir şeyler düşündü. Bu adama nasıl daha fazla acı çektirebileceğini düşünüyordu.

 

Daha sonra, yeşil gözlü adamın yanında, birisi daha belirdi. Bu kişi de, kahverengi saçlı ve yeşil gözlü kişinin aynısıydı!

 

İki tane aynı adamdan vardı. Yuzhou o adamlardan birisine buzdan kılıcını sapladı. Kılıcı saplamadığı, diğer adama baktığında onun da kıyafetinin kanlar içinde olduğunu gördü.

 

"Acaba, böyle yapınca iki kat daha fazla acıyor mudur?" diye sordu kendi kendine.

 

Daha sonra, sayılamayacak kadar fazla aynı adamdan belirdi. Daha sonra bu adamların her birinin önünde buz giyotinleri belirdi.

 

Birden, tüm beyaz kıyafetli adamlar, karanlık alevler ile yanmaya başladı. Daha sonra, giyotinin bıçağı hepsinin kafasına indi ve 6 saniyede kafalarını kopardı.

 

Fakat Yuzhou'nun dünyasında ölmek mümkün değildi. Bu yüzden hem karanlık alevlerin acısını, hem de kafalarının acısını hissediyorlardı.

 

Yuzhou, tekniği bitirdiğinde, seyirci kısmındaki o adam yere düştü. Bu tekniğe karşı duramamıştı ve en az birkaç hafta yatakta kalmalıydı. Yuzhou, gülümsedi ve tekrar katılımcıların alanına geçti.

 

-

 

Tüm dövüşler bittikten sonra, siyah kıyafetler içinde olan adam arenanın ortasında belirdi ve

 

"İlk aşama bitmiştir. Bir hafta sonra, ikinci aşama yapılacaktır. Dövüşlerin kazananı bir hafta sonra güneş doğarken burada olmazsa, elenirler." dedi ve ortadan kayboldu.

 

Yuzhou'nun bir haftası vardı. O anda, Kral gülümsüyordu. Yuzhou'nun acımasız olması iyi bir şeydi. Çünkü acıma duygusu insanları zayıflatırdı.

 

Daren de, kimsenin göremeyeceği bir yükseklikten dövüşü izlemişti. O da gülümsüyordu. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr