21. Bölüm | Şanssız Kişi

avatar
2349 3

İnsan Tanrı - 21. Bölüm | Şanssız Kişi


Tüm Gnomes'ler yuvarlak şeklini almıştı. Hepsinin sırtı birbirine değiyordu ve her biri farklı bir yöne bakıyordu.  Shan ise onlardan biraz daha uzaktaydı. Elinde Kunaisi ile etrafı inceliyordu. 

 

Shan, birden geriye doğru savruldu. Karnına bir darbe almıştı. Fakat bu darbe onu pek etkilememişti. Ardından bir darbe yüzüne aldı. Bir darbe daha, bir darbe daha. Sürekli darbe alıyordu fakat nereden geldiğini göremiyordu. Bir süre sonra darbeler durdu ve bir ses duyuldu.

 

"Hahahahaha. Seninle eğlenmek çok eğlenceli Shan. Fakat tüm yapabildiğin bu mu? Baban senden çok daha fazlasını yapmıştı!" dedi.

 

Shan, bunu duyunca sinirlendi. Aurası o kadar fazlaydı ki, neredeyse herkes bu auranın baskısına dayanamayıp yere yapışacaktı. Fakat, Warei, Shan'ı kışkırtmasına rağmen, onun aurasının da Shandan aşağı kalır bir yanı yoktu. 

 

Sanki, auralar savaşıyormuş gibiydi. Havada oldukça fazla baskı vardı.

 

Shan,

 

"Bu sisi daha ne kadar sürdürebilirsin ki? Oldukça fazla mana harcadığını biliyorum." dedi. Sakinliğini korumaya çalışsa da, öfkesi belliydi.

 

Warei'nin sesinin nereden geldiği belli değildi.

 

"Haklısın, bu yüzden işimi çabuk bitirmeliyim." dedi.

 

Ve birden tüm Gnomes'lerin arasında belirdi. Shan bunu farketti ve hızla harakete geçti. Fakat geç kalmıştı.

 

Warei, normalde hepsini tek bir hamlede öldürebilecekken, biraz eğlenmek istiyordu. Bu yüzden rastegle birisinin göğsüne uzun ve kalın kılıcını sapladı. Bu şanssız kişi Marc Gnomes'di. Göğsünde uzun ve kalın bir delik bulunan Marc, yavaşça dizlerinin üzerine çöktü.

 

Bu sırada herkes neler olduğunu anladı ve arkasını dönüp Marc'a baktı. Warei çoktan oradan kaybolmuştu. İlk tepkiyi gösteren Fel Gnomes'ti.

 

"MARC!" 

 

Fel Gnomes bağırıp aynı şekilde dizlerinin üzerine çöktü. Marc, göğsüne baktı. Göğsünden durmadan kanlar akıyordu. Yer kan gölü olmuştu bile. Daha sonra Fel Gnomes'e baktı.

 

Bir şey diyemiyordu fakat yüzü çok şey anlatıyordu. Marc, Fel Gnomes'e baktıktan sonra gözünden bir yaş geldi ve cansız bedeni yavaşça yere düştü.

 

-

 

Noyan yavaşça ayağa kalkmıştı. Kendisine gelmişti. Arora omzundaki buzla uğraşsa da hiçbir şey yapamıyordu. Buz çıkmıyordu. 

 

Noyan, kendisine geldiği gibi kullanacağı gücü en üst seviyeye çıkardı. Ellerindeki saf mana gözle görülür hale gelmişti ve Noyan'ın elinin iki katı kadar görünüyordu. Saydam mavi bir rengi vardı.

 

Noyan, vücudunu da güçlendirmeyi unutmamıştı. Vücudunu da güçlendirmişti ve o anda ki fiziksel gücü Ralph'ın Mana'nın Birinci Kapısı tekniği ile aynıydı. 

 

Fakat vücudunu güçlendirip bir miktar hızlansa da, Ralph'ın hızına ulaşamazdı. Bu kadar güç kullanmak onu yorucak olsa da, yapabileceği bir şey yoktu. Kullanmak zorundaydı.

 

Hızla Arora'ya doğru koştu. Arora'nın önüne yaklaşık 2-3 saniyede gelmişti. Yuzhou'da bu hızın karşısında şaşırmıştı. Noyan,

 

"Bir" 

 

dedi ve ilk yumruğunu attı. Arora bu yumruk karşısında hiçbir şey yapamamıştı. Daha sonra Noyan hızla yumruk atmaya devam etti.

 

"İki"

"Üç"

"Dört"

.

.

"24" 

 

Son yumrukta, Arora'nın vücudu yere düşmüştü. Arora bayağı yaralanmıştı. Noyan'ın dövüş tekniği sadece dışarıya değil, içeriye de zarar verdiği için Arora şuan haraket edemezdi. Ağzından bayağı kan gelmişti. O anda, yapacak bir şeyi yoktu.

 

Normalde Noyan'ın kullandığı bu teknik 81 vuruştan oluşuyordu fakat Noyan sadece 24 vuruşu kullanabiliyordu. Daha hızlı olamıyordu.

 

 

 

Fakat, Arora birden Yuzhou'nun arkasında belirdi. Yuzhou bunu farketmedi fakat Noyan farketti. Fakat Arora'nın yerde olması gerekiyordu. Henüz 81 vuruşu kullanamasa da, 24 vuruş ta oldukça zarar vermesi gerekiyordu.

 

Arora'nın düştüğü yere bakınca, Arora orada değildi. Yuzhou'nun arkasındaydı.

 

Arora hızla Yuzhou'ya bir iğne fırlattı. Yuzhou'ya fırlattığı iğne kritik bir noktayaydı ve Yuzhou'nun bu saldırıyla birkaç hafta haraket edememesi gerekiyordu.

 

Noyan bunu farketti ve hızla Yuzhou'nun önüne koştu. Yuzhou da bunu farketti ve arkasına baktı fakat çok geçti. İğne tam ona saplanacakken, Noyan iğneyi engellemeyi başardı.

 

Fakat iğnenin onlarcası ilerledi. Noyan, bazılarını engellemeyi başarsa da, çoğu vücuduna saplanıyordu. 

 

Bir süre sonra yorulmuştu. Vücudunda yüzlerce ince ve uzun iğne vardı. 

 

Yuzhou hiçbir şey yapamamıştı. Noyan onu korumuştu. Noyan vücudunu oldukça güçlendirse de, Arora'nın iğnelerine karşı bir şey yapamamıştı.

 

Yüzlerce iğne ile birlikte Noyan tekrar yere düşmüştü.

 

Yuzhou'nun bir şeyler yapması gerekiyordu. Noyan onu korumuştu. Yuzhou hiçbir şey yapamamıştı. Bu kafasından çıkmıyordu. Hiçbir şey yapamamıştı. Ölebilirdi, fakat Noyan onu korumuştu.

 

Yuzhou o anda Noyan ile ilgilenmek istese de, hızla bir iğneyi aldı ve inceledi.

 

İğne klasik D seviye normal bir iğneydi. Bu iğneleri özel kılan şey ince ve uzun olmasının dışında, Arora'nın insan vücudunu bilmesi ve tüm iğnelerini kritik noktalara atmasıydı. İsterse Noyan'ı birkaç iğne ile öldürebilirdi. Fakat öldürmüyordu.

 

Yuzhou bunu görünce biraz rahatladı. Vücudu C seviyedeydi ve C seviyenin altında olan eşyalara karşı daha dirençlyidi.

 

Yuzhou yavaşça Arora'ya doğru ilerlemeye başladı. Hızını yavaşça arttırdı ve birkaç saniye sonra hızla koşmaya başladı. Arora, iğnelerini hızla Yuzhou'ya fırlatsa da, Yuzhou çok daha dayanıklıydı. İğnelerin saplandığı nokta oldukça acıtsa da,

 

Tanrı'nın Vücudu yeteneği yüzünden Noyan gibi yere düşmüyordu.

 

Arora neler olduğunu anlamadı. Hata yapmış olamazdı. Hayatı boyunca buna çalışmıştı ve bir kere bile yanlış noktaya iğne saplamamıştı. Hedef ne kadar haraketli olsa da.

 

Arora bunları düşünürken, Yuzhou çoktan Arora'nın önüne gelmişti. İki koluyla da Arora'yı tuttu ve hızla yere düşürdü. Yerde Arora'nın üzerine çıktı ve Gerçek Buz'u kullandı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr