247. Bölüm: Kalıtsal Dövme

avatar
815 8

İnatçı Yükselen - 247. Bölüm: Kalıtsal Dövme


Erthyo öncüyü bir sinek gibi attı. Etrafına baktı, savaşın çoktan bittiğini ve ona hakaretler yağdırıp, korkmuş bir yüzle onu bastırmaya çalışan iş adamını tek hamlede bayıltan ve alandan atan Mira son hareketi yapan kişiydi.

 

Takım bir araya geldiğinde, Hiori hızlıca ortamı taramak için gruptan ayrıldı. Bir süre etrafa bakındı fakat başka grup bulamadığı için geri döndü.

 

Erthyo ve grup, Ermy’nin grubuyla tekrar birleşmek için harekete geçti. Buluşacakları yere doğru ilerlemeden önce yerlerini ve gidecekleri yeri belirlediler.

 

Savaşları çok uzun sürmese de, Ermy’nin grubu yerlerini almak için hızlarını arttırmayı tercih etmişti. Ve hızları göze alındığında çoktan gidecekleri yere varmış olmalılardı.

 

Erthyo ve grubu ise ihtiyatlı olmaya karar verdi. Kendilerine güvenseler de, herhangi bir önlem almadan pervasızca koşmazlardı. Bunun yerine düz hatta temkinli bir şekilde yürümeyi tercih ettiler. Bunu yapmak diğerlerine bir şey kaybettirmeyeceği için herkes bunu kabul etti.

 

Erthyo grupla ilerlerken geçen gün aldığı kitabı çıkardı.

 

Koz Kartı ayarlarken bulduğu bu kitap, bedene işleyen çeşitli dövmeleri tanıtan bir kitaptı. Kitabın içindekiler; dövme çeşitleri, dövme işlevleri, dövmelerin tepkimesi vb. Tüm dövmeler hakkındaki genel bilgiyi içeriyordu.

 

Erthyo sırtında ve göğsündeki Açık mavi- sarı güneş ve Kanlı Ay hakkında bilgi almak için bu kitabı almıştı fakat son birkaç günde bakma fırsatı olmamıştı. Bu yüzden hazır boş zamanı varken bunu şimdi yapmaya karar verdi.

 

Grup Erthyo kitabı okumaya başladığında rahatsız etmemeye karar verdi. Hiori kitaba ilgiyle baktı, dövmelerle ilgili olduğunu görünce kafasını eğdi.

 

‘’Dövme mi yaptırmayı düşünüyorsun?’’ Hiori bunu düşündüğünde aslında iyi olabileceğini fark etti. Eğer Erthyo sırtına kara kanat ya da kırmızı bir Ejderha dövmesi yaptırsaydı çok havalı olabilirdi.

 

‘’Hayır, zaten olan dövmelerimin nasıl bir şey olduğunu araştırmaya çalışıyorum.’’ Erthyo bunu söylerken cübbesini ve altındaki ince ipek giysiyi yukarı çekerek göğsündeki mavi-sarı güneşi gösterdi.

 

‘’Eh? Bu nasıl bir dövme? ‘’ Hiori elini Erthyo’nun kaslarına koydu ve üstündeki dövmeyi ovdu. Şaşırtıcı şekilde dövmeden yayılan hafif ısıyı hissedebiliyordu. Ayrıca yakından baktığında güneşte dalgalanan alevleri görebiliyordu.

 

‘’Bende onu araştırıyorum.’’ Erthyo kızın elini tutarken diğer eline kitabı aldı.

 

Grup, Ermy’nin grubuyla karşılaştığında Erthyo kitabın yarısına gelmişti.

 

Dağın gölgesinde kalan serin ortamda kurulmuş çadırlar L şeklinde, yanlarından akan nehre göre dizilmişti. Bulundukları bölge dağın kenarıyla, nehrin kesiştiği bir yerdi. L şeklinde kurulmaları sayesinde yolun iki tarafını da güvene almışlardı.

 

Eğer kişi geldikleri yönden gelirlerse görüş alanlarına girdikleri için anında tepki vereceklerdi, arkalarını dağa verdikleri için ise bir yön direkt devre dışı kalıyordu. Dağ ve nehrin arasında ince bir yön vardı ve bu yön tam arkalarında kalıyordu. Grup bu yöne çeşitli tuzaklar ve tespit büyüleri kurmaya karar verdi. Böylelikle tek sorunları nehir olacaktı.

 

Ancak nehir görebilecekleri bir yerdeydi ve nehir suyu berraktı. Bu sayede suyun içinden yaklaşanları tespit edebilirlerdi.

 

En aşırı düşünce ise dağın tepesindeki gruptan birinin tam tepelerine inmesiydi. Ancak grup bu duruma bir şey yapamazdı, tek yapabilecekleri zamanı geldiğinde tepki vermekti.

 

Erthyo ve grup, diğer gruba yaklaşırken Ermy ve diğerleri bir tartışmanın ortasındaydılar.

 

‘’He-‘’ Erthyo kızlara seslenmek için ağzını açtı fakat o anda herkesin kulaklarını sunucunun sesi doldurdu.

 

‘’Herkes yerlerine yerleştiğine göre turu başlatabiliriz.’’

 

‘’Bundan sonra tüm grupların yeri rastgele olarak diğerlerine bildirilecek. Bu sayede ortamı biraz canlandırırken, izleyicilere iyi bir gösteri sunabiliriz.’’

 

‘'Rastgele yerlere size yardımcı olacak takviyeler göndereceğiz, bu yüzden gözünüzü dört açın. Ancak bu destekleri açarken dikkatli olun, çünkü içinden her zaman iyi şeyler çıkacak değil.’’

 

‘’Bunu dışında artık havada bir sayı göreceksiniz, bu sayı sizi destekleyen seyircilerin sayısıdır. Bu sayı belli miktara ulaştığında özel şeyler alabileceksiniz.’’

 

‘’Ve bazı zamanlarda mavi sayılar belirecek. Ki bu sayılar size o an bir şey göndermek isteyen kişilerin sayısıdır. Kabul edilebilir seviyeye ulaştığınızda bulunduğunuz alana destekler gelecek.’’

 

‘’Son olarak kırmızı sayılar var. Bu sayılar ise sizin takımınızdan nefret eden kişilerin sayısıdır. Diğerleri gibi bu sayıda belirli miktarı geçtiğinde başınıza belli alametler gelecek.’’

 

‘’Diğer tura geçmek istiyorsanız, bu bir ay boyunca tüm bunlara katlanırken iyi bir şov çıkarmak. Bir dahaki görüşmeye kadar hayatta kalmaya çalışın.’’

 

Sunucunun sesi bir jet gibi geldi ve gitti.

 

Ortamdaki herkes zekiydi, bu yüzden dediklerini hızlıca özümseyip havadaki sayılara bakmaya başladılar.

 

127

2478

6829

 (Sizde farklı gönderdiğimden farklı gözüküyor, o yüzden buraya yazayım. İlki mavi, ikinci siyah, üçüncü kırmızı)

 

‘’Bu gerçekten yüksek bir sayı.’’ Mira giderek yükselen kırmızı sayıya bakara alayla gülümsedi.

 

‘’Katılıyorum.’’ Erthyo’nun dudakları da yukarı doğru kıvrıldı. Bu sayının tamamının kendisi yüzünden olduğunu biliyordu.

 

Ancak yapabileceği bir şey yoktu. Omuzlarını silktikten sonra kitabı okumaya devam etti.

 

Gece yaklaşırken Hiori ve Erthyo av için çıkarken, kızlar ortamı düzenliyor, kalan erkek üçlüsü de ateşi yakmak için odun topluyordu.

 

Erthyo bir ayı avlamaya karar verdi. Ayı pençesi denen garip lezzeti tatmak istedi. Hiori ise tavşan avladı. Bunun sonucu olarak ikili bugün mangal yapmaya karar verdi.

 

Erthyo   Ayıyı soyarken derisini ikiye bölerek bir çırpıda hayvanı çıplak bıraktı. Ardından kanını boşalttıktan sonra önce uzuvlarını, ardından iç organlarını boşalttı. Sonunda sadece yiyeceği pençeleri ve yumuşak kısımları alarak, geri kalan etleri buzluk olarak kullandıkları derin çukurun içine attı.

 

Etin hoş kokusu ve melodik cızırtısı kamp alanında yankılandı. Grup yaptıkları işleri bırakarak Erthyo’nun yanına toplandı.

 

Erthyo olan eti tabaklara koydu ve Qian’a uzattı. Qian, Erthyo et yaparken ormandan toplanmış yenilebilir otlardan yaptığı salatayı tabağa koyduktan sonra diğerlerine ikram etti.

 

Yemek tüm gruba dağıldığında Erthyo pençeden bır ısırık aldı. Ancak düşündüğü gibi bir tadı yoktu. Dört ayaklı bir canlıdan beklendiği gibi kaslarla kaplı pençe sert bir dokuya sahipti. Koparması ve ısırması zordu, bundan dolayı her yuttuğunda büyük parçalar yutmak zorunda kalıyordu.

 

Fakat hayvanın yağıyla beraber pişince oldukça güzel bir tadı vardı.

 

Hayal kırıklığına uğrayan Erthyo artık pençe yemek istemiyordu. Mangala baktığında başka etin kalmadığını gördü.

 

Pes etmedi ve yanında oturan Ermy’e baktı. Ermy bir prensesten bekleneceği şekilde düzenli yiyordu. Zarif ve görgülü değildi fakat göze hoş geliyordu.

 

‘’Ham!’’ Erthyo ağzına götürdüğü çatalın üzerindeki eti tek hamlede yedi. Pençesinin aksine kaslı et parçası yağlarından arındırılıp pişirildiğinde güzel ve aromatik bir tada sahip olmuştu.

 

‘’Hey!!’’ Ermy Erthyo’yu protesto etmek için elini kaldırdı fakat onu engellemedi.

 

Erthyo Ermy’nin etini yemeye devam ederken, soğutma amaçlı yerlerinden büyük bir parça et çıkararak mangala attı. Etin melodik sesi kamp alanında tekrar yankılandı.

 

Erthyo kadınlarından etleri yerken, ona ikram eden kızlardı, gözlerini ikram etme niyeti olmadan tavşan etini yiyen Hioriye çevirdi.

 

Hiori Erthyo’nun ona ve etine göz diktiğini görünce tabağını arkasına sakladı ve ihtiyatla ona döndü.

 

‘’Sadece bir kere.’’ Erthyo Hiori’ye oturmaya devam ederken zıplayarak yaklaştı ve ağzını açarak gözlerini kapattı.

 

Hiori tereddüt etti fakat Erthyo’nun şu anki sevimli halini görünce yüzünde gülümseme oluşurken sonunda pes etti.

 

‘’Bir kere.’’ Hiori etten bir parça alıp Erthyo’nun ağzına götürdü.

 

Erthyo eti ağzına attığında elini geri çekti fakat son anda Erthyo’nun gözünde parlayan parıltıyı fark etmişti. Daha ne olduğunu anlayamadan elini tuttu ve parmaklarını yalamaya başladı.

 

‘’Kya- N-Ne yapıyorsun?’’ Hiori’nin yüzü kırmızıya dönerken elini çekmek için uğraştı. Ancak Erthyo gitmesine izin vermeden iki parmağını diliyle temizledikten sonra diğer parmaklara geçti.

 

‘’D-Dur…’’ Nefesi ağırlaşan Hiori Erthyo’yu sözleriyle durdurmaya çalıştı. Utançtan ve başka duygulardan çılgınca atan kalbi ve titreyen kolları yüzünden oldukça güzel bir manzaraydı.

 

Erthyo son parmağı bitirdiğinde diğer ele geçmeli mi diye düşündü fakat vazgeçti. Hiori’nin suratı her an ağlayabilecek haldeydi ve suratından kan çıkacak kadar kızarmıştı. Bunu devam ettirmek pek iyi olmazdı.

 

‘’Ziyafet için teşekkürler.’’ Erthyo’nun sözleri kızın yüzünün daha da kızarmasına neden oldu. Erthyo uzun süreden sonra Hiori’ye zorbalık yapmaktan dolayı iyi bir ruh haline büründü.

 

Qian kocasının böyle bir yanını gördüğünden dolayı gülümserken Hiori’yi sakinleştirmek için yanına gitmeye karar verdi. Çünkü kızın kendisi utancından dolayı suratını kapatmıştı ve yemeğine dokunmuyordu.

 

Erthyo ve diğerleri yemeğini bitirdiğinde çadırlarına dağıldılar. Kızlar tek bir çadırda toplanarak bir süre konuşacaklarını söylediler. Bu yüzden Erthyo yatağa tek başına gitti.

 

Erthyo kendini yatağa attığında düşüncelere daldı. Kızlarla et yemiş ve Hioriyle flört etmiş olabilirdi fakat tüm zaman boyunca düşüncelere dalmış durumdaydı.

 

Bunun sebebi dövmeleriydi.

 

Erthyo yaptığı hapın Antik Hükümdar için bile ilk olduğunu duymuştu. Bu durumda üstündeki dövmelerinde ilk olması gerekiyordu fakat okuduğu kitapta durum tamamen farklıydı.

 

Herkesin bulabileceği bir kitaptan bekleneceği gibi çok detaylı değildi fakat öğrendiği bilgiler bazı sorulara cevap olmuştu.

 

Kalıtsal Dövmeler olarak bilinen dövmeler kişinin doğumuyla ortaya çıkardı. Her kişinin, türün ya da ailenin farklı olan bu dövmelerin bir benzerini bulmak imkânsızdı. Aynı türden dövmelere sahip olan kişilerde bile bu farklılık gösteriyordu.

 

Kişinin doğumuyla doğan Kalıtsal Dövmeler, onunla beraber gelişiyordu. Bununla beraber onu nasıl geliştireceği ve onu nasıl kullanacağını kişi doğduğu andan itibaren biliyordu. Refleks benzeri bir şeydi.

 

Erthyo’nun dövmeleri şaşırtıcı şekilde bu dövme türüne giriyordu.

 

Kalıtsal Dövmenin ayırt edici tarafı hareketli olmasıydı. Sanki doğal bir varoluşmuş gibi hareketliydi. Bir anka kuşu kanat çırpar, bir ejderha gökte yüzerdi. Erthyo’nun durumunda ise gerçek bir güneş gibi alevleri hareket ederdi.

 

Dövmeye dokunulduğunda sanki gerçek bir şeye dokunuyormuşsun gibi hissederdin. Yine anka kuşu örneği vermek gerekirse, gerçek bir kuşa dokunuyormuşsun gibi tüylerini hissederken, Ankanın yaydığı sıcaklığı hissetmek mümkündü.

 

İçsel ve dışsal diğer etkileri de hesaba kattığında Erthyo dövmelerinin Kalıtsal Dövme kategorisine girdiğini fark etti.

 

Ancak belirgin farklılıklar vardı.

 

İlk olarak Erthyo Kalıtsal Dövmesini nasıl kullanacağını bilmiyordu. Diğer kişiler Kalıtsal Dövmelerini nasıl kullanacağını biliyorlardı çünkü doğduklarında oluşan Kalıtsal Dövme onların etinden, kanından ve manalarından oluşmuştu. Beyin bu dövmeyi vücudun bir parçası olarak gördüğü için nasıl kullanılacağını biliyordu.

 

Ancak Erthyo’nun dövmeleri onunla doğmamış, sonradan bedenine işlenmişti. Bedeni bu duruma adapte olsa da, nasıl kullanılacağı beyne işlenmediği için Erthyo’nun bunu tek başına öğrenmesi gerekiyordu. Fakat bu da çok zordu.

 

Dövmeler herkese özeldi, bundan doğan sonuç ise kimsenin dövmeyi nasıl geliştireceğini yaymamasıydı. Kişiye özel olduğu için başkasından aldığı bilgi işe yaramaz olacaktı. Bu durumda Erthyo boşlukta kalmıştı.

 

Bunun dışında Erthyo’nun dövmesi tek değil, ikiz dövmeydi. Daha doğrusu iki yarım dövmeydi ve bu dövmeler birbirini tamamlıyordu. İki yarım dövme olduğu için gelişme yolları da tamamen farklıydı.

 

Bunlar farklılık ve negatif yönleriydi fakat aynı zamanda iyi yönü de vardı.

 

Bir farklılığı Erthyo’nun dövmesinin diğerlerinin aksine tam potansiyelinde başlamasıydı. Normal dövmeler sıfırdan başlar ve giderek gelişirken, Erthyo’nun ki sınırda başlamış ve giderek gelişiyordu. Bu durumda eğer Erthyo dövmesinin nasıl gelişebileceğini bulabilir ve bir süre geliştirebilirse büyük bir güç kazanacaktı.

 

Fakat bunu bilmesine rağmen en başa geri dönüyordu. Bu dövmeleri nasıl geliştirecekti? Eğer Erthyo dövmesini geliştiremezse onu aktif etse bile güç ortaya çıkaramazdı.

 

Neyse ki aktif etme yöntemi basitti. Belirli miktarda mana ve element aktardığı anda dövmeler aktifleşecekti. Erthyo’nun daha önce tüm manasını aktarmaması nedeniyle dövmede bir değişiklik görememişti, aktarsa bile göksel elemente yakınlığı olmadığı için dövmeler çalışmayacaktı.

 

‘’Bu da başka bir sorun.’’ İki dövme bir bütünün iki yarısı gibi birbirine bağlıydı. Bu da demek oluyor ki, dövmelerin onun gücü olması için aynı anda aktif edilmeleri gerekiyordu. Yani Erthyo göksel elemente yatkın olamadığı sürece asla dövmeleri açamayacaktı.

 

Çadırın girişi açıldığında Erthyo düşüncelerinden sıyrılıp girişe döndü. Orada İreny ve Jenny’i gördü. İkiliden İreny cezbedici tek parça siyah gece elbisesi giyerken, Jenny kırmızı bir pijama giyiyordu.

 

İki kız tek söz söylemeden Erthyo’nun iki tarafına geçtiler.

 

‘’Diğerleri nerede?’’ Uzun ayrılıklarından sonra Erthyo diğer kızlarında onlarla yatacağını düşünüyordu. Burada sadece ikilinin olması garipti.

 

‘’Sıkışık yatmaktan rahatsız olacağını düşündük. Bu yüzden taş-kağıt-makas oynayarak ikimizin buraya gelmesine karar verdik.’’ İreny kafasını Erthyo’nun göğsüne gömerken konuştu.

 

‘’Benim için bir sorun yok. Tüm kızlarla aynı yatakta yatabilirim.’’ Erthyo böyle bir sıkıntıyı kafasına takmazdı. Ayrıca her zaman tüm kızlarla uyumanın, şimdilik gerçekten uyku, nasıl bir şey olacağını düşünmüştü.

 

 

‘’Öyle mi? Yağğvvnnn (Esneme), O zaman yarın bunu diğer kızlara… yarın…’’ Belki uzun süreli acıdan kurtulmanın verdiği rahatlıktan, belki de acılardan dolayı uykusuz geçen günlerin sonunda rahat uyku çekeceğinden dolayı Jenny sözlerinin yarısında uykuya daldı.

 

‘’Yarın bu sözlerini diğer kızlara ileteceğiz. İyi geceler.’’ İreny onun sözlerini tamamladı. Erthyo’nun dudaklarından öptükten sonra gözlerini kapattı.

 

‘’İyi geceler.’’ Erthyo’da gözlerini kapatmadan önce gülümsedi. Uzun süre sonunda kızlarıyla buluşabildiği için sevinçliydi.

 

Gözlerini kapatmadan önce çadırın girişindeki açıklığı gördü. İçeri giren ikili girişi tam kapatamamıştı, bu da küçük bir açıklık oluşturarak dışarıdaki sayacı görmesine neden oldu.

 

598

6000

12.000

 

 

Kırmızı sayı altılı rakamlara ulaşmıştı ve giderek yükseliyordu. Normalde tekli rakamlarda yükselen sayı, bazen üçlü rakamlarda bazen ise dörtlü rakamlarda yükseliyordu.

 

‘’Heh.’’’ Erthyo gözlerini kapatmadan önce boşluğa doğru kışkırıtıcı gülümsedi. Bu kırmızın sayısın bu kadar yükselmesinin nedeninin erkekler olduğunu biliyordu.

 

600

6144

20.782

 

Erthyo dışarıdaki erkeklerin gülüşünü gördüğünü bildiği için gülümseyerek uykuya daldı. Her zaman tetikte uyumaya çalıştığı için uykuya dalması biraz sürerdi fakat kalbindeki tatmin ve kibir duygusu yüzünden iyi bir uyku çekebilmişti.

 

Tatmin duygusu diğer erkeklerden üstün olduğunu bilmesinden kaynaklanıyordu. O güzelliklerle yatıyor, onlarla flört edip, güzel zaman geçiriyordu fakat diğer erkekler bunu uzaktan izleyip, kıskanmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu.

 

Kibir ise çeşitli şekillerde yıkıcı kadınlara sahip olmasından dolayı oluşmuştu. İki kolunda iki güzellik olması üstünlük hissini körüklerken, onu bekleyen başka kadınlarının olması kibrini büyütüyordu.

 

 Anlatması biraz garipti fakat Erthyo o gün her zamankinden daha iyi uyudu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44308 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr