245. Bölüm: İçeri Girenleri Tekmelemek

avatar
887 6

İnatçı Yükselen - 245. Bölüm: İçeri Girenleri Tekmelemek


Erthyo son 12 saatten fazla zamanını iyileşmek için harcadı ve sonunda turnuvanın başlangıcından bir saat önce tamamen iyileşti.

 

Erthyo gözlerini açtığında görüşünün daha iyi olduğunu fark etti. Bunun bedenindeki tüm meridyenlerin yok edildikten sonra tekrar Yok Edilemez Beden tekniğiyle inşa edilmesinden olduğunu düşünüyordu. Beş duyusu hafif sıçramalar yaşarken, beden üzerindeki kontrolü biraz daha gelişmişti.

 

Erthyo’nun üstü kanla kaplıydı. Altın cübbesi garip bir renge bürünmüştü. Erthyo hızlıca üstünü değiştirtirdi ve kızların yanına gitti.

 

Grup yola koyulduğunda Erthyo bir şey fark etti. Jenny’de onlarla geliyordu.

 

‘’Jenny? Nereye gittiğini zannediyorsun?’’ Erthyo bunu sordu çünkü şu anki haliyle Jenny’nin yarışmaya katılmasına katiyen izin vermezdi.

 

Yaraları iyileştirmek için belirli zamanlar vardır. Bir kol kesildiğinde belirli bir süre boyunca onu yerine dikebilir, tamamen iyileştirebilirsin. Bunun sebebi kolun kesildiği yerlerdeki hücrelerin anında ölmemesidir ve daha birçok şey.

 

Bu zaman iyileşmek için en iyi zamanlardır. Erthyo’da çoğu zaman böyle yapmıştır. Her savaş bittiğinde anında iyileşmeye gider. Çünkü bir kere en iyi zamanı kaçırdığında ağır yaraları iyileştirmek çok zor olacaktır. Yaraların olduğu bölgedeki kaslar, hücreler o yaraya bir süre sonra alışacak ve ona göre şekil alacaktır.

 

Bunu anlatmanın en iyi yolu kırık bir kemiği ele almak. Kemik kırıldığı anda iyileştirirsen iyileşmesi hızlıdır, çünkü zaten kasların ve bedenin aldığı bir şekil vardır. Ancak o anı kaçırırsan ve kemik kırık kalmaya devam ederse, bedendeki kaslar kırık kemiğin aralarında şekil almaya başlayacak. Bu olduğunda ise o yarayı iyileştirmek daha zor ve acılı olacaktır.

 

Jenny’nin durumunda böyle bir şeydi. İyileşmek için en iyi zamanını kaçırmıştı. İyileşmesi birkaç ay almakla beraber, yaralarına özenli bir tedavi gerekiyordu. Erthyo mührü yerleştirirken iç organlarına ve bedeninin içine bir süre bakmıştı ve tamamen bir karmaşa içindeydi.

 

‘’Turnuvaya gidiyorum elbette.’’ Jenny yüzünde ‘’bu doğal’’ bakışı varken Erthyo’ya masum bir bakış attı.

 

’Yapmıyorsun.’’ Kesin tonuyla konuştu. Jenny’nin bu yaralarla turnuvada yer almasına izin veremezdi.

 

‘’Ama…’’ Jenny karşı çıkmak istedi fakat durdu. Bedeninin durumunu iyi biliyordu ve Erthyo’ya iyi bir bahane sunmazsa, bu yaralara sahip olduğu sürece asla geri adım atmayacağını da iyi biliyordu.

 

Kızlara doğru bir bakış attı. Kızlar ikiliyi yalnız bırakırken, üç erkeği takip etmesi için işaret verdi.

 

‘’Bak Erthyo. Bu yaralarla savaşamayacağımı, en azından senin izin vermeyeceğini biliyorum. Buraya ilk geldiğimde son bir gösteri sunmak istedim. En azından ölmeden önce seni onurlandırmak istedim. Fakat şimdi yaşayabileceğim.’’ Jenny Erthyo’nun yanına geçti ve ilerlerken konuştu.

 

‘’Ve şu an içimde büyük bir heyecan var. Bir sürü arkadaşım ve sen varsın, kendimi ölüme hazırlamışken sizinle tekrar yaşayabileceğim haberini aldım ve kalbimde büyük bir heyecan var. Bunu bir şekilde dışarı vurmak istiyorum. Bu yüzden lütfen turnuvada savaşmama izin ver.’’ Son kısmı söylediğinde Erthyo ile göz göze geldi.

 

Erthyo kızı reddetmek istedi fakat sözlerini ve bakışını görünce sustu. Çaresizce iç çekerken elini kaldırdı.

 

Elinde kırmızı ve saydam enerjiler toplanmaya başladı. İki enerji iç içe geçerek yavaşça şekil aldı. Kırmızı bir kristal ve beyaz zincirden oluşmuş kolye haline gelirken ikili yürümeye devam etti.

 

‘’Eğer bunu takarsan savaşmanı kabul edebilirim. Ancak hayır dersen bu turnuvada yer almana asla izin vermem.’’ Erthyo kesin bir tonda söylerken kolyeyi Jenny’e uzattı.

 

Jenny bunun onu korumak için bir hazine olduğunu biliyordu. Erthyo’nun sözlerinden bunu verirken gururunu da hesaba kattığını gördü fakat buna bir şey demezdi. Çünkü yaralarıyla böyle bir şeye ihtiyacı vardı.

 

Ayrıca Erthyo’nun onun güvenliğine öncelik vermesi onu mutlu etmişti.

 

‘’Tamam.’’ Kolyeyi alıp mutlu bir şekilde taktı.

 

İkili hızını arttırırken, gruba yetiştiğinde Erthyo bir adım geri attı ve İreny’nin elini tuttu. Hazır başlamışken tüm sorunlarını bir çırpıda halletmek istiyordu.

 

Kızlardan ilerlemesini istedi ve bu sefer İreny ile yalnız kaldı.

 

Erthyo sorununun ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. Ancak tamamen bilmiyordu, sonuçta o kadınlarının her şeyini bilebilecek biri değildi. Eğer ona söylemedilerse özel sorunlarını tahmin etmekten başka bir şey yapamazdı.

 

İkili sessizce yürürken İreny sonunda konuşmaya karar verdi.

 

‘’Babamı ziyaret etmeye karar verdim.’’

 

‘’Oh?’’ Erthyo kızın söyleyeceği şeyin bu olduğunu düşünmediği için şaşırdı fakat sözünü kesmeden konuşmasına izin verdi.

 

’İlişkimiz biraz… hızlıydı. O gün olanları düşündükten sonra babama biraz haksızlık yaptığıma karar verdim. Ayrıca diğer kızların aksine seninle olan ilişkim iki taraflı başlamadı. Beni istediğin için kaçırdın ve bende bunu takip ettim. Fakat son zamanlarda içime bir kurt düştü.’’ Elini tutuşu sıkılaşırken konuşmaya devam etti.

 

‘’Düşündüm ki. Gerçekten seni seviyor muyum? Ancak son zamanlarda ne kadar düşünürsem düşüneyim bu bir sonuca varamadım. Sonunda karar verdim. Bu turnuva bitince babamı ziyarete gideceğim ve ondan bu kadar ani ayrıldığım için özür dileyeceğim. Bu sırada da sana olan duygularımı kesinleştirmek istiyorum.’’

 

Erthyo önüne bakarken sözlerini düşündü. Yüzünde gülümseme oluştu.

 

‘’Sonuç değişmeyecek. Âşık olduğun ya da evlendiğin herkesi öldüreceğim. Sonuçta çok boş zamanım var.’’

 

İreny Erthyo’ya baktı. Bu sözler şehirden ayrılmadan önce söylediği sözlerin aynısıydı. Onunda yüzünde bir gülümseme oluşurken kaotik duyguları yatıştı. Erthyo’nun elini sıkarken konuştu.

 

‘’Doğru. Sen böyle yapardın.’’

 

İkili etrafa bakarken sessizce yürümeye devam etti.

 

**

 

Grup ortama vardığında alanda biraz değişiklik yapıldığını gördü. Alanın ortasına çeşitli portallar yerleştirilmişti. Turnuvada kalan kişiler bu portalların etrafında toplanmışken, sunucunun konuşmasını bekliyorlardı.

 

Erthyo alana girdiğinde tüm gözler ona döndü. Kıskançlık, açgözlülük ve öldürme niyeti gibi olumsuz duyguları her yerde hissedebiliyordu. Kıskançlık ve açgözlülük kadınlarından dolayıyken, öldürme niyeti herkeste vardı. Sebepleri farklı olsa da, Erthyo bu turda kural ihlali yapılacağını anladı.

 

Ona öldürme niyeti yönlendirmeyen kişiler vardı. Ancak bu kişiler tanıdığı kişilerdi. Sapkın Tarafın Küçükler Birliği, Dünya Krallığı ve Din Krallığı ancak Din Krallığında belli kişiler ona herhangi bir öldürme niyeti taşımıyordu. Bunun dışındaki kişilerin tamamı öldürme niyetine sahipti ve fırsat buldukları anda ona saldıracaklardı.

Erthyo bunu önemsemedi. Kadınlarının önünde dururken ortama keskin bakış attı. Ona bakan kişiler gözlerinin mızraklarla delindiğini hissettiği için başka yöne bakmak zorunda kaldı. Grubun üstüne çöken baskı ve öldürme niyeti hiç olmamış gibi silindi.

 

Amy/Mia ve Küçük Beyaz Erthyo’nun tavrına kafalarını salladı. Erkeklerinden beklendiği gibi boyun eğmez ve hükmedici havası hoşlarına gitmişti. Erthyo’ya hızlı bir öpücük vererek alanın kenarında beklemeye koyuldular.

 

Ancak yaptıkları hareket kalabalığın öfkesini tekrar alevledi. Artık sadece turnuva katılımcıları değil, erkek izleyicilerde Erthyo’yu çiğ çiğ yiyecekmiş gibi kıskançlıkla bakıyordu.

 

Erthyo bunu daha az umursayamazdı. Turnuvanın başlamasını beklerken ifadesiz bir suratla beklemeye koyuldu.

 

‘’Evet, Beklediğiniz için teşekkürler.’’ Sunucunun gür, enerjik sesi tüm kulaklarda yayılırken gökyüzünde hiç yoktan belirdi.

 

Ayakları yere değene kadar yavaşça yere süzüldü.

 

‘’Hiçbirinizi sıkmadan direkt anlatmaya başlayacağım.’’ Boştaki eliyle portalları gösterirken yarışmacıların arasında süzüldü. Her yarışmacının yanından geçtiğinde omzuna bir kere dokundu.

 

‘’Görebildiğiniz gibi burada tam 9 portal var. Bu portallar sizi başka bir alana gönderecek. Bu alan Uzay Büyüsünde uzman olan kişiler tarafından oluşturuldu. Alanın tam büyüklüğü Pylos Kıtası kadar büyük. Takım Savaşları burada yapılacaktır.’’ Son kişinin omzuna dokunduktan sonra herkese bakabileceği bir seviyeye kadar çıktı.

 

‘’Takım savaşlarında 1-10 kişilik takımlar oluşturabilirsiniz. Takımlarınızdaki kişiler tanıdıklarınız olabilir ya da hiç tanımadığınız kişiler olabilir, fark etmez. Ancak bir takımda bulunmak zorundasınız. Bu etabın ismi boşuna Takım Savaşları değil.’’

 

‘’Takım savaşlarında sonuç Vip alanındaki kişiler tarafından tarafsız belirlenecek. Elenmediğiniz sürece, takımınızı düzgün koordine edip iyi bir iş çıkarırsanız diğer etaba geçebilirsiniz. ‘’ Elinde saat belirdi ve herkesin görebileceği şekilde yukarı kaldırdı.

 

‘’İçerideki zaman dışarıdan tamamen farklı. İçeride tam 30 gün geçireceksiniz fakat burada sadece bir gün geçmiş olacak. Buna hazırlıklı olun. Ayrıca içerideki mana yoğunluğu tüm katılımcılara 10 gün yetebilecek kadar var. Bu da mananızı idareli kullanmanız gerektiği anlamına geliyor.’

 

Tüm yarışmacılar bunu duyunca zihinsel olarak kendilerini hazırlarken gruplarına dönerek taktik yapmaya başladı.

 

Ancak Erthyo bunu içeride yapabileceğini düşünüyordu. Şu anda çok fazla kişi vardı ve taktikleri ne kadar gizlerlerse gizlesinler duyulabilecek mesafedeydi. Bu yüzden hiçbir şey demeden sunucuyu dinlemeye devam etti.

 

‘’Omuzunuza dokunduğumu fark etmişsinizdir. Bu hepinizin belli yerlerde başlatmak için bir çizgiye ışınlamak için yaptığım bir şey. Gördüğünüz gibi 9 portal var ve toplam 1000 kişiden fazla katılımcı var. Bu da çizgiden başladığınız an turun başlayacağı anlamına geliyor. İçeri girdiğiniz an tuzak kurabilir, önce girenler iyi yerlere üs kurabilir vb. vb. durumlar gibi öncelik sağlayabilirsiniz. ’’

 

 

Erthyo sözleri duyduğunda gözleri parladı. Dönüp üç adama baktığında onlarında aynı şeyi düşündüğünü fark etti.

 

‘’Kızlar, tur başladığında önden gidin. Tam arkanızda olacağız.’’ Erthyo diğer grupların onları dinlemesini umursamadan konuştu.

 

Sunucu Erthyo’nu sözlerini yanlış anlamış olacak ki Erthyo’ya dönerek sözlerini devam ettirdi.

 

‘’Tur başladıktan sonra, on dakika içinde portala girmeyen her grup elenecektir. Bunu aklınızda tutun.’’


Kioz çaresizce kafasını salladı. Gözlerinde küçümsemeyi gizlemeden konuştu.

 

‘’Göksel Irk bunun gibi aptallardan oluşuyorsa şimdiden diğer tarafı seçmemizi öneririm Lordum.’’

 

‘’Katılıyorum.’’ Erthyo’da sunucuya küçümsemeyle bakarken belirtti.

 

Sunucu sözlerini duyunca kaşlarını çattı. Bir şeyi kaçırdığını düşünerek Vip alanına baktı ve tüm Vip alanının ona küçümseyerek baktığını fark etti.

 

‘’Öhöm… Dediğim gibi omzunuza dokunduğum yerde bir işaret var. Bu ölümcül bir hasar aldığınız ya da ‘’Pes ediyorum’’ dediğiniz anda devreye girecek bir ışınlanma işareti.’’

 

‘’Hepiniz hazırsanız, sizi çizgilerinize ışınlıyorum.’’ Daha fazla küçümsenmemek için parmağını şaklattı.

 

Tüm yarışmacılar belirli bir çizgide, daire içinde dokuz portalı saracak şekilde ışınlandı. Hepsi portallara doğru bakarken sunucunun işaretini beklediler.

 

‘’3’’

 

‘’2’’

 

‘’1’’

 

‘’Başla!’’

 

Kızlar ileri doğru hücum ederken, Erthyo ve üç erkek onlardan bir adım geride harekete geçti.

 

‘’Sadece ileriye gidin. Başta savaşmaya gerek yok.’’ Erthyo bağırdı ve kendini hazırladı.

 

‘’Tamam.’’ Kızlar hızlarını kullanırken onayladı.

 

Grubun hızı diğerlerinden açık ara daha iyiydi. Ancak bu normaldi, takımdaki herkes en iyilerden oluşmasa bile en çetin şekilde eğitilmişlerdi. Hiori sistem tarafından belirlenmiş ölümcül yerlerde suikast düzenlerken, Mira, Jenny ve Lucifer Kılıç Krallığının ölüm arazilerinde eğitim almışlardı. Ermy ve İreny rüzgâr elementinde kendilerini güçlendirmek için Göksel Tilkinin nefesinin altında hayatta kalmaya çalışmışlardı. Tüm bunlar hızlarını çarpıcı bir şekilde arttırmıştı, sonuçta bu eğitimlerde ayakta durmak için bile hız gerekiyordu.

 

Kioz, Lii ve Gözcü yıllarını Ay Zindanında hayatta kalmaya harcamıştı. Ölmeden yeniden belireceklerdi fakat ölmenin acısı ve psikolojik etkisi orada olacağı için kimse sürekli ölmek istemezdi, bu yüzden bu üçlü yüksek hızlara sahipti.

 

Erthyo ise… biliyorsunuz zaten.

 

Bu grubun hız konusunda etraftan toplanmış başıboş kişilere kaybetmesi mümkün değildi.

 

Grup birkaç saniye içinde portala girdi. Erthyo portala girmeden önce arkasından gelenlere baktı. 7 Kişilik bir grup tam arkalarından onları takip ediyordu. Birkaçı silahlarını çıkarmıştı, içeri girdikleri anda savaşacakları kesindi. Dördü önde, üçü arkada olacak şekilde bir oluşumdalardı. İlk girenler Erthyo ve üçlüyü tutarken, sonradan girenler farklı açılardan saldıracaktı.

 

Erthyo’nun dudakları yukarı kıvrıldı. Ancak tam o sırada portala girdiği için kimse onun güldüğünü göremedi.

 

‘’DÖN!!’’ İçeri girdiği anda bağırdı. Kioz, Lii ve Gözcü aynı anda döndü ve bir bacaklarını kaldırdı.

 

‘’Kaç-Ne!’’ İçeri giren ilk dörtlünün önde gideni konuşmak için ağzını açtı fakat onu karşılayanın bir ayak olduğunu görünce cümlesinin devamını getiremedi.

 

Bam! Bam! Bam! Bam!

 

İçeri giren ilk dörtlü suratlarına tekme yiyerek portaldan dışarı atıldı. Arkalarından gelen üçlü ise daha ne olduğunu anlayamadan karınlarına tekme yiyerek portaldan atılarak arkadaşlarına katıldı.

 

‘’Neler oluyor?’’ Sunucu olayları anlayamadan başka portallardanda insanlar atılmaya başladı. Her portala yeni giren kişi, daha ne olduğunu anlayamadan atılıyordu.

 

’O-Ohhh!! Anladım.’’ Sunucu kafasına vurdu. Elini sallamasıyla havada içeriyi gösteren bir ekran belirdi.

 

‘’Gördüğünüz gibi sayın seyirciler. İçeri giren ilk gruplar, pusu kurmak ya da etrafa dağılmak yerine portala sonradan giren kişileri dışarı atmayı seçtiler.’’ Seyirciler kafalarını kaldırarak havadaki ekrana baktılar.

 

Dokuza bölünmüş ekran içeri girenlere tekme atan kişileri gösteriyordu. Her tekme bir kişiyi dışarı atıyordu.

 

Bazı gruplar, Erthyo’nun grubu da dâhil, girişe çok kişi yerleştirmediği için dört veya belirli sayıda kişiden fazla kişi içeri girdiğinde fazlalık alana dağılmaya başlıyordu. Ancak bu zamanda devreye diğer üyeler girerek ölümcül saldırılar yapıyor ve tur daha başlamadan kişileri eliyorlardı.

 

Bu bir süre devam etmenin sonunda bazı portalların önü tamamen boşaldı. Bu portallara kim girerse girsin dışarı atılıyordu fakat bunun dışında kalanlar, yerlerini koruyamadan çöken gruplar, iyi organize etmedikleri için bir süre sonra alanı terk etmek zorunda kalan takımlar vb. sebeplerden portalı terk etmiş ve alana dağılmış kişilerden dolayı boştu.

 

Sorabilirsiniz sonradan gelen kişiler, bu kişilerin yerini alamaz mı? Yapamazlar, daha takımlarını gruplayamadan başka bir takım içeri girip onlarla savaşıyordu. Bu durumda ilk giren ve yerlerini koruyan takımlar açık ara büyük bir avantaj elde ediyordu.

 

 

Erthyo daha fazla kişinin gelmediğini görünce nefes verdi. Gelen kişiler için endişelenmemişti, isterse onları öldürebileceği kadar güçsüzlerdi. Ancak bu yaptığının turnuva kurallarına karşı olma ihtimali vardı. Neyse ki böyle bir şey olmamıştı.

 

Eğer kurallar ona karşı değilse bu turnuva onun için çantada keklikti. Birkaç kişi dışında, daha doğrusu o kişilerin gizli kartları, onu rahatsız etmesinin dışında pek bir tehdit algılamıyordu.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44239 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr