243. Bölüm: Ardışık Büyü

avatar
834 7

İnatçı Yükselen - 243. Bölüm: Ardışık Büyü


(Dün bazı nedenlerden bölüm atamadım. Bu yüzden bende uyandığım ilk anda bölüm atmaya karar verdim. Şimdiden kusura bakmayın.)

''Büyü hayal gücüyle doğru orantılıdır ve ikisi birbirini tamamlar.''

 

''Unutma! Büyü hala aktif olduğu sürece asla senin kontrolünden çıkmaz. Bir ateş topu sen istediğin sürece, tamamen dağılmadan ve yok olmadan her şey olabilir.''

 

Sözleriyle beraber karanlık ortam titredi. Erthyo'nun görüşünde parlak bir siluet belirdi. Siluetin görünüşü ve yüzü gizliydi fakat orada olduğunu belirtecek şekilde parlak bedeniyle duruyordu.

 

Beden elini kaldırmasıyla küçük bir ateş topu elinde belirdi. Ateş topu onun isteği ile fırladı ve bir engele çarpmasıyla havaya uçtu. Herkes burada gösterinin sona ereceğini düşünürdü fakat ateş topu durmadı.

 

Patlayan köz ve küçülen alevler adamın isteği ile şekillendi ve küçük kılıçlara dönüştü. Tekrar engele atlamadan önce birkaç saniye geçmişti. Engelli kevgire çevirdikten sonra havada dağılmaya başladı.

 

Ancak burada durmadı. Kıvılcımlar havada dağılmadan önce küçük kuşlara dönüşerek havada vals yapar gibi dans etti ve engele çarparak onu alevler içinde bıraktı.

 

''Bu...'' Gördüğü şey Erthyo'yu şaşkın bırakmıştı. Ateş topu kadar basit ve sıradan bir büyünün bu kadar güçlü ve korkutucu olacağını düşünmemişti. Ateş topu rakibine herhangi bir nefes alma imkanı sunmamış, her bulduğu fırsatta ve boşlukta tekrar tekrar saldırmıştı.

 

Bu ürpertici, aynı zamanda çok zarifti.

 

''Hayal gücü sonsuz, büyü ise engindir. Düşün ve büyün mutlak olacaktır. Kendini kalıplara sığdırma. Kendi kalıplarını oluşturdu. Nefes almak mı? Savaşta buna yer yok, rakibine tek bir fırsat bile sunmamalısın...''

 

Adam tekrar elini salladı. Ellerinden tekrar alevler kapladı. Elini sallamasıyla beraber alevler bir ateş topuna dönüşerek tekrar engele uçtu.

 

Ancak şaşırtıcı şekilde ateş topu patladıktan sonra hasar ya da yanık oluşturmadı. Bunun yerine engelin etrafında gürce yanmaya devam etti.

 

Erthyo işe o anda fark etti. Engel ya da yeni engel bir hayvandı. Küçük kurt ateş topu ona ilk çarptığında acı dolu bir uluma çıkarmış ancak sonrasında annesinin kucağındaymış gibi rahat bir inleme sızdırmıştı.

 

Yarası, kömürleşmiş tüyleri ve ateş topundan oluşmuş göçük iyileşirken, kapalı gözleri yavaşça açıldı. Adam bir dizinin üzerine çöktü, nazikçe kurdu severken konuşmaya devam etti.

 

''Aynı zamanda büyünün mantıksızca önüne geleni öldüren bir şey olduğunu unutmalısın. Büyü sen ona anlam kattıkça sanat eserine dönüşür. Büyü asla mantıksız ölüm silahı değildir, sen istediğin sürece bir silah, sen istediğin sürece merhem ve sen istediğin sürece bir sanat eseri olur. ''

 

''Bu sayfanın konusu buydu.'' Sözleri kum saatinden düşen kum taneleri gibi soldu. Ortam sessizliğe düşerken düşüncelere dalmış bir Erthyo kaldı.

 

Bazen düşünceliyken bazen çirkin bir yüze sahipti. Bazen aydınlanmış gibiyken bazen doğalı buymuş gibi kafasını sallıyordu.

 

İç dünyasında çelişkili duygularıyla boğuşuyorken dış dünyada 2. testin anlama aşaması bitmiş, herkes anladığı içgörüleri sunuyorlardı.

 

İzleyiciler bir süredir mutsuz ruh hali içinde, sıkkınlıkla alana bakıyordu. Doğal bir şeydi, sonuçta izledikleri tek şey binlerce insanın tekniklerine kapılıp sessizce oturmalarıydı. Şaşalı hareketler, patlamalar ve parıltılar, seyircinin dikkatini çekebilecek şeyler yoktu.

 

Ancak artık öyle değildi. Şaşırtıcı görüntüler kendini göstermeye başlamıştı.

 

''Yeşil Diyar Okulundan Yulan. Sarı Asma Büyüsünü çalıştı. Aramızda bu tekniği çalışan bir usta varsa lütfen değerlendirmek için lütfen sahneye gelsin.'' Kişiyi değerlendirmek için kitabın içeriğini bilen birine ihtiyaç vardı. Çalışmış olması gerekmiyordu, birkaç bakış atması yeterdi.

 

Sunucunun sözleriyle Vip alandan birisi sahneye atladı. Siyah asmadan yapılmış saçları olan bir erkekti, gözlerinde iki dünya ağacı motifi vardı.

 

''Büyüyü sergile, hiç bilmediğini varsayarak seni eleştireceğim.'' Onlar deneyimli kişilerdi. Eğer biri tekniğe aşina ise anında anlayabilir ve ona göre geçip geçmeyeceğine karar verebilirlerdi.

 

''E-Evet.'' Yarışmacı gerginliğinden kurtulmak için derin nefes verdi. Sarı Asma Tekniğini başlatmadan önce zihnini sakinleştirdi.

 

Sarı asmanın ne olduğunu biliyordu fakat teknikte anlatılan sarı asmanın tanımı aklındakiyle tamamen farklıydı. Bu yüzden teknikten esinlenerek düşündüğü şeyi sergilemeye çalıştı.

 

Ortam sararmaya başladı, hava yaşamla şenlenirken yerdeki mermerler titredi. Titreyen mermerlerden sarı bitkiler fışkırmaya başladı. Çoğu asma olan bu bitkiler çeşitliydi ancak hepsi Sarı Asma kökenliydi.

 

''Tamam, tamam. Dur.'' Uzman daha fazla bu fiyaskoyu izleyemeyeceğini hissetti. Arkasını döndüğünde tek bir kelime söyledi.

 

''Kaldın.''

 

Bu ve bunun gibi çeşitli görüntüler oluşmaya devam etti. Zaten geçecek kişiler diğer tura geçerken daha az ihtimal olanlar kaldı. Bazı beklenmedik kişiler vardı, bu kişiler önceki tur görünmemiş fakat bu tur şaşırtıcı sonuçlar alan kişilerdi.

 

Sıra Erthyo'ya gelmeden önce Qian'ın sırasıydı.

 

Qian iyi bir ruh halindeydi. ''Kaos Formülü'' adında bir formül bulmuştu. Bu formül manasını değiştirip Kaos enerjisine çevirebiliyordu. Tekniğin sadece ilk aşaması olsa da bunu bulabilmiş olması onun için çok iyiydi.

 

Diğer insanlar Kaos Formulünü geliştirseydi manaları, kaos enerjisi ile çatışacağı için içten yok olurlardı. Ancak Qian Kahverengi Kaos Ejderhası soyundan olduğu için bu geçerli değildi. Kaos onun için doğaldı, eğer manasının birazını bile Kaos Enerjisine çevirebilseydi gücü çarpıcı bir şekilde artacaktı.

 

Ayrıca Kaos Formulünden bir şeyler anlamakta ona çok yarayacaktı. Bilge Seviyesine geçtiğinde iyi bir temeli olacaktı.

 

''Qian Hanım Kaos Formulünde çalışmış. Bu ilginç bir seçim. Acaba Vip Salonunda Kaos Formulünü bilen herhangi biri var mı?'' Sunucu hararetli sunumunu yaparken Vip alanına döndü.

 

Vip alanı bir süre sessiz kaldı fakat sonunda birisi dışarı çıktı. Bu simsiyah zırhlar içinde biriydi, siyah zırhtan yayılan kötü ruhların habis hissi ortamın derecesini donma derecesine getirmişti. Ancak zırhın içindeki adam bundan daha kötü bir hava yayıyordu, gözlerinin için katliam ruhları ona bakmayı zorlaştırıyor, göz göze gelmeyi imkânsız hale getiriyordu.

 

Yaydığı hava aşılmaz bir dağdan daha engin ve büyüktü.

 

''O-Oh, Sayın Yardımcı Lider, bizi onurlu ışığıyla...'' Sunucu adamı yüceltmeye devam etmeye niyetliydi ancak tek bakışıyla yüzü soldu. Gözlerini mana ile korumasaydı boş bir kabuğa dönüşecekti.

 

''Tek saldırı.'' Qian'a döndüğünde sabit sesle konuşurken soğuk bakışları kaldı.

 

Qian kafasını salladı. Bir eli Ejderha Pençesine dönüştü. Tırnakları demiri kesebilecek keskinliğe ulaşırken, kahverengi pullar en sağlam zırhtan daha dayanıklıydı.

 

Kaos enerjisini açığa çıkardığında kolu değişmeye başladı. Renksiz, şekilsiz bir enerji tüm kolunu sardı. Enerji renksiz ve şekilsizdi fakat sonsuz bir kaos içeriyordu. Kendi içinde veya dışında fark etmeksizin kaos her şeyi yok ediyordu. Uzay çökerken, gerçeklik kâğıt parçası gibi erimeye başladı.

 

Bom!

 

Zırhtan çıkan gıcırtı sesi dışında, küçük bir patlama sesi çıktı. Zırhlı adam hiçbir hareket belirtisi göstermedi. Aşılmaz bir dağ gibi orada dururken, ifadesiz yüzüyle Qian'a bakmaya devam etti. Kaos Enerjisi hiç var olmamış gibi yok olurken, arkasını dönüp gitmeden tek bir kelime söyledi.

 

''Geçtin.''

 

Qian'ın alnı terle kaplıydı. Bu küçük enerjiyi açığa çıkarmak tüm gücünü almıştı. İçindeki mana rezervleri tükenmeden önce enerjiyi sadece birkaç saniye tutabilmişti. Derin nefes verirken titreyen bedenini desteklemek için ellerini dizine koydu. Bu görüntüyle orada yığılıp kalmaması bile büyük bir başarıydı.

 

Hiori alana sıçradı ve Qian'ı destekleyerek oradan çıkardı.

 

''Kahraman Katili Erthyo, sıra sizde.'' Görevlilerden biri gelerek nazik bir sesle konuştu. Sesinde rahatsız etmeyen fakat beyne işleyen büyü vardı. Bu büyü kişiyi aydınlanma ya da içgörü aşamalarında bir şeyler bildirmek için kullanılıyordu. Kişi rahatsız olmadan ve bölünmeden bilgileri alabiliyordu.

 

Erthyo yavaşça gözünü açarken derin nefes verdi. Gözü yıldızlı gece parıltısına sahipken, bilgelikle parıldıyordu.

 

‘‘Çalıştığınız tekniğin kitabını alabilir miyim?’’ Görevli saygılı bir tonda rica etti.

 

Erthyo ona kitabı verdi. Ardından alanın ortasına geçti.

 

Sunucu kitabı alıp kapağına baktı. Yüz ifadesi garipleşirken arkasını döndü.

 

''Tek sayfalık ''Büyü'' isimli kitaba çalışan biri lütfen buraya gelip Kahraman Katilini test edebilir mi?''

 

Erthyo sunucunun sözlerini duyunca şaşırdı. Elindeki kitaba baktığında gerçekten tek bir sayfa olduğunu gördü. Fakat açıkça hatırlıyordu ki, kitapta yüzlerce sayfa ve kapağa benzer birkaç nokta vardı.

 

Ancak şu anda hiçbiri yoktu. Kitap bir daldan daha ince tek bir sayfa içeriyordu. Ayrıca kapak eskisi gibi kahverengi kırmızı rengindeydi fakat üstünde yazan ''Büyü'' kelimeleri o kadar dikkat çekici değildi.

 

Erthyo gizlice Hakikatin Gözlerini çalıştırdı. Normalde altın sarısına dönen gözleri kırmızı kalırken, içinde gizli altın rengi parladı.

 

''Hm? Nerede?'' Önceki sayfa veya kitap tamamen gitmişti. Nasıl bakarsa baksın hiçbir özel yönü olmayan tek sayfalık bir kitaptı.

 

Erthyo bu garip olayı kafasına not ederken hiçbir şey olmamış gibi yaptı. Ancak gözleri o sayfada yazanlara kitlenmişti.

 

Neyse ki yazanlar, içgörü kazanırken duydukları gibiydi. Mananın ne kadar engin olabileceği ve mana üzerindeki kontrolün yönlülüğü hakkındaydı.

 

O düşünürken sırtında kanatlar olan etkileyici bir güzellik Vip alanından atladı. Erthyo gelen kişiye bakınca onun Sarah olduğunu gördü.

 

İkili birbirlerine bakarken herhangi bir tepki vermediler. Farklı sebeplerden dolayı yapıyor olsalarda buz yüzleri ve sessizlikleri şaşırtıcı bir birlik yakalamıştı.

 

Erthyo'nun niyeti koz kartlarından birini, belki de en önemlisini, ortaya çıkarmamak için yaptığı bir surattı.

 

Sarah'ın ise Erthyo gibi kendinden güçsüz birinin astı olmasının yayılması guruna büyük bir darbe ve utanç kaynağı olacaktı. Bunu gizlemek için sıradan yüz ifadesiyle tepkilerini sakladı.

 

''İstediğin gibi saldırabilirsin. Bu tekniğin nasıl çalıştığını bilmiyorum fakat bir ara göz atmıştım.'' Sarah ifadesiz yüzle konuştu.

 

Erthyo kafasını salladı ve gözlerini kapattı. Bedeninin içindeki yıldırım, sahibinin niyetini fark etmiş gibi hareketlenmeye başladı.

 

Click!

 

Bedenini içinden açılma sesi duydu. Yıldırım Mührü açılırken, bedeni hafifçe ışıldadı. Erthyo yerinde olmayan bir parçasının geri geldiğini hissetti.

 

Yıldırım arkları ellerinden çıkmaya başladı. Eli tamamen yıldırımlar ile kaplanırken duruşu sabit ve yüzü sakindi. Zihninde uzun, çok uzun süre önce aldığı fakat hiç kullanma şansını bulamadığı büyü şekillendi.

 

Yıldırımın 3 Laneti.

 

Yıldırım ellerinden ayrıldığı anda hava mavi ışık şeridine dönüşerek Sarah'a hücum etti. Sarah saldırıyı karşılamak için herhangi bir harekette bulunmadan orada öylece duruyordu.

 

Sonuçta kendisi Kahraman seviyeli biriydi. İstese bile Erthyo ona düzgün hasar veremezdi, ne kadar güçlü bedeni olduğu ya da mızrak yolunun ne kadar engin ve derin olduğu fark etmeksizin, şu anda BüyükUsta olan o Sarah'ın kılına bile zarar veremezdi.

 

Ve bu küçümsenmeyecek bir şeydi. Kahraman Seviyesi, ondan önceki tüm seviyelerden farklı bir seviyeydi. O seviyede olmayan kimse bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyordu. Bildikleri tek şey yüzlerce zirve Büyük Bilge, en düşük seviyeli kahramanı yenemezdi.

 

Bu böyle bir seviyeydi.

 

Yıldırım havada dans ederek ilerledi ve Sarah'ın bedenine değdi. Sarah'ın suratı tepkisiz kalırken elini salladı. Sallamayla rüzgarlar oluştu ve bu rüzgarlar bedenindeki tüm yıldırımı dışarı çıkardı.

 

Erthyo bunu beklemiyordu ancak hızlıca tepki verdi. Yıldırımların geri dönmesini sağladı. Ancak artık yıldırım arkı olarak değil, yıldırım arkı görevini bitirmişti. Bunun yerine yıldırım çiçekleri oluştu.

 

Tükenmediği sürece kullan, bitmediği sürece saldır.

 

Erthyo'nun ilk sayfadan anladığı buydu. Büyüyü oluşturduğun mana bitmedikçe, büyü asla durmaz. Son bir kıvılcım kaldığı sürece her zaman bir büyü daha yapmak mümkündür. Köz mu kaldı? Hançer oluştur. Kıvılcım mı süzülüyor? Isıt ve sıkıştır, ardından yolla.

 

 

Sürekli ve sürekli, art arda... Manan orada olduğu sürece asla durma.

 

 

Çiçekler arkasından şekillenerek Sarah'ın kafasına, rüzgar eşliğinde süzüldü. Yıldırım çiçekleri zarif ve güzeldi, rüzgarla sürüklenmeleri görenlere hoş anlar yaşatıyordu. Ancak arkasındaki güç ve gittiği yer kişinin sırtının ürpermesine yol açıyordu.

 

Sarah kanatlarının hafifçe çırptı. Rüzgar üstüne gelen yıldırım çiçeklerinin bazılarını parçalarken, bazılarını uzaklara sürükledi.

 

Erthyo yıldırımları, yıldırım kılıcı oluşması için bir araya getirdi. Yıldırım kılıcının uzunluğu yedi metreyi geçiyordu, eni ise dört metreydi. Kabzasından başlayan bir yıldırım çiçeği ucunda çiçek açıyordu.

 

Vhoşşş!

 

Sarah hala orada öylece durmaya devam etti. Kılıç kafasına geldiğinde bile ifadesiz bir şekilde hareketsiz kaldı. Kılıç tam kafasını keseceği sırada eli görünmez bir hızla hareket ederek kılıcı tuttu.

 

Crack!

 

Kırılma sesiyle kılıç, Sarah'ın elinde ikiye bölünmeye başladı. Büyü birliğini korumakta zorlandı ve sonunda tamamen çökerek toz tanelerine döndü.

 

''Bu kadar ise sanırım...'' Sarah konuşmak için ağzını açarken gözlerinde küçümseme vardı. Ancak cümleyi bitiremeden durdu.

 

O anda gördü. O küçük toz taneleri aslında toz taneleri değildi. Milyonlarca yıldırım parçasıydı ve az önce konuşmak için ağzını açtığında çoğunluğu bedenine girmişti.

 

Ztttt!!

Daha tepki veremeden içindeki yıldırım parçaları harekete geçti. Büyünün özü olan Yıldırımın 3 Laneti harekete geçerek bedenini içten yakarken, uzuvlarındaki hissi aynı anda kaybetti.

 

Felç!

 

Lanetlerden biri olan felç harekete geçmişti. Uzuvlarındaki his yok olurken, yıldırım onu içten yakıyordu.

 

Ancak bu onun gibi birini yenmek için yeterli bile değildi. Bedeni harekete geçti ve içini beyaz bir gazla doldurdu. Gazla temas eden her yıldırım, sanki hiç olmamış gibi yok olurken uzuvlarındaki his geri geldi.

 

Sarah Erthyo'ya bakmak için başını çevirdi.

 

Görüş alanında mavi yıldırımdan oluşmuş birkaç yüz yıldırım kılıcı belirirken Erthyo'nun arkalarından elini aşağı ittiğini gördü. Aynı anda birkaç yüz yıldırım kılıcı ona doğru hücum etti. Havayı kesme sesi tüm sesleri bastırdı.

 

Sarah kaşlarını çattı. Onun gibi biri bile bu ardışık saldırılardan sinirlenmeye başlamıştı. Özellikle hayal gücü çocukluğundan beri yüksek Erthyo'nun beklenmedik çeşitli saldırılarına zamanında tepki veremeden oluşan bazı ağrılar gururuna büyük bir darbeydi.

 

Neyse ki olaylar bedeninin içine gerçekleşiyordu. Böylelikle kimse ona bir şey olduğunu görmemiş, Erthyo'nun saldırısının anında yok olduğunu görmüşlerdi.

 

Vhoş! Vhoş! Vhoş! Vhoşş!!

 

Kılıçlar mavi şeritler gibi aşağı inmeye başladı. Hızlı hareketleri gözle görülemezdi, anında Sarah'ın gözünün önüne gelmişlerdi.

 

Sarah'ın eli ardıl görüntüler bile bırakmayacak kadar hızlıydı. Bir saniye içinde belkide on binlerce kere hareket etmişti. Eli tekrar belirdiğinde herkes havadaki yüzlerce kılıcın zorla sıkıştırılarak tek bir kılıç haline geldiğini gördü.

 

''Hmhp.'' Tek bir homurtuyla yıldırım kılıçları... hayır, artık tek bir kılıç olan şeyi yok etti. Geride element izi bile bırakmamıştı.

 

''Geçtin.'' Kuzeni olduğu bahanesi daha halka ve üst kesime yayılmamıştı. Bu yüzden onunla ilişkili değilmiş gibi ifadesiz surat takınırken arkasını döndü ve tek kelime bırakarak yerine geri oturdu.

 

 Erthyo onun durumunu ve ruh halini önemseyecek durumda değildi. Ciddi bir yüz ifadesiyle arkasını döndü ve kızların arasına düşünceli bir şekilde oturdu.

 

Hız, değişkenlik, arkasındaki güç, ardışık büyüden dolayı düşen mana miktarı ve büyüleri desteklemek için gereken mana... bu ve bunun gibi sorunlar büyüleri gördüğü anda aklına gelmişti. Daha gidecek çok yolu olduğunu şimdi fark ediyordu.

 

Bu sefer kucağına oturma sırası Küçük Beyazdaydı. Erthyo kollarını ona dolarken sordu.

 

''Ne düşünüyorsun?'' Küçük Beyaz gibi birinin bilgileri değerliydi. Ona söyleyeceği tek şey izlemesi gereken yolu değiştirebilirdi.

 

Ve Küçük Beyaz onu hayal kırıklığına uğratmadan istediği cevabı verdi.

 

''Sana tam cevabı veremem. Ancak şunu söyleyebilirim ki yıldırım sadece çarpmadan ibaret değildir.'' Küçük Beyaz Erthyo'nun kollarına elini sardı ve önündeki gösteriyi izlemeye devam ederken arkasında bu kelimeleri bıraktı.

 

Üstü kapalı konuşmuş olabilirdi. Ancak Erthyo için yeni yollar açmıştı. Ödül olarak Küçük Beyazın kafasını öptü ve izlemeye devam etti.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44337 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr