236. Bölüm: Kararlılık Testi

avatar
822 6

İnatçı Yükselen - 236. Bölüm: Kararlılık Testi


''Kadınımla böyle konuşmak için biraz cesarete sahipsin.'' 

  

Sesin aşırı bir öldürme niyeti takip etti. İnsanların gözleri kan ve kemik tepeleriyle dolarken, baskıdan dolayı nefesleri kesilmişti. Manaları kaosa sürüklendi. 

  

Ancak en kötü bu değildi. En kötüsü iliklerine kadar titriyorlardı. Öldürme Niyeti o kadar yoğun ve güçlüydü ki eğer son anda ruhlarını korumasalardı, ruhları parçalanırken boş cesetlere dönüşmüş olacaklardı. 

  

Öldürme Niyetinin asıl hedefi olan yaşlı, cılız adam daha kötü durumdaydı. Son anda kendini Bin Zehir aurası ile kaplamasaydı boş bir cesede dönüşecekti. Karşı taraf kendini geri tutmuyordu. 

  

''Kim!!!'' Sesini mana ile güçlendirdi ve bağırdı. Aynı zamanda zehirli manayla kendini kaplayarak baskıdan kurtulmaya çalıştı. 

  

Ancak karşı tarafın baskısından kurtulamamıştı. Karşı taraf o önlem alırken baskıyı arttırmıştı, artık burnuna ağır bir kan kokusu geliyordu. Bu sakin zihnini karmaşaya sokarken, öldürme niyetinin içine işlemesini sağlıyordu. 

  

Herkes kafasını sesin geldiği yere çevirdi. 

  

Orada kan kırmızısı saçlara ve yakut benzeri gözleri olan bir genç vardı. Yüzü heykel tıraşlar tarafından bıçakla özenle kesilmiş gibiydi. Keskin gözü, kavisli burnu, iki mızrak benzeri kaşı ve sivri çenesiyle her kadının hayalindeki erkeği oluşturuyordu. Cübbesinin saklayamadığı kaslı bedeni ve iyi eğitilmiş bedeni, tüm dünyaya karşı duran bir mızrak gibi duruşuyla birleşiyor ve onurlu, yüce yapısıyla onu genç bir İmparator gibi gösteriyordu. 

  

Yaydığı mükemmel ve erkeksi hava, görünüşüyle birleşince izleyici ve yarışmacı fark etmeksizin tüm kadınların gözlerini ondan alamamasına neden oluyordu. 

  

Özellikle şu andaki soğuk, buz gibi bakışı çekiciliğine arttırıyordu. 

  

Erthyo ilerlerken her adımında adamın kafasındaki baskıyı arttırdı. Bir süre sonunda bedeninde kırmızı iplikler çıkmaya başladı. Etrafındaki hava kırmızı ve siyahın tonlarını alırken, ortam ürkütücü bir soğukluğa ulaşmıştı. 

  

Qian onun yanında ilerlerken sessizce duruyordu. Erthyo'nun ilk defa bu kadar kızdığını görüyordu. Öldürüldüğünde bile bu kadar kızmamıştı. Bu yüzden yanda sessizce takip ederken yeni kız kardeşlerini incelemek için bakışlarını çevirdi. 

  

Erthyo adamın karşısına geldi. Momentumu zirveye ulaşmamıştı fakat tüm ortamı kaplamaya yetmişti. 

  

Elini adamı tutmak için uzattı. Öldürme Niyeti tarafından baskılanan, momentumu tarafından şok olmuş adam el ona yaklaşırken kafasını çaresizce geri çekmekten başka bir şey yapamadı. Ancak hızı, ona gelen elin hızıyla yarışamıyordu. 

  

Erthyo ilerlerken durdu. Bir süre düşündü ve sonunda vazgeçti. 

  

''Seni şu anda öldürmek çok kolay. Ancak Ermy için bir bileme taşına ve bir baskılayıcıya ihtiyacım var.'' Erthyo elini geri çekti. Kafasını adama yaklaştırdı ve soğuk bir şekilde güldü. 

  

''Ancak şunu unutma. Artık sen, sen değilsin. Artık kadınım için bir bileme taşısın.'' Her kelimesi adamın içine işledi. İçinde sonsuz öfke birikirken, karşısındaki adamın küçümsemesini yutmak dışında bir şey yapmadı. 

  

''Ve bir bileme taşı yerini bilmeli.'' 

  

Bam! 

  

Erthyo'nun ayağı görünmez bir hızla ilerledi ve adamın midesine çarptı. Adam kontrolsüzce kan kusarken havada gönderildi ve duvara çarparak daha fazlasını kustu. 

  

Erthyo artık bu adam bakmadı. Momentumundan ve kibirli havasından şok olmuş ortamdakileri görmezden gelerek uzun zamandır görmediği kadınlarına döndü. 

  

Öldürme niyetini geri çekti. Gözlerini hafifçe kıstı ve tüm gruba baktı. Bu hareketi, derilerinin keskin mızraklar tarafından delinmiş gibi hissetmelerine neden oldu. 

  

Erthyo ciddi tutumunu bir kenara bırakı. Gözlerindeki parıltı, nazik bir bakışla yer değiştirirken gülümsedi. 

  

''Çok gelişmişsiniz. Sizin için boşa endişelenmişim.'' Bu zamana kadar avlanan tek kişi oydu. Ancak bu krallıkların kızlara misilleme yapmayacağı anlamına gelmiyordu. Onları yakalayıp kendine şantaj yapma ihtimalleri vardı. 

  

''Ve siz üçünüz...'' Erthyo Amy/Mia ve Küçük Beyaz'a döndü. Üçlününde o yokken geliştiğini fark etti. Artık ona yaptıkları baskı öncekiyle karşılaştırılamazdı. 

  

''Hoş geldiniz.'' Her zamanki gülümsemesiyle kızları karşıladı. Aslında sadece üçlü fark etmişti fakat bu onları gönderdiğinde takındığı gülümsemeydi. O andan sonra görüşmüş olsalarda, bu gülümsenin onlarda özel bir yeri vardı. 

  

''Hoş bulduk.'' Amy/ Mia konuştuğunda iki ses aynı anda çıktı. Amy'nin utangaç sesi ve Mia'nın hınzır fakat utangaç genç kız sesi, tek bir konuşmada çıkmıştı. 

  

Küçük Beyaz bir nedenden ötürü kızarırken kafasını eğdi. Diğerleri bunun neden olduğunu bilmiyordu fakat Erthyo biliyordu.  

  

Erthyo kafasını kaldırdı ve grubu gözden geçirdi. 

  

Amy/Mia, Küçük Beyaz dışında grup şu şekildeydi; 

  

Kadın grubu: Hiori, Ermy, İreny, Mira, Jenny, Lucifer 

  

Erkek grubu: Gözcü, Lii, Kioz 

  

''Alev, İkizler ve Üçlü nerede?'' Erthyo mana ve element mührünü takınca Yıldırım Köleleri ile olan bağlantısı kaybolmuştu. Şu anda ne yaptıklarını ya da nerede olduklarını merak ediyordu. 

  

''Alev sizin yokluğunuzda şehri yönetmeye ve düşman işgalini önlemek için şehirde kaldı. İkizlerde ona yardım ediyor. Üç Kölede Anka sizin çağrınızı beklerken, Kaplan Eğitime gitti. Ejderha ise şehri savunmaya yardım ediyor.'' Kioz bir adım attı ve saygılı bir şekilde konuştu. Az önce cılız adama yaptıkları ve yaydığı havadan sonra kalbinde Erthyo'yu tamamen kabul etmişti. 

  

Erthyo Kioz'un ton değişikliğini fark etti fakat kafaya takmadı. Bunun yerine konuşurken dikkatini çeken kelimeyi sordu. 

  

''Savaş? Ben yokken savaş mı başladı?'' Erthyo savaşın olacağını bekliyordu. Hazırlık bile yapmıştı fakat bu kadar erken gerçekleşeceğini düşünmemişti. Sonuçta Taraflar Turnuvası sadece burada olmuyordu. Herkesin taraflar turnuvasına hazırlanması gerekiyordu. 

  

''Evet. Yarı-İnsan ulusu bize savaş açtı fakat taraflar daha savaşa başlamadı. Şehrimizin olduğu Dünyada da Taraflar Turnuvası oluyor ve tahminimize göre taraflarını seçtikten sonra arkalarına güçleri alarak yapacakları ilk iş bize savaş açmak olacak.''  

  

Erthyo düşünürken yüzünde bir gülümseme oluştu. 

  

''Gelsin. Onu kendim karşılayacağım. Oğluyla tanışma vakti gelmişti.'' Amy/Mia, Küçük Beyaz ve Qian dışında herkesin yüzünde anlamlı bir gülümseme oldu. Bazı kızlar kıkırdamasını tutarken, bazıları utançla kafasını çevirdi. 

  

Erthyo Hiori, Ermy ve İreny'nin yanına gitti. Üç kız Erthyo'nun erkeksi kokusun içine çektiklerinde kızardılar.  

  

Hiori'nin çenesini kaldırdı ve gözlerine bakmasını sağladı. 

  

''Çok gelişmişsin. Senle gurur duyuyorum.''  

  

Sözleri Hiori'nin kalbini eritti. Bu iki ayda yaptığı eğitimlerin boşa gitmediğini hissederken, kanlı elleri artık o kadar kötü gözükmüyordu. Buzlaşmaya yüz tutmuş kalbine sıcak duygular hücum etti. Kuyruğunun hızlı hareketleriyle havayı kırbaçlıyordu. 

  

Erthyo Ermy'e döndü. 

  

''Küçük Ermy'm çok büyümüş, artık eski bebeği göremiyorum.''  

  

Ermy'nin şok yaşadı. Erthyo duymak istediği kelimeleri söylemişti. Hem de tam on ikiden vurmuştu. Bunca zamandır ona artık o eski kız olmadığını, yanında yer alabilecek bir kadın olduğunu göstermek istiyordu. 

  

''B-Ben büyüdüm Büyük Kardeş. Gerçek bir ''kadın'' oldum.'' Ermy utangaç bir şekilde saçını kulağının arkasına attı. 

  

''Seni asla küçük bir kız olarak görmedim. Benim için her zaman kadınlarımdan biriydin. Sadece biraz toydun fakat bu seni şirin yapan şeylerden biri.'' Erthyo asla Ermy'i bir çocuk ya da genç kız olarak görmemişti. Diğer kadınları nasılsa, o da onun için öyleydi. 

  

Ermy'nin kalbi kırk atın koşması gibi gümbür gümbür atıyordu. Göğsünü tutarken kendini Erthyo'ya atmamak için tuttu. 

  

Erthyo İreny'e döndü ancak onun karmaşık bir ifadesi vardı. Sanki duygularıyla çelişiyormuş gibiydi. Ona bir şey söylemek istedi fakat durdu. 

  

Sadece kafasını okşamakla yetindi. 

  

İreny Erthyo'nun onun sorunlarını tek bakışta fark etmesine şaşırmıştı. Bu kaotik duygularını daha kaotik hale getirdi. Artık ne düşüneceğini bilmiyordu. 

  

''Buradan çıktıktan sonra konuşalım.'' Erthyo'nun sözleri kulaklarında yankılandı. Ses sadece onun duyabileceği kadar kısıktı ve kulaklarına iletilmişti. 

  

Kızlarla tanışmayı bitirince uzun süredir görmediği Ortağına bakmak için döndü. Ancak bir nedenden dolayı kendini Amy/Mia'nın arkasına saklamıştı. 

  

''Jenny biricik Ortağımla hasret gidermeme izin verir misin?'' Erthyo ondan saklanan Jenny ile konuşmaya çalıştı fakat bir nedenden dolayı ona cevap vermek istemiyordu. Amy/ Mia'nın arkasında durmaya devam ediyordu. 

  

''Pekâlâ, seni zorlamayacağım.'' Erthyo turnuvayı beklemeye başlamak için arkasını döndü fakat o anda kulaklarına bir ses geldi. 

  

*Öksürük* *Öksürük* *ÖKSÜRÜK* 

  

Üç öksürük kulaklarında yankılandı. Özellikle üçüncü öksürükte boğazı parçalanıyormuş gibiydi. 

  

Erthyo yeri tekmeledi ve bir anda Amy'nin önünde belirdi ve yana kaydı. Ancak o bunu yaptığında Amy'de yana kaydı ve tüm görüşünü kapattı. 

  

Yere indiğinde durmadı ve bir daha tekmeledi. Bu seferki hızı öncekiyle karşılaştırılamazdı. Ancak Amy onu rahatlıkla yakaladı. 

  

Tüm hızını kullanarak çeşitli açılardan bakmaya çalıştı fakat ne kadar uğraşırsa uğraşsın Amy hep karşısına çıkıyordu. 

  

Ortamdaki insanlar olayların çarpıcı değişimine anlam vermemişti. Ancak izlemekten başka hiçbir şey yapamıyorlardı. 

  

Erthyo sonunda durduğunda binlerce kez yer değiştirmişti fakat Jenny'i tek bir kez bile görememişti. Bir şey demek istiyordu fakat ağzını açmadı. Burada bir sorun vardı ve onunla paylaşmak istemiyorlardı. 

  

Amy/Mia burada olduğu sürece istediği bilgileri alamazdı. Ve normalde ona karşı itaatkâr olan Küçük Beyaz bile her an öne çıkıp kendisini durdurmak için tetikteydi. 

  

Burada bir sorun vardı ve onunla paylaşmak istemiyorlardı. Belki de ona güvenmiyorlardı. 

  

Erthyo diğer kızlara baktı. Göz göze geldiği kızlar anında kafasını çeviriyor ve bu konuda ona bir şey söylemeyeceğini sözsüz olarak belirtiyordu. 

  

Normalde diğerlerinin ne düşündüğüne karşı kayıtsız olan Erthyo'nun kalbinde acı bir duygu vardı. Ağzının içinde kötü bir tad varken yüzü ekşidi. 

  

''E-'' Amy Erthyo'nun yüz ifadesi gördüğünde kalbinin parçalandığını hissetti. Bir hata yaptığını fark ettiği anda konuşmak istedi fakat Erthyo o konuşmadan arkasını döndü. 

  

Önceden oluşan tatlı ortamdaki sıcak rüzgarların yerini ıssız bir hava aldı. Erthyo’nun sırtı çok yalnız görünüyordu. Normalde taştan kalbi ve kayıtsız düşünceleri, kızların ona güvenmediğini fark ettiğinde kaosa sürüklendi. Güçsüz olabilirdi fakat haremini desteklemek için yeterli güçteydi, bu dünyada hiç olmazsa ismi geçecek kadar güçlüydü.  

 

En kötüsü onlardan konuyu kendisine bahsetmelerini istedi. Fakat Ortağı Jenny kötü durumdayken ona güvenmemiş ve bahsetmemişlerdi. Bu nedense onu ıssız hissettirdi. 

  

Qian daha önceki kızgınlığını ilk defa görmüştü. Normalde dostlarına karşı mutlu bir hava, düşmanlarında ise kibirli ve hükmedici, soğuk hava yayan Erthyo hiçbir zaman öyle kızgınlık göstermemişti. 

  

Ancak bu yalnızlık aurasını daha önce yaydığını hatırlıyordu. Yatak odasından çıktığında onu bir kez böyle görmüştü. Deliklerle dolu bir duvar gibi ıssız ve yalnızdı, tüm dünyayı yalnız taşıyordu. Ancak onunda dayanak noktası vardı. 

  

Fakat şu anda dayanak noktaları ona ihanet ediyordu. Ona güvenmiyorlardı. Duvar yıkılmak üzereydi. 

  

''Kız kardeşlerim lütfen bugün bittiğinde konuşalım. Sizinle tanışmayı dört gözle bekliyorum.'' Qian hızlıca kızlarla konuştu. Ardından Erthyo'nun yanına koştu ve elini tuttu. 

  

''Yaptığımız doğru muydu?'' Hiori az önceki sıcak duyguların yerini üzüntü alırken konuştu. Normalde asla onlara zayıflığını göstermeyen Erthyo, bu kadar ıssız bir havayı ilk kez yayıyordu. Bu onun kadar kendi canlarınıda yakıyordu. 

  

''B-Ben bilmiyorum.'' Uzak ve olgun Amy, küçük bir kız gibi ağlamak istiyordu. Az önce çok tatlı bir atmosfer vardı fakat bu şu an yok olmuştu. Ayrıca Erthyo ile ilişkilerinde bir adım geri gitmişlerdi. Onun gibi güçlü birinin böyle bir ruh durumuna girmesi kolay değildi fakat sevdiği adam ile ilişkisinin kötüye gitmesinden sonra hiçbir kadın iyi bir ruh halinde olmazdı. 

  

Çelişkili duygularla zaman geçti ve sonunda turnuvanın başlama zamanı geldi. 

  

Bu sırada Erthyo tek bir kasını kıpırdatmadan gözleri kapalı bir şekilde bekliyordu. Kalbinin içinde duygular fırtına gibiydi. Bunları atacak bir şeye ihtiyacı vardı. 

  

Mana antrenmanı yapmayı düşündü fakat anında bu düşünceyi kafasından attı. Bu kadar kaotik duygularla antrenman yaparsa kendini yaralar, güçlenmek yerine gücü düşerdi. Mızrak eğitimi belki onu sakinleştirebilirdi fakat eğer bunu yaparsa koz kartlarından birini göstermiş olacaktı. Bir daha bulamayacağı Boş Kitabı kaybedecek herhangi bir hata yapmak istemiyordu. 

  

Çok nadir bir şey olmasa da nadir denebilecek bir kitaptı. Bu yüzden mızrak eğitimini de eledi.  

  

Sonunda turnuvada rakiplerine atmaya karar verdi. 

  

''Herkese geldiği için teşekkür ediyorum. Ben sunucunuz Gabriel. Öncelikle hepinizi selamlıyorum.'' Sunucu önceki umursamaz hakemlerin aksine kalabalığın moralini yükseltmek için özel olarak neşeli biriydi. Herkesin önünde saygıyla eğildi ve anlatmaya devam etti. 

  

''Bugün başlayacak olan Taraflar Turnuvasından kısaca bahsetmek istiyorum. Öncelikle turnuva 5 etaptan oluşuyor. Bu beş etabın sonunda istediğiniz tarafı seçebilir ya da bağımsız olacağınızı belirtebilirsiniz. Fakat bu durumda bir tarafla kavgalı hale gelirseniz diğer taraf sizi korumayacaktır. O yüzden dikkatli seçin.'' Herkesin yeni bilgileri işlemesini bekledi, ardından devam etti. 

  

''Dün bahsedildiği gibi turnuva boyunca sakatlamak, öldürmek, bilerek ağır yaralamak yasaktır. Tabii kişisel kininiz varsa turnuvanın sonunda yapılacak Kin Arenasında bunu halledebilirsiniz. Bu arena bir nevi yaşam-ölüm arenası gibidir.'' 

  

''Söylediğim gibi Turnuva 5 aşamalı. İlk aşama karalılığınızı ölçecek olan Karar Aşaması, ikinci aşama kavrayışınızı test edecek olan Kavrama Testi, takım ile nasıl çalıştığınız ölçecek olan Takım Savaşları ve Bire bir savaşların yapılacağı Savaş Aşaması ve son olarak bu yılın özel testi Zindan Temizleme.'' 

  

Sözlerinin son kısmı ortamda gürültü oluşmasına neden oldu. Zindanlar özel durumlarda fazla manayla oluşmuş yerlerdi ve güçlü canavarlara ev sahipliği yapmıştı. Ayrıca her zaman son katında bir patron olurdu ve bu canavar diğerlerinin arasından sıyrılarak ''en güçlü'' başlığını almış özel canlılardı.  

  

Tek bir hata ölümleriyle sonuçlanabilirdi. Sistem dışında ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar kimse bir zindana boyun eğdiremezdi. Yani turnuvayı yapan taraflar kişilerin canını garantiye alamazdı. 

  

Ancak kimse bir şey demedi. Kimin 5. tura kalacağı garanti değildi. 

  

''Lütfen sakin olun. İlk önceliğiniz ilk 4 turu geçmek olmalı, 5. turu düşünmek değil. Neyse devam edelim.'' Sunucu onların heyecanlarına buz gibi su döktü ve onları kendine getirdi. 

  

  

''İlk tur için tüm katılımcıların oldukları yerlere oturmasını istiyorum. Böylelikle sizi İllüzyon alanına alabilecek alanı yerleştirebiliriz. İçeride yaptığınız her şey dışarı her saniye aktarılacaktır. Ayrıca zihniniz içeride aşırı yüklenirse otomatikman dışarı atılacaksınız.'' Sunucu sesini tüm alanda yankılanmasına izin verirken elini gökyüzüne doğru açtı. 

  

Elinden siyah bir cisim fırladı ve alanın ortasında uçmaya başladı. Yakından bakıldığında bu eşyanın top şeklinde olduğunu ve bölümlere ayrıldığını gördü. Her bölüm farklı bir yazı ile sabitlenmişti. 

  

''Lütfen şimdi rahatlayın ve kendinizi İllüzyon Oluşturucu Topa bırakın.'' Sunucu tüm yazılara aynı anda bastı, ardından özel bir sırayla basarak tam tepesindeki noktaya dokundu. 

  

Erthyo bunu yaptığında toptan siyah iplikler çıktığını gördü. İplikler her kişinin kaşlarını arasından giriyor ve onları illüzyon diyarına taşıyordu. 

  

İplik kaşlarının arasına girmeden önce ruhunu ve beynini korudu.


Böylelikle illüzyon dünyasındayken gizli bir saldırı olursa korunabilecekti. Ayrıca bu iplik beynine ve ruhuna zarar vermeyecekti. 

  

Qian'a da aynısını yapmasını söyledikten sonra kendini illüzyonun kucağına bıraktı. 

  

Gözlerini açtığında bir dağlık alandaydı, alan taş dağlarla çevrilmiş ağaçlık bir araziydi. Gökyüzü siyah, kara bulutlarla kaplıydı. Erthyo etraflarına baktığında buranın açıklık bir arazi olduğunu ve sadece kendisinin olduğunu gördü. 

  

''Bundan sonrası size ait. Tek yapmanız gereken bitişe ulaşmak. Bu zamana kadar istediğinizi yapabilirsiniz. Öldürebilir, feth edebilir, yönetebilir ya da sadece bitişe gidebilirsiniz.'' Erthyo'nun kulaklarına sunucunun sesi ulaştı. Ardından zihnine tüm dünyanın haritası doldu. 

  

O şu anda Yaban Otlakları adı verilen bir alandaydı. Olduğu dağ dizisi ise Ay Düşen Kanyon ismi verilen bir yerdi. Burası Yaban Aygırlarının bulunduğu vahşi bir alandı. 

  

Erthyo etrafa baktı fakat Yaban Aygırı görmedi. Bir süre ilerledikten sonra bir Yaban Aygırı gördü.  

  

4 Metre uzunluğunda olan bu canlı tüylerle kaplıydı. İki büyük diş ağzından çıkmış iki kılıç gibi önünde duruyordu. Ağzından kaplanlar kadar ürkütücü nefesler çıkarken önündeki otları yiyordu.  

  

Erthyo gereksiz zaman harcamamak için aygırın etrafından dolaştı ve ilerlemeye başladı. 

  

Bir süre ilerledikten sonra başka bir açık araziye geldi. Haritada burası Savaş Galeyanı Tarlası isimli bir yerdi ve sürekli savaşların olduğu bir bölgeydi. Burası Vahşi Canavarlar için vaha, insanlar için ise kan ve et kokusuyla dolu ölüm arazileriydi. 

  

Erthyo ağacın üstüne çıkıp araziye baktığında iki tarafta Yaban Aygırı, Kanlı At ve Kürklü Fillere binen savaşçılar olduğunu gördü. Ellerinde çeşitli silahlarla altlarındaki canlılar kadar vahşi hava yayıyorlardı. Boğucu auraları yıllarca kan göllerinde biçimlenmiş bedenleriyle birleştiğinde acımasız savaşçılar olduklarını gösteriyordu. 

  

Ortam yay kadar gergindi. Her an savaş çıkabilirdi ve sadece bir tutuşturma ateşine ihtiyacı vardı. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44335 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr